Gündem
  • 23.1.2006 00:22

HOROZ ÖLÜR GÖZÜ ÇÖPLÜKTE KALIR!.. DEMİREL SİYASETE DÖNEBİLECEĞİNİ AÇIKLADI

Bir süreden beri kulis faaliyetlerini yoğunlaştıran 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, siyasete dönebileceğini açıkladı.

 "Unumu eledim ama eleğimi asmadım" diyen Demirel,'' Bir gün gelip, 'Ne oturuyorsun, kalk. Ülkenin ihtiyacı var' derlerse, hizmeti reddetmem. Dönerim!.Ben yeni baştan parti siyasetine girmem. Bunca kademede bulunduktan sonra, parti mücadelesi yapmam. Ve o ihtiyaç olarak gösterilecek şeyi benden başka birisinin yapamayacağına kanaat getirirsem... Ben hizmeti reddetmem. '' dedi.

Demirel, Takvim gazetesinin sorularını cevaplandırdı.
Demirel, Başbakan Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı adaylığı için ''Ben olsam yüzde 35'le Çankaya'ya çıkmam'' dedi. Demirel, DYP'nin % 27 oy aldığı ve 178 milletvekili çıkardığı 1991 seçimlerinin ardından, Özal'ın vefatı üzerine 3. turda Cumhurbaşkanı seçilebilmişti.

- Siyasete tekrar döneceğiniz öne sürülüyor. Bu doğru mu?
- Ben 40 seneyi aşan bir süredir siyasetin içindeyim. Her kademede bulundum. Siyasetin bütün iniş-çıkışlarını da gördüm. 2000 yılının Mayıs ayında da Cumhurbaşkanı olarak devletteki resmi görevim bitti. Güniz Sokak'ta beni karşılamaya gelen vatandaşlarıma seslendim. Dedim ki: "Sizinle birlikte maratonu koştuk. Bu maratonu ben tamamladım. Zor zamanlar oldu. Üzüntülü zamanlar oldu, sevinçli zamanlar oldu. Ama başımız bulutlara değecek kadar dik, görevimizi tamamladık, geldik."

- "Siz ununuzu eleyip, eleğinizi astınız mı?" diye soruyorlar.
-Unumu eledim ama eleğimi henüz asmadım. Çünkü bunca yıl benim kazandığım, tecrübedir.
Öğrendiğim şeylerin bir gün ülkeye faydası olacaksa veya ülkeye lazım olacaksa... Ve bu lazım olma keyfiyetinin de takdiri gene bu ülkenin insanlarına, halkımıza ait olacaksa... Yani bir gün gelip, "Ne oturuyorsun, kalk, ülkenin sana ihtiyacı var" gibi bir taleple karşı karşıya kalırsam... Ve o ihtiyaç olarak gösterilecek şeyi benden başka birisinin yapamayacağına kanaat getirirsem... Ben hizmeti reddetmem. Ama talep benden gelmez. Ülkeye yararlı olma ihtiyacının halk tarafından takdir edildiği yerde, ben halkın arzu ve iradesine uyarım. Benim halkımın sıkıntıları varsa, bunları görmezlikten gelebilir miyim? Benim ülkemde demokrasinin sıkıntıları varsa, bunu görmezlikten gelebilir miyim? Veya ülkemin iyiliğine birtakım yararlı hizmetlerde bulunabileceğim talep edilirse, bunu görmezlikten gelemem.

- Sözünü ettiğiniz başkanlık sistemi veya Cumhurbaşkanlığı mı?
- Onun detayına girmem. Ben kendimi bir şeye hazırlıyor değilim. Ben sadece üzerime düşeni yaparım. Benim aradığım mevki, makam değildir. Çünkü ben bütün mevkilerde bulundum

- Cumhurbaşkanlığı için 5+5 formülüne nasıl bakıyorsunuz?
- Ben genel olarak 5 artı 5'in destekçisi oldum.7'şerden 14 sene çoktur. Türkiye bunu Fransız Anayasası'ndan almıştır. Fransa'da süre 5 yıla indi. 5 sene Cumhurbaşkanlığı'nı biri yaptığı zaman, onun hizmetine talep olacak mı, olmayacak mı o ortaya çıkıyor. Yani, bir dönem daha hizmetine talep olunan kişi hizmet yapabilmeli. İstikrar için bu lazım. Ama 7 sene uzundur bana göre. Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanlığı yaparken halktan başka kimseye kendisini borçlu hissetmemelidir. O zaman daha güçlü olur.

