Gündem
  • 27.10.2002 00:01

HÜSAMETTİN ÖZKAN'DAN MÜTHİŞ AÇIKLAMALAR : " BANA EN ÇOK ECEVİT'İN ' SİYASETTE DUYGUSALLIĞA YER YOK ' SÖZÜ DOKUNDU

KAYNAK : Haber Vitrini ANKARA/Hüsamettin Özkan, politik yaşamındaki sessizliğini CNN TÜRK'ten Taha Akyol'a bozdu.Bir dönemin perde arkasıyla ilgili müthiş açıklamalar yapan Özkan, "Anayasa kitapçığını bize Cumhurbaşkanı Sezer fırlattı.Ben de aynı şekilde iade ettim.Benim tepkim doğrudur, yanlıştır bilemem. Orada kendisinden 17 yaş büyük bir insana Sayın Cumhurbaşkanı öyle bir ifade de bulunamazdı. Buna tepki gösterdim. Anayasa kitabını iade ettim kendisine. Nasıl geldiyse öyle iade ettim. Doğrudur, yanlıştır, bunu üzerime alıyorum. bu duygusal bir tepkidir" dedi. İŞTE AKYOL’UN ÖZKAN’LA SÖYLEŞİSİ: Soru: Nasıl DSP’li oldunuz? Bizim kökümüz CHP, başka bir yere oy vermedik. Babam CHP'li, ağabeyim de öyleydi. Ailemden hep CHP'li çıkmıştır. Sayın Ecevit'in İnönü ile genel başkanlık yarışına çıktığı günlerde siyasetin içindeydim. O dönem, ben olayların içindeydim, İnönü'ye karşı Ecevit'in yanındaydım. Eminönü'nde kayıtlı üyeydim. 1977'de halamın oğlu milletvekili oldu. Ağabeyim 73'te belediye başkanı oldu. 68'de dans kralı olmam babamdan gizli oldu. Pertevniyal’de okuyordum. Diskolar açılmaya başlamıştı. Gizli gizli gidiyordum. Aksaray'da Çınar diskoteğe gidiyordum. Merak saldım ve dansı öğrendim. Babam hacıydı ama çok aydın bir insandı. Herkesin babası unutulmaz ama bana çok büyük etkisi var. Ailenin en küçüğü olduğum için bana toleransı çok oldu. Soru: Hovardalığınız var mıydı? Dans Kralı olduktan sonra yaşamım değişti. Önce İstanbul'un sonra Türkiye'nin dans kralı oldum. Babam Kayseri'de Akşam gazetesinden öğrenmiş tabi. Soru: Ud çalıyorsunuz galiba? Asıl saz çalıyorum, oradan başladım bu işe. Dayım çok güzel saz çalıyordu, oradan geliyor biraz. Sonradan klasik Türk müziğine karşı bağım oldu benim, uda öyle geçtim. Soru: Futbol merakınız da var? Mahallemizde Yalıspor takımı vardı. Orada oynadım. Dans olmasa futbolcu olurdum. Çünkü meşhur topçuların hepsi arkadaşımdı. Şükrü Birant'tan tutun Can Bartu'dan çıkarsınız. Siyasetten evvel çevrem daha genişti. Soru: Eşiniz Çiğdem Hanım neden ön planda değil? Nasıl evlendiniz? 24 yaşında evlendim. Kendisi 17 yaşındaydı. Anne babasının imzasını alarak evlendik. Aileler tanışmıyordu. Renkli bir yaşamım vardı. Onun sonunu iyi görmedim ki, çok küçük yaşta bir hanımefendi ile evlendim. Eşim Hacı Arif Bey'in torunu Zeki Arif Bey'in torunudur. Dansta tanıştık. Teyzesinin kızı benim dans arkadaşımdı. 14-15 yaşındaydı tanıştığımızda. Yaşantımız İstanbul'daydı. Siyasete girince bunu bozmak istemedim. Seçilince, herhalde bir dönem sürer diyerek ailemi Ankara'ya götürmedim. Böylesi bizim yaşantımıza uygun oldu. O yüzden hiçbir davette görünmedik. Aile düzenimizi hiç bozmadık. Ben bakanlıktan ayrıldım ama hiçbir şey değişmedi. 