Gündem
  • 9.9.2002 09:34

İSMAİL CEM'DEN BAYKAL'A SÜRPRİZ TEKLİF: SEÇİMDE İŞBİRLİĞİ YAPALIM...

KAYNAK : Haber Vitrini 'Seçimde işbirliği yapalım' Murat Yetkin YTP lideri Cem, Deniz Baykal'ın 'Gelin CHP'de birleşelim' önerisine, dün yeni bir işbirliği modeliyle yanıt verdi. Yasaların da izin verdiği bu yönteme göre sol oylar bölünmeyecek ve iki parti de Meclis'e girecek YTPlideri İsmail Cem, CHP lideri Deniz Baykal'ın "Gelin CHP'de birleşelim" çağrısına, yeni bir işbirliği modeli önerisiyle yanıt verdi. Cem'in modeli, yeni bir yasa değişikliği gerektirmiyor ve partilerin bir başka parti kimliğiyle seçime girmek gibi bir zor tercihten kurtarıyor. Cem modelinin ayrıntılarına girmeden, bir gün önceye dönmekte yarar var. Seçim kampanyasını 7 Eylül'de Hatay'dan başlatan Baykal, Adana-Antakya yolunda, gazetecilerin ısrarlı soruları üzerine, "Cem'i hâlâ CHP listesinde görmek istediğini, aynı çağrının DSP için de geçerli olduğunu" söyledi. Dün bütün gazetecilerin fazla önemsemediği (bu bir özeleştiridir) bir ayrıntı, Baykal'ın "Arkadaşları köşeye sıkıştırma niyetim yok, ancak oy israfı, kadro ısrafı olmasın istiyorum" demesiydi. Ancak bu nazik ayrıntı, Baykal'ın önerisini bir 'iltihak çağrısı' olmaktan çıkarmıyordu. Ecevit bu çağrıyı 'yakışıksız' bularak geri çevirdi. Cem de 'iltihak çağrılarına kapalı' olduğunu yineledi. Aynı gün seçim mitingi sonrasında kafile Antakya çıkışında mola verdi. Baykal'a, Kemal Derviş ve Fikret Ünlü'nün yanıtını dikkatle dinlediği bir soru yönelttik: Ecevit ve Cem çağrıyı geri çevirmişti. Cem "Kabul edemeyiz" diyordu. Acaba siyasi yelpazenin merkez ve solunda güçbirliği isteniyorsa, başka model bulunabilir miydi? Baykal bu kez daha öncekilerden farklı bir yanıt verdi: "Mevcut yasalar kurumsal işbirliğine, ittifaklara izin vermiyor. O zaman da bir çatı altında birleşmek dışında bir yol kalmıyor. Bizden Meclis'teki iki milletvekilimizle Seçim Yasası'nda değişiklik yapmamızı mı istiyorlar?" Sona biz gazetecilere, şakayla karışık sordu: "Bildiğiniz başka bir yol var mı? Varsa söyleyin." Bu anektodu dün CNN Türk'te Mete Belovacıklı ile birlikte yaptığımız Kafe Siyaset programında Cem'e ilettik. Cem'in yanıtı ilginç oldu: "Baykal bu çağrıları bu şekilde yapmayı sürdürdüğü takdirde kabul etmeyeceğiz. 'Çok istiyorsa Baykal YTP'ye gelip katılabilir. Ama tıpkı bizim gibi, bunu istememek hakkıdır. Ancak herkesin tüzelkişiliğine saygılı bir önerisi varsa, bunu konuşabiliriz. Biz böyle bir imkân saptadık. Siyasi Partiler Kanunu'nun 13'üncü maddesi, bir partinin tüzelkişiliğine devam edebilmesi için 41 ilde seçime girmesini öngörüyor." "Baykal eğer bizimle işbirliğini istiyorsa, bu öneriyle gelebilir. Türkiye'de 81 il var. 40 ilde bir parti, 40 ilde de diğeri birbiri lehine seçimden çekilir. Bu 40 ilin toplam milletvekilleri sayısı birbirine eşit planlanır. İki milletvekili çıkaran illerden birinde de