Gündem
  • 17.6.2003 12:05

POLİS ŞEFİNİN YOLSUZLUK KOMİSYONU İFADESİNDE MESUT YILMAZ'A ŞOK SUÇLAMALAR: 'VURGUN TİMİNİ YILMAZ DAĞITTI'

ANAP eski lideri Mesut Yılmaz'ın TBMM Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu'na ''Dikkate almayın'' dediği Şerafettin Bural, eski Başbakan'ın kardeşi Turgut Yılmaz'ı, yolsuzlukla mücadele eden kadroları dağıtmakla suçladı. Bural, ANAP eski Grup Başkanvekili Beyhan Aslan'ın talimatı üzerine 80 emniyetçinin bir günde atandığını ileri sürdü. Yolsuzluk Komisyonu'na bilgi veren Örümcek Ağı ve Balina Operasyonu'nun başındaki emniyetçi Şerafettin Bural, İzmir ve Ankara'da Mali Şube, Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şube müdürlükleri yapmıştı. Halen Emniyet Genel Müdürlüğü Güvenlik Dairesi Başkanlığı Toplumsal Olaylar Şube Müdürü olan Şerafettin Bural'ın Türk siyasetini karıştıracak ifadeleri şöyle: KARŞIMIZDA ANAP Örümcek Ağı operasyonu Iğdır'da başlatıldı. Iğdır'daki şirket kurucusu bir eski Belediye Başkanıydı. Biz 1999 yılında 1-1.5 milyon dolarlık bir operasyonla bu işin farkına vardık. 2000 yılında İzmir Mali Şube Müdürlüğü'ne getirildiğimde hesap uzmanları kurulundan uzman arkadaşlar olayı derinleştirdi. İzmir'de bilmeyerek başka bir ayağına takıldık. Raporlara göre 70 trilyon naylon faturayla başlamıştı. İzmir, Gaziantep, Uşak dahil tüm Türkiye'deki gümrükleri kapsıyordu. 480 milyon dolarlık hayali ihracat organizasyonu çökertildi. Kamuoyu Balina diye biliyor ama ismi önemli değil. Aynı partiye mensup, aynı partinin sempatizanları karşımıza çıktı. Anavatan Partisi karşımıza çıktı. İzmir'deki çalışmalar devam ederken gerçekten çok büyük delillere ulaşıldı. 2000 yılında İzmir DGM Başsavcılığı, Adalet Bakanlığı'na yazılar yazıldı. 480 milyon dolarlık, işte, savcı görevini yaptı, iddianameyi tamamladı. Ama 'Ben bu işin altından kalkamıyorum, iddianameyi açtım devam edeceğim' dedi. İlk gün 3 milyar dolarlık organizasyon çökertildi. Bu küçük bir organizasyondur. Biz 40 organizasyondan sadece iki tanesini çökertebildik. 38 tanesinin daha çökertilmesi lazım. 2008'TE TEMİZLENİR Yöntemler deşifre edilince başka yöntemler buluyorlar. Biz 1998 yılının pislikleriyle uğraşıyoruz. Sene 1993. Demek ki 2003 yılının pisliklerini 2008'de temizleyeceğiz. Biz bütün devlet kademeleri olarak maliye müfettişleri, hesap uzmanları, bayındırlık, diğer müfettişler ve bizler, şu anda 7 sene öncesiyle uğraşıyoruz. Birinci, ikinci iddianame var. Erol Aksoy, Tuncay Özilhan, İzzet Özilhan, Niyazi Önen, maalesef söylemek istemiyorum, borsadaki ünlü şirketler vardı Örümcek Ağı iddianamesinde. Başsavcı Cevdet Volkan'ın da çok önemli destekleri oldu. Hamza Keleş'in deyimiyle 'fiktif hareket' 56 milyar dolar. Bu işin hayali ihracat boyutu olduğu gibi daha giremediğimiz 'izinsiz ithalat' boyutu da var. Bir adamın bir günde çıkardığı 80 milyon dolar para var, bir İranlının.. Bankalar boyutu da var. 1.7 milyar dolarlık bir Aslıtürk (Orhan Aslıtürk) operasyonu var. Dört dörtlük bir operasyon. Ankara ve İzmir'de başlattığımız yaklaşık 5 milyar dolarlık bir hayali ihracat var. Komplodan sonra, bu işi yapan görevlilerin taciz edilmesinden, sürgün edilmesinden sonra bu operasyonun giderilmeyen boyutları oldu. Hayali ihracat, naylon fatura, taahhüt kapatma işleri. Gülay Hanım var. Yine İstanbul'da operasyonda Muhammet Ciğer, Orhan Mithat Kestane var. Hayali ihracatta döviz gelmeden alınmış gibi gösteriliyor. Buna biz döviz alım belgesi diyoruz. Bu fiktif işlemi yapan insanlar binde 2 alırlar. Yani bu 5 milyar dolarda sadece bankalara 10 milyon dolar kayıtdışı para ödenmiştir. 