HÜRRİYET GAZETESİ YAZARLARI TAYYİP ERDOĞAN'A BAŞBAKANLIK YOLUNU AÇAN YSK'YA ÖFKE KUSTU!..
KAYNAK : Haber Vitrini
Hürriyet Gazetesi,Siirt seçimlerinin yeniden yapılması kararı alan YSK'yı topa tuttu.Tayyip Erdoğan'a başbakanlık yolu açan YSK kararını eleştiren Gazetenin başyazarı Oktay Ekşi," Bu karar,Recep Tayyip Erdoğan'ın milletvekili seçilmesini ve başbakanlık makamına oturmasını sağlamak amacıyla alındıysa, ‘‘sosyal zorunluk bunu gerektirdi ve hukuk da ona katlandı’’ diyebiliriz, ama Yüksek Seçim Kurulu'nun bazen ‘‘siyasi’’ karar almış olduğunu da hafızamızın bir kenarına kaydederiz " dedi.Fatih Altaylı'da Ekşi ile aynı ağzı kulanak, "YSK müthiş siyasi bir kurum haline geldi. Kurumun Tufan Algan dönemi kadar ‘‘yıprandığı’’ bir başka dönem herhalde yoktur.‘‘Durum neyi gerektiriyor?’’ diye soruyor ve o yanıta göre karar alıyorlar, yasaya göre değil" diye yazdı.Çölaşan da, "Gerçekler artık ortaya çıkıyor. Recep Tayyip'i milletvekili seçtirmek için ‘‘çok yönlü’’ bir mekanizma çalışıyor" görüşünü savundu.Bekir Coşkun ise kararı tek cümleyle yorumladı:Düm-tek...
İŞTE OKTAŞ EKŞİ'NİN YAZISI
Hukuki mi siyasi mi?
YÜKSEK Seçim Kurulu'nun Siirt seçim sonuçlarını iptal etmesi, uzunca bir süredir devam edip gelen ‘‘Tayyip Erdoğan'ı Meclis'e sokmak nasıl mümkün olur? Başbakanlık yolu nasıl açılır?’’ tartışmasına yeni bir boyut getirdi.
Sanki artık Anayasa'nın 109'uncu maddesindeki gibi, parlamenter rejimi şekillendiren hükümleriyle oynanmayacakmış gibi...
Ankara'dan gelen haberler, gerek Anayasa'da gerek Milletvekilleri Seçimi Yasası'nda yapılacak ve genellikle makul telakki edilen değişikliklerle çözüm arayaşının hızlandığını gösteriyor.
Söz konusu değişikliklerin içeriğini yeri gelirse tekrar tartışırız. Ama biz asıl Tayyip Erdoğan faktörünü dikkate almaksızın, Yüksek Seçim Kurulu'nun verdiği karar ve sonuçlarını değerlendirmek niteyindeyiz:
Söz konusu karar bilindiği gibi Siirt'in Pervari İlçesi'ne bağlı Doğan Köyü'ndeki 706 seçmenin hiç oy kullanmaması nedeniyle verildi ve Yüksek Seçim Kurulu, Milletvekilleri Seçimi Yasası'nın 39'uncu maddesinin;
‘‘(...) Bir seçim çevresinde yapılan seçimin, seçim işlemleri sebebiyle iptaline karar verildiği takdirde, o seçim çevresinde yeniden seçim yapılır ve Yüksek Seçim Kurulu seçimin iptaline dair kararla birlikte o çevrede, seçimin yapılacağını Resmi Gazete ve diğer vasıtalarla derhal ilan eder.
Bu ilandan sonra gelen altmışıncı günü takip eden ilk pazar günü oy verme günüdür’’ hükmüne göre bu kararı verdiğini açıkladı.
Şimdi öğreniyoruz ki Doğan Köyü'nde yaşayan seçmenler o gün köylerinde sandık kurulunun oluşmasını engelledikleri gibi, topluca karar verip oy kullanmamışlar, yani seçimi boykot etmişler. Yüksek Seçim Kurulu bu olayın, ‘‘seçim işlemleri’’ kategorisine gireceğini söylüyor, o yüzden seçimi iptal ediyor.
