
GÜL: BARIŞ İÇİN ADIM, BİZE VERİLECEK DESTEĞE BAĞLI
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile geçen hafta Washington'da beraberdik. Türkiye'nin arabuluculuğunda, İsrail-Filistin krizinin aşılması yönündeki gayretler sürüyordu. Gül epey umutluydu. Gül ile ikinci kez, Ankara'da, makamında görüştüğümüzde umudun yerini kaygı ve endişe almıştı. Gül tüm Ortadoğu'yu saran kriz hakkında sorularımızı şöyle yanıtladı:
* Böyle bir kriz bekliyor muydunuz?
Bizim için sürpriz değil. Sanıyorum bizi sert bir şekilde eleştirenler de, üç ay önceki gayretlerimizi bugün daha anlamlı buluyorlardır. İki hafta önce Gazze'de plajda yedi Filistinli çocuğun öldürülmesiyle ateşkes bozuldu. O zaman çok kaygılanmıştık. Ardından İsrailli asker kaçırıldı. Bize gelen yoğun talepler üzerine diplomatik girişimlerde bulunduk. O zaman çatışmayı kontrol altına almak için şans vardı, gayretlerimiz netice vermek üzereydi.
Bu tırmanış olmazdı
* Yani 'çabalarımıza destek verilseydi Hizbullah saldırısı yaşanmayabilirdi' mi demek istiyorsunuz?
Olaylar kontrol altına alınabilirdi, bu tırmanış yaşanmazdı. Durum çok değişti, kaygılıyım. Çünkü olayların tırmanmasını isteyenler çok. Bunlar hep vardı. İnsan kendine soruyor: Bu nasıl olur da görülmez? Krizi tırmandırmak isteyenleri görerek daha çok gayret sarf etmek gerekirdi. Bugünkü durum kimlerin işine yarıyor, gayet açık.
* Er Gilad olayında olduğu gibi Türkiye'nin yeni çabaları söz konusu olabilir mi?
Ancak sağlam bir destek görürsek daha ileri gideriz. Türkiye'nin kapasitesini herkes gördü.
* Şu anda yok böyle bir destek yok mu?Şu an gelişmelerden duyduğumuz üzüntüyü dile getiriyoruz ve temas kanallarımızı açık tutuyoruz.
* Yani Türkiye aktif olarak sahada değil mi?
Şu anda aktif olarak sahada olanlar, olayları tırmandıranlardır.
* Tekrar bir talep gelse yine birtakım girişimler başlatır mısınız?
Tabii her şeyi yaparız. Ben de, Başbakan da, diğer bakan arkadaşlarımız, hepimiz elimizden geleni yaparız. Biz Gazze'ye gitmeye de hazır olduğumuzu söyledik. Çünkü işin vehametini görüyoruz. İsrail aşırı ve orantısız güç kullanmakla kendisini aslında zayıf düşürüyor ve çıkmaza sokuyor. Güvenlik gerekçesiyle kullandığı her orantısız davranış kendi güvenliğine bir tehdittir ve iki devletli çözümü zorlaştırmaktadır. Biz tek çözümü, bağımsız Filistin Devleti ile İsrail'in yan yana yaşaması ve işbirliği içine girmesinde görüyoruz. Bu dikte ettirilerek değil, anlaşarak ve Filistin halkının kalbi kazanılarak ulaşılabilecek bir konudur.
* Daha önceki er olayında Türkiye'nin boyunu aşan işlere soyunduğunu söyleyenler çıktı. Hamas ile İsrail yönetimi arasında ortak zemin sağlamak gerçekten Türkiye'nin boyunu aşan bir iş midir?
Dünyanın en büyük problemini, çözüldü denip Nobel ödüllerinin dağıtıldığı ama yeniden kronik hal alan bir sorunu "bir gecede çözeriz" gibi bir tavır içinde olmadık. Ama şu açıktı ki, sorunun çözümünde katkımız küçümsenemeyecek kadar önemli olabilir.. Türkiye'nin gücünü azımsayanlar olabilir ama işin içinde olanlar, mesela Filistin ve İsrail kaynakları bunu iyi biliyorlar. Filistinliler "sadece Türklere güveniyoruz" diye açıklama yaptılar.
* Sonuç alınamadığı için sizi eleştirenler var...
Detayını bilseler böyle konuşmazlardı. Biz bu konuya övgü almak için girmedik. Hep şunun altını çiziyorum: Buna sadece Filistin-İsrail meselesi olarak bakmamak lazım. Bunun etkileri önce bölgede, daha sonra da geniş bir coğrafyada görülür.
* Bize nasıl etkisi olur?
Öncelikle insanlık açısından bölgemizde yaşananlar bizi çok ilgilendiriyor ve üzüyor. İkincisi çok geniş bir coğrafyada, insanların gönlünde birçok hissiyatlar, "anti" düşünceler gelişiyor. Türkiye ekonomik açıdan da birçok sıkıntı yaşayacak. Bölgenin güç dengeleri de etkilenecektir ki benim konumumdaki birinin bunun ayrıntılarına girmesi doğru olmaz.
* Bölgede Filistin, Lübnan, İsrail, Suriye ve tran'la iyi ilişki içinde olabilen ender ülkelerden biri Türkiye. Bundan hareketle Türkiye'ye bir misyon atfetmek çok mu idealistçe olur?
