KAYNAK : Haber Vitrini
Gazeteleri okuma tekniği!
Gazete okuma teknikleri diye bir ders okutulmaz iletişim fakültelerinde. Öyle standart bir teknik de yok zaten. Herkes bulunduğu ülkeye göre, ülkenin rejimine, okuduğu gazetelerin patronuna, patronların iş ilişkilerine ve daha birçok şeye göre bir okuma tekniği geliştirir.
Bunu niçin yapar? Çünkü gazeteler her zaman doğruyu yazmaz. Ya da doğruları yazdıkları zamanlar çok azdır. Genellikle perdeleme yaparlar. Görmek istemediklerini göstermemeye çalışırlar.
Bir olay eğer bir gazetede ya da herhangi bir iletişim aracında yerini almamışsa o olay olmuş sayılmaz.
Her an dünyada birçok olay oluyor. Ama biz sadece gazetelerin yazdığı ya da televizyonların ilgilendiği cinayetleri, hırsızlıkları, tecavüzleri ya da savaşların var olduğunu biliyoruz. Ötekiler okuyucu nazarında yok hükmünde.
Yağmur ormanlarında bir ağaç kesilse ve o ağaç eğer bir yerlerde haber olmamışsa kesilmiş sayılmaz yani.
İletişim araçlarının bu sübjektif tercihlerinden kurtulabilmek için mümkün olduğu kadar çok yayın organını paralel biçimde takip etmek gerekiyor.
Sezen Aksu... Çıktı konserlerinde Türkçenin yanında Kürtçe ve Ermenice şarkılar söyledi. Bir sanatçı için böyle bir faaliyette bulunmak, birden fazla dilde sanatını icra edebilmek bir yetenek meselesidir. Ama bu konu Türkiye gibi bir ülkede aynı zamanda ideolojik bir tavır olarak algılanabilir. Nitekim öyle de oldu. Üstelik konserler 30 Ağustos tarihinde verilmeye başlanmıştı!
Gazetenin birisi, Ege Ordu Komutanı Hurşit Tolon Paşa’nın, Sezen Aksu’nun bu içerikli konserlerine tepkili olduğunu yazdı ve paşanın konserleri bu şekliyle onaylamadığını, hatta konserin 30 Ağustos’ta verilmesinin pek de şık olmadığını söylediğini duyurdu.
Bundan sonra, Sezen Aksu’nun konser verdiği yerlerde konserine protokolden kimse gelmemeye başladı. Hoş protokol gelmese de Aksu’nun konserlerinde oturacak yer bulmak mümkün değil. Sezen Aksu korkmaya başladı, devletin kendisine tavır aldığını düşündü. Ama devam etti...…
Sonra bir başka gazete Birinci Ordu Komutanı Orgeneral Çetin Doğan’ın “Sezen Aksu hayranı” olduğunu duyurdu ve ailesini jest için Aksu’nun İstanbul’daki açık hava konserine gönderdiğini manşetten yazdı.
Böylece askerlerin Sezen Aksu’ya kötü gözle bakmadıkları da ilan edilmiş oluyordu!
Ama, iyi bir gazete okuru iki ayrı gazetedeki iki ayrı zıt haberin ne anlama geldiğini anlayabilmeli. Orduda ikisi arasında bir çatışma mı var, yoksa bu konuda birisi biraz ileri çıktı, öteki ile durum dengelenmek mi istendi?
Ama siz Hurşit Tolon Paşa ve Çetin Doğan isimleri hakkında biraz malumata sahipseniz bu tür haberleri daha net okuyabilir, verilmek istenen mesajı daha parazitsiz alabilirsiniz.
Son zamanlarda benzeri bir durum, AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan bağlamında, Yargıtay Başkanı Sabih Kanadoğlu ile Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin’in gazete manşetlerinden farklı görüşleri dillendirmeleri ile ortaya çıktı.
Tıpkı paşalar arasındaki görüş ayrılıkları gibi, birisi özgürlükçü, öteki yasakçı görünüyordu. Kanadoğlu siyasi yasakları savunurken, Bumin yasakların Avrupa Birliği nazarında işlerimizi zorlaştıracağından bahsediyordu. Bu durum, iyi gazete okurunun gözünden kaçmaz!
Eğer yayınlanan gazeteleri paralel olarak okumayan bir kişiyseniz ve haber ihtiyacınızı tek kaynaktan gideriyorsanız her konuda yanılma ihtimaliniz çok yüksektir. Onun için kendi gazete okuma tekniğinizi geliştirmenizde fayda var.
(Nuh Gönültaş/ Zaman)
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 18:16