ERDOĞAN'DAN "NAZIM'' AYIBI YORUMU: AYNEN O GENÇ GİBİ ŞİİRİ OKUYANDIM…
ASTANA - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Fransa’da yapılacak AB Anayasası referandumunda "Türkiye üzerinden siyaset yapılması gibi bir durumun" söz konusu olduğunu ifade ederek, "Burada Türkiye oylanmıyor" dedi.
Erdoğan, Kazakistan ziyaretinde ikametine ayrılan İntercontinental Oteli’nde gazetecilerle sohbet etti soruları yanıtladı.
Başbakan Erdoğan, Fransa’da yapılacak referandumun Türkiye’ye etkisini değerlendirirken, "Burada Türkiye üzerinden siyaset yapma gibi bir durum söz konusu. Bu çok çirkin, çok yanlış. Burada Türkiye oylanmıyor" diye konuştu.
Erdoğan, burada AB Anayasası’nın oylanacağını, AB Anayasası’na Fransız halkının "evet" ya da "hayır" yanıtı vereceğini dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Burada bir yerde de Avrupa Konseyi’nin güçlü üyelerinden olan Fransa’nın konumu önem arz ediyor. Fakat ikide bir, zaman zaman, Türkiye’nin gündeme getirilmesi, doğrusu bizi de üzüyor ve şaşırtıyor.
Ama aklı selim sahibi hiçbir lider de bu tür bir yaklaşıma zaten olumlu bakmıyor. ’Bunun Türkiye ile uzaktan yakından alakası yok.
Sadece AB anayasası oylanmasıdır’ diyorlar. Avrupa Konseyi’nin çalışmalarıyla ilgili sıkıntılar doğurabilir. Ne olur? O sıkıntıları tekrar masaya yatıracaklar, ona göre bundan sonraki çözümü de düşünecek olan, Avrupa Konseyi’nin temsilcileri olacaktır. Bunun için de gün yaklaşmıştır. Fransız halkı, nasıl bir kararı olacaktır bilemem, ama vereceği karar, şüphesiz ki saygın bir karar olacaktır.
Bunun üzerinde, benim, herhangi bir değerlendirme yapmam, uygun değildir."
BAŞMÜZAKERECİ VE KABİNE DEĞİŞİKLİĞİ
Erdoğan, bir soru üzerine AB ile ilişkileri yürütecek başmüzakerecinin açıklandığını hatırlatarak, müzakere heyetinin de çalışmaların ardından ortaya çıkacağını ifade etti.
"Devlet Bakanı Ali Babacan’ın başmüzakereci atanmasının ardından kabinede bir revizyon yapılacağı" yönündeki değerlendirmelerin anımsatılması üzerine de Erdoğan, şöyle konuştu:
"Ben, bazen, sizleri anlamakta zorlanıyorum. Başmüzakereyi merak ettiniz, açıkladık. Şimdi kabineyi merak ediyorsunuz. Zaten mevcut bir kabinemiz var. Kabine, mevcut olarak ortada olduğuna göre, bundan sonraki süreçte de kabinede bir değişiklik yapılması gerekirse, vakti, saati geldiğinde bu değişikliği yaparız. Müzakereci konusunda ’vakti, saati geldiğinde açıklarız’ dedik, açıkladık. Onda da vakti, saati geldiğinde açıklamasını yaparız. Bundan hiçbir endişeniz olmasın.
Bizim bir sorumluluğumuz var. Bu sorumluluğumuz, mesuliyetimiz, hükümetin başarıyla ülke sorunlarına çözüm bulmasıdır. Ama Ali Bey ile ilgili böyle bir şey söz konusu değildir. Sadece yüküne bir yük daha katmış olduk. Genç, dinamik bir arkadaşımız. Bu sürecin özellikleriyle de iç içe olduğu için zaten konulara yabancı değil. Siyasi kadronun içinde olan bir arkadaşımız olması sebebiyle bu görevi kendilerine verdik." Erdoğan, "Türkiye’nin AB’ye imtiyazlı ortak sıfatıyla girmesi gerektiğine" ilişkin bazı AB liderlerinden teklifler gelip gelmediği sorusuna, "Hayır, onlar geçmişte kaldı. Onlar bizim için tarih oldu.
Bunlar bizim artık gündemimizde yok" yanıtını verdi.
Başbakan Erdoğan, gelecek ay ABD’ye yapacağı ziyarette nelerin ele alınacağı sorusunu yanıtlarken, bu konuları seyahat öncesinde değerlendireceğini belirtti.
NAZIM HİKMET’İN ŞİİRİ
Manisa’nın Milas ilçesinde 17 yaşında bir öğrencinin Nazım Hikmet’in bir şiirini okuduğu tören sonrasında gözaltına alındığı anımsatılarak yöneltilen, "Siz de şiir okumuştunuz. Bu ne kadar sürecek?" sorusu üzerine Erdoğan, "İnşallah fazla sürmez.
Alışacaklar herhalde. Sürdürmemeye alışacaklar" dedi.
Aynı gazetecinin, "Nazım Hikmet’in şiirlerine nasıl bakmak gerekir", sorusunu da Erdoğan, şöyle cevaplandırdı:
"Siz benim şiirime nasıl baktıysanız, ona da öyle bakın işte.
Ben, sadece, aynen o genç gibi şiiri okuyandım. Bu tür şeyleri doğru bulmamız mümkün değil. Kaldı ki Kopenhag siyasi kriterleriyle bu işler artık ortadan kalktı. Bu konularda daha da ileri şeyler söylüyoruz.
Fakat bazen, bazı şeyler, nedense adamına göre oluyor, bu da bizi üzmektedir" karşılığını verdi.
