Gündem
  • 12.1.2003 12:30

HARFLER ERDOĞAN'I ANLATIYOR

Erdoğan adı etrafındaki tartışmalar, 'zihniyet dönüşümü' etrafında kilitleniyor. Erdoğan, İslam geleneğinde tarihi bir kırılma noktasının baş aktörü olarak, yeniyle eskinin ortasında duruyor. Geleneğin kırıldığı yer En başında açıklığa kavuşturalım: Bu çalışmanın amacı 'kehanet' ya da 'gelecekten haber vermek' değil. Başlıkta yer alan 'Harfler Erdoğan'ı anlatıyor' ifadesi de, popülist bir aldatmaca unsuru olarak okura tuzak kurmak amacıyla konulmadı. Tayyip Erdoğan adı etrafındaki tartışmalar dönüp dolaşıp 'zihniyet dönüşümü' ve 'niyet sorgulaması' noktasında düğümleniyor. Aslında daha derinlerde Erdoğan üzerinden 'İslamcı idealler'in sahiden terk edilip edilmediği tartışılıyor. Hâlâ Müslüman kalarak bu yönde değişmek ya da dönüşmek mümkün mü? Tartışmanın her iki tarafı açısından da yanıtı aranan temel soru işte bu. Doğruysa, doğduğu günden bu yana ortodoks İslam yorumu çizgisinde yaşanan en derin kırılmaya tanık oluyoruz demektir ve Tayyip Erdoğan, bu kırılmayı temsil eden en önemli fenomen olarak karşımızda duruyor. Dahası, bu tarihi kırılmanın baş aktörü olarak, eskiyle yeni arasında tam orta noktada duruyor ve simgelediği geçiş dönemi tipolojisiyle geçmişten geleceğe Müslüman dünya görüşündeki değişimin yasalarını kendi üzerinde görmemizi sağlıyor. Zaten bu çalışma da, Erdoğan'ın zihin serüvenini konu alıyor. Erdoğan özelinde Müslüman zihnin mental süreçleri ve dünya gerçekliğini algılama biçimlerinde ortaya çıkan yeni modelin izini sürüyor. Bunu da, dil-zihin ilişkisinden hareketle yapıyor. Dilbilim ve nöropsikoloji Nöropsikoloji gibi bilim dallarıyla sıkı bir işbirliği içinde çalışan modern linguistler, insan zihninin, kullandığı konuşma dili ve onun alfabe sistemi tarafından şekillendirildiğini söylüyor. Yani, ayrı dillerde konuşan ve yazanlar, zaman-mekân gerçekliğini, nesneler dünyasını algılamakta da birbirlerinden ayrılıyorlar. Dolayısıyla dilin gramatik yapısı, sözlük ve harfleri hep birlikte kullanıcı zihnin hem düşünce ve algı sınırlarını tayin ediyor, hem de aynı zihnin nasıl işlediğini gösteren bir tür laboratuvar ya da ayna işlevi görüyor. Türkçe ile Arapça Bu açıdan bakıldığında, Erdoğan'ın zihin serüvenini biyolojik yaşından 26 yıl önce, 1928 harf devrimiyle başlatmak gerek. Bir gecede medrese hocaları dahil Osmanlı bakiyesi Türk toplumu okur-yazarlık vasfını kaybetti; neredeyse, yazı öncesi döneme döndü. Arap alfabesinin 28 harfiyle, ses, sözcük ve gramer mantığıyla yoğrulan Müslüman zihinler, bir sabah kalktıklarında Latin alfabesiyle karşılaştı. Sadece yeni bir yazı sistemi değil, zihin süreçlerine nüfuz edecek ve sonunda ele geçirerek kendi şeklini verecek olan yeni bir mantıktı bu. Her iki alfabe ve etkileşimleri asgariye indirilen dil (Türkçe ile Arapça) arasında yapılacak linguistik bir karşılaştırma, zihinsel dönüşümün ipuçlarını ortaya çıkarıyor. 