
HÜKÜMET, GURBETÇİLER İÇİN HAREKETE GEÇTİ
DEVLET ARIKANKARA - Başbakanlık, gurbetçilerin sorunlarını kapsamlı bir araştırmayla mercek altına aldı. Almanya'da yaşayan Türkler'in sorunlarını gözler önüne seren araştırma, gurbetçilerin karşı karşıya olduğu sorunları çözüm önerileriyle birlikte ortaya koydu. Buna göre, Almanya'daki Türkler'in karşı karşıya bulunduğu en önemli sorun 'işsizlik', 'dil sorunu', 'Almanlar'ın önyargıları ve yabancı düşmanlığı' olarak sıralandı. Başbakanlık raporunda, Milli Eğitim Bakanlığı'nın Alman makamlarıyla acilen temasa geçmesi önerildi.
Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Almanya'da yaşayan Türkler'in aile yapısı ve sorunlarıyla ilgili kapsamlı bir araştırma yaptı. Araştırmayla gurbetçilerin tüm sorunları irdelenirken, çözüm önerileri de bir rapor haline getirildi. Almanya'da 565 bini Alman vatandaşı olmak üzere 2.5 milyonun üzerinde Türk'ün yaşadığı belirtilen raporda, Almanya'daki Türkler'in, son 40 yıllık dönemde Türkiye'den göçle buraya gitmeleri nedeniyle bir yandan Alman toplumu içinde yaşarken aynı zamanda Türk toplumunun kültürel özelliklerini taşıyan ve göç olayının doğurduğu sorunlarla karşı karşıya olan bir topluluk oluşturduğuna işaret edildi.
1960'lı yıllardan itibaren çalışmak amacıyla göç eden Türkler'in geçen 40 yıllık süre içinde konumları ve sorunları bakımından farklılaşan bir topluluk haline geldiği ifade edilen raporda, Almanya'da 502 bin ücretli çalışan ve 176 bin işsizin yanı sıra 290 bin kişiyi istihdam eden 56 bin 800 Türk işletmesi ve 2002 yılı itibariyle 23 bin 640'ı yüksek öğrenimde olmak üzere 520 binin üzerinde Türk öğrenci bulunduğu açıklandı. Almanya'da yaşayan Türkler'in başta uyum, kültür, dil ve işsizlik olmak üzere çeşitli sorunları bulunduğuna dikkat çekilen raporda, gurbetçiler üzerinde yapılan araştırma sonuçları açıklandı.
Başbakanlık tarafından yapılan araştırma sonuçlarına göre, Almanya'daki gurbetçi ailelerin yüzde 77'si çekirdek ailelerden, yüzde 9.6'sı geniş ailelerden, yüzde 6.5'i parçalanmış ailelerden, yüzde 4.7'si ise tek kişilik hanelerden oluşuyor. Türkiye'de ise çekirdek aile oranı yüzde 67.5, geniş aile oranı yüzde 20.8, tek kişilik hane 4.7, tek ebeveyn ve çocuklar 4.7, parçalanmış aile oranı ise 2.1 olarak açıklandı.
Araştırma, Almanya'daki Türkler'in evlilik tercihlerini de ortaya koydu. Buna göre gurbetçilerin yüzde 25'i akrabalarıyla, yüzde 34.5'i ise hemşehrileriyle olmak üzere yüzde 78 gibi büyük bir çoğunluğu yine bir Türk'le, yüzde 4.6'sı ise bir Alman'la evli. Almanya'da yaşayan Türkler'in yüzde 44.4'ü annelerinden, yüzde 35.5'i babalarından, yüzde 2.4'ü eşlerinden, yüzde 6.8'i çocuklarından ayrı yaşıyor. Araştırmayla, eş ve çocuklar esas alındığında eşler açısından yüzde 2.4, çocuklar açısından yüzde 6.8 parçalanmış ailenin mevcut olduğu tespit edildi. Parçalanmış ailelerin Türkiye'de kalma nedenleri 'kendi istekleri', 'vize alamama' ve 'ekonomik nedenler' olarak sıralandı. Ailelerin yüzde 20.1'i kendi evinde otururken, yüzde 77.4'ü kirada, yüzde 1.2'si lojmanda oturuyor.