72-73 döneminde mezun oldum. Ağabeyim Necdet Özkan Bayrampaşa'da ticaret yapıyordu. Ben de inşaatçı oldum. Bayağı inşaat yaptım. Güzel yerlerde, iyi para getiren yerlerde yaptım. Önce Bayrampaşa'da başladım, sonra İstanbul'a açıldım. Özkan İnşaat ve Turizm Limited Şirketi'nin kurduk. Çok yerde işler yaptım, en som Etiler'de kendime bir yer yaptım ve bıraktım. Ecevit siyasi yasaklı iken ailem hiçbir partiye destek vermedi. 90'da Bayrampaşa Eyüp(ten ayrılınca orada seçim yapıldı, ağabeyim belediye başkan adayı oldu. Tamamen duygusal bir bağımız vardı Ecevit'e karşı. Ama DSP bölgede 5. partiydi. Buna rağmen ağabeyim Necdet Özkan yüzde 42 ile Bayrampaşa belediye başkanı oldu, önemli bir başarıydı. Ben orada, Ecevit'le tanıştım. Daha evvel 73 seçimlerinde elini sıkmıştım bir kere. Ondan sonra erken seçim kararı alındı. Beni Sayın Ecevit parti meclisine çağırdı. Bu yakınlık ağabeyim vesilesi ile oldu. DSP Parti Meclisi'ne seçildim. 91 seçimlerinde de Bayrampaşa'dan iki milletvekili çıkarttık ve orada aldığımız yüksek oy bize barajı geçirtti. 7 milletvekili ile seçildik. Ecevit'le birlikte parlamentoya gittik. Ben hayatımda Meclis'i ilk defa o gün gördüm. İlk önce 4 arkadaşımız partiden ayrıldı. Bir bölümü SHP'ye bir bölümü CHP'ye gitti. Biz 3 kişi kaldık, sonra iki kişi kaldık Sayın Ecevit'le. Ama sonraki seçimlerde 76'ya çıktık. Soru: Sizin sadakatinizi anlıyorum ama Ecevit neden sizi çok sevdi? Ben çok sevdim, çok saydım. Hala çok seviyorum çok sayıyorum. Güven duygusu benim için çok önemli. Beyannamelerinden servet beyanına mal bildirimine karşı her şeyini ben düzenledim. Bir baba-evlat ilişkisi diyebilirsiniz. Para-pul hepsi dahil. Kaş kırıklığı dahi olmadı. Soru: 55. hükümet yıkılınca hükümeti kurma görevi bağımsız Yalım Erez'e verildi ama son anda ibre DSP'ye döndü. Erez'e ANAP ve DYP destek veriyordu ama birden çektiler. Nasıl oldu? Yalım Erez benim dostum. Kapı komşumuzdu. Ama o günden sonra aramız biraz açıldı. Benim için partisi olmayan bir arkadaşımızın başbakan olması doğru değildi. Bunu Sayın Başbakan'a açtım, kabul etti ve onun adına müzakerelere çıktım. Sayın Çiller'le İstanbul'daki yalısında 3.5 saat görüştüm. Sayın Yılmaz'la da görüşerek olurunu aldım. Pek inanılacak bir şey değildi ama 56. hükümetin kurulmasını sağladık. O sıralar DYP'li olan Bekir Aksoy'un da o dönem büyük yardımı oldu. Sayın Yılmaz ve Çiller'e vefa borcumuz da var. 61 milletvekiline sahip DSP tek başına hükümet oldu. Gerekçemiz, seçime daha sağlıklı gidebilmekti. Bana güven duydular, minnetdarım. 3.5 aylık hükümetti, önemli işler yapıldı. Partizanca davranılmadı. Atama terfi ve tayinler durduruldu. Bir bakanlar kurulu kararı ile işe alımları tamamen ÖSYM'ye bıraktık. Terfiler de ÖSYM sınavına tabi tutuldu. Ben bakanlıktan ayrıldıktan sonra atama terfi ve tayinleri yasaklayan genelge ortadan kalktı, en azından bu kadarını söyleyeyim. Kalktığını söyleyebilirim ama neler yaptıklarını bilmiyorum. Soru: 99 seçimlerinden sonra Rahşan Hanım MHP'ye yönelik sert açıklamalar yaptı. Bunu biliyor muydunuz? Rahşan Hanım'ın açıklaması bana sürpriz oldu. Sayın Ecevit biliyor muydu, bilmiyorum. Sayın Başbakan'dan bu konuda MHP ile arabuluculuk girişimi