Gündem
  • 10.9.2007 16:41

ERDOĞAN'DAN BİLİM ADAMLARI, ENTELEKTÜELLER VE SANATÇILARA ELEŞTİRİ

MUAMMER TAN
ANKARA - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Irak'ta olanlar yüreğimizi dağlıyor. Öbür tarafta Ortadoğu'da olanlar yüreğimizi dağlıyor. Terörle şu anda Türkiye'nin kendi içinde verdiği mücadele bizim yüreğimizi dağlıyor" dedi. Atatürk'ün 'Yurtta Sulh Cihanda Sulh' diye formüle ettiği barış ilkesinin, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan bugüne rotasını belirleyen en temel ilkelerden biri olduğunu belirten Erdoğan, "Hükümet olarak Türkiye'yi bir barış ve adalet ülkesi olarak geleceğe taşımak noktasında
aynı kararlılık içinde görevimizi sürdürüyoruz" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, Bilkent Otel'de düzenlenen 38. Uluslararası Asya ve Kuzey Afrika Çalışmaları Kongresi'ne (ICANAS) katıldı. Kongrede konuşan Erdoğan, ülkeleri yönetim anlayışlarının, bilim ve sanatın imkanlarından azami seviyede yararlanarak zenginleşeceğine, insani bir derinliğe kavuşacağına inandıklarını belirterek, Türk tarihinde bu beraberliğe işaret eden unutulmaz metinler bulunduğunu söyledi. Erdoğan, bu kapsamda Osman Gazi'nin oğlu Orhan Gazi'ye vasiyetinin gerçekten çağlar üstü mesajlar ve
insani incelikler içerdiğini vurgulayarak, "Bu sözlerin arkasında insan sevgisi var, adalet var, barış var, paylaşma duygusu var" dedi. Bir siyasetçi olarak bilim adamlarının ağzından çıkacak her sözü, her hakikati çok değerli bulduğunu dile getiren Başbakan Erdoğan, "Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşundan bu yana sadece kendisi için değil bütün insanlık ve bütün ülkeler için barış ve sulh ilkesini esas alan bir devlettir. Atatürk'ün 'Yurtta Sulh Cihanda Sulh' diye formüle ettiği barış ilkesi, Türkiye
Cumhuriyeti'nin kuruluşundan bugüne rotasını belirleyen en temel ilkelerden biri olmuştur. 60. hükümet olarak Türkiye'yi bir barış ve adalet ülkesi olarak geleceğe taşımak noktasında aynı kararlılık içinde görevimizi sürdürüyoruz. Barış ve esenliğin tesisi için sadece ülkemizde değil, bölgemizde ve bütün dünyada aktif bir çaba içindeyiz. Bu çabalarımız gelecekte de artarak devam edecektir" şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan, insanlığı savaşa sürükleyen, toplumları birbirinden uzaklaştıran, medeniyetleri birbirine düşman hale getiren her türlü anlayışı, her türlü güç gösterini tel'in ettiklerini vurgulayarak, bunun yerine uluslararası ilişkilerde barışı, adaleti, hoşgörüyü, yardımlaşmayı tesis etmek için eldeki bütün imkanları seferber ederek gayret gösterdiklerini anlattı. Türkiye Cumhuriyeti olarak 'Medeniyetler İttifakı Projesi' çerçevesinde yürütülen çalışmaların buna iyi bir örnek olduğunu dile getiren
Erdoğan, "Bütün bunlar Türkiye'nin demokratik gelişmesine ve kalkınmasına paralel olarak barış yolundaki bu çabalarımız her geçen gün artarak devam etmektedir" diye konuştu. "Biz bunlardan en önemli dersi çıkaran ülkelerden bir tanesiyiz" diyen Erdoğan, "Zira yanı başımızda Irak'ta olanlar yüreğimizi dağlıyor. Öbür tarafta Ortadoğu'da olanlar yüreğimizi dağlıyor. Terörle şu anda Türkiye'nin kendi içinde verdiği mücadele bizim yüreğimizi dağlıyor. Bütün bunlara karşı ortak bir mücadelenin verilmesi,
inanıyorum ki, hepimizin gerek siyasetçiler, gerek bilimciler olarak ortak bir dayanışmanın neticesi ve bunun neticesinde de inanıyorum ki, bu ulaşmak istediğimiz hedefin gerçekleşmesine vesile olacak adımdır" dedi.
