Güldal Akşit, bakanlık koltuğunu devrettikten sonra stresten kurtulduğunu, ‘artık yüzünün daha çok güldüğünü’ belirtiyor. Görevden alındığı için kızgın değil; ama sağlığıyla ilgili söylenti çıkaranlara tepkili: “Böyle siyaset olmaz. Onları Allah’a havale ettim. Bir gün aynısını yaşarlar.”
Eski Devlet Bakanı Güldal Akşit, AK Parti hükümetinin ilk kadın bakanı olarak kabineye girdi. Kendi ifadesiyle ‘milletvekilliği yapamadan’ bakanlık koltuğuna oturdu. Ancak, görev yaptığı 2 buçuk yıl boyunca her ortamda, “Sağlık durumunuz nasıl?” sorusuyla karşılaştı. Kulaktan kulağa dolaşan, “sağlığı kötü, istifa edecek” söylentileri hiç eksik olmadı. Akşit, bu konudaki sitemini şu sözlerle dile getiriyor: “Anladım ki, bu da bir siyaset yoluymuş. Üç aylık ömrüm kaldığını söyleyenler bile oldu. Hiçbir şeyim olmamasına rağmen sağlık durumum üzerinden siyaset yapıldı; onları Allah’a havale ediyorum.”
AK Parti İstanbul Milletvekili Güldal Akşit, 2 Haziran’daki kabine revizyonundan sonraki günlerini Zaman’a anlattı. Görevden alınınca Başbakan Tayyip Erdoğan’a, “Sağlığımla ilgili siyaset prim yaptıysa üzülürüm.” diyen Akşit, şimdilerde ailesine vakit ayırıyor.
En çok evini ve ev yemeklerini özlemiş. Devir teslim sonrası ilk işi, eşiyle birlikte ODTÜ ormanına bakan, 3 yıldır oturamadıkları balkonlarına masa ve sandalye almak olmuş. Ardından da yıllar sonra ilk kez sinemaya gitmişler. “Vay Kaynanam Vay” filmini seyretmişler. 3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra bakanlık koltuğuna oturan Akşit, gösterdiği performansı iyi buluyor. Elinden gelenin en iyisini yaptığını vurgulayan Güldal Akşit, “Mutlaka istemeden hatalarım olmuştur. Ama hayatımdaki ‘keşke’ler şahsımla değil, görev yaptığım kurumlarla ilgilidir. Keşke, bu kurumların imkanları fazla olsaydı da daha kalıcı hizmetler gerçekleştirseydim.” diyor. Geriye dönüp baktığında kimseye kırgınlık duymadığını belirten Akşit, bir dönem Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu genel müdürlüğü yapan Cafer Tatlıbal’a isim vermeden ayrı bir parantez açıyor: “Bir buçuk yıl, istediğim şekilde bir genel müdürle çalışamadım. Hep alttan alan ve çözüm üretmeye çalışan taraf oldum. Baktım ki uzlaşma gayretiyle bir yere varılmıyor. Karşınızda da iyi niyet olması gerekiyor. Bize bir buçuk yıl kaybettirdi. Gönül isterdi ki daha uyumlu birisiyle çalışalım. Bir tek üzüldüğüm konu budur.”
Güldal Hanım, Meclis çalışmalarına hemen uyum sağlamış. Genel Kurul salonuna herkesten 10 dakika önce gidiyor. Parlamento’ya girer girmez bakanlık koltuğuna oturduğu için kendisini ‘acemi vekil’ olarak nitelendiriyor. “Ben acemiyim, bana milletvekilliğini öğreteceksiniz. Vekillik yapmadan bakan olduğum için bu işin inceliklerini bilmiyorum.” diyerek arkadaşlarından yardım istiyor. İstanbul Milletvekili Akşit, kabinedeki değişikliği ‘Son derece doğal.’ sözleriyle değerlendiriyor. Gerekçesini şöyle açıklıyor: “Bizim asıl görev yerimiz Meclis. Bu koltuklar emanet. Allah herkese bakanlığı nasip etsin. Ama geldiğiniz gibi gitmeyi de bilmeliyiz. Sizi getiren iradenin değiştirmeye de muktedir olduğunu kabul etmeliyiz. Gelirken iyi de giderken mi kötü?”
