
ERDOĞAN'DAN, AYDIN DOĞAN'A 1 HAFTA MÜHLET
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Deniz Feneri haberleri ile ilgili Aydın Doğan'a seslenerek, "Eski komünistlerin yaptığı gibi çamur at tutmasa da izi kalır mantığı ile mi hareket ediyorsun?" diye sordu. Aydın Doğan'a 1 hafta süre veren Başbakan Erdoğan, "Saldırganlığınız altında ne var? Bunu açıklayın. Açıklamazsanız ben açıklayacağım. 1 hafta süre. Açıkladın açıkladın, yoksa ben açıklayacağım." dedi.
Erdoğan, Hilton Oteli ile ilgili gerçekleri de açıkladı.Partisinin Bayrampaşa İlçe Teşkilatı Olağan Kongresi'ne katılan Başbakan Erdoğan, burada bir konuşma yaptı. Erdoğan, AK Parti'nin kurulduğu ilk günkü heyecanını, samimiyeti, kararlılığı bugün de yaşattığını belirterek, "Gittiğimiz her yerde bu heyecanı, bu azmi, bu sevdayı görüyor ülkem adına mutluluk duyuyorum" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Deniz Feneri davasıyla ilgili yayınlarından dolayı Doğan Medya Grubunu ve Aydın Doğan’ı bugün de sert bir dille eleştirmeyi sürdürdü. Erdoğan, Aydın Doğan’ın kendisine Hilton Oteli’nin önündeki boş yeşil alana rezidans yapmak isteğini ilettiğini bu talebine karşılık almadığı için bu yayınları yaptığını iddia etti.
Başbakan Erdoğan, partisinin Bayrampaşa İlçe Kongresi’ne katıldı. Kongrede bir konuşma yapan Erdoğan, Türkiye’nin artık üç tarafı denizlerle dört tarafı düşmanlarla çevrili bir kompleksinin olmadığını belirterek, "Büyük ülkelerin kompleksi yok. Düşman üreten değil dost üreten bir yönetim iş başındadır. İnancına güvenmeyen inanç hürriyetinden korkar. Düşüncesine inanmayan düşünce hürriyetinden korkar. Biz ne inancımızdan ne düşüncemizden korkuyoruz. Emin adımlarla yolumuza devam ediyoruz" dedi.
CHP’nin AB konusunda bilgi verme taleplerini yanıtsız bıraktığını belirten Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Ermenistan’a gitmesine yönelik eleştirilere yönelik olarak da “Cumhurbaşkanının milli maçı izlemeye gitmesi sizi bu kadar niye rahatsız ediyor? Biz her şeyin masada çözülebileceğine inanıyoruz. Bunlar problem çözemez, problem yaratır. Onun için bunlara yönetim bırakılmaz" diye konuştu.
Erdoğan konuşmasının önemli bir bölümünü Deniz Feneri davasıyla ilgili yayınlarından dolayı Doğan Medya Grubu ve Aydın Doğan’a ayırdı. Dün yaptığı konuşmanın ardından Aydın Doğan’ın yazılı bir açıklama yaptığını belirten Erdoğan, "Bu hamur daha çok su kaldırır" dedi.
Aydın Doğan’ın yaptığı yazılı açıklamayla "anı kurtarmaya" gayret ettiğini ifade eden Erdoğan, "Aydın Doğan’ın genel yayın yönetmeni ve kendisi bir cevap verme yarışına girmişler. Yönetmen ‘insani duyguları sömürenleri yazmayalım mı?’ diyor. Yazma diyen mi var? Yaz da doğruları yaz. Yalan ve iftira yazma" dedi.
