ECEVİT, KUZEY IRAK’A ASKERİ MÜDAHALE SİNYALİ VERDİ !
KAYNAK : Haber Vitrini
Başbakan Bülent Ecevit, ''Gözlerimiz sürekli Kuzey Irak'ta olacak. Eğer en küçük bir olumsuzluk ortaya çıkarsa, gereken tedbirleri alacağız'' dedi.
Başbakan Ecevit, çekimleri dün Başbakanlık Konutu'nda yapılarak, TV 8'de bugün yayınlanan ''Pazar 12'' programında Ali Çağatay'ın sorularını yanıtladı.
Kuzey Irak'ta Kürt Parlamentosu'nun toplanmasının, ''Türkiye'nin bölgede dikkate alınmadığı'' şeklinde yorumlandığının hatırlatılması üzerine, ''Türkiye'nin jeopolitik konumunu gözönünde tutarsanız, bizim başımız her zaman dertte olacaktır'' diyen Ecevit, Türkiye'nin bu kez gerçekten ciddi bir sorunla karşı karşıya bulunduğunu söyledi. Türkiye'nin müttefiki olan ABD'nin, aynı zamanda Türkiye'nin sınırdaşı ve iyi komşuluk ilişkileri bulunan Irak'a karşı bir askeri harekat düşündüğünü kaydeden Ecevit, ''Bu bizi çok tedirgin ediyor, çünkü ABD'nin girişeceği bir harekata biz katılmasak bile -ki katılmak istemeyiz- bu harekatın olumsuz etkileri Türkiye'ye daima yönelik olacaktır'' dedi.
Ecevit, Türkiye'nin bu konudaki kaygı ve sıkıntılarını sürekli olarak ABD'ye ilettiğini kaydederek, ''Biz Türkiye'ye büyük zarar verecek operasyonlardan vazgeçilmesi telkininde bulunuyoruz'' dedi. Ecevit, ABD Başkanı Bush'un eğiliminin, ''bir askeri harekatı başlatmak yönünde'' olduğunu ve bunu da açıklıkla dile getirdiğini hatırlatarak, ''Biz de dostumuz ve müttefikimiz ABD ile diyalog halindeyiz. Aramızda bir diyaloğun gerekli olduğunu ABD de kabul ediyor. Onun için biz sonuna kadar çaba göstereceğiz'' diye konuştu.
''OLASI HAREKATIN MUHTEMEL TARİHİ...''
Başbakan Ecevit, ''ABD'nin olası harekatı için muhtemel bir tarih söylemek mümkün olabilir mi?'' sorusuna karşılık, Türkiye'de ve ABD'deki seçimler ile Ramazan ve Noel'in arka arkaya gelmesinin şu aşamada bir askeri harekata gidilmemesinin mazeretleri olabileceğini ancak buna rağmen Bush'un kararlı gibi göründüğünü söyledi.
''Henüz ABD bir askeri harekatta kararlı olsa bile askeri harekatı yeterince planlamış gibi görünmüyor'' diyen Ecevit, ''Bir iyimser olasılık, ABD belki de bir harekatta bulunmayacak, çok zorunlu olmazsa... Fakat bir harekat her an başlarmış gibi bir ortamı canlı tutarak Irak yönetimini etkisi altında tutmak düşüncesinde de olabilir. Uzak ama iyimser bir olasılık olarak bunu da aklımda tutuyorum'' dedi.
ABD'nin Saddam yönetimine karşı aldığı önlemlerin Kuzey Irak'taki Kürt nüfusunun cesaretini arttırdığını ifade eden Ecevit, ayrı bir devlet kurma eğiliminin göründüğünü söyledi. Ecevit, ''Kesin değil fakat adım adım o yolda ilerliyor Kuzey Iraklı Kürt birlikleri. Bu ciddi bir duruma gelirse biz elbette ciddi önlemlerini almak zorunda kalacağız'' diye konuştu.
''HUKUKİ ANLAMDA KÜRT DEVLETİ...''