ŞAMPİYONLAR LİGİ FİNALİ
Başbakan Erdoğan, Şampiyonlar Ligi finalini kaybeden Milan’ın onursal başkanı İtalya Başbakanı Silvio Berlisconi’nin maçtan sonraki durumunu aktarırken, ilk yarının Milan lehine 3-0 bitmesine rağmen kendisini tebrik etmeye gelenleri geri çevirdiğini, maçın henüz bitmediğini söylediğini dile getirdi.
Maçta uzatmaların da oynandığını ifade eden Erdoğan, bazen "maç bitti" denirken, karşı tarafın işinin bittiğine de çok tanık olunduğunu söyledi.
Erdoğan, maçtan sonra tebrik için İngiltere Başbakanı Tony Blair’ı da aradığını bildirdi.
Başbakan Erdoğan, büyük bir organizasyona imza atıldığını ifade ederek, Şampiyonlar Ligi finalini izlemeye gelenlerin de memnun kaldığını belirtti. Erdoğan, Türkiye’nin ayrıca 2012 yılında yapılacak Avrupa Şampiyonası finallerine de talip olduğunu kaydetti.
Erdoğan, bir başka soruyu yanıtlarken de Galatasaray’a Seyrantepe’nin "üst hakkının" verildiğini bildirdi.
"TERÖR BİTMEDİ, ZAYIFLADI"
Başbakan Erdoğan, terörist başı Abdullah Öcalan hakkında AİHM’in verdiği kararın ardından terör eylemlerinin arttığının belirtilmesi üzerine, özellikle Doğu ve Güneydoğu’da terör eylemlerine ilişkin istihbaratların kendilerine ulaştığını ifade etti.
"Ülkemizde terör bitmiş değil, sadece terör zayıflamış durumda" diyen Erdoğan, terörle mücadelede kararlılığın artarak devam ettiğini kaydetti. Erdoğan, şehit güvenlik güçlerine de Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diledi.
Erdoğan, bir soru üzerine Irak’a yakın bir zamanda ziyaret planlanmadığını bildirdi.
"TOPLUMUN MUTABIK KALDIĞI KONULAR"
Kanuna aykırı olarak kurulan kurumlara ilişkin yasal düzenlemenin TBMM’de tartışmalara yol açtığının ifade edilmesi üzerine de Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Maalesef parlamento, şu anda, toplumsal mutabakata ters düşüyor.
Biz isterdik ki parlamento, toplumsal mutabakata uyumlu bir görüntü versin. Parlamento, bu görüntüyü veremiyor. Orada, zaman zaman duygusallıklar, ideolojik yaklaşımlar ağır basıyor. Bu, Ana Muhalefet Partisi tarafından da olabilir, bizim tarafımızdan da olabilir. Ama ortada bir gerçek var. Yani, az kadar, çoğun hakkının da herhalde bir tarafa konulmaması gerekir.
Şimdi CHP’nin orada sayısı belli, İktidar Partisi’nin sayısı belli... İktidar Partisi, ortaya, bir önerge getiriyor, veya yasa teklifi getiriyor. Yani, İktidar Partisi, getirdiği bu yasayla ilgili, kısacası onun arkasında duracaktır. Ve arkasında durup, çıkarıyor.
Yani o, onu Meclis’ten istediği zaman yanlış oluyor, ama muhalefet partisinin istekleri doğrultusunda olursa, doğru oluyor. Bunu da neyle tehdit ediyor? ’Bundan sonra biz Anayasa’yla ilgili bir şey olduğu zaman biz olmayacağız’, diyor. Bu da onların takdiri. Eğer burada ülkenin menfaati varsa, çıkarı varsa, siz ’bunu şunu yaparsan varım, bunu yaparsan yokum’ dersen bu olmaz. Şimdi orada ortaya enteresan bir şey çıkıyor, nedir? Burada daha önce mutabakat sağlamışsın, ilk adımda müşterek hareket etmişsin, ama ikincisinde ’ben yokum’ deyip, çekip, bazen olur ya mızmız çocuklar gibi... Böyle bir şeyle ortaya çıkılmaz, bunlar yanlış şeyler. Bunları aşmamız lazım.
Palamento’nun, toplumsal mutabakatın yansıması olması lazım.
Devletin kurumlarının, kuruluşlarının toplumun özellikle mutabık kaldığı konuları aynen yansıtması lazım. Burada çelişkilerin olmaması lazım. Bunu sağlayabilir ve başarabilirsek, Türkiye’nin önünde kimse duramaz. Ama biz hala duygularımızla hareket etmeye devam edersek, ülkemize yazık ediyoruz ve üzülüyoruz. Enerjimizi ülkemizin içine harcayalım. Kalkınmaya, birlikteliğe, beraberliğine, güzelliklerine harcayalım ve insanlarımızı da olduğu gibi kabul edelim, sevelim."
"TOPLUMUN TALEBİNİ ÇOK İYİ BİLİYORUM"
Başbakan Erdoğan, bir başka soruyu yanıtlarken de İstanbul’da ev aradığını, ama henüz ev bulamadığını ifade etti. Gayri menkule yatırım yapacağı şeklindeki açıklamalarının anımsatılması üzerine de Erdoğan, "Benim herhangi bir gayri menkul almam yasak" dedi.
"Türban konusunda iktidarın ’toplumsal mutabakat aranmalı’ şeklinde bir tavır içinde olduğunu, ancak vatandaşın hükümete sanki biraz kırgın olduğunu" ifade eden bir gazeteciye de Erdoğan, "Ben toplumun talebini çok iyi biliyorum ve duyarlılığı çok iyi anlıyorum.
Bu duyarlılığın bilinci içerisinde de geleceğe bakıyorum. Çünkü ben yaşıyorum, ben konuşmuyorum" dedi.
Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 12:12