Gündem
  • 19.4.2006 15:39

MUMCU: HÜKÜMET TÜKÜRDÜĞÜNÜ YALAYACAK

ALİ ULURASBA
ANKARA - Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, "Hükümet bir baskın seçime kaçacaktır. Tükürdüklerini yalamak için de uyduracakları bahane 'hodri meydan' bahanesi olacaktır. Yani onların iktidarı mı yoksa milletin iktidarı mı çatışmasını yaratmak olacaktır. O bakımdan hükümetin hazırladığı bu uzağa kimsenin düşmemesi gerektiğinin altını çizmek istiyorum" dedi.
Turgut Özal'ın ölümünün üzerinden 13 yıl geçmesine rağmen toplumun hala özlemle Özal'ı yad etmesinin önemli olduğunu belirten Mumcu, "Bunun sebebi toplumun hafızasında tatlı bir hatıra bırakmış olması. Biz sadece bugün kaybettiğimiz bir devlet adamını hayırla anarak onun hatırası için bir şey yapmayalım, onun hatırasından bugüne taşıyabileceğimiz ne varsa ona bakalım. Özal hakkın rahmetine kavuşmuştur. Onu geri getirecek bir kudrete sahip değiliz. Ama milletin onda aradığı ne varsa, milletin onda bulduğu ne varsa, onu özlemekte ne varsa onları geri getirmek, onları hayata geçirmek yarım kalanları tamamlamak ve bıraktığı yerden çok daha iyi yere götürmek bizim boynumuza borçtur" şeklinde konuştu. Onun öldüğü gün açılan 3 pankartın hafızalara kazındığını belirten Mumcu, bunların "dindar Cumhurbaşkanı", "sivil Cumhurbaşkanı", "demokrat Cumhurbaşkanı" olduğunu kaydetti.
"Özal, içinden çıktığı kabuğu beğenmeyen civcivlerden değildi" diyen Mumcu, Özal'ın "inanç ve ibadet özgürlüğü", "ifade özgürlüğü", "girişim özgürlüğü" Anavatan Partisi'nin kuruluş felsefesi yaptığını belirterek, "Bu 3 özgürlük, Anavatan Partisi'nin kurucu fikirlerini ifade eder. Özal'ın Türkiye'ye birçok mirası var. Miraslarından bir tanesi de Anavatan Partisi'dir. Bu miras da kimsenin malı değildir. Bu parti de milletin malıdır. Bu partide bu düşünceyi içselleştirmiş herkese sonuna kadar açıktır. Her makam her görev her yetkiyle açıktır. Türk demokrasi tarihinin yegane demokratik partisi olarak açıktır" ifadelerini kurdu. Mumcu, Türkiye'nin Özal'ın fikirleriyle katedeceği daha çok mesafe olduğunu, bunun aracının da Anavatan olduğunu belirtti.

