ERBAKAN'DAN ŞOK İDDİA: AK PARTİ İÇİN FİTNE PROFESÖRÜ GELDİ...
Siyasi yasağı sona erince Saadet Partisi Genel Başkanlığı koltuğuna oturan, 28 Şubat dönemi Başbakanı Necmettin Erbakan, siyasete döndükten sonra en önemli açıklamalarını yaptı.
Erbakan, Ak Parti içindeki ''Milli Görüşçü''lerin bir süre sonra Fazilet'e döneceğini belirtirken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının Fazilet'ten ayrılmaması için yurt dışından uluslararası bir İslam Alimi ve ''Fitne Profesörü''nün Türkiye'ye geldiğini kamuoyuna açıkladı.
Tercüman Yazarları ile akşam yemeğinde buluşan Erbakan, ülke meselelerini ve Ak Parti iktidarını, eski kurmaylarıyla ilgili ilginç tespitlerini ilk defa detaylarıyla anlattı. Erbakan, SP Genel Başkan Yardımcıları Recai Kutan, Teoman Rıza Güneri ve Ertan Yülek'in de bulunduğu yemekte, Milli Görüş sahibi Ak Partili milletvekillerinin bir süre sonra yuvaya döneceğini söyledi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının Fazilet'ten ayrılmamaları için yurt dışından bir İslam Alimi ve ''Fitne Profesörü''nün Türkiye'ye geldiğini de ilk kez açıklayan Erbakan, tartışma yaratacak şu tespitlerde bulundu:
Müslüman bir ülkeden Tayyip'le Gül'e, şimdi ismini vermeyeceğim bir fitne profesörü geldi. Gül ve Tayyip'e, 'Bölücülüğü yapmayın, bölücülük fitnedir'' denildi. Bu şahıs onlara gidip, 'Ben fitne profesörüyüm. Peygamberimiz de Asr-ı Saadet zamanında fitne ilmi yapmıştır. Nefsinize uymayın, fitne olur, arkadan hidayetiniz kararır, hayıra hizmet diye şerre hizmet eder, sonunda helak olursunuz'dedi.Teşhisi böyle ortaya koydu. Sonra bize gelip dediler ki, 'Üç kere söyledik dinletemedik. Bir insanın başına bir şey gelecekse aklı başından gider'. Biz de kendilerine 30 kere anlattık 'fitne yapmayın' dedik ama dinletemedik.
AK PARTİ İŞBİRLİKÇİ
Bugün iktidarda gördüğümüz, ''Milli Görüş'' yerine ''işbirlikçi'' politikasıdır. Bu Hükümet nasıl olur da Kuzey Irak'ta kukla bir devlet kurulmasına izin verir, Türkiye bölünsün diye gafilane destek verir? Hükümet, dış politikada Türkiye'nin toprak bütünlüğünün tersine adım attı. Irak'a karşı ABD desteklendi, Kürt devleti kuruldu. PKK silahlandırılıyor. Niçin? Güneydoğu için. Bütün bunlar olurken AKP yöneticileri, 'ABD yöneticileri için dua ediyorum, işini bitirip az zayiatla ülkelerine dönsünler' diyor. Bu nasıl bir şey? Bombaları getirmişsin, evler yıkılmış, çocukların kolları kopmuş.. Bunlar varken ABD askerine dua etmek olmaz.
''VERMEYİNCE MABUD..''
İktidarın yönetmekte başarılı olamadığı herkes tarafından görüldü. Çünkü bu işler, hidayet ister, dirayet ister, feraset ister. Vermeyince Mamud, neylesin Mahmut! Biz televizyon ekranlarından her gün insanların feryatlarını, açlık görüntülerini yüreğimiz parçalanarak seyrediyoruz. 'Ekonomi iyiye gidiyor' diyorlar. Öğretmenler çıkıyor, ek iş yapıyor. Nasıl iyiye gidiyormuş ekonomi? Gerçek ekonomistler de temel meselelerin bir an önce halledilmesi gerektiğini söylüyorlar. Ama heyecan yok ki? Bence Türkiye'nin en büyük noksanlığı, heyecansızlıktır. İnanç yok. Türkiye zaman kaybediyor. İnsan hakları meseleleri bir kenara itildi, dış politikada da yanlış üstüne yanlış yapılıyor. Kıbrıs'ta büyük hata içindeler. Kıbrıs giderse bir daha Kıbrıs Harekatı'nı nasıl yaparsınız? Ülkenin elindekiler böyle böyle gider... Girit de böyle gitmedi mi? Senelerdir adım adım bunun için çalışıyorlar.