Türkiye saydığınız tüm ülkelerin güvenini kazanmıştır. Çünkü şeffaf, ilkeli ve dürüst hareket ediyoruz. Gizli gündemlerimiz yok ve barış ve istikrarı, bunun üzerine oturacak olan ekonomik kalkınmayı ve bölge halkının refahını istiyor ve özlüyoruz.
* Bazılarına göre İsrail Türkiye'yi Filistin'e yakın görüyor. Türkiye herkese eşit mesafede değil mi?
Herkese eşit mesafede olacağız diye şart yok. Tabii ki haklı olanı daha çok destekleyecek, haksız olanı eleştireceksiniz. Önemli olan herkese şeffaf ve ilkeli davranmak, onların güvenini kazanmak.
* Şeffaflık dediniz de Halid Meşal görüşmesi konusunda çok eleştiri aldınız...
Şeffaflık derken her yapılanı canlı yayın yapar gibi herkese duyurmayı kastetmiyorum. İsrail, Filistin, Iran, Suriye ve ABD'ye karşı politikalarımızdaki şeffaflıktan bahsediyorum. İnsanların hayatlarının söz konusu olduğu dönemlerde, çok önemli görevlerin yapıldığı yerlerde şüphesiz ki gizlilik olacaktır. O operasyonel bir meseleydi.
* Ama iki gün içinde farklı açıklamalar yapıldı...
Türkiye'nin ciddi bir sorunu da hiçbir şeyin gizli yapılamamasıdır. Güvenlikle, terörle, ülkenin çıkarlarıyla ilgili konularda gizliliğin yeri geldiğinde korunmaması bize sıkıntı veriyor. Gizlilik ile şeffaflık ayrı şeylerdir. İkiyüzlü olmadığınızı göstermek açısından şeffaflık şarttır. Ama iki kişinin, iki devlet adamının konuştuğu konularda, operasyonel konularda gizlilik tesis edemezseniz güçlü olamazsınız. Kaldı ki o konuda, bilmesi gereken herkes bilgilendirilmiştir. Magazin tarafına bakıp işin özünü kaybetmemek lazım.
* Hamas anlaşmaya daha yatkındı ama İsrail yüzünden sonuç alınamadı diyebilir miyiz?
Bu soruya cevap vermem doğru olmaz ama bugünkü noktaya gelmeyebilirdik.
Dışişleri nasıl by-pass edilir!
* Türkiye'de bazı insanlar niye dış politikada size çok mesafeli bakıyor, size güvenmiyorlar?
Türkiye'nin, bu bölgenin gerçekten çok güçlü bir ülkesi olduğunu algılayamıyorlar herhalde. Bazıları da hâlâ ideolojik tavırlarla hareket ediyorlar.
* Türk dış politikası, Türk devletinin tüm kurumlarıyla uyum içinde geliştirdiği politikalardır diyebiliyor muyuz?
Türk dış politikasını hükümet ve hükümet adına Dışişleri Bakanlığı tarafından yürütülür.
* Ama son Şam ziyaretinde Dışişleri'nin de by-pass edildiğini iddia edenler oldu...
Başbakan, herkesin başı olarak herkesten, benden de gizli bir iş yapabilir. Ama benim bilgini dahilinde, talimatlarımla iş yapıldığında Dışişleri Bakanlığı nasıl by-pass edilmiş olur? Ama yeri gelir bazı işler olur, bunları farklı kanallarla yaparsınız. Ayrıca Prof. Ahmet Davutoğlu hem büyükelçidir, hem de Başbakan'ın başdanışmanıdır.
İhraç nedeni eleştiri değil!
* Neden Ak Parti İstanbul kongresinde tek aday çıktı?
Nerdeyse bütün il kongrelerini tamamladık. Sadece dört-beş tanesinde tek aday çıkmıştır. İki, üç, hatta dört adaylı kongrelerimiz oldu. Kendi aralarında anlaştılarsa zorla iki aday çıksın diye bir gayret içinde olacak değiliz. Asla "sakın iki aday olmasın" diye bir düşünce ya da çabamız olmadı. Hele aday olmak isteyenleri ürkütmek, gözdağı vermek gibi bir durum kesinlikle söz konusu olmadı.
* İki milletvekilinin ihracında imaj ve parti içi demokrasi bakımından bir sorun olmadığını düşünüyor musunuz?
Sorun olmadığı kanaatindeyim. Parti içinde aykırı fikirleri bile arkadaşlarımız konuşabilir. Bizleri, Genel Başkanı eleştirmekten kaynaklanan ihraçlar değil bunlar.
* Çok sayıda yolsuzluk iddiası dillendiriliyor. Bu kadar şayia nerden kaynaklanıyor? Hepsi asılsız mı, yoksa siz de kaygılanıyor musunuz?
Yolsuzluğa idam cezası bile verseniz yine olur. Önemli olan şu: Hükümet olarak bunlarla mücadele ediyor musunuz? Ciddi iddialar ortaya atıldığında güvenilir araştırmalar yaptırıyor musunuz? Duyduklarımızın üstüne gidiyor, bunlarla ilgili soruşturmalar başlatıyoruz.
Köşk için kriz çıkmaz
* Türkiye Cumhurbaşkanlığı krizi yaşayacak mı?
Kuralı, tarihi belli olduğuna göre aşılamayacak, Türkiye'yi sarsacak bir kriz söz konusu olmaz. Bazıları Türkiye'de kriz olsun istiyor veya bu tür bir hissiyattan çıkamıyor. Tarih yaklaştığında birisi aday olacak ve kriz filan çıkmayacaktır.
(Ruşen ÇAKIR vatan)
Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 04:20