Başbakan Ecevit, ''Kuzey Irak'ta hukuki anlamda da bir Kürt devletinin varolduğundan söz edebilir miyiz?'' sorusuna şöyle yanıt verdi:
''Büyük ölçüde... Çünkü bir devletin nitelikleri nelerse onların tümüne yakını, ulusal para hariç, hemen hemen her şeyi Kürt nüfusu Kuzey Irak'ta gerçekleştirmiştir. Bu da tabii bizi tedirgin ediyor, şimdi daha da cüretkar bir tavır almaya başladı. Bizim dün Cumhurbaşkanlığı'ndaki toplantıda yaptığımız uyarılar üzerine bazı güvenceler veriyor Kuzey Irak'taki Kürt birlikleri. Fakat ne kadar samimidirler o konuda kuşkularım var.'' ''Türkiye bu konuda verilen sözlü güvencelere güvenmeye devam mı edecek; nasıl bir tavır sergileyecek? Bir şey yapacak mı?'' sorusuna karşılık Ecevit, ''Eğer zorunlu olursa elbette bir şeyler yapılabilir. Türkiye'nin bunları yapabilecek gücü var, onun için çok dikkatli davranacağız. Bu konuda sürekli gözlerimiz Kuzey Irak'ta olacak ve eğer en küçük bir olumsuzluk ortaya çıkarsa, gereken tedbirleri alacağız'' dedi.
''GEREKİRSE ASKERİ MÜDAHALE DÜŞÜNÜLEBİLİR''
Bir ''fiili devlet'' belirgin biçimde ortaya çıkarsa, Türkiye'nin bunu önlemek için gereken olanaklara sahip olduğunu vurgulayan Ecevit, ''bir askeri müdahalenin bu kapsamda düşünülüp düşünülmeyeceği'' sorusuna karşılık da ''Olmayacağını umarım ama gerekirse elbette düşünülebilir'' yanıtını verdi.
Başbakan Ecevit, bir başka soruyu yanıtlarken de, ''Türkiye'nin güvenliğine bir tehdit gelirse Kuzey Irak'taki Kürtlerden, buna karşı her tedbiri alabilecek durumdayız, bu konuda tarihten gelen haklarımız da var'' diye konuştu.
''ABD'nin sadece Saddam rejimini yok etmek için değil, bölgeye tümüyle şekil vermek amacıyla müdahale etme hazırlığı içinde olduğu'' yorumlarının hatırlatılması üzerine Ecevit, bu yorumları da dikkate almak gerektiğini söyledi. Başbakan Ecevit, petrol sorunları dolayısıyla böyle bir harekatın ele alındığı şeklinde yorumlar da bulunduğunu belirterek, ''Bunlar doğru da olabilir, petrol konusu dünyada çok önemli, ABD için de çok önemli. O bakımdan bu konuyu da gözönünde tutmak çok doğaldır'' dedi.
Başbakan Ecevit, ''Kürt Parlamentosu''nun Türkiye'den çekinildiği için Kerkük'te değil de Erbil'de toplandığı şeklindeki görüşler bulunduğunun belirtilmesi üzerine de, bu gelişmelerin yeni olduğunu, parlamento diye tanımlanan kuruluşun bütün yönleriyle incelenmesi gerektiğini söyledi. Ecevit, Kuzey Irak'taki dengeler dolayısıyla Erbil'in seçilmiş olabileceğini kaydetti.
''DSP'DE BENDEN SONRASI...''
Başbakan Ecevit, sağlığının bozulmasının ardından siyasetten çekilmesinin istendiğinin hatırlatılması üzerine, ''Eğer 2004 yılına kadar seçim yapılmayacak olsaydı, ben DSP'yi benden sonrası için somut biçimde hazırlayacaktım, hazırlamaya da başlamıştım'' dedi.