için izin istedim. Gecenin bir saatinde bir yolunu buldum, randevu aldım, MHP genel merkezine gittim. Çok uzun süre görüştük. Ertesi gün de Sayın Ecevit'e randevu verdi. Ben ikinci partinin hükümet olmasını düşünüyordum. Sayın Bahçeli ve Sayın Ecevit de aynı noktada buluşunca 57. hükümet kuruldu. Şunu belirtmeden geçmiyeyim: Ayrılana kadar Sayın Ecevit'ten izin almadan hiçbir liderle görüşmedim, konuşmadım. Yanımdaki, karşımdaki başbakan yardımcıları ile de ondan izinsiz görüşmedim. Soru: Rahşan Hanım'la neden aranız açıldı? Rahşan Hanım'la af konusunda bir anlaşmazlığımız oldu. Onun dışında bir şey yok. Soru: Rahşan Hanım güven duygusunun sarsıldığını, Ecevit'in etrafında duvar ördüğünüzü söyledi. Ne diyorsunuz? Sayın Başbakan ilk defa bensiz Sayın Bahçeli ile yalnız görüştü. Diğer bütün görüşmelerinde hep ben oldum ama af konusu hariç. Af konusunda benim imzam var. Af konusu 99'un ekim-kasım aylarında gündeme geldi. Bu konuda çok konuşmak istemiyorum. Rahşan Hanım'ın benimle ilgili herhangi bir müdahalesi olmadı. Sayın Başbakan'la birebir çalıştım ama genel merkezde görev almadım. Parti meclisi üyesiydim ama Rahşan Hanım benim çalışmalarıma hiç müdahil olmadı. Soru: MGK'daki hükümet krizine gelelim. Nasıl oldu? İçeride ne oldu? Basına hiç beyanatta bulunmadım. Olmaması gereken zeminde olmaması gereken bir olay oldu. Girişte bir soğuk hava vardı. Daha önce Başbakan, başbakan yardımcıları ve Genelkurmay Başkanı Cumhurbaşkanı'nın odasında buluşur, toplantıya birlikte girerler, diğer üyelerin ellerini sıkarlardı. O gün öyle olmadı. Direk salona geçildi. Toplantının başlangıç bölümünde MGK üyeleri dışında kamu görevlileri de vardı. Bir konuşma geçti, onu anlatmayayım. Sayın Genelkurmay Başkanı Sayın Başbakan'dan bunun basına yansımamasını istedi. "Yüzümüze Anayasa'yı fırlatmaması gerekirdi" diyen Sayın Başbakanımız. Sayın Ziya Aktaş, "Anayasayı Özkan fırlatmış" dedi. Bu siyasi nezakete yakışmıyor. Benim tepkim doğrudur, yanlıştır bilemem. Orada kendisinden 17 yaş büyük bir insana Sayın Cumhurbaşkanı öyle bir ifade de bulunamazdı. Buna tepki gösterdim. Anayasa kitabını iade ettim kendisine. Nasıl geldiyse öyle iade ettim. Doğrudur, yanlıştır, bunu üzerime alıyorum. bu duygusal bir tepkidir. Bunu burada kesmek lazım. Soru: "Nankör kedi, sizi biz seçtik" gibi sözler söylediniz mi? Bazıları doğru. "Biz seçtik" değil de "sayın genel başkanlar seçti" demiş olabilirim. Hiç bir pişmanlığım yok. Sayın Başbakan'a yapılmaması gereken bir harekete tepki koydum. Planlı programlı bir hareket değildi. İstem dışı bir hareketti. Krizin sebebi direk bu değildi. Bir birikimin patlaması oldu. Sayın Başbakan daha evvelden tanıdığı Kemal Derviş'i davet etti. Davet ederken ya hazine müsteşarı ya da Merkez Bankası Başkanı olarak düşünüyordu. Derviş geldi, Sayın Başbakan'la görüştü. Ecevit beni çağırdı, Derviş'in bakan olmak istediğini söyledi. Ben buna karşı çıktım. Sayın Bahçeli de karşı çıktı. Sayın Yılmaz olumlu karşıladı. Sayın Bahçeli de Sayın Başbakan'a saygılıydı, güven