"AİLE İÇİ ŞİDDET TÜRKİYE'YE GÖRE DAHA DÜŞÜK"
Araştırma sonuçlarına göre, Almanya'daki Türkler yabancı ülkede ve şehir ortamında yaşamasına rağmen akrabalık ilişkileri büyük ölçüde devam ediyor. Ailelerin yüzde 11'inin Almanya'da akrabası bulunmazken, akrabalarla görüşme sıklığı yüzde 32.3 oranında haftada birkaç kez, yüzde 22.3 oranında haftada bir kez, yüzde 30 oranında ayda bir kez ve özel günlerde olduğu tespit edilirken, yüzde 3'ünün akrabalarıyla hiçbir bağı bulunmuyor.
Araştırmada gurbetçilerin Alman komşu ve aileleri de mercek altına alındı. Buna göre, yüzde 45'i Alman komşu ve arkadaşlarına oturmaya gitmiyor. Ailelerdeki görev dağılımı ise Türk ailesindeki geleneksel rol dağılımına paralellik gösteriyor. Ütü, çocuk bakımı, kahvaltı hazırlama, yemek pişirme, bulaşık ve çamaşır yıkama, ev toplama gibi geleneksel yapıda kadın işi olarak değerlendirilen işlerde de birlikte yapma oranlarının çok düşük olduğu tespit edildi.
Araştırma kapsamında, aile içi şiddet de değerlendirmeye alındı. Gurbetçi kadınlardan yüzde 71.46'sı eşinin fiziksel şiddetine maruz kalmazken, yüzde 7.74'ü 'çok nadir', yüzde 5.3'ü 'bazen', yüzde 2.65'i ise sık sık fiziksel şiddete uğruyor. Gurbetçi anne ve babaların yüzde 18.6'sının 'çok nadir', yüzde 6.6'sının 'bazen', yüzde 0.2'sinin ise 'sık sık' çocuklarına şiddet uyguladıkları ortaya çıktı. Raporda, Türkiye'de eşe karşı fiziksel şiddet oranının yüzde 34, çocuğa karşı fiziksel şiddet oranının yüzde 46 olduğuna işaret edilerek, Almanya'daki Türkler arasında eşe ve çocuğa karşı fiziksel şiddet oranının Türkiye'ye göre daha düşük olduğunun görüldüğü vurgulandı.
Ankete katılanlara, 'Ailece ortalama aylık geliriniz ne kadar?' sorusu da yöneltildi. Ailelerin yüzde 2.2'si 150 ile 500 euro, yüzde 17.5'i 501 ile bin euro, yüzde 48.9'u bin ile 2 bin euro, yüzde 18.2'si 2 bin ile 4 bin euro, yüzde 2.1'i 4 bin ile 6 bin euro, yüzde 0.65'i 6 bin ile 10 bin euro arasında aylık gelire sahip.
Araştırma, gurbetçilerin karşılaştıkları en önemli sorunları da ortaya koydu. Buna göre, Almanya'daki Türk vatandaşlarının yüzde 32.6'sı işsizliği en önemli sorun olarak görüyor. Yüzde 13.8'i dil sorununu, yüzde 10'u Almanlar'ın önyargılarını, yüzde 8'i yabancı düşmanlığıni aile oranı yüzde 67.5, geniş aile oranı yüzde 20.8, tek kiı, yüzde 6.8'i aile parçalanmasını, yüzde 5.2'si çifte vatandaşlık konusunu ve yüzde 4.6'sı sosyal güvenlik sorununu en öncelikli sorun olarak bildirdi. Raporda, Almanya'daki genel işsizlik oranının yüzde 9.4 olduğu, buna karşın burada yaşayan Türkler arasındaki işsizlik oranının yüzde 23.8 olduğuna dikkat çekildi. Raporda, Almanya'da yaşayan ve işçi statüsünde bulunan 705 bin 542 vatandaşın 167 bin 519'unun işsiz olduğu da kaydedildi.
Gurbetçilerle Almanlar arasındaki ilişkiler de raporda ayrıntılı olarak irdelendi. 'Uyum sorunu' başlığı altında yapılan değerlendirmede, Almanya'daki Türkler'in yüzde 66'sının uyum sorunu yaşadığı tespit edildi. Buna göre, gurbetçilerin yüzde 66'sı dil konusunda, yüzde 63.2'si kültürel tutum ve davranışlar konusunda, yüzde 54.9'u iş hayatı alanında, yüzde 53.5'i Alman makamlarıyla ilişkilerinde, yüzde 50.6'sı din konusunda uyum sorunu yaşıyor.