Koalisyon ortaklarından ikisinin erken seçim istediğini anlatan Ecevit, ''Fakat şimdi buna pişmanlar, biz bu konuda herkesi uyarmıştık, ama uyarılarımız maalesef dinlenmedi. Fakat yine de 3 Kasım'da yapılacak milletvekili seçiminden sonra ben o hazırlığımı sürdüreceğim'' dedi.
Başbakan Ecevit, DSP grubu bölünmeseydi bu hazırlığı çok daha sağlıklı yapabileceğini belirterek, ''Fakat şimdi de şöyle bir kolaylığım var, grubumuz bölündü ve bu bölünmeden daha sağlıklı bir parti yapısı ortaya çıktı. Sayın Derviş'in girişimi üzerine grubumuzda meydana gelen bölünme, ne kadar sağlıklı unsurların geride kaldığını yakından görme fırsatı elde etmiş oldum. Onun için çok daha kolaylıkla yetkilerimi devredebileceğim ama şu sırada kesin bir tarih veremem.'' dedi.
''Geleceği şimdiden görünen DSP seçimde daha güçlü olmaz mıydı?'' sorusuna karşılık, Ecevit, görev başında kalmasını isteyenler ve aksini düşünenler bulunduğunu belirterek, ''Ama ben kendi değerlendirmemi yaparak DSP'nin yapısında olumlu değişiklikler olacağına inanıyorum'' dedi. Ecevit, DSP'nin dürüst ve tutarlı bir parti olduğuna işaret ederek, bunların kolaylıkla DSP'ye işbaşına gelme olanağı sağlayacağına inandığını ifade etti.
Ecevit, ''Yurttaşlarımıza şu güvenceyi verebilirim, ben ayrılsam da DSP'nin belirgin nitelikleri devam edecektir, bundan hiç kimsenin kuşkusu olmamalıdır. Hükümetteki DSP'li üyeler, büyük gayretle çalışıyorlar, eminim ki, benden sonrası için de DSP'nin güvenilir bir parti olarak devam edeceğine giderek vatandaşlar büyük ölçüde inanıyorlar sanıyorum'' dedi.
''TAKIYYE OLASILIĞI''
AK Parti'ye ilişkin bir soruyu yanıtlarken, asıl bu partinin ''gizli ideolojisinin'' önemli olduğunu vurgulayan Ecevit, laiklik konusunda olumsuz bir tavrı bulunduğunun bilindiğine dikkati çekerek, genel başkanlığı bırakmak zorunda olan Tayyip Erdoğan ve diğer önde gelen yöneticilerin seçim kampanyaları süresince kendileri hakkında hiç bilgi vermediklerini söyledi.
Ecevit, AK Parti'nin iktidara geldiğinde ne yapacakları ve ne yapmayacaklarını milletten saklı tuttuğunu belirterek, bunun ''takıyye olasılığını yoğun biçimde akla getirdiğini'' söyledi.
Seçim olasılığı gündeme geldiğinde bütün politikacıları açıktan uyardığını hatırlatan Ecevit, şöyle devam etti:
''AK Parti konusunda olsun, HADEP konusunda olsun, bu iki parti Türkiye'nin başına dertler açabilirler. Ben bu partileri kapatın falan demiyorum ama vatandaşlarımızı dikkatli olmaları için uyardım. Takıyye olasılığını gözönünde tutmaları için uyardım fakat bu uyarıların hemen hemen dikkate alınmadığı görülüyor. Bunlar benim için kaygı verici.''
HADEP'İN PARLAMENTOYA GİRMESİ
''HADEP'in parlamentoya girmesine karşı mısınız?'' sorusu üzerine, ''Giremesinler diyemem, çünkü ben parti kapatılmasına karşıyım'' diyen Ecevit, ancak vatandaşların bu iki partiye ihtiyatla yaklaşmaları gerektiğini söyledi. Ecevit, bu konuda gerekli uyarıları yaptığını, fakat pek dikkate alınmadığını vurgulayarak, ''İnşallah bu yüzden Türkiye'nin başı derde girmez'' diye konuştu.