Türk toplumunun dünyada her haksızlığa, her adaletsizliğe, insanlığa karşı işlenmiş her suça karşı son derece duyarlı olduğunu büyük bir onurla dile getirdiğini belirten Başbakan Erdoğan, "Türkiye, ülkelerden bir ülke değildir. Dolayısıyla bu ülkenin dünya barışına yapacağı katkı çok ama çok önemlidir" ifadesini kullandı. Erdoğan, haksızlıklar karşısında bilim adamlarının, entelektüellerin, sanatçıların seslerinin ne yazık ki yaşanılan çağda yeterince yükseltmediğini dile getirerek, sözlerini şöyle
sürdürdü:
"Oysa adına 'bilgi çağı' denilen bu çağda bilim ve sanat adamlarının, aydınların ve akademisyenlerin insanlığın vicdanı olması ve seslerini adaletten yana daha çok yükseltmesi gerekir. Eğer bu sorumluluk yerine getirilmezse insanlık güç ilişkileriyle başa çıkamaz ve güç ilişkilerine mağlup olur. Bilgi üretiminin sadece güç ilişkilerinin ve ekonomik rekabetin bir aracı haline gelmesi insanlığın aradığı huzur ve mutluluğu ne yazık ki erteliyor. Dünyanın bir kısmı sürekli kriz bölgeleri olarak
tanımlanırken, çatışmalara sürüklenirken, yoksullukla başa çıkamazken diğer bir kısmının refah içinde olmasını insanlığın vicdanı kaldıramaz. Onun için bilim adamlarımız, dünyanın değişik yerlerinde, Afrika'nın değişik bölgelerinde, yoksulların ve fakirlerin olduğu bölgelerde 'acaba bu insanlar nasıl yaşıyor, ne yiyor, ne içiyor, nerede yatıyor' Bunları yerinde inceleyip, 'acaba o ülkelerin belli yerlerinde mi insanlar aynı şekilde mi yaşıyor?' bu sorulara cevap bulurlarsa inanıyorum ki geleceğimiz çok daha
farklı olacaktır. Ama biz bakıyoruz ki aynı ülkenin içinde bir yerde taban bir yerde tavan hakikaten gelir dağılımındaki adaletsizliğin bu denli birbirinden kopuk olduğu dünyamız, terörü teşvik eden en önemli sebeplerden bir tanesi olarak karşımıza çıkıyor."
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay da yaptığı konuşmada, geçen ya'fdmız gelecekte de artarak devamüzyıl boyunca Asya ve Afrika topraklarının dünya ölçeğinde acımasız paylaşım savaşlarının alanı olduğunu ve bu yüzden halkların derin ve unutulması güç acılar yaşadığını söyledi. Günay, bu nedenle Asya ve Afrika'nın bilgilerinin, aydınlarının, siyaset adamlarının şimdi savaşsız ve saldırısız bir dünya kurulması özlemini, bütün içtenlikle yüreklerinde taşıdığını ve bunun için çalıştıklarını ifade etti.
134 yıllık bir geçmişe sahip olan ICANAS'a Türkiye'nin 1951 yılından sonra ikinci kez ev sahipliği yapma onurunu yaşadığını dile getiren Günay, bu kongre aracılığıyla, 67 devlet ve 7 özerk bölgeden gelen çok sayıda bilim insanının bir hafta boyunca dil, tarih, edebiyat, din, felsefe, antropoloji, kültür, çevre, ekonomi, uluslararası ilişkiler, müzik gibi sahalarda bilgilerini paylaşma imkanı bulacağını kaydetti.
38. ICANAS Başkanı ve Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Sadık Tural ise, kongrenin temel düşüncesinin, ülkelerin içindeki barışın da, dünyadaki barışın da öneminin unutulmaması olduğunu bildirdi. Bunu hatırlatacak mesajın ise, Atatürk'ün 'Yurtta Sulh, Cihanda Sulh' sözü olduğunu belirten Tural, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bütünlüğü, gerekse Atatürk konularında haksız, dayanaksız, insafsız ölçülerle yapılan saldırılar ve iftiralarda bulunulmasının kendilerini üzdüğünü dile
getirdi. Tural, kirletilmiş bilginin, tarihin ve sosyolojinin kabul etmediği iddia ve iftiraların, Türkiye'yi tanıdıkça, yabancı dostları da üzdüğüne inandığını belirtti.
Kongreye, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcı Cemil Çiçek ile Devlet Bakanı Mehmet Aydın da katıldı. Açış konuşmalarının ardından Başbakan Erdoğan, Türk kültürünün tanıtılmasına bilim, sanat hayatının zenginleşmesine katkıda bulunan isimlere kristalden yapılmış birer plaket verdi.

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 16:27

İLGİLİ HABERLER