iki parti birden seçime girerek 41 il koşulunu yerine getirmiş olur. Her parti seçime girdiği ilin listesini kendi hazırlar." "Her parti seçime girmediği ildeki seçmenine diğer partiye oy kullanması çağrısında bulunur. Seçim sonucu her iki parti de yüzde 20 oy almış olursa, ikisi de Meclis'e girer. Ama oylar bölünmemiş, güçbirliği yapılmış olur." Bunu söylemekle birlikte, Cem "Ancak bütün saygımla söylüyorum" diyor; "Biz Baykal'la farklıyız. CHP'nin yeniden oluşturulması sırasında çok yakın çalıştık. Siyaset üsluplarımız, konulara bakışımız çok farklı." Bu gerekçe, Cem'in neden Baykal'la aynı çatı altında olmak istememesini, ama güçbirliğine kapıyı açık tutmak istediğini açıklıyor. Ancak Cem'in bir başka cümlesi olayı bambaşka bir yola sevk ediyor: "Eğer bu sağda ve solda oyların toplanması çabası, tepki oylarıyla yükselen bir partiyi (AKP'yi kastediyor) engellemek içinse yanlış olur. Türkiye'yi kutuplaşmaya götürmek, tepkiyi temsil eden partiyi güçlendirir. Türkiye'nin şunun farkında olması lazım ki, 3 Kasım'da seçmen başbakanını seçecek. Çocuklarının geleceğini kime teslim edeceğini seçecek. Bu noktada şunu söylemeliyim ki, ben 1999 seçiminde barajı aşamamış olan Baykal'dan daha iyi bir başbakan olacağıma inanıyorum." Bu sözler, Cem'in önerisinin bir CHP-YTP işbirliği doğurmasını zorlaştırıyor olabilir. Ancak daha önce hiç tartışılmamış böyle bir modelin ortaya atılması, bakarsınız başka partilerin işine yarar. Diğer yandan, mevcut yasalar içince böyle bir model önerisiyle çıkagelmek de Cem'in siyasi tıkanıklığın aşılması için yaptığı bir katkı olarak kayda geçmeli. 'IMF'ye ince ayar' ne demek? Cem, bir süredir "IMF anlaşmalarına ince ayar yapmaktan" söz ediyor. Cem, ince ayardan ne kastettiğini şöyle açıklıyor: "IMF'ye verilen sözler Türkiye adına verildi. Sözlerimizden dönmek gibi bir niyetimiz yok. Ancak mevcut programın insani yönü zayıf kaldı. Türkiye borcunu düzenli ödeyebilsin ama, insanlar da yaşayabilsin. IMF ile yeniden görüşülebilir." "Bu IMF anlaşmaları bozulmadan yapılabilir. Örneğin 15 gün kadar önce Brezilya 30 milyar dolarlık bir kredi anlaşması imzaladı. Ona paralel olarak da 4.8 milyar dolarlık bir 'sosyal programlara destek' kaynağı sözü aldı. Böyle bir anlaşma ile yeni iş alanları ortaya çıkaracak, üretimi artıracak önlemler alıması mümkün." "İnce ayar yapılmadan üretimi artırmak da, diğer ülkeler de rekabet edebilmek de imkansız. AB zeytinyağı üreticisine Türkiye'nin 7 katı destek olurken, sanayicisine, Türk sanayicisinin kilowat saati 6.5 sente aldığı elektriği 3.5 sente satarken, Yunanistan'ın yüzde 8 KDV uyguladığı turizme Türkiye yüzde 18 KDV uygularken büyümeyi sağlamak kolay değil. CHP'nin birbir uygulayacağını söylediği IMF taahhütlerinde bu yönde değişiklikler gerektiğini düşünüyoruz." (MURAT YETKİN/ RADİKAL) Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 18:05

İLGİLİ HABERLER