
SEDA SAYAN İLK KEZ ANLATIYOR: 'DOKUNMAKTAN HAZ DUYDUĞUM BİR ERKEKLE BERABERİM!..'
Bilmeyen yok, dobra kadındır Seda Sayan. Hatta ondan dobrası da yoktur bulunduğu camiada. Bugüne kadar her ilişkisini, her yaşadığını kameralar önünde, mikrofonlar önünde yaşamıştır, anlatmıştır. Anlatmadıysa da kendine göre sebepleri vardır! Gökhan Şükür'den boşandıktan yedi ay sonra Nihat Doğan ilişkisiyle gündeme geldiğinde da anlattı kendi doğrularını, yaşadıklarını. Gizlisi saklısı yoktu kimseden, utanacağı bir ilişki yaşamıyordu. Ama yine, yeniden polemiklerle karşı karşıya kaldı. Neden yine genç bir erkek, neden Nihat Doğan, neden imam nikahı, neden öyle dedi, neden para yedirdi? Son evliliğinde de aynı sorulara maruz kalmıştı, şimdi de sorular değişmiyor. Ve o bütün bunlara çok üzülüyor. 'Ben bu kadar dobra dobra anlatırken, tüm içtenliğiyle sorulara yanıt veren bir kadın olarak karşılarında dururken neden hâlâ ilişkilerim yozlaştırılıyor' diye soruyor.
* Sürekli kamera ışıklarıyla yaşamak, özel hayatla ilgili açıklama yapmak zorunda kalmak, kimseyi ilgilendirmediği halde neden genç sevgili bulduğunuzu anlatmak... Bütün bunlar artık yormuyor mu sizi? Yoo, 16 yaşından beri bu piyasanın içindeyim, düğün salonlarından geldim. Alıştım bu tempoya. Dolayısıyla bu yoldaki arkadaşlarımla <ı>(gazeteci ve televizyoncuları kastediyor) ı>aynı yollardan geçtim, beraber büyüdük, beraber bir yerlere geldik. Alıştık artık, et tırnak gibi bir şey olduk.
* Bir saatten sonra, kameralar olmazsa mutsuz bile olabilirsiniz belki... Ben olmam! Ben her şarta, her yere uyarım. Beni yarın pazara koy, limon satarım. Ben oğlak burcuyum, ekmeğimi taştan çıkartırım. Gecekondudan geldim, en fazla gecekonduya geri dönerim. Bu da beni bunalıma sokmaz. Oraları da iyi bilirim, bana her türlüsü yakışır.
* Yeni bir ilişkiye başlarken 'Nasıl açıklayacağım, neler yazacaklar, sorularla yıpratacaklar' diye kafanızdan geçmez mi hiç? Hiç böyle çelişkilerim olmuyor. Alnım açık yüzüm ak kadınım ben. Bu zamana kadar saklayacağım, utanacağım hiçbir ilişki yaşamadım, bundan sonra da Allah yaşatmasın. Eğer benim hayatıma biri girmişse o benim anlatmama değer insandır; en azından birlikte olduğum zaman içinde... Zaten benim birlikte olduğum insana saygım, sevgim olmasa birlikte zaman geçirmem. Dolayısıyla ben bunu nasıl açıklayacağım, ne diyeceğim gibi kaygılarım olamaz. Hayatıma utanacağım insanlar sokmuyorum ki!
* Birileri 'Şöhret insanı bitiriyor, tüketiyor' deyip dururken, 'beni rahat bırakın' deyip isyan ederken; siz nasıl oluyor da bu kadar barışıksınız şöhretle? Belki de her sabah program yapıyor olmanın avantajı olabilir bendeki.
* Nasıl? Çünkü her sabah ekrandaysan, güne dair anlatıyorsun zaten. Bugün çıktın Ahmet'i Mehmet'i anlattın, yarın öbürünü berikini... Her gün ne anlatacaksın? Kendinle ilgili illa ki bir şeyleri paylaşıyorsun. 'Bugün taksiye bindim, adam beni ne kadar seviyordu, çevirdi telefonu karısına verdi' gibi... Ya da 'biliyor musunuz, şu anda kalbim boş' gibi... Hayata dair her şeyi programımdaki dakikalara taşımanın avantajı olabilir bu.
* Bazısı için bu dezavantajdır! Benim için hiçbir şey dezavantaj değil. Ben ne zaman üzülüyorum biliyor musun? Eğer benim o natürelliğim kullanılıyorsa, hayatımdaki insanı deşifre ettiğimde, ona duyduğum saygıyı ve sevgiyi anlattığımda ilişkim yozlaştırılıyorsa, o zaman üzülüp sinirleniyorum. İstiyorum ki, benim anlattığım gibi anlatılsın. Çünkü ben zaten doğruları anlatıyorum!