- DYP ile ANAVATAN'ı birleştirmek için uğraştığınız söyleniyor...
- Benim böyle bir gayretim yok. Yalnız siyaset bu kadar parçalanmışsa, siyasi partiler bu kadar çoğalmışsa, orada istikrar getirmek güçtür. Siyasi istikrar demokrasinin ön şartıdır. 1981'de siyasi partilerin kapatılması parçalanmaya yol açmıştır. Eğer CHP kapatılmasa, Adalet Partisi kapatılmasa, siyaset parçalanmazdı. Bugün Türkiye siyasetinde görülen sıkıntıların sebebi de bu parçalanmadır. Eğer bugün '"Muhalefet boşluğu var" diye birtakım iddialar varsa, bunların hepsinin sebebi siyaset boşluğudur. Siyasi parçalanma aslında şunu göstermiştir ki, siyasi iktidar yetmiyor. Muhalefet de lazım. HEM ORTA SAĞDA, HEM ORTA SOLDA BÜTÜNLEŞMEK ŞARTTIR. Bu benim görevim değil, vatandaşın görevidir. Hem orta sağa, hem orta sola söylüyorum. Birleşin, bütünleşin ve birbirinizin alternatifi olun. Eğer bir ülkede "SİYASİ İKTİDARIN ALTERNATİFİ YOK" DİYORSANIZ, O ÜLKEDE SİYASET İNTİHAR ETMİŞTİR. Tepede siyasi partileri birleştirmek her zaman zordur. Çünkü parti yöneticileri bir psikoza girer. Kendilerinin başka partilerden daha iyi olduğu kanaatindedirler. Ve iddialıdırlar. Bu iddiadaki kişileri bir araya getirmek, her zaman kolay değildir. Zaten birleşmezseniz, başka bir partiye koltuk değneği olursunuz.

- Peki sizin birleşme konusunda ümidiniz var mı?
-Türkiye'de her zaman "Olmaz' denilen şeyler olmuştur. Siyasette de zaten "olmaz' yoktur. Her şey olabilir. "Olabilir"le "olmayabilir" ikizdir. Bazen olur, bazen olmaz. ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE ZATEN HALK BUNLARI SANDIKTA BİRLEŞTİRECEKTİR. Halk, daha iyi bir siyasi iktidarı daima arar. Denemekten kaçınmaz. Bugünkü siyasi iktidar, 41 milyon oyun yüzde 25'ini almıştır. Buna karşılık Meclis'te her 4 milletvekilinden 2, 5, 3'ünü almıştır. Bu çarpıklıktır. Türkiye'de yeni arayışlara ihtiyaç var. İstikrar vardır. İstikrar tek başına yetmez. İstikrar sadece tek partiyle sağlanmaz. Koalisyonlarla da sağlanır. Bunları yukarıdan tanzim etmek mümkün değildir. Yani bir akil insan gelsin, bunları tazmin etsin, mümkün değildir. Halk belirler...

- Çeşitli kurumlarla hükümet arasında ciddi birtakım gerginlikler yaşanıyor. Yukarıda bir toparlayıcı, bir uzlaştırıcı olması gerekmez mi?
- Toparlayıcı unsur var. Anayasa'nın 104. maddesine göre Cumhurbaşkanı'nın görevleri arasında, "Devlet kurumlarının ahenk içerisinde çalışmasını gözetir" diye bir kayıt var. Bunu nasıl anladığınıza bağlı. Ben bunu geniş manada anlıyorum. Aslında icranın işine karışmak veya yasama organının, yargının işine karışmak olarak değil... Cumhurbaşkanı'nın bütün bunların üstünde devletin kurumları, demokrasinin kurumları, halkın kurumları arasında ahengin sağlanmasına yardımcı olabileceğini, ben gösterdim zaten. Şu anda kafi miktarda yapılıyorsa halkın takdirine, yapılamıyorsa halkın eleştirisine bağlıdır.

Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 10:11

İLGİLİ HABERLER