Güldal Akşit, “En çok neyi özlediniz?” sorusuna, düşünmeden “Ailemi” karşılığını veriyor. Bakan olduktan sonra ‘tek bir gün bile’ izin yapmadığının altını çizen Akşit, “Siyasete girmeden önce evde durmak istemez, kendimi dışarı atardım. Ama şimdi evimi, ev yemeklerini özledim.” diyor. Devir teslim töreninin hemen ardından alışverişe çıkmış. Sonra da sinemaya giderek, “Vay Kaynanam Vay” isimli filmi seyretmiş.
Güldal Hanım sağlık durumuna ilişkin söylentilerden rahatsızlık duyuyor. Konuyla ilgili soruya, kısa bir sessizliğin ardından sitem dolu bir cevap veriyor: “Neredeyse bana 3 ay ömür biçtiler. Teşkilatlara gidiyorum, ‘Sayın bakanım sizi iyi gördük maşallah’ diyorlar. ‘Ben iyiyim hayırdır?’ karşılığını verince, ‘Duyduk rahatsızmışsınız’ cevabını veriyorlar. Anladım ki, bu da bir siyaset yolu. Göz rahatsızlığım nedeniyle kısa bir süre kortizon kullandım. O da yüzümde ve vücudumda kilo yaptı. Çünkü bu ilacı kullananın üzüntüden uzak durması lazım. Turizm Bakanlığı’ndan ayrıldığım zaman yeni olduğum için çok üzülmüştüm. Emeklerimin karşılığını görmek istiyordum. Göz hastalığım ve aldığım kilolar gizli değildi. Bu, birilerinin işine geldi. Malzeme hazır, zemin hazır. Bu şekilde kullanılabileceğini hiç düşünmemiştim. Allah bana böyle siyaset yapmayı nasip etmesin. Sağlık durumumu çok kişi kullanmaya kalktı. Ben onları Allah’a havale ettim. Art niyetlinin ayağına bir gün dolanır. Etme bulma dünyası.”
3 yıl yemek yapmadım sağ olsun, eşim anlayışlı
Eşim benimle beraber birçok yurtdışı gezisine geldi. Çünkü insani bir durum; eşinizin yardımına ihtiyaç duyuyorsunuz. Uçak ve otel dahil tüm masrafları kendimiz karşıladık. Danışmanım, özel kalem müdürüm bile evine kendi şahsi aracı ile gelip gitti.
Evlendiğimiz günden siyasete girene kadar eşime bir gün bile, “Evde yemek yok” demedim. Ama bakan olduktan sonra, “Bugün yemek var.” dediğimi hatırlamıyorum. Sağ olsun kendisi çok anlayışlı.
Erkan Mumcu turizm bakanlığı yaptığım dönemde bana sürekli, “Çok şanslısınız, benden korkun” gibi şakalar yapardı. Ben de, “Ne demek istiyor?” acaba diye düşünürdüm. Meğer hesapları onun üstüneymiş.
Çocukların, yaşlıların ve kimsesizlerin annesi, teyzesi, ablası oldum. Bundan sonra da öyle kalacağım. Fırsat buldukça ziyaretlerine gideceğim.
Babadan siyasetçi
Abdullah Gül’ün kurduğu hükümette turizm, Tayyip Erdoğan’ın kabinesinde de devlet bakanlığı yapan Güldal Akşit, aileden siyasetçi. Babası Galip Demirel, ‘valilerin ağabeyi’ olarak biliniyor. Kaymakamlık, valilik ve İçişleri Bakanlığı müsteşarlığı yaptı. ANAP’tan Malatya milletvekili seçildi, genel başkan yardımcılığı yaptı. Güldal Hanım’ın eşi Haluk Akşit’in babası da eski bir siyasetçi. Adalet Partili Avni Akşit, 1961’de Malatya’dan milletvekili seçildi.
(ZAMAN)
Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 12:22