AK PARTİ'NİN TABANI AYRI, YÖNETİCİLERİ AYRI
AKParti'nin tabanı, gövdesi, milletvekilleri ayrıdır, birkaç yöneticisi ayrıdır. Bizim tenkitlerimiz hep birkaç yöneticiye yöneliktir. O taban da bu yöneticileri tasvip etmez. Bilderberg, Rotary toplantıları, İsrailliler'i kabul Milli Görüş'e uymaz. İsrail bu tür görüşmeleri haksız tecavüzlerine alet ediyor. AKP, ''İşbirlikçi'' görüntüsü veriyor. Bizim zamanımızda Tansu Çiller, İsrailli Bakan'ı haberimiz olmadan davet etmişti, biz kabul etmedik üç gün beklettik. Milli Görüşçüler ''işbirlikçiliği'' içine sindiremezler. Sindiremiyorlar da, görüyoruz. Bizim transfer diye bir derdimiz yok. Orada Millli Görüşçü arkadaşlarımız var. Er geç yuvalarına dönecekler. Mesele zaman meselesi. Doğal olarak kendilerine uygun muhit isterler. İçlerine sindiremeyecekleri icraatlardan rahatsız olurlar.
GENELKURMAY BAŞKANI GÜZEL KONUŞTU
Biz Genelkurmay Başkanı'nın sözlerini olumlu karşılıyoruz. Faydalı sözlerdir. Askere yapılacak en büyük kötülük onu siyasetin içine çekmektir. Türkiye'nin istikrara ihtiyacı vardır. Bu istikrarı bozmak yanlış bir şey. Meseleler demokrasi içinde çözülür. Kimse bir kısım medyanın dolduruşuna gelmesin. Atatürk'ün tavsiyesi, ''Asker olacaksanız asker olun, üniforma ile Meclis'e gelmeyin'' olmuştur.
28 ŞUBAT'TA DEĞİL HAZİRAN'DA GİTTİK
28 Şubat öncesinde Hükümetimiz başarılı çalışmalara imza attı. Bu yüzden dış güçler bize tavırlarında başka vites kullandılar. O zaman Mesut Yılmaz bize destek vermedi, çok büyük yanlış yaptı. Halbuki biz şimdi askerin müdahalesine karşı demokrasiyi savunuyoruz. Meşru hükümeti svunuyoruz. Mesut Yılmaz bu anlayışı göstermedi. İlla hükümet değişsin dediler ve tarihi hata yaptılar. Sonra da cezalarını çektiler. Kimse yanlış anlamasın, biz 28 Şubat'ta gitmedik. Biz Haziran ayında, seçim kararı aldığımız için görevi Çiller'e devrettik. Ama Çiller'in 50 küsur milletvekili istifa ettirildi ve hükümet kurmak için Demirel'e sunulan 291 imza hiçe sayıldı.
DIŞ GÜÇLERİN ENGELLEMELERİ
Türkiye'nin gelişmesini istemeyen dış güçler çeşitli engeller koyarlar. 1969'da başladığımız siyasette kısa zamanda iktidar olduk. Kıbrıs meselesinin hallettikten sonra ağır sanayii hamlesi başlattık. Bu hamleyle 15 milyar dolar yatırım yapılıp her sene 5 milyar dolar gelir elde edilecekti. Bu, 7 senelik bir yatırımdı. İlk iki senede fabrikaları sanayileri kurduk. Tüm ülke iyiye gidiyordu ama bizden habersiz Ecevit seçime gitti. Buna rağmen bizim oylarımız arttı. Sonra yine hükümet olduk. 12 Eylül'den sonra Kenan Evren'in, 'Nereye gitsem Erbakan'ın fabrikalarını görüyorum' demesi boşuna değildir. Biz 7 senelik projenin iki senelik bölümünü gerçekleştirdik. Daha sonra Güneş Motel olayıyla 11 milletvekili Halk Partisi'ne geçip bakan yapıldı ve hükümet bozuldu. Bu olay tıpkı 28 Şubat'ta 50'den fazla arkadaşımızın Çiller'in partisinden ayrılması gibidir. Eğer o tarihten bu yana bizim 7 yıllık planlarımız 4 kere uygulansaydı Türkiye bugün bu durumda olmazdı.