* Yani bu paylaşımlarınız rol değil... Asla! Ben biraz önce ekranda da böyleydim, şimdi de böyleyim, biraz sonra evime gideceğim, evimde de böyleyim. Böyle bir kadınım. Zaten bunu yıllarca oynayamazsın. 20 yıl neyi oynuyorsun? 20 yıl bu! 20 yıldır bu piyasadayım ben.
* Seda Sayan birileriyle birlikte oluyor, ayrılıyor, barışıyor, boşanıyor, zamanında aldatılıyor. Fakat hep gülüyor, hep pozitif ve neşeli. Hiç umurunda değilmiş, hiç bunları yaşamamış gibi davranıyor. Ama bence davranıyor! İçinde neler oluyor merak ediyorum... Tabii ki benim de içimde fırtınalar kopuyor. Bunun acısını çekmemen mümkün değil.
* Nasıl bu kadar oynayabiliyorsunuz? Seyircim anlıyor her şeyi benim gözlerimden. 11 senedir bu işi yapıyorum ekranda, öyle bir seyircim var ki, artık kirpiklerim ne yöne bakıyor, o gün göbek atsam da hüzünlü mü bakıyorum o kadar iyi anlıyorlar ki... Elbette benim de içimde fırtınalar kopuyor, benim de yastığımın gözyaşlarından çok ıslandığı oluyor. Ama benden çok şey bekleyen insanlar var. Dolayısıyla şükürler ediyorsun ve bastırıyorsun. Hep 'yine de şanslıyım' diyorum. Ama pişmanlıklarım, keşkelerim yok mu? İlk defa geçen gün '5 kez evlendiğime pişmanım' dedim.
* Neden? Çünkü kaldırıp indirip aynı şeyi söylüyorlar! Eğer ben 5 kere nikah masasına oturmasaydım, oğlumun babasıyla yaptığım evlilikten sonra evlenmeseydim kimse bunu söyleyemeyecekti. Oysa etrafımızdaki insanlara baktığımda; 3 kere, 5 kere evlenmiş ya da sayısız birliktelikler yaşamış. Ama onları konuşmuyoruz. Varsa yoksa ben! 5 kere evlenmiş, 5 kere ayrılmış... Bundan sonra evlilik mi; 'Tövbe' dedim.
* Hakikaten tövbe mi? Tövbe!
* Hadi canım desek! Hadi canım da desen artık bir şeye inandım Şirin, evlenince tılsım mı gidiyor ne! Çok inanıyorlar bana, çok güveniyorlar, bitiyor ya! Hayatımdaki erkekler fazla güvenip, 'o benim, tamamdır' deyince ben orada kaybediyorum. Demek ki evlenmemem lazım. Erkeklere o güveni vermemek lazım. Evlilik de bir güvence bence ama evlenmeyeceğim bundan sonra... Beş evlilikten sonra bunu idrak ettim!
* Biraz geç olmadı mı? Ben 5 kez göğüs ameliyatı oldum. Beşincide iyi, güzel bir göğüs yakaladım. 5 kez evlendikten sonra da artık evlenilmeyeceğine karar verdim! Bak, ne kadar güzel örnekler verdim, ilk defa böyle şeyler anlatıyorum.
* Seda Sayan gerçekten mutlu mu şimdi? Çok mutluyum. Bir kere hayatımda doğru olduğuna inandığım bir erkek var.
* Başlangıçta hepsi için aynı şeyi söylemiyor musunuz? Hepsi için de kendimi şanslı addediyorum çünkü bozulmamış insanları buluyorum. Bana göre bunlar çok önemli, ben ayrıldığım hiçbir erkeğin arkasından konuşmadım. Ben onları karalayarak ya da onlar beni karalayarak ayrılmadım. Bir yere geliyor, çatışma içine giriyoruz ve bitiyor. Bittiği yerde de zorlamanın manası yok. Bazı şeyler bir yerlerde tıkanmışsa bunu sürdürmenin manasızlığına inanan bir kadınım. Benim için bitmiş bitmiştir, zorlamanın anlamı yok. Demek istediğim tabii ki hayatımdaki insanı öveceğim, çünkü o benim hayatımda! Hayatımda olmaya değer bulmuşum ki benim hayatımda. Kayda değer olmasa zaten benim hayatımda ve yanımda var olamazdı. Yine şükrediyorum, yine doğruyu buldum! Ama nereye kadar, bilemem ki. İnsanlar evladını bilemiyor yeri geldiğinde. Şu anda mutluyum, çok güzel bir ilişki yaşıyorum. Gerçekten sevdiğim, dokunmaktan son derece haz duyduğum bir erkekle beraberim. İşte bu! Yeter.
* Şu ana kadar hayatımızda Nihat Doğan diye biri yoktu, belki dört albüm yaptı ama 'yırtamadı'! Birden Seda Sayan'la birlikte oluyor ve her gün gazetelerde, manşetlerde. Nasıl geliyor bu size? Bir kere programıma gelen bir erkekle, yıllar sonra, boşanmamın üzerinden 7 ay geçtikten sonra, canlı yayınım esnasında bir elektrik oldu. Bu benimle başladı ve benimle devam etti. İlk arayan bendim! Çünkü ben yayına çıkarken, ayakkabısına bakıp, Bu ne biçim ayakkabı, ne biçim giyiniyorsun' dedim. Şimşek gibi bir gözle karşılaştım, çok kızdı bana. O gözler hoşuma gitti.
