Gündem
  • 21.11.2005 10:31

MUMCU: BAŞBAKAN BANA DAVA AÇSIN

Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, Meclis''te grubunu kurmasıyla birlikte, sesini Meclis kürsüsünden de duyuruyor. Galataport''a ilişkin gensoru görüşmeleri sırasındaki üslubuyla, ''''Sert muhalefete mi talip?'''' sorusunun gündeme geldiği bugünlerde İstanbul''da bir araya gelerek sohbet ettiğimiz Mumcu, Galataport denilince adeta yerinde duramıyor. ''''Kuşadası ihalesinde, ihaleyi, ikinci şirkete vermek için ihaleyi kazanan birinci şirketin sıkıştırıldığını ve sonunda ihalenin ikinci şirkete verildiğini, bu arada bir yıl sonra gerçekleşecek olan Galataport''un da bu anlaşmanın içinde olduğunun anlaşıldığını vurguluyor. Kutman- Ofer grubunun, ihaleden bir-bir buçuk yıl önce 2 milyon dolar ödeyerek yeni proje hazırlattıklarını söyleyerek, ''''Demek ki ihaleyi alacakları garantisi vardı!'''' yorumunu getiriyor. ''''TÜPRAŞ hisselerinin SPK''dan ve İMKB''den habersiz bir gecede apar topar satılması, millet ve kamu aleyhine kurulmuş bir tezgahtır'''' diyor. Galataport''a ilişkin iddialarını uzun uzun anlatan Mumcu, bir noktada duruyor ve soruyor: ''''Mesut Yılmaz niçin Yüce Divan''da yargılanıyor'''' diye sormaya hakkım yok mu? Röportaj: İrem Barutçu *** * Gensoru görüşmelerinde, Galataport''a ilişkin olarak Başbakan ve Maliye Bakanı''nı gerçekleri ifade etmemekle itham ettiniz. Hatta ''''Ortada belgelenebilir yalanlar var'''' ifadesini kullandınız. Bu üslubu, sert muhalefetin sinyalleri olarak algılayabilir miyiz? Hayır. Sert muhalefet anlamına gelecek bir şeyi, bugüne gelene kadar yapmadığımız gibi bugünden sonra da yapmayacağız. Sert muhalefetten neyin kast edildiğini bilmiyorum ama, muhalif olunacak konular vardır, olunmayacak konular vardır. İşte örnek veriyorum: ''''YÖK reformunu getirsinler, destek verelim'''' diyoruz. SiyasPartiler Kanunu teklifi verdik, getirsinler destek verelim. Sosyal dayanışma için bir model önerdik. Çocuk yuvalarında ortaya çıkan sorunlar, yalnızca Malatya''da yaşanmıyor. Bütün yetiştirme, kimsesizler yurtlarında, huzur evlerinde büyük trajediler yaşanıyor. Türkiye''de engellilerin sorunlarına ilişkin, kadınlara uygulanan şiddet konusunda büyük sorunlar var. Bütün bunlara, sorumlu yaklaşan bir muhalefet partisi olarak çözüm önerileri getiriyoruz. Bu çözüm önerilerine, iktidarın da katacağı her türlü olumlu katkıya açığız. Ayrıca, ''''İktidar getirsin çözümünü, destekleyelim.'''' diyoruz. Bizim sert olmak, yumuşak olmak gibi bir tercihimiz yok. Biz, ortada yürüyen sürecin Türkiye''nin yararına mı, yoksa zararına mı olduğuna bakarız. * Gensoru görüşmelerindeki sert tutumunuzu nasıl açıklıyorsunuz? Sayın Başbakan, Ofer ailesinden hiç kimseyle, hiçbir yerde görüşmediğini kendi ağzından beyan etti mi, etmedi mi? Etti. Bunun televizyon kaydı var, video kaydı var ve tanıkları var. Aynı gece, gün içinde gelişen haberlerin seyrine bakarak, bir televizyon programında, ''''Görüşmüş olabilirim. Bir kez yurt dışında görüştüm, Ankara''da görüşmedim'''' dedi mi, demedi mi? Dedi. Ertesi gün dört görüşmenin belgesi ortaya çıktı ve bu belgeler yalanlanmadı!.. İşte o günden itibaren Sayın Başbakan, sanki birileri kendisiyle bu konuyu tartışıyormuş gibi, ''''Sermayenin milleti ve yabancı sermaye'''' tartışması açtı! Üstelik, bu ülkede, yabancı sermaye tartışmasını açabilecek en son kişidir. * Neden böyle bir saptamada bulunuyorsunuz? Yabancı sermayeye karşı tutumu, özellikle belli inanç ve düşüncelere karşı tutumu tescilli bir kişi de ondan. Sayın Başbakan''ın mensup olduğu geleneğin dışında, Türkiye''de kimse sermayenin dinine ilişkin bir soru sormadı bugüne kadar!.. Bu tartışmayı kiminle yapıyor?.. Ona, bu insanların dininin, milliyetinin ne olduğunu kim soruyor? Tempo Dergisi''nde yayınlanan belgelerle, Sayın Unakıtan''ın Meclis konuşmasındaki beyanları karşılaştırıldığında ortaya çıkan apaçık gerçekler var ki, hem Sayın Başbakan, hem de Maliye