"GÜZELLİĞİM BAŞIMA BELA OLDU"

Müziğe ilkokul yıllarında akordeon çalarak başlayan, daha sonra konservatuara devam eden Yeşim Vatan, önce enstruman üzerine yoğunlaşmış. Daha sonra şarkıcı olmaya karar vermiş. İşte, Kayahan'a, Barış Manço'ya ve Sertab Erener'e vokal yapan Vatan'la konuştuklarımız...

Haftasonu: Bir çok ünlüyü arkalarında vokal yaparak sesinle destekledin. Müzikteki mücadeleni anlatır mısın? Y. V.: - Ben konservatuarlı bir sanatçıyım. Müziğe ilkokul üçüncü sınıfında akordeon çalarak başladım. Bir müzik hocamız vardı. Akordeon, tek elle piyano derken, ilkokulun sonunda bağlama çalıp konser verdim. Halk Müziği'ne yakın ilgim vardı. İlkokul bitince konservatuar sınavına girdim. Halk Müziği bölümünü seçtim. Kemane diye enstrüman verdiler bana. İsmini bile ilk kez duyduğum bir enstrüman. Dört yıl hocamız gelmedi. Ben bu süre içinde enstrümanımdan soğumuş oldum. Bunun üzerine şan bölümüne yöneldim. Çok şarkıcı olacağım diye bir merakım yoktu. Sesim fena değildi. Enstrümancı olmayı düşünürken şarkıcı olmaya yöneldim. İlk olarak Ufuk Yıldırım, beni Kayahan'la tanıştırdı. Konservatuar zamanında Kayahan ve Emel - Erdal ikilisiyle birlikte Eurovision Türkiye finallerinde canlı şarkı söyledim. 'Güneşli Bir Resim Çiz Bana'. Ondan sonra Ufuk Yıldırım aracılığıyla rahmetli Barış Manço'yla tanıştım. Onun da ilk vokalistiyim, 3-4 yıl birlikte çalıştım. Daha sonra Sertab Erener'le çalıştım. O sırada benim bir albüm projem vardı. Ama istediğim tarzda olmadığı için albüm yapmadım.

Haftasonu: Bir solist albüm yapacağı zaman tarzına kim karar verir? Y.V.: - Prodüktör ve sanatçı da karar verebilir. Solist olarak istemediğim tarz albüm yapmamak için bu kadar geciktirdim albümümü. Konservatuarda sanat müziği, batı müziği, halk müziği eğitimi aldığım için gırtlağım hepsine yatkındır. Tam pop değil fantezi pop yap diyorlardı. Ben de biraz daha dans müziği, 80'lerin popüler müziğini çok seviyordum. O tarz bir albüm yapmak istiyordum. Başka şeyler sunuldu önüme. Kabul etmedim. Keşke kabul etseydim diyorum şimdi. Zaman kazanırdım. Lise yıllarında Fahrettin Aslan'dan assolistlik teklifi aldım. Sibel Can'ın ilk assolist olduğu dönemde ben sınıf arkadaşım Necati'yle birlikte Vedat Çetinkaya'ya Maksim Gazinosu'nda iki hafta vokal yaptım. Fahrettin bey beni görmüş beğenmiş odasına çağırttı. O dönemde benim öyle bir fikrim yoktu, okulumu bitirmek için kabul etmedim.Yani assolist olarak düşünemiyorumdum kendimi. HAFTASONU

Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 11:20