Gündem
  • 11.10.2013 16:03

Yargıtay ''Balyoz''da iyi bir inceleme yaptı

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, CNN Türk televizyonunda canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı ve değerlendirmelerde bulundu.

Programın sunucusu Taha Akyol, Arınç'ı yeni dünyaya gelen torunu için kutladı.

Arınç, oğlu Mücahit ve eşi Yeliz'in bir çocukları daha olduğunu ve 5. torununa kavuştuğunu söyleyerek teşekkür etti.

Başbakan Yardımcısı Arınç, Yargıtay'ın Balyoz Planı Davası kararıyla ilgili, "Bence Yargıtay iyi bir inceleme yaptı. Suçun hukuki vasfı önemlidir, önce bu vasfı tayin etti. Çünkü gerekçesini okuduğumuzda da Yargıtayın kararına mesnet teşkil eden gerekçelerin hukuksal açıdan çok yeterli ve doyurucu olduğunu görüyorum" dedi.

Arınç, CNN Türk televizyonunda canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı ve değerlendirmelerde bulundu.

Yargıtayın Balyoz Planı Davası'na ilişkin kararı sorulan Arınç, 3 yıl önce başlayan çok sanıklı önemli bir davanın sonuçlandığını söyledi.

Bunun, siyasi sonuç çıkarabilecek bir dava olduğunu belirten Arınç, hükümeti cebren ıskata teşebbüs gibi bir suçlama olduğunu anımsattı.

Yerel mahkeme kararının yaklaşık 1 yıl önce verildiğini ve o kararın eleştirildiğini anlatan Arınç, "Hukuki açıdan daha az ama siyasi açıdan daha çok eleştirilen bir karar oldu" dedi.

Arınç, o kararın ardından, bunun temyize götürülebileceğini, temyiz incelemesinin mutlaka ciddiyetle yapılacağını, eğer temyiz sonucundan da memnun olmayanlar varsa, bireysel başvuru, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuru yolunun da açık olduğunu söylediklerini hatırlattı.

Temyiz aşamasının önemine işaret eden Arınç, şöyle devam etti:

"Tarafları dinleyerek, avukatları dinleyerek bir karar verdi ve bu kararı da ciddi bir incelemeyle verdiği anlaşılıyor. Çünkü onadıkları olduğu gibi esastan bozdukları da oldu. Tahliyesine karar verdikleri oldu. Suç vasfını değiştirdikleri oldu. Önümde çok döküman var ama bilgi, belgeye boğmadan, dinleyenleri de karışıklığa sevketmeden zihinlerini bir şey söylemek istiyorum. Bence Yargıtay iyi bir inceleme yaptı. Suçun hukuki vasfı önemlidir, önce bu vasfı tayin etti. Çünkü gerekçesini okuduğumuzda da Yargıtayın kararına mesnet teşkil eden gerekçelerin hukuksal açıdan çok yeterli ve doyurucu olduğunu görüyorum. Her sanık açısından dosya tek tek incelense pek çok köşe yazarlarının yazdığı veya siyasetçilerin söylediği gibi 'aslında bu olmamalıydı, ceza verilmemeliydi' denilebilir. Adli hata da olabilir, tarihimiz pek çok adli hatalarla da dolu ama ben artık temyiz kararından itibaren sadece hukuki tartışma yapılması gerektiğini, onun dışında siyasi, polemiklere götürebilecek ve sloganik bazı tartışmalara gerek olmadığını düşünüyorum."

Yargıtay üyeliğinin, başkanlığının önemli bir aşama olduğunu belirten Arınç, şunları kaydetti:

"Dikkatle seçilirler, meslekteki başarısına, kıdemine bakarlar. O dairede üye, başkan olmuşsanız artık onun gösterdiği ilkelerin, içtihatların peşinde olduğunu da kabul etmeniz lazım. Çünkü her daire her davaya bakmıyor. 9. Ceza Dairesinin baktığı suç tipleri bellidir. İhtisaslaşma vardır ve adeta bu içtihatlar çok uzun süre devam eder, belki daha sonra içtihat değişikliğine gidilebilir. Bu dava kolay bir dava değildi. Yani Balyoz davası bir gazetedeki ifşaat üzerine başlatılmıştı. Planlar, seminer planları yapıldığı ve bunların askeri cenah içerisinde örgütlendiği, amaçlarının hükümeti devirmek olduğu kabul edildi. Bunlar içerisinde asli fail ve belki feri fail ölçüsünde değerlendirme yapıldı ve karar verildi."

Başbakan Yardımcısı Arınç, Yargıtay'ın Balyoz planı davası kararıyla ilgili, "Yargıtayımızın bu dairesi de çok seçkin insanlardan kurulu. Verdikleri kararlarda 'adli hata var' diyebilirsiniz belki ama 'peşin hükümlü, ön yargılı, şu açıdan meseleye bakmışlardır', hele hele 'iktidarla işbirliği yapmışlardır' demek için biraz vicdan lazım" dedi.

