Gündem
  • 18.3.2002 13:52

DYP'Lİ SÖYLEMEZ: YILMAZ'IN AB BAYRAKTARLIĞI İNANDIRICI DEĞİL

KAYNAK : Haber Vitrini ZAFER ÇAKMAK ANKARA - DYP Genel Başkan Yardımcısı Ufuk Söylemez, DYP iktidarı döneminde Gümrük Birliği ve Avrupa Birliği karşıtı kampanyaların sözcülüğünü yapan ANAP lideri Yılmaz'ın bugün Avrupa Birliği bayraktarlığına soyunduğunu hayretle izlediklerini söyledi. Söylemez, partisinin genel merkezinde bir basın toplantısı düzenledi. Türkiye'de yaşanan Cumhuriyet tarihinin en ağır ekonomik krizinin, Devlet İstatistik Enstitüsü'nün (DİE) hane halkları iş gücü anketiyle daha da belirginleştiğini ifade eden Ufuk Söylemez, Türkiye'ye krizin işsizlik olarak maliyetinin 2001 yılı sonu itibariyle 969 bin yeni işsiz olduğunu söyledi. Söylemez, Türkiye'de işsizlik oranının, eksik istihdam da içine katıldığı zaman yüzde 16.7'ye çıktığını, 2001 yılı sonu itibariyle gizli işsizlerle birlikte Türkiye'deki işsiz sayısının 3.6 milyon olduğunu kaydetti. Söylemez, Türkiye'nin, ekonomik krizin sosyal tahribatını işsizlik, geçim sıkıntısı, iflaslar, sosyal bunalımlar, aile faciaları, giderek artan kapkaç, soygun ve tecavüz olayları ve üst üste yaşanan banka soygunlarıyla ödediğini söyledi. İstanbul Menkul Kiymetler Borsası'ndaki (İMKB) 307 şirketten 275'inin bilançolarının açıklandığını hatırlatan Söylemez, 2001 yılı sonu itibariyle bu şirketlerin toplam 603.4 trilyon lira zarar ettiklerinin ortaya çıktığını ifade etti. Reel sektörde canlanmanın başladığına dair hiçbir işaretin bulunmadığına dikkat çeken Söylemez, Ocak ve Şubat aylarında ihracatın geriye gitmesinin, Türkiye'nin rekabet gücünde, döviz girdilerinde ve büyümesinde ciddi bir dezavantaj doğurduğunu anlattı. "DİE'NİN VERİLERİNİ DEĞİŞTİRECEĞİZ" Enflasyon oranlarının DİE tarafından günün koşullarına göre hesaplanmadığını ileri süren Söylemez, DİE'nin hesap yöntemlerinin yeniden ele alınması gerektiğini vurguladı. Odaların ve sendikaların hayat pahalılığı ile ilgili hesaplamaları ile DİE'nin hesaplamalarında büyük oranda farklılık bulunduğuna işaret eden Söylemez, DYP olarak iktidara geldiklerinde milli gelir hesaplarını, DİE'nin tüm anketlerindeki verileri ve başta enflasyon olmak üzere tüm veri tabanını yeniden oluşturacak bir istatistik konseyi kuracaklarını söyledi. SÖYLEMEZ'DEN MALİ AF SÖZÜ Türkiye'de bugün ödenmeyen vergilerin faizleriyle birlikte 8 katrilyonu aştığını belirten Söylemez, DYP olarak ısrarla gündeme getirdikleri mali af ve mali sicil affı fikrini bir kez daha kamuoyuyla paylaşmak istediklerini ifade etti. Söylemez, "DYP iktidara geldiğinde bugünkü ekonomik krizin ağır faturasını ödemek zorunda kalan esnafa, ticaret erbabına, sanayiciye, çiftçiye, üreticiye bir mali af getirecektir. Bununla da yetinmeyecek, 800 bini aşkın kredi kartı mağduruna, borçlarını tekrar geri ödeme imkanı sağlayacak, onları mali sicillerini temizleme imkanına kavuşturacağız. ANAP-DSP-MHP iktidarı soyguncu ve katillerin önünü açan bir af çıkarmıştı. DYP iktidarı ise gerçekten üreten ve ticaret yapan Türk insanının devletle mahkemelik olmasını önleyecek, devletle vatandaş arasında bir ateşkes sağlayacak, ekonomiyi ve üretimi yeniden canlandıracak bir mali affı mutlaka gündeme getirecektir" diye konuştu. "KOPENHAG'I BIRAK MASTRİCHT'E BAK" Türkiye'de bugün Avrupa Birliği (AB) tartışmaları ile bir gündem oluşturulmaya çalışıldığını öne süren Söylemez, Türkiye'nin Gümrük Birliği'ne girme sürecinde hem Gümrük Birliği'ne hem AB'ye ağır biçimde karşı çıkan kampanyaların sözcülüğünü yapan ANAP'ın ve onun liderinin bugün AB bayraktarlığına soyunduğunu hayretle izlediklerini ifade etti. Söylemez, Türkiye'nin AB hedefinden vazgeçemeyeceğini ancak AB ile bütünleşme ülküsünün, daha önce AB karşıtı kampanyaların mimarlığını yapmış bir kişinin ya da bir partinin tekeline bırakılmayacak kadar ciddi bir mesele olduğunu vurguladı. Türkiye-AB