Bakanı yalan söylüyor ve toplumu yanıltıyorlar. Sayın Başbakan kendisi hakkında yapılan karikatür için dava açıyor. Meselâ benim bu cümlem için de bir dava açmasını bekliyorum. * Gensoru görüşmelerinde ifadeleriniz için mi konuşuyorsunuz? Evet. Ya da şimdi size yaptığım beyan dolayısıyla inşallah bize bir dava açar. Çünkü bu söz, gerçek dışı ise, gerçeklerle bağdaşmıyorsa, apaçık hakarettir. Ama benim kastım hakaret değil. Benim kastım, Sayın Başbakan''ın yürüttüğü, bizzat sahip çıktığı bu işte, kamu yararının korunduğu konusundaki kuşkuları ifade etmek ve Sayın Başbakan''ın sözleri arasındaki çelişkileri, yalanları işaret etmek. Benim, Sayın Başbakan''ın kişiliğini rencide etmekten umacağım bir fayda yok... * Diyorsunuz ki, ''''Sayın Başbakan kendisi hakkında yapılan karikatür için bile dava açıyor.'''' Size açılmış bir dava henüz yok, değil mi? Sizce, karikatürcü için dava açan Başbakan, benim için niye dava açmıyor? Kedili karikatüre alınganlık gösteren Sayın Başbakan, bu isnada, ''''yalan'''' isnadına karşı niçin dava açmıyor? Çünkü mahkemece ispat edilmiş bir durum olmasından korkuyor... Kur''an''ı keşke daha sık okuyabilsem! Kur''an''ı keşke daha sık okuyabilsem! * Genel Kurul''da, AKP''li milletvekillerine Maun süresini hatırlattınız. Sık sık Kur''an okur, Kur''an''dan alıntılar yapar mısınız? Ben, bir Müslüman''ım. Kur''an''a şartsız, şüphesiz inanırım. Ama çok okuduğumu söylersem, yalan söylemiş olurum. Dürüstçe ifade etmek gerekirse, çok sık okuyamıyorum. Bu soruyu, ''''Keşke daha çok okuyabilsem!'''' diyerek cevaplamak isterim. * Grupta yaptığınız ilk konuşmada, Necip Fazıl Kısakürek''in Kurt Taksimi dörtlüğünü okudunuz. Konuşmanızı, Nazım Hikmet''in ''''Bu Memleket Bizim'''' şiiriyle noktaladınız. Bunlar, her siyasgörüşü kucaklayacağınıza dair bir sinyal midir? Hayır. Nazım da, Necip Fazıl da Türk şiirinin şâhikalarıdır. Şiirlerini, 17 yaşımdayken de yüreğim titreyerek büyük bir heyecan içinde okurdum; bugün de aynı biçimde okuyorum. Ayrıca bu şairlerin, çok daha güzel şiirleri de vardır. O şiirleri, sadece konu oraya geldiği için orada okudum. Bizim ifade etmekten aciz olduğumuz pek çok şeyi, mükemmel biçimde ifade ettikleri ve bu ülkeye ait ortak değerler oldukları için hiç tereddüt göstermeden bu zenginliklere müracaat ediyorum. Ama ardında, kontrastlık, karşıtlık, denge ilişkisi gibi düşünceler yok. Öymen, Erdoğan''ı iktidara kaldırıyor! * Geçtiğimiz günlerde, Türk siyasetinde dans polemiği yaşandı. Onur Öymen, ''''Tayyip Erdoğan, bir baloda bir hanımı dansa kaldırabilir mi?'''' diye sordu. Evet, CHP ve YÖK, elbirliğiyle AK Parti''yi bir dönem daha iktidarda tutmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Onur Öymen, Tayip Erdoğan''ı dansa değil, iktidara kaldırıyor! * Eşinizle dans eder misiniz? Doğrusu, bu konuda biraz mahcubum. Ancak hiç yapmadığım bir şey de değildir. * Öğrencilik yıllarınızda çok güzel bağlama çaldığınız anlatılır. Halen çalıyor musunuz? Çalarım. Maalesef seyrekleşti artık. Ancak, kendime ayırdığım zamanlarda, yapmaktan en çok zevk aldığım iştir. Tehdit olarak algılandım * Galataport''a ilişkin gensoru önergesindeki konuşmanızın ardından, ''''Mumcu, Baykal''ın hırçınlığını geride bıraktı'''' diye yazan gazeteciler de oldu. Hırçınlığa talip misiniz? Siyasete girdiğim günden beri, birileri beni ve tutumumu tehdit olarak algıladı. Bu sadece iktidar çevrelerine ilişkin bir şey de değil. Siyasette, statüko içindeki yerinden hoşnut olan, işleri tıkırında olan, ama işleri hukuk ve ahlaka aykırı şekilde tıkırında olan insanları tedirgin eden bir duruşum oldu. Buna, ''''Sinirlilik'''' dendi, buna ''''Sertlik, aykırılık'''' dendi. Bunlar denmeye de devam edecek. Soğukkanlı ahlaksızlığa, samimi ve heyecanlı bir muhalefet yapıyoruz. * Kısaca?.. ''''Güzel güzel geçinip gidiyoruz'''' diyen arkadaşlar, artık geçinemeyecekler! Bugün Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 10:36

İLGİLİ HABERLER