
'EŞİM KÖŞK İÇİN BAŞINI AÇMAZ'
atv'de Tuba Atav'a konuşan Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, çarpıcı açıklamalar yaptı:* Şener Ailesi'nin kararları yüzeysel gelişmelere bağlı değildir.
* Mortgage mutlak anlamda Ekim ayında çıkar.
* Sayın Başbakan'la aramızda görüş ayrılığı kesinlikle yok.
* AK Parti'ye sahiplenme duygusuyla bazen iç demokrasi yokmuş izlenimi çıkıyor.
Eşim başını açmaz
Eşine ilişkin sözleri, 'Köşk hazırlığı' olarak yorumlanan Şener: Duruma göre inançlarımızı değiştirmeyiz....
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, Çankaya'dan, "mortgage" e, parti içi demokrasiden, Danıştay saldırısına kadar geniş bir gündemi, atv'de Tuba Atav'ın "Doğruya Doğru" programında değerlendirdi:
* Tuba Atav: Eşinizin başörtüsüyle ilgili olarak söylediğiniz, "Kendi istediği için kapandı, isterse başını açabilir" sözleri çok tartışıldı... Abdüllatif Şener: Benim söylediğim sözler, "Eşim, kendi kıyafeti ile ilgili bir konuda kendi iradesi ile karar vermiştir. Hayatının her evresinde kendi kıyafeti ile ilgili konularda kendisi karar verir. Benim iradem belirleyici olmaz" anlamındaydı. "Cumhurbaşkanlığı'na yönelik mesaj verdi" diyenler hep hata yapmışlardır. İşin özü itibari ile ifade edecek olursam eşim kendi kimliğine ve kişiliğine saygılı bir insandır.
'DERİNLİĞİ VAR'
Hayatı ile ilgili verdiği kararlar yüzeysel gelişmelere bağlı değildir. Derinliği vardır. Kendisi hiç bir zaman başını açmaz. "Başımı açayım" diye bir karar vermez. Böyle bir irade ortaya koymaz. Almış olduğu bir karar ve uygulamakta olduğu bir karar geçici düşüncelerle değildir. Kendince öyle hareket etmesini gerektiren çok derin sebepler vardır. Yani, "Bir takım gelişmeler olur, bu gelişmelere bağlı olarak Şener ailesi kendisinde olmayan inançları ile düşünceleri ile şu ana kadarki yaşam biçimi ile bağlantısı olmayan biçimde, şekilden şekile girebilir" denilirse bu çok yanlıştır.
* T.A: Eşiniz kırıldı mı bu değerlendirmelerden? A.Ş: Bir şey yansıtmadı.
* T.A: Cumhurbaşkanı eşinin türbanlı olması, büyük problem yaratır mı? A. Ş: Türk kadınına baktığımda, kendi aralarında sorun yapmadıklarını görüyorum. Birlikte mutlular. Başı açık, başı kapalı gibi bir ayrımın kendi aralarında olmadığını görüyorum. Belli makamlar ve kurumlar itibari ile biryerleri düşündüğümüzde "Kim olabilir, kim olamaz?" sorularını sorduğumuzda oraya kim oturacak ise onuniteliklerine ve vasıflarına bakmak lazım. Eşinin diplomasına bakarak beyini, beyinin diplomasına bakarak eşini bir yerlere getirmeye ya da bir yerlerden uzak tutmaya çalışırsak bunu sonu gelmez diye düşünüyorum. Herkese kendi kişiliği ile bakmak lazım. Herkese kendi diploması ile bakmak lazım. Kavramları yerine koyduğumuzda daha çağdaş medeni bir ülke olacağımızı düşünüyorum.
* T.A: Bülent Arınç'ın çıkışının ertesinde söylediğiniz, "Benim kafamdaki laikliktir, Anayasa'daki laikliktir" sözü de Köşk'e mesaj olarak anlaşıldı... A.Ş: Ben siyaseti anlaşılmaz olmak için değil, anlaşılır olmak için yaparım. Cumhurbaşkanlığı için konuşmak için de bugün çok erkendir. Tuba Atav'la "Kim Cumhurbaşkanı olabilir?" diye konuşursak, inanın, Nisan ayında hukuki süreç başladığında bunun hiçbir anlamı kalmayacak. Demirel döneminde de Sezer döneminde de çok farklı tartışmalar oldu. Bugün konuştuklarımız, Nisan ayının gündemi olmayacak.
* T.A: Danıştay saldırısı ve 28 Şubat süreci karşılaştırıldı... A.Ş: İki farklı dönemden bahsediyorsunuz. Birbiri ile ilişkisi olmayan gelişmelerden, birbiri ile anılamayacak iki dönemden bahsediyorsunuz. Ben de ayırıyorum. Önemli gelişmeler oldu. Terörle bağlantılı. Ama bu olayların tamamında olayın failleri yakalandı. Yargıya sevk edildi. Davaları devam ediyor. Hukuk devletinde cezası ne ise çeker. Cezalandırma mekanizması işler.
LAİKLİĞİN ÖNEMİ...
Danıştay'a yapılan saldırı cumhuriyet tarihimizin önemli olaylarından biridir. Bir anayasal kuruluş, bir üst yargı kurumu böyle bir saldırıya hiç bir zaman muhatap olmamıştır. Çok menfur saldırı ile karşı karşıya kaldığımız açıktır. Saldırının muhatabı sadece Danıştay değildir, tüm yargıdır. Siyaset kurumunun da bulunduğu tüm anayasal kuruluşlarımızdır. Millet olarak cumhuriyetimizin kurumlarına, laikliğe sahip çıkmamız gerektiğini bu olay nedeni ile bir kez daha daha yürekten hissetmiş bulunuyoruz. T.A: Cenazede yaşadıklarınız... A.Ş: Anayasal kurum olan Hükümet, Parlemento o gün o cenazede elbette bulunmalıydı. Hükümeti temsilen tepkilerin olabileceğini bile bile gittim. Kocatepe Camii'ne benden önce gidenler vardı. Namaza katıldım. Tepkilere de aldırış etmedim.
(Tuba ATAV takvim)