Ecevit, ''CHP'nin ilahiyat profesörü Yaşar Nuri Öztürk'ü bu kadar ön plana çıkarmasını, AK Parti'nin yaptığıyla aynı ölçüde eş tutup tutmadığı''nın sorulması üzerine, Ecevit, ''Eş tutmam, kökten farklar var aralarında'' dedi. AK Parti'nin yaklaşımının laiklikle bağdaşmayacak şekilde olduğunu belirten Ecevit, Öztürk'ün ise laiklikle bağdaşır bir din anlayışını özümseyen bir kimse olduğunu söyledi.
''Sağlık durumunuzu olduğundan daha ağır göstermek istediler mi?'' sorusuna karşılık, ''Ona hiç kuşkum yok'' diyen Ecevit, aslında hastalığından çok önce kendisine ve DSP'ye karşı yoğun bir kampanya başlatıldığını söyledi. Ecevit, özellikle yazılı basında korkunç bir kampanya açıldığını, üç aylık hastalığının buna tuz biber ektiğini belirterek, ''Aslında birkaç ay içinde ortadan kalkabilecek bir rahatsızlık olduğu biliniyordu ona rağmen bu bir fırsat olarak değerlendirildi'' dedi.
''DERVİŞ KENDİNİ YAKIŞIKSIZ BİÇİMDE SİYASETE ATTI''
Burada Kemal Derviş'in tutumunun çok ilginç olduğunu ifade eden Ecevit, Derviş'in Hazine ile ilgili devlet bakanlığının başına geçmesini kendisinin istediğini hatırlatarak, ''Gerçekten de başlangıçta olumlu adımlar atıldı fakat bir noktadan sonra kendini çok yakışıksız biçimde siyasete attı. Birtakım ilginç tertipler yapmaya başladı'' dedi.
Ecevit, ''Bu kampanyanın arkasındaki asli aktörün Sayın Derviş olduğunu mu söylüyorsunuz?'' sorusuna karşılık da ''Yalnız o değildir elbette ama onun önemli etkisi oldu'' diye konuştu. Ecevit, Derviş'in Türkiye'de işlerin düzelmeye başladığı bir aşamada birden bire geçen yaz ortalarında ''ekonomide işlerin çok kötü gittiğini'' söylemeye başladığını ve erken seçim çağrısı yaptığını da söyledi.
AB'DE BAZI ÇEVRELERİN MORALİ BOZULDU
AB yetkililerinin son günlerde Türkiye ile ilgili yaptığı açıklamalar hatırlatılarak, ''Bir Alman gazetesinde (1 milyar Euro yardımla AB Türkiye'den kurtulacak) şeklinde haberler de yer aldı. Buna ne diyorsunuz?'' sorusu üzerine Ecevit, şunları söyledi:
''Tabii, bu 1 milyar Euro'luk vaat, hakaret de sayılabilir gayri ciddi bir davranış da sayılabilir. Üzerinde durmaya bile değmez. Gerçek şu: AB'nin önde gelen üyelerinden bir kısmında hatta belki de çoğunda, bizim tam üyelik için kesin koşul sayılan konularda yeterli adımları kolay kolay, kısa sürede atamayacağımız inancı vardı. Fakat öyle yasalar çıkardık ki herkes şaştı kaldı. Hayranlıkla bahsettiler, övgüler yağdırdılar, ama bu hayranlık ve övgüler çok kısa sürdü. Tam üyeliğe hemen her bakımdan kendini hazırlamış Türkiye ile karşılaşmak bazı çevrelerin morallerini bozdu.
