HAKAN AKKAYA
ANKARA - Başbakan Erdoğan, Alman Başbakanı Schröder onuruna Ankara Palas Devlet Konuk Evi'nde bir öğle yemeği verdi. Yemeğe, kabineden birçok bakan, çeşitli bakanlıkların üst düzey bürokratları ile Schröder'in beraberindeki heyet de katıldı. Yemekte, bir konuşma yapan Başbakan Erdoğan, Schröder ve Alman heyetini ağırlamaktan onur duyduklarını belirterek, bu ziyaretin özellikle Türkiye-AB ilişkileri bağlamında önem taşıyan bir dönemda gerçekleşmesinin ayrı bir memnuniyet kaynağı olduğunu dile getirdi. Erdoğan, hükümetin iktidara geldiği günden buyana AB ile bütünleşme sürecine verdiği katkılardan ötürü Schröder'e teşekkürlerini ifade ederek, ilerleyen kritik dönemeçlerde Schröder'in Türkiye'ye olan desteğini devam ettireceğine inandığını ve güvendiğini söyledi. Erdoğan, bilhassa Aralık ayına kadar Almanya'nın Türkiye'nin için temel destekleyici ve yönlendirici ülke olmasına büyük önem verdiklerini kaydederek, Avrupa Birliği bağlamındaki Türk-Alman ortaklığının 2004 yılında ve ötesinde ülkeler arasındaki ikili ilişkileri de yeni ve çok daha derin boyutlara taşıyacağını söyledi. Erdoğan, Aralık 1997 Lüksemburg Zirvesi'nden bu yana Türkiye'nin AB ile ilişkilerinde çok kritik dönemeçlerden geçildiğini hatırlatarak, her bir dönemece yaklaşırken bir sonraki kritik safha için Türkiye'nin elini güçlendirmeye uğraştığını kaydetti. ''Artık ilişkilerimizde kritik yılları, dönemleri, dönemeçleri geride bırakmak istiyoruz'' ifadesini kullanan Erdoğan, 2005 yılının 'Normal' bir yıl olmasını arzu ettiklerini bildirdi. Erdoğan şöyle devam etti:
''Sizin de şahsen belirttiğiniz üzere ülkemiz ve AB arasındaki ilişkiler geride kalan 40 yıl boyunca sürekli teyit edilen taahhütlerle geçmiştir. Artık, ileri gitmek ve bu taahhütleri hayata geçirmek durumundayız. 4 yıl ülkelerin kaderinde çok büyük sayılabilecek bir zaman dilimidir. Türkiye'nin Aralık 1999'dan bu yana geçen 4 yılda nereden nereye geldiğini ise çok iyi tahlil etmek gereklidir. O gün, Türkiye'nin değil üye olmak aday olup olmayacağı tartışılırken bugün, üyelik için yapmamız gerekenler ve üyeliğimizin ne zaman gerçekleşeceği konuşulur olmuştur. O dönemde Türkiye'nin siyasi kriterleri karşılayıp karşılamayacağı konusunda tereddüt beyan edilirken bugün yapmamız gerekenler listesi giderek kısalmaktadır. O dönemde, dışarıdan bakanlar için siyasi ve ekonomik belirsizliklerle dolu Türkiye imajı, bugün yerini güvene bırakmaktadı. Tüm bunları Türkiyemizin, Türk halkının el birliği ile ortak vefamız için gerçekleştirdik. Gerçekleştirmeye de devam edeceğiz. Siyasi ve ekonomik alandaki reformlarımız geri dönülmez bir noktaya ulaşmıştır. Bu hususta sadece hükümetin değil tüm halkımızın irade birliği içinde olduğunu söyleyebilirim. AB ile bütünleşme daha ileri çağdaş, demokratik standartlara ulaşma hedefi kamuoyumuzda o derece sahiplenilmiştir ki bu noktadan sonra ancak ileri gidebiliriz. Bunu yaparken, AB ile el ele müşterek çıkarların yüzyıllardır birbirine bağladığı iki stratejik ortak olarak hareket etmek istiyoruz. Bunun için de önceliğimiz Aralık ayında müzakerelerin başlatılmasıdır. Tabiatıyla müzakerelerin açılmasına esas teşkil edecek siyasi kriterler alanında eksik kalan hususları kararlılıkla yerine getirecek bu kararın önünü açacağız''.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:41