Erdoğan şöyle dedi:
“Daha düne kadar Baykal’la paslaşma halinde toplanan yardım paralarının Başbakan Tayyip Erdoğan’a elden verdiğini veya verildiğini gösteren makbuz belgesi diyordunuz. Bunu Sayın Baykal da diyordu kendileri de diyordu hatırlayın. Peki ne oldu o belgeye? Kayıp mı oldu, yoksa bir gecede değişti mi? Nerede o sözünü ettiğin tutanak? Ben ‘hadi çıkın ispatlayın’ deyince şimdi yarım ağız Başbakan’a elden değil Başbakanlığa verildiğini söylüyorsunuz. Bu ikisi aynı şey mi peki? Madem öyle baştan doğrusunu yazsaydınız ya. Doğrusunu beni konuşturduktan sonra öğrendiniz de şimdi mi yazıyorsunuz? Sayın Aydın Doğan, dün hala ‘iddia sahibi ben değilim. Sanıklardan biri toplanan paraların Başbakan’a verilmek üzere birisi tarafından alındığını söylüyor. Benim medyam sadece mahkeme safahatı hakkında bilgi veriyor’ diyor. Soruyorum hukukta yataklık etme diye bir olay var. Sayın Doğan şu anda böyle bir iftiraya yataklık ettiğinin farkında mısın?"
Erdoğan, yazılan haberlerin doğru olup olmadığının teyit ettirilmediğini söyleyerek Aydın Doğan’a eleştirilerini sertleştirerek sürdürdü. “Yoksa eski komünistlerin yaptığı gibi iftira at tutmasa da iz bırakır mantığıyla mı hareket ediyorsun? Mantığın bu mu? Sanığın sözünü ettiği, dosyasına konan tutanak ne? Onu neden yayınlamıyorsunuz?ö diye sorun Erdoğan, söz konusu tutanağın imza ve rakam olmayan bir makbuz olduğunu söyledi.
İsim vermeden Hürriyet Gazetesi Genel yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’ün söz konusu belgede paranın Başbakanlığa verildiğini yazdığını ancak Doğan açıklamasında halen paranın Başbakan’a verildiğini yazdığını söyleyen Erdoğan, “Yalan üzerinden devam ediyorsun. Biz hanginize inanalım şimdi? Hanginiz yalan, hanginiz doğru söylüyor?" diye sordu.
Başbakan Erdoğan, basın özgürlüğünün yalan yazma, insanların şeref ve haysiyetleriyle oynama hakkı vermeyeceğini ifade ederek, “Aydın Doğan, ‘ben Deniz Baykal ve NTV’nin yalancısıyım’ diyor. ‘Bana değil ona söyle’ diyor. İyi de Baykal’a sorunca ‘ben Aydın Doğan’ın gazetelerinin yalancısıyım’ diyor. Böyle şey olur mu? Hani var ya şıracının şahidi bozacı. Oyun mu oynuyoruz ya. Böyle tezgah olur mu? Tayyip Erdoğan hiçbir zaman yanlışın, yanlış yapanın yanında olmamıştır, olmayacaktır" diye konuştu.
Gerçeklerin karar aşamasında ortaya çıkacağını belirten Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sizin bu telaşınız niye? Bu saldırganlığınızın arkasında ne var? Siz asıl onu söyleyin, onu açıklayın. Bunun altında bir şey muhakkak var. Açıklamadığınız bir şey var. Bunu ben biliyorum da siz açıklayın. Açıklayın bunu. 1 hafta süre, önümüzdeki hafta cumartesi-pazar kongreler için gene İstanbul’dayım. Açıkladın açıkladın, açıklamadın ben açıklayacağım. Onu da açıklayacağım. Çünkü nedenini biliyorum. RTÜK’le hangi işiniz var? Bir menfaat davanız mı var, yok mu açıkla. Birkaç gün daha görülmekte olan davanın sonuçlanmasını bekleyemeyecek kadar niye aceleniz var? RTÜK Başkanını peşinen suçlu ilan etmenizin çıkar hesaplarınızla alakası var mı yok mu açıkla. CNN’in karasal yayın talebiyle ilgisi var mı yok mu açıkla. Gerçekleri yazacaksınız önce bunları açıkla. Yazmadınız ben açıklayacağım."