HÜKÜMET 100 MİLYAR DOLAR BULSUN
Biz 54. Hükümet olarak göreve geldiğimiz zaman Türkiye aynı bugünkü gibiydi. Bürokratlara 100 milyar dolar bulacaksınız dedik. Emeklilere memurlara yüzde 255 zam yaptık. Önce faize giden 10 milyarı kurtardık. Borçlanmayacaksınız dedik. Fak-Fuk-Fon'un yüzde 5'i fakirlere gidiyordu, biz hepsini verdik. Ziraat Bankası'nın yurt dışındaki 2 milyar dolarını bir yıllık uğraş sonucu getirebildik. Yaptığımız bütün işlerde bir kuruş borçlanmadık. Bugünkü Hükümet de 100 milyar dolar bulmak zorunda. 'Nasıl?' diye sormayın. Hükümet sormaz, hükümet bulur. Vergi Barışı diyerek topladığınız parayı alamıyorsunuz. Orman arazilerinin satışından gelen paralar ranta gidiyor. Devlet soyuluyor. Önce devletten çalınanların hesabını soracaksınız. Halka hizmet yapmak istiyorsanız milli kaynakları millete vereceksiniz, rantiyeye değil.
HEDEF TÜRKİYE
Medya dış ülkelere hizmet etmemeli. Kimse medyanın dolduruşuna gelmesin. Bölgede asıl hedef Türkiye'dir, asıl hedef Sevr'dir. Sevr'de de geldiler ve her bölgeyi işgal ettiler. Sebep, İsrail'in huzuru, emniyeti. Şimdi Irak'ta durmayacaklar. Suriye, İran, Suudi Arabistan, sonra da sıra Türkiye'ye gelecek. Hedef, İsrail'in çevresinin temizlenmesidir.
Wolfowitz, Kissinger, Grossman, bunlar dış mihraklardır. ABD'yi kontrol altına almışlardır.
TÜRKİYE AB'YE KENDİ ŞARTI İLE GİRER
Genelkurmay Başkanı'nın dediği gibi AB'ye girersek kendi şartlarımızla gireriz. İngilizler şartlı girdi, Fransızlar Afrika şartını getirdi. İsviçre tarafsızlığını koruyarak girdi. Şart asıl Türkiye için konulmalı. Türkiye kendi şartları ile girer. Yoksa kafesin içine koyma politikası uygulanmamalıdır. ABD, çatıştığı AB'ye bizi itiyor. Bunun sebebi de İsrail'in güvenliğidir. Türkiye yeniden büyük ülke olmak zorunda. Bu da yetmez yeni bir dünyanın öncüsü olmak zorundayız.
MORALİM BOZUK DEĞİL
28 Şubat ve sonrasında yaşananlardan dolayı moralim bozuk değil. Biz bugüne kadar kaç parti kurduk: 5. Bu tür olaylarda moralimiz bozulsa 5 parti kurar mıydık? Dünyada bunun bir benzeri var mı?
RECAİ KUTAN'DAN UYARI
SP Genel Başkan Yardımcısı Recai Kutan de yemekte özelleştirme konusunda uyarılarda bulundu. Tütün ve pancar üretiminin durdurulması durumunda, Doğu illerinde alternatif ürün olmadığı için çiftçilerin zorda kalacağını anlatan Kutan, ''Şeker fabrikaları özelleştirilirse, Kars, Ağrı ve Muş'taki fabrikalar kapanacak. Bir sürü işsiz insan iyice ortada kalacak.
Fevkalade tehlikeli sosyal patlamalar kapımızdadır. Bu nedenle geri kalmış yerlerdeki özelleştirmelere karşıyız. Tütün, pancar ortadan kalkarsa Doğu Anadolu'da pamuk keten yetişmez. Millet neyle geçinecek, kimsenin umurunda değil'' diye konuştu.
EY ABDULLAH (GÜL) SENİ BEN BİLMEM Mİ?
Ey Abdullah (Gül), seni ben bilmem mi? Sen Bakandın, ama bakardın, görmezdin. Şimdi bunlar Milli Görüş gömleğini çıkardılar, gömleksiz kaldılar. Abdullah'ın da Tayyip'in de Devlet mekanizmasını tanıyabilmesi için en az 10 sene lazımdır. Hortumu, pompayı bilmeden, ormanları satıp para alacağını sanıyor, seviniyorlar. Oysa kevgirle aldığı o parayı faiz götürüyor. İşçiler her yerde Tayyip'in karşısına çıkıp bağırıyorlar. 7 ayda 100 bin kişi işsiz kaldı.
Bülent (Arınç) gel otur buraya. Nereye hizmet ediyorsun? Sen böyle bir insan mısın? Sizleri tanıyamıyorum.Nasıl olur da ABD askerine dua edersin? Kendine gel. Bu hidayet kararması değil de nedir?
Tayyip'le İstanbul Belediyesi'nin sularını getirmek için çok uğraştık. Geldiğinde halkın önünde 'Suyu getiren biz değiliz, Milli Görüştür' demişti. Şimdi nasıl değiştiler? Geçen sene AKP, Ramazan'da Genel Merkez'de öğle yemeği vermemişti. Bu sene verildi. Hidayet karardı mı böyle yavaş yavaş herşey değişir.
(D.B. Tercüman)
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:04