ilişkilerini sadece Kopenhag kriterleriyle tıkamanın, AB'nin yanlış anlaşılmasına ve yanlış bir kutuplaşmanın doğmasına neden olduğunu savunan Söylemez, "Türkiye'nin AB ile olan ilişkilerini salt orta vadeli bazı Kopenhag kriterleriyle sınırlamak, meseleyi çöküş sürecinde olan Hükümet'in ve kendi partilerinin can simidi gibi siyasi istismar malzemesi yapmak sorumlu bir anlayış değildir. Türkiye'de orta vadede çözülmesi gereken idam ve anadilde eğitim gibi meseleleri olmazsa olmaz öncelikli koşul gibi Türkiye'nin önüne dayatan kesimlerin Türkiye'nin bu Hükümet döneminde, bizzat AB bayraktarlığı yapan ANAP'ın da içinde bulunduğu son beş yıllık Hükümet döneminde AB'nin ekonomik kriterleri olan Mastricht kriterlerinden hızla uzaklaştığını niye gündeme getirmiyorlar" şeklinde konuştu. Söylemez, Mastricht denilen ekonomik kriterlerin, AB'nin Türkiye'yi üyeliğe kabul etmesinde olmazsa olmaz ve en önemli kısa vadeli engeller olduğunu savundu. AB'ye üye olmak için bir ülkenin toplam kamu borçlarının milli gelire oranının aşmaması gerektiğini hatırlatan Söylemez, 1997 yılında DYP iktidarı döneminde yüzde 57 olan bu oranın 2001 yılı sonunda tarihte ilk kez yüzde 110'u aştığını ifade etti. Söylemez, Türkiye'nin yüzde 90 enflasyonla Mastricht kriterlerini tutturmasının mümkün olmadığına da işaret etti. 'AB DOĞRU HEDEF' AB hedefinin doğru bir hedef olduğunu vurgulayan Söylemez şunları söyledi: "Bu doğru hedefe yanlış siyasetçilerin, çelişkili politikacıların samimiyetten uzak yaklaşımlarıyla ulaşılabilmesi oldukça güçtür. Türkiye, AB konusunda kutuplaşma yaratan, konuyu kendisi ve sıkıntıya düşen partisi için bir can simidi gibi gören ve istismar ederek Türkiye'nin haksız bir kutuplaşmanın önünü açan bu anlayışları mutlaka dışlamalıdır. Teslimiyetçi ve boyun eğen bir dış politika, Türk milletinin kabul edebileceği bir anlayış değildir. 1996 ve 1997 yıllarında Gümrük Birliği ve AB karşıtı kampanyaların mimarı olanların bugün AB bayraktarlığına soyunmasını inandırıcı ve samimi bulmak kolay değildir". Söylemez, Türkiye'nin, AB'nin PKK'yı bir terör örgütü olarak kabul etmesini mutlaka sağlaması gerektiğini de vurgulayarak, bu gerçekleşkeden orta vadede çözüm bulunacak meseleleri 'hemen çözülmezse konu çıkmaza girer' gibi göstermenin olayı çarpıtmak anlamına geldiğini ileri sürdü. "TÜRKİYE İÇİN EN BÜYÜK FELAKET HÜKÜMET'İ DEVAMI" Söylemez açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını da cevapladı. Başbakan Yardımcısı Yılmaz'ın, 'AB'ye giremezsek 3. sınıf bir Ortadoğu ülkesi oluruz' şeklindeki açıklamasının hatırlatılması üzerine Söylemez, "Türkiye, 3. sınıf bir Ortadoğu ülkesi konumuna zaten sayın Mesut Yılmaz'ın iktidarda olduğu son beş yılda düşürülmüştür. AB politikaları bir partinin siyasi ikbal ve çıkış arayışlarına terkedilemeyecek kadar ciddi bir meseledir. Türkiye için kimse felaket senaryosu üretmesin. Türkiye için en büyük felaket bugünkü Hükümet'in bir süre daha devam etmesidir" diye konuştu. "SİYASETÇİLER, SPORA GÖLGE DÜŞÜRECEK DAVRANIŞLARDAN KAÇINMALI" Söylemez, dün İstanbul'da oynanan Fenerbahçe-Malatyaspor maçında Yılmaz aleyhine pankart açan seyircilere polis tarafından müdahele edilmesini nasıl değerlendirdiği sorusu üzerine ise şunları söyledi: "Spor, dostluk, kardeşlik ve barış demektir. Spora, centilmenliğe, rekabete gölge düşürecek, şaibe uyandıracak davranışlardan başta siyasetçiler olmak üzere herkesin özenle kaçınması gerekir. Türk sporuna yapılacak en büyük iyilik, onların rekabet ortamına hiçbir biçimde dolaylı ya da dolaysız müdahele etmemektir. Dünkü maçta pankart açan futbolseverlere polisin gösterdiği hoşgörüsüzlüğü de anlayışla karşılamamız mümkün değildir. Herhalde sayın Yılmaz'ın insan hakları ve AB konusundaki hassasiyeti sadece kendisiyle sınırlıdır". Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 15:51

İLGİLİ HABERLER