Gündem
  • 4.1.2005 16:43

İŞTE, MİLLİYET’İN SANSÜRLEDİĞİ MESUT YILMAZ ROPÖRTAJI: “HÜKÜMET BU SENE SONU ASKERLE BOZUŞABİLİR!”

RÖPORTAJ: HAKAN ŞANLITÜRK

TURKTİME- Eski Başbakan Mesut Yılmaz, Türkiye'nin hizmetinde olduğunu vurgulayarak, "Herkes beni isterse, ülkem bana ihtiyaç duyarsa askerlik gibi düşünür dönerim. Siyasetten uzak geçen günlerimde yapamadığım birçok şeyi gerçekleştirme şansım oldu" dedi.

“HÜKÜMETİN ABD VE İSRAİL GERGİNLİĞİ ARTACAK!..”

AKP hükümetiyle ilgili yorumlarında, bu yılın ikinci yarısında hükümetin içerde ve dışarda etkin çevrelerle yaşadığı gerginliğin artacağı mesajını veren Yılmaz, "Hükümetin ABD ve İsrail ile ilişkileri gergin. Ben bunun önümüzdeki dönemde daha da artacağı kanısındayım. Hükümet bu sene sonuna
doğru askerle de bozuşabilir" diye konuştu.

“İHANET EDENLERE KIZAMIYORUM”

Yılmaz'ın en can alıcı değerlendirmesi ise yaşadığı ihanetlere ilişkindi.Siyasi yaşamı boyunca çok defa ihanete uğradığını anlatarak "Artık ihanetlere güler oldum" diyen Yılmaz, "Çok ihanet gördüm. İhanet edenlerin
yine karşıma geçip bazı şeyler söylemeye çalışmalarına kızamıyorum.

Yani o kadar çok ihanete uğradım ki artık ihanet edenlere kızamaz oldum" şeklinde konuştu.

“2006’DA SEÇİM OLABİLİR”

Yılmaz, ANAP'lı arkadaşlarına erken seçimin 2006 yılının ikinci yarısında olabileceği öngörüsünde de bulunurken, ANAP'a elinden gelen yardımı yapmaya devam edeceğini de kaydetti.


SİYASET YENİDEN YAPILANACAK

Mesut Yılmaz, bu yıl siyasette dalgalanmaların olabileceğini işaret etti.

Yılmaz şöyle dedi:"Arkadaşlarımla görüşüyorum. türkiye'de siyasetin çok dalgalanacağını düşünüyorum. Yakın olmayan ancak uzak da olmayan bir zamanda siyasetin
yeniden yapılanacağını tahmin ediyorum.

ANAP'ın şu andaki dağınık görüntüsü önemli değil. Önemli olan o konjonktüre hazırlıklı olmasıdır.

Türkiye'de şartlar oluştuğunda seçmen desteğinin ne kadar kısa sürede kaybedilebileceği örnekleriyle zaten ortada. Türk seçmeninin parti fanatizmi artık geride kalmıştır. ANAP zaten bu fanatizmin kalkmasıyla hayat bulabilmiş bir
partiydi. Geçmişte yaptığı hizmetlerin, getirdiği ufkun değeri yeni anlaşılıyor.

Gelecekte daha iyi anlaşılacaktır. ANAP'a önümüzdeki dönemde çifte görev düşüyor. ANAP önce kendini sonra da Türk siyasetini toparlama durumundadır."

BİTTİ..

RÖPORTAJ'IN İLK BÖLÜMÜ

İŞTE SANSÜRLENEN ROPÖRTAJ

ROPÖRTAJ: HAKAN ŞANLITÜRK

Milliyet Muhabiri Hakan Şanlıtürk, uzun zamandır röportaj vermeyen Mesut Yılmaz’la İstanbul’da evi’nde görüştü.Mesut Yılmaz’ın suya-sabuna dokunan röportajı Milliyet’te yayınlanmadı. Daha açık tanımıyla Milliyet, Mesut Yılmaz haberini sansürledi.11 yıldır Milliyet’te muhabir olarak görev yapan Hakan Şanlıtürk, onurlu bir davranışla Milliyet’ten istifa etti.Turktime, Milliyet’in sansürlediği Mesut Yılmaz röportaj’ını Türkiye’nin özgür habercileri adına yayınlıyor.İyi ki; özgür habercilik var! İyi ki; İnternet Medya’sı var!..

TURKTİME-Eski Başbakan Mesut Yılmaz, Türkiye'yi sarsacak açıklamalarda bulundu.Geçen yıl yapılan Mavi Akım fiyat ayarlamasının Türkiye'ye 5 milyar dolar kaybettirdiğini açıkladı.Böyle bir olayın Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bulunmadığını belirten Yılmaz, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın sadece bu nedenle Yüce Divanlık olduğunu öne sürdü.

Gazeteci Nazlı Ilıcak’ın susturulduğunu, Kıbrıs'ta fırsat kaçırıldığını, hükümetin Brüksel zirvesinde doğabilecek gelişmeleri öngöremediğini anlatan Yılmaz, AKP'nin siyasi geleceği açısından daha önceki beyanlarının aksine AB'ye sarıldığını vurguladı.

Baş müzakereci olmayı düşünmediğini ifade eden Yılmaz, müzakereciden önce bunun yürütülmesi gereken yasal ve kurumsal çerçevenin ortaya konması gerektiğini savundu.
Yılmaz, "AB Genel Sekreteri'nin bu konudaki değişiklik tasarısı 5 aydır Dışşişleri Bakanı Abdullah Gül'ün önünde bekliyor" hatırlatmasını yaptı.