Düşünün ki Türkiye tam üye olduğu zaman, AB Parlamentosu'nda belki de en güçlü, en çok üyeli ülke olacaktı. Birçoğu bunu içine sindiremedi, göze alamadı. Bu arada Türk ulusunun Müslüman olması bazılarını tedirgin ediyordu. Oysa Türkiye'nin laiklik ile İslam'ı ne kadar güzel bağdaştırdığını onlar da biliyorlardı. Onun için bir süre bu şeylerle karşılaşacağız ve bunu bekliyorduk. Bizden önceki hükümetler de bunu bekliyordu. Rahmetli Turgut Özal'ın bu konuda çarpıcı sözleri olmuştu. Bu beklenen bir olaydı. Ama Avrupa uzun süre bize kapısını kapalı tutamaz.'' ''3 Kasım'dan sonra AK Parti'nin ağır bastığı bir hükümet oluşursa Türkiye-AB ilişkileri nasıl etkilenir?'' sorusu üzerine de Ecevit, ''Eğer kaygı duyduğum şekilde tutum güderse bu hükümet, Batı Avrupa bunu çok daha kolaylıkla aleyhimizde kullanabilir. Ama Türkiye demokratik bir ülke. O partiler kendi gerçek kararlarını verir, politikasını uzlaşmayla yürütmek isteyebilir. Bundan çekeceğimiz sıkıntılar olursa Türk halkı çok gerçekçi bir halktır. Kısa sürede derlenip toparlanır'' diye konuştu.
''AB TÜRKİYESİZ YAPAMAZ''
Ecevit, Kopenhag'dan nasıl bir sonuç beklediğinin sorulması üzerine, bir tahminde bulunmanın zor olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
''Eğer Batı ile Avrupa ile rahat uyum sağlayabilecek hükümet kurulursa tabii Türkiye'ye kapılar kolay kolay kapatılamaz. Özellikle DSP iktidara gelirse veya güçlü bir parti olarak çıkarsa yeniden biz, Avrupa'daki bu tür kaygıları çok kolaylıkla giderebiliriz. Biz, Avrupa ile birlik olmaya önem veriyoruz. Fakat, AB de Türkiyesiz yapamaz. Çünkü, bugün dünya Avrasyalaşma sürecinden geçiyor. Artık AB, sırf kendi kabuğuna çekilemez.'' Üyelik için bir tarih tahmininde bulunmasının zor olduğunu da ifade eden Ecevit, ''Ben şuna inanıyorum; DSP'nin başında bulunduğu bir hükümet, AB üyeliğinin süresini çok kısaltabilir'' diye konuştu.
KIBRIS SORUNU
Başbakan Ecevit, ''Tek bir Kıbrıs'ın aday olması koşulu ortadan kalktığına göre Türkiye ne yapacak?'' sorusunu ise şöyle yanıtladı:
''Normali Kıbrıs gerçeğinin kabul edilmesidir. Kıbrıs gerçeği nedir? Bazı çevreler, Rumlar, Yunanistan, İngiltere ve bazı Avrupalı devletler, Kıbrıs'ta tek devlet kurulmasını isteseler de bu Kıbrıs gerçeği ile bağdaşmaz. Çünkü Kıbrıs'ta tek bir devlet yoktur, tek bir millet yoktur, tek bir din yoktur, tek bir dil yoktur. Bu kadar ayrılıklar içinde olan ve geçmişte Türkler'e birçok acılar vermiş olan bir ülkede, bu farklı unsurları içeren iki toplum kolay kolay biraraya gelemez.
Nasıl biraraya gelir; evvela gerçek kabul edilir. Yani 'Kuzey Kıbrıs'ta ayrı bir devlet, ayrı bir milletin varlığı da olmalıdır, bunun gerekleri yerine getirilmelidir' düşüncesini, Rumlar'la Yunanistan kabul ederse, AB de buna itiraz etmekten vazgeçerse iki toplum barış içinde yaşayabilirler, yaşayabilmeleri lazım. Fakat Batı Avrupa bu konuda elini Kıbrıs'tan çekmelidir.'' ''Güney Kıbrıs Rum kesimi tek başına AB'ye alınırsa Türkiye ne yapar?'' sorusu üzerine Başbakan Ecevit, KKTC'nin de Türkiye ile birlikte ona göre bazı düzenlemeler yapacağını, bu konuda çeşitli formüller bulunabileceğini ifade etti.
