KAYNAK : Haber Vitrini
Star Ankara Temsilcisi Murat Çelik bir dönemin perde arkasını yazdı.Kemal Derviş, farklı mekanlardaki sohbetlerinde hep aynı konuya vurgu yapıyor, aklında bir 'CHP-AKP koalisyonu' olduğunu gizlemiyordu. Bunun için bir şart vardı, önce AKP ehlileştirilmeliydi...
BUGÜN ve yarın, yakın geçmişe; şöyle birkaç ay öncesine döneceğiz... Ankara siyasetinin en hareketli ve hararetli günlerine. Türkiye'nin gözünün kulağının, 'baş aktör'de, Kemal Derviş'te olduğu dönemden söz ediyoruz.
O günlerde yaşanan bazı 'bilinmeyenler'i anlatacağız. Bilinmeyen bazı buluşmaları, duyulmamış bazı olayları, gizli kalmış bazı diyalog ve anekdotları...
Anlatacaklarımız, bizzat şahit olanların bize aktardıklarından oluşuyor. Sonuçlar, Kemal Derviş ve yakın çevresindekilerin zihniyetlerinin, olaylara yaklaşımlarının ve dünya görüşlerinin çok net izlerini taşıyor.
O gece...
Tarih 8 Ağustos 2002. Yer Ankara Mest Restoran.
Hatırlayanlar olacaktır; hani şu 'gündemdeki isimler'in farklı masalarda da olsa, tesadüfen aynı mekanı paylaştıkları gece...
O gece Mest Restoran'ın bahçesindeki masalardan birindeki (buna '1 numaralı masa' diyelim) dört kişi şöyleydi: Dönemin Devlet Bakanları Kemal Derviş ile Fikret Ünlü, (Derviş'in danışmanı, Ünlü'nün kızı) Oya Ünlü ve Arı Grubu'ndan Genç Arı Direktörü Damla Gürel.
Hemen yakındaki bir başka masada (bu da '2 numaralı masa' olsun) Yeni Türkiye Partisi (YTP) Genel Başkanı İsmail Cem ile o dönem YTP'ye katılan, ancak daha sonra ayrılan, Süleyman Demirel'in özel doktoru Profesör Osman Müftüoğlu.
Ve bir diğer masada ('3 numaralı masa') yine dönemin Demokrat Türkiye Partisi (DTP) Genel Başkanı Mehmet Ali Bayar ve kurmayları.
O günlerde, Derviş henüz kararını vermemiş ancak İsmail Cem ve Hüsamettin Özkan ile (yani YTP) beraber hareket ettiğini söylüyor, YTP de DTP ile (yani M. Ali Bayar) ittifakın rötuşlarını yapıyordu.
Durum böyle olunca, yukarıdaki isimlerin, üç ayrı masada da olsa, aynı restoranda bir arada bulunmaları daha da dikkat çekici bir hal alıyordu.
Oya Ünlü bağırdı:
'Sana ne!..'
Yemekten dışarıya sızan bilgiler, karar aşamasında olan Derviş'in nasıl hareket edeceğine dair tahminlerle sınırlı kalıyordu. Oysa, 8 Ağustos Perşembe gecesi '1 numaralı masa'daki iki kadın, herkesin gözü önünde birbirlerine bağırmışlar, kavga etmişlerdi.
Arı Grubu'ndan Damla Gürel, (ki şu anda Derviş'in kontenjanından CHP İstanbul 3'üncü bölge 6'ncı sıra adayı) Kemal Derviş'e, şöyle diyordu:
- Kemal Bey, bu iş bitsin artık. YTP doğru adres. YTP'ye katılın, YTP'de devam edelim.
Ne oluyorsa da, işte o anda oluyordu. Daha Kemal Derviş lokmasını yutup, Damla Gürel'e yanıt vermeye fırsat bulamadan, Oya Ünlü'nün sesi duyuluyordu.
- Sana ne!..
Oya Ünlü'nün sesi öyle yüksek bir tonda çıkıyordu ki, diğer masalardan bütün kafalar aynı anda, aynı yöne dönüyordu. Tabii İsmail Cem ve M. Ali Bayar'ınkiler de... '1 numaralı masa' meraklı bakışların odağına dönüşüyordu...
Oya Ünlü, çevrenin sessiz tepkisine aldırmadan, sözlerine yine yüksek perdeden devam ediyordu:
- Sana ne Damla? Sen ne karışıyorsun... Bırak...
Oya Ünlü'nün bu sert çıkışının nedeni, Derviş'in YTP'yi tercih etmesi halinde babası Fikret Ünlü'nün bu adrese gidemeyeceğini düşünmesiydi. Fikret Ünlü ile İsmail Cem'in arası soğuktu ve Oya Ünlü bu nedenle 'patronu'nun Cem ile birlikte olmasına karşıydı...
Bu noktada, Oya Ünlü'nün açıklamasına da yer verelim. Ünlü, Mest Restoran'daki akşam yemeğinde yaşananlarla ilgili olarak, 'Damla Hanım ile tartışmamızı gerektirecek bir görüş ayrılığımız yok. Öyle bir olay hatırlamıyorum. Ama hararetli bir sohbet olmuş olabilir. Kim nasıl anladı bilmiyorum ama biz kavga etmedik' dedi.
ABD dönüşü değişenler ve AKP'yi 'ehlileştirmek'
Yine aynı dönem... Ağustos başı...
Kemal Derviş, kafa derisindeki lekelerin tedavisi için Amerika Birleşik Devletleri'ne gitmişti. Derviş'in, Temmuz ayı sonunda Washington'da geçirdiği on günün üzerindeki sır perdesi, Başbakan Ecevit'in kendisini arayıp ulaşamaması üzerine daha da kalınlaşıyordu.
Dönemin Ekonomiden Sorumlu Bakanı Ankara'ya döndüğünde, bazı dikkatli gözler tedavi edilen lekelere yönelse de, doğrusu büyük çoğunluk, Derviş'in kafasının dışı değil, içindekilerle ilgileniyordu.
Ve kapalı kapılar ardında yapılan toplantılarda görülüyordu ki, ABD seyahati, Derviş'in kafasının dışındaki görüntüden çok, içindeki fikirleri yeniden şekillendirmişti.
Derviş, Oya Ünlü ile birlikte katıldığı birkaç toplantıda, yine Arı Grubu'ndan bazı isimler ve temas ettiği kimi siyasetçilere şunları söylüyordu:
- Birinci mesele AK Parti'nin modernize edilmesi. Bence, biz Tayyip Erdoğan'ı ve AK Parti'nin ehlileştirebiliriz. Böylece, bu kitleyi de ehlileştirebilir, modernize edebiliriz.
Kemal Derviş, farklı mekanlardaki sohbet ve değerlendirmelerde, hep aynı konuya vurgu yapıyor, aklında bir 'CHP-AKP koalisyonu' olduğunu gizlemiyordu. Ama bunun için bir şart vardı, önce AKP 'ehlileştirilmeli'ydi...
Yarın: Derviş'in 'B Planı' neydi? Ankara Sheraton'daki kahvaltıda kimler, neler konuştu? Oya Ünlü hangi konuda kestirip attı?
(stargazete)
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 18:27