Türkbank ihalesi yüzünden Yüce Divan'a sevkedilen Yılmaz, Başbakan Erdoğan'a ilk sert suçlamasını Mavi Akım konusunda yaptı. Adeta, "İptal edilmiş bir ihaleden, devletin zarara uğramadığı bir ihaleden beni Yüce Divan'a gönderen hükümetin Başkanı bakın neler yapıyor" diyen Yılmaz'ın açıklamaları şöyle:

" TAYYİP ERDOĞAN YÜCE DİVANLIK!.."

Bana ve bazı arkadaşlarıma geçmişle ilgili yöneltilen
bazı suçlamalar var. Bunlar yargı aşamasındadır. Sonuçlandıktan sonra kamuoyuna söyleyeceğim çok şeyler olacak. Şu anda bir örnek vermem gerekirse; bugünkü iktidar ve muhalefet Rusya ile yaptığımız Mavi Akım
anlaşmasının Türkiye için hem pahalı hem zararlı proje olduğunu söylemişti.

Oysa Mavi Akım ithal edilen en ucuz gazdır. Bu hükümet de ihtiyacı Mavi Akım'dan karşılıyor. Geçen sene Kasım'da Başbakan'ın girişimiyle Botaş ile Gazprom'un yaptığı yeni anlaşmayla Mavi Akım'ın fiyatı artırılmış, Turusgaz'ın ki düşürülmüştür.Geçen yıl yapılan ve gerekçesi kamuoyundan
saklanan anlaşmayla Türkiye bugünkü emsal petrol fiyatlarıyla 5 milyar dolar zarara sokuldu.

"NAZLI ILICAK'I SUSTURDULAR!.."

Medyanın mevcut iktidara karşı olan tutumu nedeniyle
kamuoyunun önüne getirilmeyen bu konular yakın gelecekte enine boyuna tartışılacak. Nazlı Ilıcak bir gün yazdı. İkinci gün susturdular veya yazmamasını sağladılar. Bu Yüce Divanlık bir mevzudur. Üstelikte Enerji
Bakanı o meselenin bizzat Başbakan tarafından yürütüldüğünü Meclis'te Komisyon'da yaptığı konuşmada ifade ediyor. Başbakanın pazarlık yaptığını
söylüyor. Bir kere Başbakanın böyle bir pazarlık yapma durumu sözkonusu olmamalı. İkincisi, mevzuata göre bu anlaşmanın Enerji Üst Kurulu(EÜK)
tarafından tasdiki gerekiyor.

EÜK bu tasdiki yaparken doğacak zararın Botaş'ın sorumluluğunda olacağını şerh koyarak onaylıyor. Böyle bir olay daha yok Türkiye Cumhuriyeti tarihinde."

KIBRIS: "Türkiye Kıbrıs konusunda maalesef devekuşu politikası izledi. AB'de temel kriterlerine aykırı olarak sınır ihtilaflarını çözmeden Güney Kıbrıs'ı
kabul etti. 2002 Kopenhag zirvesinde Türkiye'nin oyunu bozma şansı vardı.

Eğer daha sonra referandumla kabul ettiği Annan planını o tarihte kabul edeceğini ortaya koysaydımuhtemelen Güney Kıbrıs'ın tam üyeliği bu kadar kolay gerçekleşmeyecekti. Şimdi fırsat kaçırıldı. Şimdi tam üye oldular ve veto hakkına sahipler.

Hükümet bu gerçeği yeterince değerlendiremedi.
Hükümet Brüksel zirvesine hazırlıksız gitti. Zirvenin dayattığı Güney Kıbrıs'ı teşmil şartı şu anda Türkiye'nin karşı çıkacağı değiştirebileceği bir husus değil,maalesef."

YAPILMASI GEREKEN: "Şimdi yapılması gereken Rumları Annan planı çerçevesinde çözüm için diplomatik girişim başlatmak. Türkiye bunu tek başına sağlayamaz.
Rumlar bu konuda bir insiyatif almaz. Rumlar çözümün kendi istekleri gibi olmasına çalışacaktır. Türkiye'nin harekete geçirebileceği ABD ile ilişkileri şu anda bunu sağlayacak düzeyde değil. Eğer ABD Kuzey Kıbrıs
limanlarına gemilerini, Havaalanlarına da uçaklarını indirmeye başlarsa Rumlar, bu durumu Kuzey'in tanınması şeklinde algılayarak, korkacakları için
masaya otururlar.

Türkiye AB'ye müzakerelerin başlaması uğruna Kıbrıs'taki
tüm haklarından vazgeçmeyeceği mesajını açıkça vermelidir."

MASADAN KALKMAK: "Masadan kalkmaya gelince. Yapılan görüşmeler sonunda gelinen noktanın kabul edilemeyecek nokta olması sözkonusu olunca gündeme gelebilir. Türkiye yeterince pazarlık etmedi. Türkiye ikinci sınıf statü
şartlara yeterince direnemedi.  Türkiye'nin Brüksel'de elindeki kozları yeterince değerlendirmediği görüşündeyim. AB'nin Helsinki ve Kopenhag kriterleriyle Türkiye'ye yaptığı taahhütler sözkonusudur. Türkiye'nin
Kıbrıs'ta attığı önemli adım söz konusu.

Komisyonraporlarının tescil ettiği reformlar sözkonusu. Bu kozlara rağmen elde edilen sonuç başarı değil.
Türkiye pazarlığı eşit haklara sahip bir üye adayı olarak yürütseydi geleceğimiz nokta masadan kalkmayı gerektirmeden bugünkünden iyi bir nokta olurdu."

((TURKTİME.COM)

Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 23:35

İLGİLİ HABERLER