Ecevit, ''Mesela, İngiltere yakınlarında bir ada devleti, Danimarka'nın yanında bir ada devleti var; her bakımdan özerk. Sadece güvenlikleri açısından İngiltere'ye veya Danimarka'ya bağlı. Bunlar örnek olarak alınabilir'' diye konuştu.
AVRUPA'DA GÜÇLENEN IRKÇI PARTİLER...
Başbakan Ecevit, Türkiye ve Türkler'e karşı Avrupa'da hala bazı önyargılar olduğunu belirterek, ''Avrupa'da aslında ırkçılık da var. Irkçılıktan çok çekmiş olduğu halde, hala bundan kurtulamadı Avrupalılar. En demokrat görünen Avrupa ülkelerinde bile gitgide güçlenen ırkçı partiler var'' dedi.
''Kıbrıs sorununun çözümünde İngiltere'nin neden pasif kaldığına'' ilişkin bir soru üzerine de Ecevit, şöyle konuştu:
''İngiltere aslında pasif görünmüyor. Yunanistan ve Kıbrıs Rum yönetimleri de Kıbrıslı Türkler ile davalarının çözümünü AB'ye bırakmış durumdalar. Kendileri yorulmuyorlar, çok masum görünüyorlar. Fakat AB, eğer ilgisini çekerse Kıbrıs'tan, Kıbrıs'ta sorun diye bir şey kalmaz. Çünkü, aslında Kıbrıs'la ilgili olması doğal olan Türkiye Cumhuriyeti, Yunanistan, Kıbrıs Türk ve Rum kesimi ve İngiltere'dir. Bunun dışında dünyada herhangi bir devletin Kıbrıs'la ilgilenmesine gerek yok.'' ''İngiltere'nin çözüm bulması gerekmiyor mu?'' sorusunu da Ecevit, ''Elbette gerekir, ama İngilizler bu konuda çok istekli değiller'' diye yanıtladı.
''YILMAZ'A KIRGIN DEĞİLİM''
Siyasi konulara ilişkin soruları da yanıtlayan Ecevit, ''Sayın Mesut Yılmaz'a kırgın mısınız?'' sorusuna, şu yanıtı verdi:
''Kırgın değilim. Neden? Çünkü koalisyon hükümetlerinin üstesinden gelmek, koalisyon hükümetlerini uyumlu biçimde yürütmek, dünyanın en zor işlerinden biridir. Biz, 3.5 yıl süresince koalisyonu çok uyumlu biçimde sürdürdük. Tabii arada gerginlikler, tartışmalar oldu. Bu doğaldır. Tek partili hükümetler içinde bile olur. Çok olumlu işler yaptık. Bu koalisyonun o konudaki başarısını, davranışını daima şükranla anmak gerektiğini düşünüyorum. Bizdeki kadar uzun süren bir koalisyon, dünyada bildiğim kadar çok az görülmüştür. Bunlar bizim toplumumuzun geçirmekte olduğu süreç bakımından umut verici belirtiler. Yeterli değil ama umut verici.'' Başbakan Ecevit, ''Sayın Tayyip Erdoğan 3 Kasım'daki seçim için (28 Şubat'ın rövanşı olacak) diyor. Siz böyle düşünüyor musunuz?'' sorusuna karşılık da Ecevit, ''Onu zaman içinde göreceğiz. Bazı kuşkularım, kaygılarım var. Vatandaşlarımız arasında bir karamsarlık ortamı yaratılmasını da istemiyorum. Bu seçim sürecinde, normal olarak böyle durumlarda ekonomi çok sarsıldığı halde, popülist eğilimler başladığı halde, ekonomi bütün hassaslığına rağmen sağlıklı bir şekilde yürüyor'' dedi.
Yeniden iktidar adayı olurlarsa bir af yasası çıkarmayı düşünüp düşünmediklerinin sorulması üzerine de Ecevit, ''O kadar çok sık af çıkarılması doğru değil'' dedi.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 18:18