Aynı grubun daha önce “Alman mahkemesine Tayyip Erdoğan baskı yaptıö haberler yazdığını da belirten Erdoğan, sonra bunun için “pardon doğru değilmişö diye yazdıklarını söyledi. Erdoğan, delil olarak sanığın dosyasına konan belgede Alman yetkilinin “Biz Türk hükümetinden tutuklu bir Alman vatandaşı için talepte bulunmaya gittik, onlar da bize yargının bağımsız olduğunu anlatıp Almanya’da tutuklu Türklerin durumunu anlattı. Siyasi baskı söz konusu olmadıö sözlerinin yer aldığını söyleyerek, “Madem yazacaksın al sana delil diye dosyaya eklenen belge. Bunun kupürünü neden gazeteye koymuyorsun? Milleti aldatma yoluna niçin gidiyorsun. Böyle mi gazetecilik yapıyorsun sen? Böyle mi gerçekleri haber yapıyorsun? Bu mudur ikide bir arkasına saklandığınız basın özgürlüğü?" dedi.
Başbakan Erdoğan Aydın Doğan'ın Hilton Oteli ile ilgili kendisine yaptığı talebi de açıkladı. Erdoğan şunları söyledi: "Sayın Doğan Hilton'un önünde devasa yeşil alanın benden İBB Başkanıma bu noktada talimat vermek suretiyle rezidans yapmak üzere ricada bulundu. Dedimki 'Mümkün değil. Olmaz.' Ve benden sonra İBB Başkanıma gitti, görüşme yaptı. Herhalde bir yemek yediler. Yanlarında bir üçüncü şahıs vardı.O da Şişli Belediye Başkanı. Sayın Aydın Doğan bu söylediklerim herhalde yalan değil. Ben gerçekleri söylüyorum. Kovaladığın iş hakkın değil. Hakkın olmayan bir şey. Gazetelerin çevreci çevreci dolaşıyorlar. Ben de diyorum ki 'Çevreci Doğan sevsinler seni' Hilton'un önündeki devasa yeşil alanın rezidans yapmak üzere, Şişli Belediyesi'nden işini halletmişti ama İBB'den işin halledemedi. Bunu açıklamamazı gerekiyor. Hilton olayı o kadar basit değil. 'Ben boşuna mı o kadar parayı verdim' dedi. Aynen bana kullandığı ifade. Bunlar köşeyi böyle döndü. vurgunları böyle vurdular. Bizden bunu temin edemediği için böyle davranıyorlar. Sıkıntı buradan geliyor. Önce köşeye sıkıştıracaklar. Gazetelerin taktiği budur. Heryerde bunu yapıyorlar. Yaptıkları bu."
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Üç tarafı denizlerle, dört tarafı düşmanlarla çevrili bir ülke kompleksi artık geride kalmıştır. Bu kompleksle hareket eden bir Türkiye artık yok'' dedi.
Erdoğan, AK Parti Bayrampaşa İlçe Teşkilatı'nın Bayrampaşa Spor Kompleksi'nde düzenlenen 3. Olağan Kongresi'nde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin Balkanlar'da, Orta Doğu'da, Kafkaslar'da her zeminde işbirliği aranılan, güvenilir bir ülke konumuna geldiğini, ülkeyi ve milleti geriye götürerek, uluslararası irtibatı zayıflatarak, bölgesel ve küresel gücü zafiyete uğratarak, demagoji siyaseti yapmanın zamanının çoktan geçtiğini söyledi.
Uluslararası zeminde ülkelerin sözü ne kadar dinleniyorsa, ne kadar ciddiye alınıyorsa, uluslararası gündemin belirlenmesinde ne kadar etkisi olabiliyorsa uluslararası gücünün de o kadar olduğu ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
''Biz diyoruz ki, hem ülkemiz güçlü olacak, hem milletimiz güçlü olacak hem de devletimiz güçlü olacak. Milleti aç ve açıkta bırakarak milliyetçilik yapmak, milleti aç ve açıkta bırakarak devletçilik yapmanını devri çoktan geçti. Türkiye'nin yeri alt kümeler değildir, süper ligdir. Türkiye tarihi ile doğal kaynaklarıyla, coğrafyasıyla, insan gücüyle hem bölgesinin hem de dünyanın önde gelen ülkelerinden biridir.