duydu ve kabul etti. Derviş, ilk zamanlarda beni öcü gibi gördü. Ama Bakanlar Kurulu toplantılarından sonra birlikte her gün çalışmalarımız oldu. Tatlı kavgalarımız da oldu kendisiyle. Bakan olmasa, bu işler yapılmazdı. Yani müsteşar veya Merkez Bankası Başkanlığı yeterli olmazdı. Soru: Bu yıl başında Sayın Ecevit'in hasta olmadığını iddia ediyorsunuz ve "Varsa namerdim" diyorsunuz. Ama sonra Sayın Başbakan hastaneye kaldırıldı? Sayın Başbakan'ın Mayıs ayında hastaneye yatana kadar göz ve diş rahatsızlığı dışında hiçbir rahatsızlığını görmedim. Hastaneye kaldırıldığında İstanbul'daydım. O gün, saat 12.00'de özel kalem arayıp haber verdi. Hemen arabaya atlayıp Ankara'ya döndüm. Başkent Hastanesi doğru bir tercihtir. Sayın Haberal Hoca'yı çok sever sayarım. Hakkındaki iddialar çok çirkindir, hiçbirine katılmıyorum. Soru: Hastaneye Rahşan Hanım'dan çekindiğiniz için mi gitmediniz? Rahşan Hanım'la 3 seneyi aşkın hiç görüşmedik. Toplantılara bile gitmedim. Rahşan Hanım'ın bu tavrından dolayı Sayın Ecevit hiç etkilenmedi. Hastanedeyken bir defa ziyaret ettim Sayın Başbakan'ı. Bir defa da hastanede zirve yaptık. Çağırılmadan hiçbir zaman gitmedim zaten. Rahatsız etmekten çekindim. Ama hiçbir sıkıntımız olmadı, her gün telefonla konuştuk. Hiçbir sıkıntımız olmadı, olmaz da. Olmaz da. Öyle olduğunu tahmin ediyorum. Ben Sayın Ecevit'e saygımdan dolayı eşine de bir şey söylemek istemiyorum. İhbar mektuplarını yazdıranlar belli. Yazanlar da çizenler de Sayın Başbakan'ın çok yakınlarıdır. Sayın Başbakan'ın hatırına herhangi bir şey söylemek istemiyorum. Soru: Ecevitsiz hükümet formülünü asker mi istedi? Ecevitsiz bir formülde benim başbakanlığım nasıl olacak anlamak mümkün değil. Böyle bir teklif olmadı. Her sıkıntıda böyle şeyler söylendi. Bunlar Sayın Başbakan'la aramın açılmasına neden olacak söylentilerdi. Başbakanlık sadece cumhurbaşkanının yetkilendirmesi ile olur. Hem cumhurbaşkanı ile aranız açık olacak, hem de başbakanlık olayı olacak. Bir şeyler oldu ama bu yaşadıklarımın hiçbirisi benden kaynaklanmadı. Bana karşı kuşkuda bulunulacak bir hareketin içinde asla olmadım. Soru: Mesut Yılmaz'ın Ecevit'in sağlık raporunun yayınlanmasını istediği zirveden sonra onunla beraber İstanbul'a aynı uçakla uçtunuz. Birlikte mi hareket ediyordunuz? Aynı gün İstanbul'a gittik. Hayırlı bir iş vardı. Bir kızımız evlendi, diğeri sözleniyordu. Ancak özel bir uçakla İstanbul'a yetişebilirdim. Sayın Toskay ve Sayın Derviş de İstanbul'a gelecekti. Bu Sayın Başbakan ile Sayın Bahçeli'nin de bilgisi tahtındaydı. Soru: Emrehan Halıcı, sizin istifanızdan önceki basın toplantısında sizi Ecevit'i savunmamakla suçladı. Nasıl karşılıyorsunuz? Ne zaman konuştum ki ben. Ben hep suskundum. Çıkıp hiçbir dönem konuşmadım. Soru: İki gün sonra Sayın Ecevit, Halıcı'nın sözlerini teyit etti ama?... Evet, "Siyasette duygusallığa yer yok" dedi, çok etkiledi beni. Bu lafı 11 sene sonra duydum. Tamamen duygusaldım, kendisine karşı. O bana çok dokundu. Hiçbir şeyin kendisi tarafından yapıldığına