Gerçi bu iptal üzerine yapılacak yeni seçimle ilgili temel kurallar henüz belli olmadı. Daha doğrusu ‘‘Bu seçim 3 Kasım seçiminin bir parçası olduğuna göre yüzde 10'luk ülke barajı burada da geçerli olmalıdır’’ diyen görüşün mü yoksa ‘‘Burada artık ülke barajı söz konusu olmamalıdır’’ diyen görüşün mü ağır basacağını (bu satırlar yazıldığı sırada bilinmeyen) Yüksek Seçim Kurulu kararından öğreneceğiz.
Ama en az o kadar önemli bir başka nokta daha var:
Son genel seçimde kullanılmayan (veya tartışmaya konu teşkil eden) oy sayısı 706 imiş. Biz bu 706 oyu, son seçimdeki oy dağılımında ayrı ayrı her partinin (ve bağımsız adayın) oyuna ilave ettik, sandalye dağılımındaki netice değişmedi.
Tamam... Bu karar, siyasi tablodaki bir çarpıklığı gidermek, yani son seçimin galibi partinin başındaki Recep Tayyip Erdoğan'ın milletvekili seçilmesini ve başbakanlık makamına oturmasını sağlamak amacıyla alındıysa, ‘‘sosyal zorunluk bunu gerektirdi ve hukuk da ona katlandı’’ diyebiliriz, ama Yüksek Seçim Kurulu'nun bazen ‘‘siyasi’’ karar almış olduğunu da hafızamızın bir kenarına kaydederiz.
FATİH ALTAYLI
YSK'nın kararları siyasi mi?
YSK müthiş siyasi bir kurum haline geldi. Kurumun Tufan Algan dönemi kadar ‘‘yıprandığı’’ bir başka dönem herhalde yoktur.
Kurul'un her önemli kararı öncesi üyelerden biri ‘‘araziye uyuyor’’.
Bundan önceki kritik gündemde başkan ‘‘raporluydu’’.
Dün de başkanvekili senelik izinde.
Ayrı konuda ayrı toplantılarda farklı kararlar.
Son Siirt kararı da öyle.
Bu karar net bir biçimde siyasi.
Yasaya masaya bakmaya gerek yok.
‘‘Durum neyi gerektiriyor?’’ diye soruyor ve o yanıta göre karar alıyorlar, yasaya göre değil.
Rüzgára, talebe uygun kararlar.
Hele son kararda hem ‘‘Fadıl Akgündüz ayıbı’’ temizleniyor, hem de Erdoğan'a yol açılıyor.
Bir taşla iki kuş.
Hem siyaset rahatlıyor, hem kamu vicdanı, hem de YSK.
BEKİR COŞKUN
Düm-tek...
KABUL etmeliyiz; Türkiye'nin başı hukuk sistemi ile derttedir.
Birisinin ‘‘idamı’’ istendiğinde, ben onun ‘‘beraat’’ edeceğini hemen anlarım.
125 yıl hapis cezazı alıp elini kolunu sallayarak çıkıp giden sanıklar da bir başka hukuk devletinde olamaz.
Siz hiç işkence yapanın salınıp, işkence görenin içeri atıldığı bir hukuk duydunuz mu?..
*
Hukuk sistemi sadece insanların değil, rejimin de canına okuyor.
Bakın:
Tayyip Erdoğan ‘‘sabıkalı’’ olduğu için, ismi birinci sıradan milletvekili adayı olduğu il seçim pusulasından çıkartıldı. Ama YSK kararıyla tüm ülkedeki seçim pusulalarının tepesinde adı genel başkan olarak kaldı.
Böylece seçilemedi, ama seçimi kazandı.
Milletvekili olmayan başbakan olamadığı için, şimdi Türkiye bu hukuk skandalını çözmeye çalışıyor.