CEMİL ÇİÇEK'E SERT ELEŞTİRİ
Mumcu konuşmasında, "seçim hesabı" ile ilgili hazırlanan düzenleme konusunda Adalet Bakanı Cemil Çiçek'i sert bir şekilde eleştirdi. "Cemil Çiçek akıllı biz alemin enayisiyiz" diyen Mumcu, "Biliyoruz. Bazı arkadaşlarımızın, kabinedeki bazı arkadaşlarımızın yerin üstündekinin 2 katı yerin altında boyları var. Onu biliyoruz da bizde siyasete dün başlamadık. Ne olacak, partilere yardımlar şeffaflaşacakmış. Kim denetleyecek, idare. Yani seçime giderken kanunu hukuki mahkeme kararıyla tescil edilmemiş siyasi partiler beş kuruşsuz elleri ayakları bağlı seçime gidecekler siz de aldığınız hanine yardımlarıyla eşin dostun Ali Dibo oyunlarıyla biriktirdiğiniz imkanlar. Ondan sonra bunun adına demokrasi ve siyasi etik diyeceksiniz biz de buna inanacağız millet de sizi alkışlayacak mı zannediyorsunuz?" açıklamasında bulundu.
Mumcu, terörle mücadele gibi önemli bir yasada düzenleme yapılacağını, ancak kimsenin kendilerine bir şey sormadığını, bunun da demokrasi kaybı olduğunu ifade ederek, "Yeter ki birilerinin elinde başka gayelerle kullanılmaya müsait bir biçimde önümüze getirilmemişi olsun. Çünkü biz bunun acısını çektik. Yıllarca terörle teröristle onun mağduru olan vatandaşları ayıramayan insanların yanlışlarını da Türkiye bedelini terörle birlikte ödedi. Terörle mücadele hak ve özgürlükler alanı daraltılarak yapılabilecek bir şey değildir. Kaldı ki bölücü hareket klasik manada eski usullerle terör yöntemlerini de kısmen değiştirmiş durumdadır ve daha büyük değişikliklerle baş vurmanın hazırlığı içindedir" diye konuştu.
İnsanın bağışıklık sisteminin hasta olduğunu ifade eden Mumcu, "Toplum niye hasta oluyor toplumsal bağışıklık sistemi zaafa uğradığı için hasta oluyor. Yoksa toplumun terörle başını ağrıtan şey mikrobun kendisi değil, mikrop olmasaydı olmazdı ama mikrop vardı ve olacak, bizim yapmamız gereken şey sinek avlamak değil, bataklığı kurutmak. Bizim yapmamız gereken şey doğrudan doğruya mikrobu hedef almak değil bağışıklık sistemini güçlendirmek. Vücudun her yerine kan göndermek" ifadelerine yer verdi.
Mumcu konuşmasında, "Bu akılla, bu kafayla ne terörle mücadele edilebilir ne de bunlarla bir yere varılabilir" dedi ve çözümün devlet-vatandaş ilişkilerini kökünden değiştirecek bir demokratik devrimde olduğunu, bunun da bir bayramlık bir idamlık gömleği olanların başarabileceğini kaydetti. Mumcu, "Diyarbakır'da güvercin Söğüt'te şahin gibi durmakta değil iş, her yerde adım gibi durmakla yapılır bu iş. Bir gömleği çıkarıp bir gömleği giymekle demokrat olunmaz. Hangisini giydiklerini de anlamış değiliz ama" değerlendirmesini yaptı.
Mumcu, hükümetin yen bir tasarı getirdiğini, getirdiği tasarıda fikri mülkiyet haklarında korunan hükümleri işlemez hale getirmeyi planladığını, bunun apaçık bir gerici başkaldırı olduğunu belirterek şöyle konuştu:
"Çünkü fikri mülkiyeti korunması gereken bir hak olduğu yolunda insanlık bütün dünya ittifak etmişken, Türkiye fikri mülkiyet haklarını koruyan mevzuatı daha da geriye götüren, Türkiye'yi çağın gerisine doğru sürüklemektedir. Bulunduğu konumlarını, bir tekelci imtiyaz olarak görme ihtiyacındaki kurumların ittirmesi, kaktırmasıyla ne yaptığından habersiz bir hükümet fikri mülkiyet haklarından geriye gidiyor. Bu yasayı çıkaramazlar. Niye çıkaramayacaklarını da söyleyeyim. 4 gün sonra ABD ve AB büyükelçileri gelir 'Herhalde AB ile ilişkileri kestiniz herhalde bu çağda yaşamaktan vazgeçtiniz?' diye sorarlar, bunlar da 'Pardon hata yapmışız' derler. Ben şimdiden haber veriyorum. Bu ülkeyi daha fazla rencide etmeyin. Her ne kadar hükümete kendi hikmetinizden ibaret gibi bakıyorsanız o Türkiye Cumhuriyeti Devleti'dir. Onun itibarının bu kadar ayaklar altına alınmış olması bizi üzer. Bütün milletimizi baş kaldırmaya davet ediyorum. Başkalarının hakları için onların adına seslerinizi yükseltmezseniz yarın kendi haklarınız elinizden alındığında sıra size geldiğinde söyleyecek sözünüz kalmaz. Bu gerici, Türkiye'yi geriye götürücü girişime karşı lütfen sesinizi yükseltin. Bu kültür insanlarını, sanat insanları yalnız bırakmayın. Dar kafalı insanların keyfiliğine teslim etmeyin. Bu bizim için değil bu ülkenin geleceği için geçerli."
TOBB, TÜSİAD başta olmak üzere sivil topum örgütlerine seslenen Mumcu, "Beyefendiler ne oldu? Niye sesiniz çıkmıyor? İktidar veriyor siz de onun verdiklerini kendi bilançolarınızda kar olarak görüyorsunuz. İktidar sizden siz iktidardan razısınız. Ama ödeyen razı değil. Bu alan razı veren razı oyununu teşhir edeceğiz" ifadelerini kullandı.