inanmıyorum. Paralarını teslim ettim, evraklarını verdim. Helalleştik. "Birlikte geldik, keşke birlikte gitseydik" dedim, "Eve gidelim" dedim. "Keşke bana böyle söyleseydiniz" dedim. Hiçbir şey demedi. Duygusal anlar oldu. Ecevit'e yaptığım hiçbir şeyden pişmanlık duymuyorum. Sayın Ecevit'e karşı ailecek duygusal bağımız var. Soru: Ayrıldıktan sonra Prof. Celal Göle'nin evinde Kemal Derviş'le buluştunuz ve birlikte hareket etme kararı aldınız. Doğru mu? Ben söze çok güvenirim. Her verdiğim sözü yerine getirdim Sayın Derviş'in de verdiği sözün gereğini yerine getireceğine inandım. Şahitler var: Sayın Göle ve eşi, Sayın Derviş'in eşi. Derviş daha sonra hata yaptığını söyledi. Bu hatayı bir buçuk ay sündürmemeliydi. Bunu o zaman söylemeliydi. Bence hata burada. Hata yaptığını gördüğü an "ben hata yaptım, sizle birlikte olmuyorum" dememeliydi.. Soru: Sizinle birlikte pek çok istifa geldi, planlı mıydı bu? Hiç bir kimseye telefonum ve telkinim olmamıştır. Beklemiyordum. Kendiliğinden oluşan bir iş. Soru: İsmail Cem'le anlaşmazlığınız var mı? Sayın Cem'le birlikte yola çıktık. Bu yoldan dönmem mümkün değil. Doğru olan bir şeyi yapıyoruz. Türkiye'ye hizmetin yolu artık sağ sol kavgası değil. Sonuna kadar sözümün arkasındayım. Sözümü Allah bana yedirmesin. Hiç bir zaman da yedirmedi. Soru: Halkbank'la ilgili müfettiş raporlarını hasıraltı ettiğiniz iddialarına ne diyorsunuz? Halkbank bakanlığa bağlı bir kuruluş değil, ilgili bir kuruluştur. Bütün eylemlerinden kendi organları sorumludur ve denetlenir. Benim görevim esnafa verilecek kredi konusudur. Benim imzamla bakanlar kuruluna sunulur. DYP'nin atadığı genel müdürle çalıştım. Soruşturmalarla ilgili konular benden önceki döneme aittir. Refahyol'un atadığı yöneticilerdir, ama bu yöneticiler 38 yıldır bankanın içinden gelen insanlardır. Bütün iddiaları incelettim. Sayın Recep Önal'a incelettim. 3 dosyanın savcılığa gönderilmesini istedi, gönderdim. Diğerlerini de başbakanlık teftiş kurulu başkanlığına teftiş ettirdim. Öngörülenlerin tamamını işleme koydum. Fakat genel müdür hakkında işlem yapmadığım, görevden almadığım için hakkımızda yayınlar yapıldı. Görev zararları meselesi, dönmemiş krediler değil. Yüksek faizle borçlanıp, esnafa verilen kredilerle ilgili zararlardır bunlar. Ben önce Allah'tan, haramdan korkarım. Çok kalabalık bir ailem var. Hiçbir tanesinin bankayla ilişkisini bulamazlar. 91'de parlamentoya girdim. Bir beyannamem oldu. En az 20 parça mal sattım. Son 5 yılda aldığım kira gelirinin yarısından az parayla Beykoz konaklarından o yeri aldım. Hepsi TBMM Ziraat Bankası Şubesindedir. Hayatında kredi kartı nedir bilmez, kayınvalidem maalesef siyasetçi yakını olduğu için suçlandı. Sattığım gayrimenkullerin hiçbirini söylemiyorum. Onları yok sayın ama aldığımın ikisinin hesabını vereyim: Son 5 yılın kira gelirinin yarısından az. İstanbul Defterdarlığının gayrimenkul gelir iradına göre vergi rekortmenleri sıralamasında 16. oldum...HABERTÜRK Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 18:30

İLGİLİ HABERLER