Çözemiyor...
İşte bu sırada ne hikmetse YSK, Siirt seçimlerinin iyi yapılmadığına karar verdi.
Bir ay sonra...
Şimdi; Türkiye'yi yönetmeye başlayan, ülke adına dünya ile pazarlıklar yapmakta olan, ama başbakan olamamış Tayyip Erdoğan'ın, kazandıktan bir ay sonra Siirt'ten seçilmesi bekleniyor.
Böyle bir şey olabilir mi?..
Yeryüzünün hangi adam gibi ülkesinde bir kişi; seçilemez konumda olduğu halde kazanır, ama kazandığı halde seçilemez, sonra kazandığı için seçilmesi gerekir?..
Bu nasıl hukuk?..
*
Gazeteler tuhaf hukuk haberleriyle dolu.
Devlet Kürtçe yayın için karar alıp, TRT hazırlıklar yaparken, Kürtçe şarkılara eşlik eden darbukacı ile udi memur DGM'lik oldular.
Darbuka ve udla memleketi böleceklerdi. Neyseki darbukatör memur ‘‘Ben sadece vurdum, ağzımı açmadım’’ diyerek beraat etti..
Ağzını açıp şiir-güfte okusa, zaten başbakan.
Çünkü bu hükük düzenini ben anlamış değilim.
Nasıl oluyor; bu kadar çelişki-tuhaflık-düzensizlik-enteresanlık-ilginçlik bir araya geliyor da adı ‘‘hukuk düzeni’’ oluyor?..
Ne diyebiliriz?..
Düm ah...
Tek vah...
VE EMİN ÇÖLAŞAN
SİİRT SORULARI
Siirt seçimi iptal edildi ve seçilen üç kişinin milletvekilliği sona erdi. Biri AKP'den, öteki CHP'den seçilmişti. Üçüncü ise bağımsız Jet Fadıl! Şimdi benim merak ettiğim bazı şeyler var.
1- Milletvekilliği düşürülen bu 3 kişi, yeniden yapılacak seçimde aday olmaz, gösterilmez ya da seçilmezse, milletvekili haklarından yararlanacak mı? Örneğin bunlara maaş bağlanacak mı? Kendileri ve aileleri, ömür boyu sağlık harcamalarını Meclis bütçesinden alacaklar mı?..
Çünkü mazbatalarını aldılar, yemin ettiler ve resmen milletvekili oldular. Halen hapiste bulunan Leyla Zana gibi milletvekilliği düşürülenler, devletten şakır şakır maaş alıyor. Hatta yurtdışında kaçak yaşayan Şevki Yılmaz, Hazreti İsa'nın günümüzdeki temsilcisi mesih Hasan Mezarcı da alıyor.
2- Jet Fadıl yeniden bağımsız aday olup seçilirse ne olacak?
3- Gerekli yasal düzenlemeler yapılır ve Recep Tayyip Siirt'ten milletvekili seçilirse, dokunulmazlık zırhına bürünmeyi içine sindirecek mi? Kendisine yakıştıracak mı? Halen yargılandığı davalar ne olacak?
***
Gerçekler artık ortaya çıkıyor. Recep Tayyip'i milletvekili seçtirmek için ‘‘çok yönlü’’ bir mekanizma çalışıyor.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde sanırım ilk kez, kişiye özel yasalar çıkarılacak. Şu anda belli değil ama belki de kişiye özel anayasa değişikliği yapılacak.
Muhalefet partisi CHP bu konularda suskunluğunu koruyor. Bütün gerekçesi ‘‘yasaklara karşıyız’’ oluyor.
Bunlar yasak mı, yoksa yargının verdiği kararlar mı?
Belki de yasaklar değil, yargı kararları kaldırılıyor.
Bir kişi için hukuk değiştiriliyor.
Hayırlı olsun! İktidar ve ona destek veren muhalefet, hayrını birlikte görsün!
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 18:50