Bu ufka sahip olmayanlar, atılan her adımı yıllarca hamasetle körelmiş dar kalıplı zihinleriyle değerlendiriyor. Bu zihniyet Türkiye'ye hiçbir fayda vermiyor. Türkiye'nin potansiyeline AK Parti iktidarıyla erişen ülkemiz, inşallah bu potansiyeli daha da artırarak bu yolculuğu devam ettirecektir. Onlar olanı biteni hala mahkum oldukları o kısır döngü içinde değerlendirmeye çalışıyorlar. Biz bu duruma üzülüyoruz. Keşke onlar da büyük düşünseler. Büyük bir ülkenin, büyük bir milletin mensubu olduklarını, o millete yakışır bir vizyonla olayları değerlendirebilseler.''
-''BU KERVAN, BU YOLDA EMİN ADIMLARLA YÜRÜYOR''-
Başbakan Erdoğan, bu durumun AK Parti ve Türkiye'nin yürüyüşünü sekteye uğratamayacağını ifade ederek, ''Çünkü bu kervan bu yolda emin adımlarla yürüyor. Bu kervana dahil olanlar zaten dahil oldu, olacak ama bu kervana dahil olmayanlar da ancak tribünden seyredecek'' dedi.
Erdoğan, Türkiye'nin önemli bir ülke olduğunu, komşularıyla ve dünya ile olan ilişkilerini büyük ve itibarlı bir ülke gibi yürütmeye devam edeceğini belirterek, şöyle konuştu:
''Büyük ve itibar sahibi ülkelerin kompleksi olmaz. Üç tarafı denizlerle, dört tarafı düşmanlarla çevrili bir ülke kompleksi artık geride kalmıştır. Bu kompleksle hareket eden bir Türkiye artık yok. Bu düşünceyi artık olumlu istikamette faydaya çevirmeye gayret eden, bunun planlarını yapan, bunu uygulamaya sokan bir Türkiye var. İşte geldiğimizden bu yana düşman üreten değil, dost üreten bir Türkiye var.''
-''DERE AKAR TÜRK YAPAR''-
Türkiye'nin üç tarafının denizlerle çevrili olmasının çalışıp ülke için ranta dönüştürülmesi halinde faydası bulunduğunu ifade eden Erdoğan, büyüklerin ''Dereler akar, Türk bakar'' sözüne atıfta bulunarak, artık bunun geride kaldığını söyledi.
Başbakan Erdoğan, kendilerinin artık ''Dere akar, Türk yapar'' dediklerini ve bunu gerçekleştirdiklerini; şimdi iktidarlarının bunun adımlarını attığını belirterek, şunları kaydetti:
''Bugün, Türkiye, bölgesindeki her sorunun çözülmesinde aktif görev alan, sözü dinlenen bir ülke konumunda geldiyse bu korkularla değil, özgüvenle hareket ederek olmuştur. İnancına güvenmeyen inanç hürriyetinden korkar, düşüncesine güvenmeyen düşünce hürriyetinden korkar. Bizler AK Partililer olarak düşüncemize de güveniyoruz, inancımıza da güveniyoruz. Ne düşünce hürriyetinden korkuyoruz, ne inanç hürriyetinden korkuyoruz. Emin adımlarla yola devam ediyoruz. 'Ben hiçbir şeye karışmam, kendi kabuğumda yaşar giderim' deseydik bu mümkün olabilir miydi? Biz hiçbir konuda masadan kaçmayız. Herhangi bir konuda masadan kaçmamızı gerektirecek bir durum yok. Çünkü biz Türkiye'ye güveniyoruz, milletimize güveniyoruz, kendimize güveniyoruz.''