İKTİDAR BASKIN SEÇİME HAZIRLANIYOR
Mumcu, konuşmasında iktidarın baskın seçime hazırlandığı iddiasında da bulunarak, "İktidar bir baskın seçime hazırlanıyor. Her ne kadar 'Erken seçim vatana ihanettir' nutukları atsalar da. Kendi kifayetsizliğinin yarattığı kıskaç içinde bocalıyor. Bu güne kadar popülizm amacıyla süt sağdığı damarlardan kan geliyor. AB memesinden süt yerine kan geliyor. Enflasyon memesinden süt yerine kan geliyor. Milletin asabı bozuldukça iktidarı bir korku alıyor. Boşuna değildir parti temsilcilerinin Amerikalar'a kadar gidip 'aman bizi delikten süpürmeyin' diye yalvar yakar olmaları. Bana göre hesapları Ramazan Bayramı'ndan hemen sonraki günlerde seçime gitmektir. Buna giderken de tükürdüklerini yalamaya kendilerini hazırlıyorlar. Hani erken seçim vatana ihanetti ya bu kıskaçtan fatura gelmeden seçimi aradan çıkarmak istiyorlar. Devlet ve siyaset arasında bir gerginlik çıkarmaya çalışıyorlar" dedi.
Cumhurbaşkanının yaptığı açıklamalarla AK Parti'nin değirmenine su taşıdığını ifade eden Mumcu, şöyle dedi:
"Sayın Cumhurbaşkanı ve bazı kurumlar adına konuşan kişiler de tıpkı geçmişte olduğu gibi arzu ettiklerinin tam tersine yaptıkları şeylerin, takındıkları tutumların toplumdaki karşılıklarının ne olduklarının farkında olmayarak ortaya koyduğu tutumla, AK Parti'nin değirmenine su taşıyorlar. Bu ülkenin temel meselesi yoksullaşma, işsizlik, yanlış ekonomik politikalarla bu milletin bütün imkanlarının sömürülmesi, bölücülük, adaletsizlik devlet vatandaş ilişkilerinin vatandaşı insanı merkeze alan bir biçimde dönüştürülmesini mümkün kılacak bir demokratikleşmenin hayata geçirilmesidir. 50 senedir tekrar edilen tehdit sözleriyle bu ülke bu sözleri sarf edenlerin arzu ettikleri yöne gitmedi. Her şeyi yaptılar darbeler yaptılar post modern darbeler yaptılar, tepkiler gösterdiler nereye vardı iş? Bunlardan hangisi nereye vardı?
AK Parti'nin değirmenini su taşımaktan vazgeçsinler. Değerler üzerinden sarf ettiğiniz her söz din, laiklik üzerinden sarf ettiğinizi her söz, din ve laiklik kavramından beslenen iki partinin değirmenine su taşıyor. Birisi AK Parti birisi CHP. Hükümet bir baskın seçime kaçacaktır. Tükürdüklerini yalamak için de uyduracakları bahane 'hodri meydan' bahanesi olacaktır. Yani onların iktidarı mı yoksa milletin iktidarı mı çatışmasını yaratmak olacaktır. O bakımdan hükümetin hazırladığı bu uzağa kimsenin düşmemesi gerektiğinin altını çizmek istiyorum. Türkiye bu defa seçime gerçek bir gündemle gitmelidir. Millet AK Parti'ye şunun hesabını soracaktır. 'Yasaklarla mücadele edeceğiz' dediniz ne yaptınız. Sizin elinizde Anayasa değiştirecek çoğunluk vardı ne yaptınız. Hiç kimse aklına geleni konuşmasın. Milletin duyarlılıklarını da devletin değerli ilkelerini de dikkate alan sağduyu ve soğukkanlı konuşmak mecburiyetindedir. Bu bulundukları makam ve mevkilerin onlara yükledikleri ve görmezden gelemeyecekleri bir sorumluluktur. Biz seçimi istiyoruz. Olabileceği kadar yakın olmasında hiçbir mahsur görmüyoruz. Ancak bu seçimin AK Parti ve CHP'nin işine gelecek şekilde din laiklik muhafazakarlık gibi kavramların yoğun yaşandığı değil. Hakiki sağduyulu bir kalite yarışının olduğu bir seçim olsun istiyoruz. Onun için de AK Parti'nin kurduğu tezgaha milletin ve başkalarının düşmemesi gerektiğini söylüyoruz."
Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 07:33

İLGİLİ HABERLER