3 Kasım seçimlerinden önce projeli grup vardı. Bilhassa Kaçakçılık Daire Başkanlığı'nda, bu işi bilen ekipler dağıtıldı. Ankara organizede biz bu operasyonu yönetirken daha üstlere çıkmamız lazımdı. Bu şekilde üst yapıda bir siyasi irade karar verdi ve bir anda 3 Kasım seçimleri öncesinde operasyon yapan il emniyet müdürlüğü dağıtıldı, emniyet müdürlerinin tayinleri yapıldı. Alt kademede şube müdürleri, başkomiserler, polislere kadar bu işi yapan grup dağıtıldı. Dürüst, ilkeli memurlar pasifize edildi. Bizden sonra, 3 Kasım'dan sonra olaylar imha edilmiştir, durdurulmuştur. Yerimize gelen arkadaşlarda da özveri var, devlet hizmeti devam ediyor, yarım bırakılan operasyonların bir kısmında çalışmalar devam ediyor. Ama elbette herkes kendini himaye edecek adamı ister. ÇOK ÖNEMLİ KİŞİ: TURGUT YILMAZ Ali Küçükaydın (Komisyon üyesi- AK Parti): Teknik dinleme yaptınız değil mi? İzinli? Tabii. Ali Küçükaydın: Teknik dinlemeleriniz var. O bir yere kadar ulaştı bildiğim kadarıyla, değil mi? Yani birilerine ulaştı. Hatta çok önemli bir kişiye ulaştı ya da çok önemli bir kişinin kardeşine kadar ulaştı. Ulaştı efendim, maddi bilgi, belge olarak. Ali Küçükaydın: O bilgiler, belgeler elinizde sizin; yani elde ettiniz. O noktada size müdahale edildi. Kesinlikle evet. 147 klasör maddi bilgi-belge var. Bunlar delillendirilmeyi bekliyor. Azmi Ateş (Komisyon Başkanı): Ben sorumu tekrarlıyorum; Çok hayati olan, önemli olan bu operasyonun zirvesi kime doğru gidiyor? Yani eğer verebilecekseniz bize isim olarak lütfederseniz bize yardım etmiş olursunuz. Güvenlik kuvvetlerinin başarıyla görev yapanların dağıtılma olayının sebebi Turgut Yılmaz Bey'dir. YABANCI SERVİSLER Hayali ihracat ve ihracatçı kollanarak devlet işlemez hale getirilmiştir. Haksız olarak trilyonlarca vergi iadesi ödenmiştir. Yurtdışından gelen paraların isimlerini okuyorum: İranlılar, Suriyeliler ve maalesef yabancı ülke istihbarat örgütlerinden insanlar var. Parayı gönderenler yabancı uyruklular, parayı alanlar, arz etmeye çalıştığım üst yapının şoförleri. Aynı Egebank'ta olduğu gibi, hizmetçiler, 56 milyar dolarlık fiktif dab. Ve şu anda 76 ülkeyle yazıştık. Maalesef 2 bine yakın cevapta, o ülkede ihracat yapılan firma yok. Kimisinde firma var, ilişki yok. Firmaların kuruluşunda şoförler de var, akıl hastaları da, ölüler de. Ama üst yapı da var neticede. KDV iadesini en az alan 1 milyon dolar almış. Sayın Erol Aksoy ve iade etmiş başka birine. Ben 1983'ten beri Erol Aksoy ismini duyuyorum, ilk defa sanığımız oldu. ÜÇÜNCÜ KATTAYIZ Çıkan afla, siyasetçiyle bürokrat arasındaki bağı kopardılar. Bazı bürokratların yargılanması söz konusuydu, ama her konuda. Orada da bağ koptu. Ben bunu beş katlı binaya benzetiyorum. Biz halen üçüncü katındayız. Yolsuzlukla, hortumla mücadelede üçüncü kattayız. Kayıtlara geçen açığa alınma gerekçem 57. Hükümet'e komplo yapmak, sahtecilik yapmak. Zannediyorum böyle suçlamalar vardı. Ağır