
HASAN CEMAL'DEN İLGİNÇ BİR ECEVİT VE BAYKAL YAZISI...
Bir yanda Ecevit, öbür yanda Baykal... Kâbus gibi demeye dilim varmıyor. Belki tek sözcük yeter:
Hazin! Evet öyle.
Her ikisinin de sergilediği manzara gerçekten hüzün verici. Biri, 'Musul fatihliği'ne özeniyor. Öteki, politikasızlığın çukurunda kendi koltuğunu kurtarmaya çalışıyor.
Ecevit son seçimlerde milletten kırmızı kart gördü. Sandıktan çıkamadı, kelimenin tam anlamıyla silindi.
Ama aldırmıyor.
Şimdi eşiyle birlikte yeniden nasıl gündeme çıkabiliriz diye oyun kurma çabasında.
Zaten en iyi bunu bilir:
Manşet yapmak, gündem yaratmak! Bunun için yine her türlü sorumsuzluğa, maceraya hazır gözüküyor Ecevit. Yedi düveli karşısına alıp Musul'a girmeyi savunabiliyor.
Kendisi son bir gayretle milliyetçilik bayrağını sallarken, eşi de dincilik bayrağını göndere çekiyor, Avrupa Birliği yüzünden Müslümanlığın elden gitmekte olduğunu söyleyebiliyor.
Hazin değil mi?
Ecevitler için bu saatten sonra, iyi ki seçim sandığında kalmışlar, iyi ki milletten kırmızı kart görüp siyaseten silinmişler, inandırıcılıkları kalmamış deyip geçmek en doğrusu...
Öbür yanda Baykal!
O da politikasızlığın çukurunda. Hatta debelendiği söylenebilir. Mustafa Sarıgül karşısında genel başkanlık koltuğunu koruyabilmenin derdine düşmüş durumda. Gerisi umurunda değil, öyle anlaşılıyor.
Ne yazık!
CHP ne kadar yenilikçi?
Ne kadar değişimci?
Ne kadar sosyal adaletçi?
Vizyon sorunu var mı, yok mu Halk Partisi'nin? Bütün bunlar için neler yapmalı? Baykal'ın gündeminde böylesi konular bulunmuyor. Dünya, yüzyılın en büyük doğal afetlerinden, çevre felaketlerinden birine sahne oluyor, ama CHP'den çıt çıkmıyor. Baykal ne düşünüyor, ses seda yok.
O, koltuğunun derdinde çünkü.
Öylesine bir siyaset anlayışı ki, sürekli olarak negatif enerji yayıyor, istemezükçü bir hava basıyor.
Kıbrıs için de öyle.
AB için de öyle.
Hem sosyal demokrat olduğunu iddia ediyor, hem Kıbrıs'ta çözümsüzlüğü çözüm sanıyor. Hem AB'den yana olduğunu iddia ediyor, hem AB'den müzakere tarihi gibi yaşamsal bir karara yan çizebiliyor.
Kıbrıs'taki çözümsüzlüğün bunca yıldır Kuzey Kıbrıs'a da, Türkiye'ye de hiçbir yararı dokunmadığını göz ardı edebiliyor.
1970'lerde AB ile ilişkileri dondurmanın, zamanında gerekli adımları geciktirmenin Türkiye'ye nasıl pahalıya mal olduğunu, örneğin Yunanistan'la Türkiye'nin, Güney Kıbrıs'la Kuzey arasındaki refah dengelerini yıllar içinde nasıl altüst ettiği hâlâ anlayamıyor.
Galiba derdi de değil.
Bütün derdi, öyle anlaşılıyor ki, kendi koltuğunu korumak. Gerek parti tabanında gerek kamuoyunda nasıl Baykal karşıtı bir dalganın kabardığını hissedemiyor, göremiyor.
Parti içinde tek bir aykırı sese dahi tahammül edemiyor. Tüzüğü değiştirip partide genel başkanlığa aday olmayı bile zorlaştıran Baykal'ın kendisi. Meclis Grubu'nu, Parti Meclisi'ni, merkez yönetimini, disiplin kurulunu tek tek seçen yine kendisi. Sarıgül'ü yerel seçimler öncesinde ateş topu ilan eden yine Baykal'ın kendisi.
Ama şimdi çatlak sesleri tek tek tasfiye etmeye çalışan da Baykal'dan başkası değil.
Ama bunu da başaramıyor.
Minareyi kılıfına uyduramıyor.
CHP'den ihraç ettiği milletvekilleri yargı kararıyla geri dönüyorlar. Mustafa Sarıgül'ü ihracına Yüksek Disiplin Kurulu taş koyuyor. Bunun üzerine Disiplin Kurulu üyelerini rüşvet yemekle suçlayabiliyor.
Daha ileri gidiyor.
Yeni bir Disiplin Kurulu seçtirmek ve Sarıgül'ü tasfiye etmek için CHP'yi bu ayın sonunda 'baskın kurultay'a götürebiliyor.
Mustafa Sarıgül'ün hakkında dosya var. Ama açılmış dava yok. Sarıgül'ü partiden ihraç etmek isterken, hakkında dava açılmış başka ilçe başkanlarına el sürmediği görülüyor.
Ayrıntıya inmek gereksiz.
Her şey çırılçıplak ortada.
Bugün Türkiye'de iktidar sorunu yok. Bu ülkenin muhalefet sorunu var. Çünkü Baykal'lı CHP, siyasal istikrar açısından gerekli olan iktidar alternatifini bu ülkeye veremiyor. Sorumlu, yapıcı, güvenilir ve çağdaş bir alternatif üretemiyor Baykal'ın CHP'si...
Ne olacak? Bilemiyorum.
Baykal'ın kısır politikalarıyla CHP tam çıkmaza girmiş durumda... Baykal-Sarıgül parantezi içine alınmış, böyle bir paranteze sıkışmış durumda CHP...
Bu parantezden hayırlı ne çıkabilir, düşünün bakalım.
<ı>[email protected]ı> Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 23:35