'İslam Kabalası' Bu çalışmada ayrıca, iki dil ve alfabenin etkilerinin Erdoğan'ın konuşma dilinde nasıl tezahür ettiğine de bakıyoruz. Ama ondan önce diziye, 'İslam Kabalası' olarak da görülebilecek Hurufilik geleneğinin, Arap alfabesinin 28 harfine ne tür anlamlar yüklediğini, bir Hurufi gözüyle bunun Erdoğan'ın yaşamında nasıl karşılık bulduğunu inceleyerek başlıyoruz. Hemen belirtelim, yer yer değinmekle birlikte, anlatım bütünlüğünü bozmamak için yararlanılan tüm kaynakları dizinin sonunda veriyoruz. Dizinin her gününe eşlik edecek bir de öykü tefrikamız var. Düzyazı epik anlatım karışımı bir kurgu ve simgesel bir dille kaleme alınan bir tür fantastik öykü bu. Hem bireysel, hem de tarih içinde kolektif olarak insan aklının dilde (söz, harf ve gramerde) tezahürleriyle, bunların işaret ettiği 'öznenin oluşum aşamaları'nı anlatıyor. İnsanın biyolojik evrimi sırasında geçtiği zihinsel aşamalar (animist, somut ve soyut düşüncenin ortaya çıkışı gibi), mitolojik ve kutsal dünya tasavvurlarına, dil-zihin işbirliğini inceleyen felsefi-linguistik metinlere göndermelerle ve anlam katmanları içinde işleniyor. Bunlar, 'İslam Kabalası' da diyebileceğimiz ve Arap alfabesinin 28 harfine ontolojik anlamlar yükleyen gelenek üzerinden yapılıyor. Umalım okuyucular için aydınlatıcı olduğu kadar keyifle de takip edilecek bir çalışma olsun. * * * Ünlü mistikten 'yaradılış takvimi' Kabalizm İslam'da hurufilik veya harfler ilmi adıyla anılıyor. Akımın, İslam tarihindeki en önemli temsilcisi Muhyiddin İbni Arabi. Yaşam öyküsü kısmen 13. yüzyılda ve Endülüs'te Kabalacı üstat Abulafiya'yla kesişen ünlü mistik, harfleri ontolojik hiyerarşiye göre sıralayan isim oldu. Onun harfler çizelgesi, türünün belki tek örneği. Arap alfabesinin 28 harfine tek tek anlamlar yükledi; hem tek bireylerin, hem de insanlığın evrensel kaderi üzerindeki etkilerini yorumladı. Her harf için bir varlık mertebesi öngördü. Her mertebeyi astrolojideki gibi bir burç yıldızı veya dört unsurdan (su-ateş-hava-toprak) biriyle ilişkilendirdi. İbni Arabi'ye göre, bu mertebelerin her birine 'esma-i hüsna' olarak bilinen 99 ilahi isimden biri hâkimdi ve yine her bir mertebenin özelliklerini temsil eden bir peygamber vardı. Çizelgeden yararlanmak için, astroloji yöntemiyle kişinin burcu belirleniyor. Sonra burç yıldızının harfler hiyerarşisindeki yeri bulunuyor ve o mertebenin harfi, ilahi ismi, peygamberi, göklerdeki menzili, yaradılış günü okunabiliyor. Hangi ilahi ismin söz konusu şahsın yaşamında baskın olduğu, hangi peygamberin soyundan geldiği (yani karakteristik özelliklerini taşıdığı ve yaşam öyküsüyle kaderi arasında paralellik bulunan) verilerine böyle ulaşılıyor. Bu arada, harflerinin sayısal değerlerinin neye işaret ettiği yorumlanabiliyor ve yaradılış takvimine göre ilgili burcun günü görülebiliyor. Buna göre Erdoğan: Yıldızı Müşteri, harfi dad. Mertebenin ismi, Alim; peygamberi Musa. Günü perşembe, yaradılışın beşinci günü, göklerde ikinci kat. Madeni su, harflerden Sin. Bu mertebede tecelli eden ilahi isim, Muhyi. radikal Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:07

İLGİLİ HABERLER