Ceza'da yargılandım, takipsizlik aldım. Önce DGM operasyonu yürütürken açığa alındık. Sebebi işte yüzyılın en büyük siyasi komplosunu yapmaktı. Sayın Bakana gittik (Rüştü Kazım Yücelen), ifadelere ek yapılmadığını, aynen yayınlandığını söyledim. Sayın Mesut Yılmaz ve Turgut Yılmaz hakkında ifade almadığımızı belgelerle götürdüm. Sayın Abdurrahman Yakupreisoğlu'nun 27 safyalık ifadesi var İzmir'de alınan. Bunları ispat edebiliriz. Hayali ihracatla ilgili her şeyi ispat edebiliriz. Kendisi bize, 'Siz rejimi kötülemişsiniz, Türkiye Cumhuriyeti rejimini' dedi. Sonunda bana haklısın dedi, ama kaset televizyonda yayınlanınca açığa alındım. SÜMER ORAL ÜST YAPIYI OLUŞTURUYOR Abdurrahman Yakupreisoğlu'nun 27 sayfalık ifadesinde bir buçuk satırını bir ispat ettik. Orada biz Mesut Yılmaz'ın ismini yazmadık ifadeye. Ama DGM savcısında söylemiş. 'Sümer Oral üst yapıyı oluşturuyor' demiş. Ben bilmem, savcıya söylemiş. (Bu anda, Komisyon Başkanı Azmi Ateş, dinlemeyi önlemek için üyelerden cep telefonlarını topluyor.) 700 TRİLYON LİRA İki tane Erol Kohen, bir tane Erol Erkohen var. Bir Erol Kohen madenci. Diğer Erol Kohen bizim Örümcek'teki. Cumhurbaşkanlığı'ndan gönderilen şikayetçileri tarafından tespit edilmiş. Erol Erkohen de İsrail'e kaçan şahıs. O da Erol Evcil, Niso (Nesim Malki) cinayetiyle irtibatlı. O operasyonda sayın Başbakan Yardımcısı söyledi, bir gecede 700 trilyon el değiştirdi. Maalesef buraya gelirken çok sevdiğim bir işadamının da 70 milyon dolarlık hayali ihracatı çıktı. Üzüldüm ama hesap verecek. KARADENİZ OTOYOLU Bir müsteşar yardımcımız Sedat Aban beni çağırmış, herkesin ortasında 'Dürüst insanlara benziyorsunuz, Karadeniz otoyoluna girin eğer erkekseniz' demişti. Karadeniz otoyoluna girerseniz Hükümet düşer demişti. Bunu bana söyledi, vasiyet eti. Biz Karadeniz Otoyoluna giremedik. Kayıtlarda vardır, bir de şey dedi, 'Siyaset olmadan ihale alınmaz'. Otoların ithal edilmesinde sahte belge tanzimi var. Ankara ayağı var, İstanbul ayağı var. Devlet birimleri yolsuzluğun farkına varamadı. 1994'ten beri girmiş çıkmamış 59 bin araç var. Bizim DGM koordinesinde Gümrüklerle beraber tespit ettiğimiz sahte belgelerle giren 10 bini aşkın araç var. Başka boyutu var. Kırgızistan'dan 2 bin araç gelmiş, Türk Cumhuriyetlerden oradaki öğrenciler adına. Oradaki öğrenci karnını zor doyuruyor, nasıl Mercedes getirsin? BEYHAN ASLAN... Geçmişte İstanbul Emniyeti'ne 80'e yakın atama yapıldı. Bu atamanın şekli, yargılanan kişi (Maks Cohen), sayın Beyhan Aslan'a faks çekiyor, diyor ki '80 tayini yapın'. Sayın Beyhan Aslan'ın özel kaleminden imzasıyla Emniyet'e faks çekiliyor, 'şunların tayinini yapın' diye. O zamanki Emniyet Genel Müdür Yardımcımız tayinleri yapıyor ve sayın Beyhan Aslan'a fakslıyor, 'tayinleri yaptım' diyor. Bu tayin tekrar sanık kişinin işyerine gidiyor ve bizim Daire Başkanının koordinesinde yapılan operasyonda o tayin şeyleri bulunuyor. Teyit ediliyor. Tabii ben Beyhan Bey'in, o zaman milletvekilimizdi, imza sirkülerini bilmiyorum. İmza ona mı ait, danışmanına mı bilmiyorum. Ama mali bilirkişi raporlarında var. Yüzlerce kişi herk kamu kurumundan ihtiyaçlarını ödettirmiş. Bu olay doğrudur. (D.B. Tercüman) Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:10

İLGİLİ HABERLER