
MUHSİN YAZICIOĞLU : TÜRBAN KONUSUNDA KAVRAMLAR YALAMA OLDU
A.CANER BAYSAL
KAHRAMANMARAŞ - Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, Türkiye'nin sürekli yapay sorunlarla boğuştuğunu belirterek, "Kimse birbirini anlamak istemiyor, kimse birbirini dinlemiyor, anlamaya çalışmıyor. Kavramlar yalama oldu. Kavramlarla kavga ediyoruz" dedi.
İncelemelerde bulunmak üzere Kahramanmaraş'a gelen Yazıcıoğlu, akşam saatlerinde Alperen Ocakları'nı ziyaret etti. Ziyaret öncesi bazı gazetecilerinin sorularını cevaplandıran Yazıcıoğlu, Türkiye'nin uluslararası alanda büyük sorunlarla karşı karşıya bulunduğunu ifade etti. Yazıcıoğlu, "Aynı zamanda Türkiye'nin ekonomik, sosyal açıdan çok ciddi sorunları var. İşsizlik sorunu var. Çiftçimizi üreticinin sorunları var. Türkiye üretemeyen ve sadece tüketen bir toplum haline geldi. Bunun getirmiş olduğu bir tıkanıklık söz konusu. Oysa Türkiye uluslararasında aktör olarak devreye girip medeniyetler mücadelesinde kendi medeniyetini inşa etmesi lazım. Ancak Türkiye içeride sürekli yapay sorunlarla boğuşuyor. Ve bir de kimse birbirini anlamak istemiyor. Kimse birbirini dinlemiyor. Anlamaya çalışmıyor. Kavramlar yalama oldu. Kavramlarla kavga ediyoruz. Onun için asıl sorunlar yenine, belki bir kalemde çözülmesi gereken problemlerle boğuşuyoruz" diye konuştu.
Başörtüsü sorununun Türkiye'nin gerçeği olduğunu vurgulayan Yazıcıoğlu, şöyle devam etti:
"Başörtüsünden dolayı mağdur olmuş insanlar var. Bunlar acılarını yıllardır kendi içlerine akıttılar. Yıllardır gözyaşlarını kimseye göstermediler. Belki evlerine hapis oldular, psikolojik travmalar yaşadılar. Ama yıllardır sabrettiler, şimdi böyle bir sorun yoktur diyemeyiz. Başka sorunlarımız var diye de bu sorunu görmezden gelemeyiz. Fakat bu sorun bir kalemde çözülmesi ve geçilmesi gereken bir sorundur. Türkiye'yi 40 yıldır meşgul edecek bir problem değil. 40 yıldır bundan dolayı gerilim yaşıyoruz.
'Efendim bunu yasaklayalım, sorun bitsin' dememiz mümkün değildir. Tam tersine bu gerilimi yaşamayalım, herkes eğitimde fırsat eşitliğine sahip olsun. Herkes çalışma alanında ve siyasette fırsat eşitliğine sahip olsun. Türkiye, Anayasa'da belirtildiği şekilde gerçek anlamda laik, sosyal ve hukuk devleti olsun."
Başörtüsü konusunun sadece üniversitede çene altından bağlanarak, şekil şartları getirerek sorununun çözüleceğine inanmadığını aktaran Yazıcıoğlu, "Bu defa her şeyin dışındaki her şeyi yasak haline getiriyorsunuz. Buna meydan vermemek lazım. Kimlik tespitine imkan verecek şekilde yüzü açık şekilde kılık kıyafet serbesttir diyeceksiniz" ifadelerini kullandı. Başörtüsü meselesinin rejim krizine dönüşecek bir mesele olmadığına işaret eden Yazıcıoğlu, "Türkiye'nin laikliği falan elden gitmez. Rejim yıkılmaz, Cumhuriyet ortadan kalkmaz. Tam tersine Cumhuriyet, laiklik güçlenir. Türkiye'de insanların mutluğu arttıkça devlete olan güvenleri ve bağlılıkları da artar. Devletle birlikte daha fazla üretme aşkına ve şevkine erişmiş olurlar" diye konuştu.
Türkiye'nin hala demokratikleşemediğini de savunan Yazıcıoğlu, "Hala din ve vicdan özgürlüğüne dayanan ortak fikir etrafında buluşamadık. Türkiye en önemlisi bir hukuk devleti olamadı. Tüm sorun buradan kaynaklanıyor" şeklinde konuştu.
Türkiye'de gerilimden istifade edenlerin bulunduğunu öne süren Yazıcıoğlu, "Bakın seçim öncesi gerilim oluşturuldu. Gece yarısı bildirileri yayınlandı. Ve iki kutuplu hale getirilerek seçimde iki tarafta bundan istifade etti. Şimdi başörtüsü meselesi üzerinden karşılıklı gerginlik ve gerilim oluşturarak yine kutuplaşma senaryosu uygulanıyor. Ve bu kutuplaşma üzerinden çatışma derinleştirilerek ya 'ak' ya da 'kara' haline, iki taraflı hale getirilmek isteniyor. Bunlar doğru şeyler değildir. Kimseye de faydası yoktur. Baykal'ın din alimi gibi konuşması, kendine göre fetva ehli gibi din üzerinde yorumlar yapması, din üzerinde yasak alanlar getirmesi doğru değildir. Üslup olarak da karşılıklı kullandıkları kavramlar toplumu germektedir. Sayın Baykal ve Sayın Başbakan'ın üsluplarına daha fazla dikkat etmeleri ve toplumu germemeleri gerekir. Eğer siyasiler toplumu germezlerse, siyasiler böyle işi bir rejim krizi gibi pozisyona taşımazlarsa, bunun üzerinde siyaset üretme gayreti göstermezlerse bir şey çıkmaz.
Yasak kalkarsa kutuplaşma kalkar, kimse kimsenin farkında bile olmaz" dedi.