"YABANCI DÜŞMANLIĞI GİDEREK ARTIYOR"
Hazırlanan raporda, Almanya'da yaşayan Türkler'in çocuklarının çok ciddi bir eğitim sorunuyla karşı karşıya olduğuna vurgu yapıldı. Bu sorunun bir ayağını Türk çocukların Almanya'nın eğitim sistemine yeterince katılamamaları oluştururken, diğer ayağını da eğitim süreci içinde kendi dil ve kültürlerini öğrenememe sorunu oluşturuyor. Almanya'daki Türk ailelerin yüzde 70'i çocuklarının Almanya'da yetişmesinden endişe duyuyor. Yüzde 81'i çocuklarının Türk kültüründen uzak yetişmesinden endişe duyduğunu belirtirken, yüzde 77.2'si dini değerleri öğrenememesi, yüzde 65'i de uyuşturucu ve alkol tehlikesi nedeniyle endişe duyduğunu dile getirdi.
Almanya'da yaşayan Türkler'in en önemli sorunlarının başında 'yabancı düşmanlığı ve ayrımcılık' geliyor. Almanların önyargılarını ve yabancı düşmanlığını en önemli sorun alanı olarak gören Türkler'in oranı yüzde 10 olarak açıklandı. Araştırmaya katılanların yüzde 57.9'u son yıllarda Almanya'daki 'yabancı düşmanlığı'nda artış olduğunu vurgularken, yüzde 32'lik kesim yabancı düşmanlığının sadece marjinal gruplarda olduğuna işaret ediyor.
Raporun son bölümünde gurbetçilerin yaşadıkları sorunlara ilişkin şu değerlendirmelere yer verildi:
"Çok çeşitli nedenleri ve değişik boyutları bulunan yabancı düşmanlığının Almanya'daki en önemli hedef kitlesini oluşturan Türkler'in tek başlarına bu sorunla baş etmeleri elbette mümkün değildir. Bütün Avrupa'nın en önemli sosyal sorunlarının başında gelen yabancı düşmanlığının, bütün ülkelerin ve ilgililerin katılımıyla mücadele edilmesi gereken bir sorun olduğu şüphesizdir. Ancak Türkler'le ilgili zaman içinde oluşan ön yargıların ortadan kaldırılması veya azaltılması için vatandaşlarımızın da yapacakları çok önemli işlerin olduğu unutulmamalıdır. Birçok sorunun nedeni olan ve çözülmesi durumunda da birçok sorunun çözümü olabilecek olan eğitim sorununun çözümünün sihirli bir formülü olmadığı bilinmelidir. Aileden çocuğun yaşadığı sosyal çevreye, çocuğun özel durumundan eğitim kurumlarının durumuna kadar birçok faktörün değişik şekillerde etkili olduğu bir süreç olan eğitim döneminde çocuklar bütün bu faktörlerin olumlu veya olumsuz etkilerini yaşamaktadırlar. Dolayısıyla eğitim sorununun çözümüne yönelik çalışmaların söz konusu faktörlerin bütününü göz önünde bulunduran bir yaklaşımla başlatılması ve mümkün olan bütün faktörlerin olumlu hale çevrilmesini hedefleyen bir çabaya dönüştürülmesi gerekir. Eğitim sorunu tartışılırken dile getirilen ve Türk çocuklarının eğitim sürecine yaşıtlarına göre oldukça önemli bir dezavantajla başlamalarına neden olan okul öncesi süreçle ilgili engel öncelikle giderilmelidir. Türk çocuklarının eğitim görecekleri dili ve kültürü öğrenme konusunda yaşadıkları sorunların, bütün eğitim sürecini olumsuz etkileyen bir faktör olarak çocukların eğitimlerinin önündeki en
büyük engel olduğu hiçbir zaman gözden ırak tutulmamalıdır. Yıl veya yıllar kaybedilmesi pahasına çocukların yeterince Almanca öğrenmeleri sağlanmadan eğitime başlamalarına izin verilmemelidir. Hem eğitim sürecine sağlıklı katılım hem de Türkçe'nin ve Türk kültürünün yeterli düzeyde öğretilmesi sorunlarının aşılması için Türkiye Milli Eğitim Bakanlığı'nın Alman makamlarıyla yoğun işbirliği yapması aciliyet arz etmektedir."
Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 04:26