Başbakan Tayyip Erdoğan'ın 'Etrafımızda dalkavuklar var' sözlerini değerlendiren danışmanı ve Yeni Şafak Yazarı Yalçın Akdoğan, ilginç tespitler yaptı:
Dalkavuk listesi
Erdoğan'ın konuşmasında ne dediğini önce hatırlayalım:
''Ne zaman ki dalkavuklar toplumu olmaya başladık, çöküş de başladı. Bütün yöneticilerin çevresinde dalkavuklar var. Benim de çevremde vardır. Ama samimi söylüyorum kimin dalkavuk olduğunu artık anlıyorum.''
Erdoğan'ın yakın çevresinde de tartışma konusu olan dalkavukluk meselesi geçenlerde Cemil Çiçek'in de bulunduğu bir ortamda dile geldi.
Kıdemli bir gazetecinin ''Başbakan dalkavuk derken kimi kastediyor'' sorusuna cevap aradığı gündeme gelince Cemil Çiçek Neyzen Tevfik'in bir hikayesini anlattı:
''Bir gün Neyzen Tevfik, Beyoğlu'nun kalabalık bir caddesinde yürüyüşe çıkmış. Bir an dönerek 'ulan puştlar' diye bağırmış. Herkes dönüp bakınca da 'amma da çokmuşsunuz' diye hayretle başını sallamış''.
Dalkavuk listesi aramak aslında gereksiz. Çünkü Erdoğan muhtemelen bir kişiyi değil, bir sıfatı tanımlamak istedi. Yani bir gömlek tarif etti, ama bunu kimlerin giydiği veya giyeceği belli değil.
Peki iktidarının ikinci yılı sonunda bir Başbakan acaba niçin böyle bir mesaj verme ihtiyacı hisseder?
Dalkavukluğu yozlaşmanın ve yolsuzluğun bir emaresi olarak kabul edersek, bu soruya daha kolay cevap bulabiliriz.
Sanırım Başbakan Erdoğan bürokrasiye ve parti teşkilatlarına ikazda bulunarak yaşanabilecek bir kısım olumsuzlukların önünü kesmek istiyor. Diğer partilerin akıbetine uğramamak için böyle bir refleks göstermek aslında son derece doğal.
Belki de iş çevrelerinden medyaya kadar geniş bir yelpazede bulunan bazı kişilerin dışarıda söyledikleriyle kendi önünde söylediklerini görünce şaşkınlığını gizleyememiş ve ''bu kadarına da pes doğrusu'' anlamında böyle bir tepki vermiş de olabilir. Vücudun dışarıdan gelen mikrop ve bakterilere cevap olarak tepki vermesi gibi…
Dalkavukluk, siyasetin varolduğu ilk dönemlerden bu yana varolagelen, bir nevi siyasetin parçası olan bir olgu.
Dalkavukların en önemli özelliği ''haksız bir övgü'' ve ''mübalağa'' içinde olmalarıdır.
''Güce tapınma'' aslında ''çıkarlara tapınma'' anlamına gelir.
Her dalkavukluğun arkasında mutlaka bir çıkar arayışı vardır. Yani kimse kuru kuruya dalkavukluk yapmaz.
Saygı ve disiplin hem partiler bünyesinde hem de iktidar ilişkilerinde gereklidir, ama bunu bir kutsiyet ve uluhiyet şekline dönüştürmemek de gerekir.
Dalkavuklar her türlü hesaplaşmadan ve eleştiriden şiddetle kaçınırlar. Oysa bürokrasinin çarpıklıklarıyla ya da mafya ve güç odaklarının menfaat düzenleriyle hesaplaşmak; görülen yanlışlıkları yapıcı bir şekilde eleştirebilmek siyasetin olmazsa olmaz koşuludur.
Dalkavuklar yapay gerçeklerle, sanal doğrularla yaşarlar. Varolan resmin sadece istedikleri bölümünü görür ve gösterirler. Kendi düzenlerini bozacak, canlarını sıkacak hiçbir rahatsızlığı dile getirmezler.
Bünye içinde olan dalkavuklar elma kurdu gibi sistemi kemirirler. Dışarıdan musallat olan dalkavuklar ise sahte bir dostluk halesi oluşturur ve insana istikameti şaşırtırlar.
Erdoğan'ın zamanlama itibariyle böyle bir ikazda bulunması normal, ama çok fazla insanın telaşla ''kimi kastetti'' sorusuna cevap arıyor olması ise hiç normal değil.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 23:12