İşte Dünden Bugüne Tercüman yazarı Emin Pazarcı'nın Cumhuriyet Bayramı resepsiyonu ile ilgili yorumları...
''BİR RESEPSİYONUN ARDINDAN
Aracın CHP'ye ait olduğu plakasından belliydi. Ancak, Cumhurbaşkanlığı Köşkü'ne kimi getirdi, bilemiyorum. ''06 CHP 04'' plakalı araç, dikkat çekmeyecek gibi değildi. Camları tamamen açıktı. İçinde de gümbür gümbür Kürtçe kaset çalıyordu.
Nasıl olsa Kürtçe kaset çalmak serbest!
Üstelik, konu hassas. Polisler gidip, ''Şunun sesini kıs'' dese, olay farklı noktalara çekilecek. Birileri hemen devreye girip, ''Çankaya Köşkü'nde Kürtçe düşmanlığı'' yapıldığını söyleyecek.
Durum bu olunca kimse sesini çıkartmadı.
Şoför, konuğunu bırakıp, park yerine giderken teybin sesini iyice açtı. Biz de Çankaya Köşkü'nün bahçesinde mecburi olarak bu kaseti dinlemek zorunda kaldık. Böylece, Kürtçe kaset Cumhurbaşkanlığı Köşkü'ne de girmiş oldu!
. . . . . . . . . .
Cumhuriyet resepsiyonunun verildiği Çankaya Köşkü'nde ilginç bir görüntü vardı. CHP'liler, neredeyse tam kadro gelmişlerdi. Ancak, Ak Partili milletvekilleri, parmakla sayılacak kadar azdı.
Milli Görüş kökenli milletvekilleri ortalıklarda yoktu.
Belli ki, Cumhurbaşkanı'nın tavrını protesto ediyorlardı.
Ak Parti'nin milliyetçi kökenli ''deklerasyoncu'' milletvekilleri ise, neredeyse tam kadro oradaydılar. Üstelik, resepsiyon boyunca birbirlerinden ayrılmadılar. Kamran İnan'ı yanlarına aldılar. AB'ye ilişkin pek çok soru sordular.
İnan, ''Bunlar bizi oyalıyorlar'' dedi:
-Tarih önemli değil. AB, Türkiye'ye tarih verecek. Aradan 10-15 yıl geçtikten sonra da bir bahane bulup, ''hayır'' diyecekler. AB işi de böyle kapanacak.
Deklerasyoncu milletvekillerinin tamamı, kafa salladılar:
- Doğru, haklısınız.
İlginçtir, son günlerde Ak Parti içindeki ''Milli Görüşçü'' milletvekilleri ne yapıyorlarsa, ''Milliyetçi'' kökenli milletvekilleri tam tersini yapıyorlar!
. . . . . . . . . .
Çankaya Köşkü'ndeki resepsiyona katılan konukların dağılımı da oldukça ilginçti. Kimin, hangi kıstasa göre davet edildiği pek belli değildi...
Bazı gazetelerden 4-5 kişi vardı.
Bazı gazeteler bir kişiyle temsil ediliyorlardı.
Bazı gazetelerden de tek temsilci bile Çankaya Köşkü'ne davet edilmemişti. Cumhurbaşkanlığı Köşkü, onlara ''ambargo'' koymuştu.
. . . . . . . . . .
DSP'nin Genel Başkanı Zeki Sezer oradaydı.
BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'na ise, davetiye gitmemişti.
Son seçimlerde DSP de Parlamento dışında kalmıştı, BBP de. Üstelik, bu iki partinin halktan aldığı oy oranları birbirine eşitti.
Buna rağmen, biri davetli, diğeri değildi.
. . . . . . . . . .
Milletvekilleri davet edilmiş, buna rağmen büyük bölümü Çankaya Köşkü'ne gelmemişti.
İlçe belediye başkanlarına davetiye bile gitmemişti.
Oysa, belediye başkanlarının arkasında daha fazla oy oranı bulunuyordu. Çünkü, ilçelerde pek çok milletvekiline karşılık, tek bir belediye başkanı seçiliyordu.
Köşk'te davetliler listesi hazırlanırken buna da dikkat edilmemişti.
. . . . . . . . . .
İçeride, olimpiyat ve dünya şampiyonları vardı...
Dünya Şampiyonu haltercimiz Nurcan Taylan salonda yoktu. Kendisine davetiye gönderilmemişti.
Avrupa Şampiyonu atletimiz Süreyya Ayhan da davetliler listesine alınmamıştı.
Belli ki, Çankaya Köşkü'nün bu tavrı, haklarındaki iddialardan kaynaklanıyordu.
Gülben Ergen ise oradaydı.
Salondaki birkaç Ak Partili hemen yorumlar yapmaya başladı:
- Süreyya ve Nurcan tartışmalar yüzünden davet edilmediyse, Gülben Ergen'in hiç çağrılmaması lazım.
- Ama, o eşinden dolayı gelmiş olabilir.
- Olmaz, işte asıl bu kabul edilemez. Hepimizin ıcığını cıcığını, hanımlarımızın baş örtülerini araştıran Çankaya Köşkü, Gülben Ergen'in, Mustafa Erdoğan'ın eşi olduğunu bilmiyor mu?
. . . . . . . . . .
İçeride bu tartışmalar sürerken, dışarıdaki askerler, ambulans peşinde koşuyorlardı. Üst düzey bir askerin rahatsızlanan eşi için ambulans çağrılmıştı. Ancak, gelen ambulans C Kapısı'nın önüne yanaşamadı. İçeri sedye de getirilmedi. Rahatsızlanan bayan, asker eşinin yardımıyla ambulansa yürüyerek gitmek zorunda kaldı.
Ve bir resepsiyon daha bu şekilde sona erdi.''
Emin Pazarcı
D.B.Tercüman
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 23:11