* Tanışmıyor muydunuz? Tanışıyorduk ama bir şey söyleyeyim mi, hayatımda biri varken başka birini gözüm görmez benim. Ben hayatımda biri varken kör oluyorum, sağır oluyorum. Görmemem de gerekli zaten, doğrusu da budur. Ama boşandım; üzerinden 7 ay geçti, programıma çağırdığım ve kıyafetiyle alay ettiğim erkekle aramda bir şey oldu. Sonra ben aradım onu...
* Ne diye aradınız peki? Bana çok kızdığı için, onun imajıyla ilgileneceğime söz verdim. Canlı yayında, halkın önünde dedim ki, 'çok kötü giyiniyorsun, ben seninle ilgileneceğim ama kendini teslim edecek misin?' dedim, 'Edeceğim' dedi. 'Ama küpe taktıramazsın bana' dedi. Ben de, 'Kendi evladıma taktırdım mı ki sana taktırayım' dedim. Sonra onu görmek istedim. Yani beni programda heyecanlandıran adam normalde de beni heyecanlandıracak mı diye merak ettim. Bak bunları ilk defa anlatıyorum! Nasıl arayacağımı, hakkımda ne düşünüceğini bilemediğim için korktum. Mesaj atayım dedim. Aklıma bir şey gelmedi, 'Sen nerelisin' dedim. 'Muş' yazdı o da. Bu kadar ama, Muş!
* Şaşırmıştır çocuk ne yapsın! Şaşırmış. İmajıyla ilgileneceğim diye onun telefonunu almıştım. Aradığımda inanamamış, başka Seda var mı diye bakmış, yok! Ben onu aramasam o beni asla aramazdı, öyle bir delikanlı o. Ben bunu hissettiğim için kendim aradım, hiç önemli değil. 'Albüm ne zaman çıkıyor' falan diye öyle lastikli mesajlar atıyorum ki... Tanımıyorum çünkü, gider bir yerlere gösterir, 'kadın bana asılıyor' der! Aradım, kahve içmeye davet ettim. O kahveyi içtik, güzel oldu!
* Seda Sayan bir ilişkiye başlarken, bir insanın yaşını, özelliklerini, kalitesini, kişiliğini, kendine ne katacağını ya da kendisinden neler götüreceğinin hesabını yapar mı; gözü kara, bodoslama atlar mı? O kadar çok otorite ve kendi doğrularına inanan bir kadınım ki, karşımdakinin çok fazla karakter tahlilini yapmıyorum, sadece bozulmamışı bulmaya çalışıyorum. Ve bozulmamışı da buluyorum.
* Afedersiniz ama nasıl anlıyorsunuz bozulmamış olduğunu? Kendime göre tekniklerim vardır. Bana has bir şey o.
* Merak ettim! Bir kere dürüst olması, yalan konuşmaması, tek eşlilikten hoşlanması şart. Benim için çok önemlidir tek eşlilik. Ayrıca g..ünün başının oynamaması lazım! Bunu nasıl yazarsan yaz! Bir erkekte bir kadın daha ne arar? Karşımdaki erkekten para beklemem, evimin sorumluluğunu almasını beklemem çünkü çalışan kadınım. Kimse kimseye oynamasın! Hayatımdaki erkeklere param geçmez benim. Nedir biliyor musun geçen? İnsanlar birbirlerinin şartlarını, birbirlerinin lükslerini yaşıyordur. Paramın geçtiği adama aşık olamam ki ben! Bakmakla mükellef olduğum o kadar büyük bir ailem var ki... Kardeşime bütün servetimi yediririm, anama yağdırırım, bütün sülaleme bakarım ama hayatımdaki erkek benim elime bakmamalı. Baktığı zaman biter! Bunları yazdığınız zaman, kendime üzülmüyorum çünkü ben kendimi aştım. Hayatımdaki erkeklere üzülüyorum. Boşandığım eşime, evliyken sürekli benden geçiniyor diye yazdılar. Ben boşadım, işadamı yazdılar. Hangimiz doğruyuz? Bu nasıl bir kıskançlıktır ya?
* Medya sizi niye kıskansın? Bilemem kardeşim! Gidip bunu yazanlara soracaksın. Neden bu adam benim hayatımdayken jigolo gibi gösteriyorsunuz, eziyorsunuz, ayda bir arabasını değiştiriyorum gibi gösteriyorsunuz da, ben yolumu ayırdıktan sonra işadamı diye yazıyorsunuz? Bundan sonra insanlar gülüyor, yapmayın böyle...
/SABAH
Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 10:31