Kolay bir iş değil

"Bence 28 Şubat'ın yargı önüne çıkarılması Türkiye'nin geldiği noktayı gösteriyor" diyen Arınç, bu noktaya 12 Eylül 2010 referandumuyla gelindiğini vurguladı.

28 şubat davasında illiyet bağının bulunması gerektiğini anlatan Arınç, "Burada 'medya ayağını, sivil ayağını, finans ayağını, üniversite ayağını da bu işin içine koyalım' derseniz bu savcılar ne yapacak? Nasıl bir bağ kuracaklar? Hangi maddi fiillerle bu suçun işlenmesine katkıda bulunduğunu söyleyecekler? Doğrusu kolay bir iş değil" dedi.

"En zavallı durumda olanlar onlar"

Başbakan Yardımcısı Arınç, çözüm sürecinde "politik kadronun" durumunun sorulması üzerine de şu değerlendirmede bulundu:

"En zavallı durumda olanlar onlar. Sayın Demirtaş'ın birkaç gün önce Diyarbakır'da söylediklerine bakın. Onun yanındaki bayan milletvekillerinin söylediklerine bakın. En akıllısı, en uysalı dediğimiz insanlara bakın. 'Paket kabak çıktı' diyor, bilmem ne diyor. Onlar çekiçle örs arasında sıkışmış durumdalar. Bir tarafta Öcalan'ın çekici, öbür tarafta Kandil'in örsü. İki tarafa da yaranamayan, iki tarafa da söz geçiremeyen, iki tarafın arasını belki bulamayan ama siyaset yaptığını zanneden bir şekildeler. Ben o arkadaşlarımın güçlü olmasını isterim. O güçlü irade çözüm sürecini yöneltmeli Türkiye'ye. Pek çoğunun da aslında samimi olarak bunu düşündüğünü biliyorum. Ama pek çoğu da maalesef 'bu süreçten hayır yok, tekrar eski günlere dönelim' özlemi içerisinde. Kandil'in gücü altında eziliyorlar. Dik durmaları lazım."

Cumhurbaşkanlığı seçimi

"Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olması durumunda AK Parti'de genel başkanlık meselesi ne olur" sorusu üzerine Arınç, bunların parti içinde çok kolay çözülebilecek konular olduğunu ifade etti.
Arınç, soru üzerine, halk tarafından ilk defa cumhurbaşkanı seçileceğini belirtti.

Arınç, şöyle devam etti:
"Varsayım şöyle, Cumhurbaşkanı Sayın Başbakanımız olacaksa, Allah kısmet eder, herşey nasip işidir, o zaman Cumhurbaşkanımız olan Sayın Gül, tekrar adaylığını koymayacak ve siyasi hayattan ayrılmış olacak. Esasen Cumhurbaşkanı siyasetten alakasını kesmiş bir insandır. Bir defa bahsettiğimiz kişi bizim partimizin kurucusu. Geçmişte milletvekilimiz ve ilk başbakanımız. Cumhurbaşkanlığını da hakkıyla yaptı, 10 üzerinden 10. Halkın sevgilisi, fevkalade güzel, uyumlu, yumuşak, toleranslı, herkesi kucaklayan, milletin birliğini temsil eden bir insan. Yani hanesinde eksiler yok. Şimdi böyle bir insanın tekrar siyaset yapma arzusunu ben şahsen taşımasını isterim bir. AK Parti'de siyaset yapmasını başımın üstünde taşırım, iki. Böyle bir insan herşeye layıktır, üç. Burada hiçbir sorun yok."

"Grubun beklediği Abdullah Gül'ün başbakan olması mı?" sorusu üzerine Arınç, "Abdullah Gül, şüphesiz partimize dönerse tekrar, en iyi görevlerde değerlendirilir. Ama şimdiden mutlaka genel başkan olur, ertesi gün başbakan olur, bunları söylemek için çok erken ve doğru değil" dedi.

Mustafa Sarıgül'ün adaylığı

Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'ün CHP'ye katılımına ilişkin haberlerin hatırlatılması üzerine Arınç, "Sarıgül'ün, CHP'nin İstanbul adayı olarak çok iyi bir isim olması lazım. Yoksa adaylığımı 'açıkladım' diyene veya 'açıklayacak' diyenlere bakılırsa bence Sarıgül onlara 10 fark atıyor" dedi.

Mehmet Haberal ziyareti

Ergenekon Davası'ndan tahliye edilen CHP Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal ile görüşmesine ilişkin soru üzerine Arınç, bir haber çıktığını, üzüldüğünü ve Haberal'ın üzüldüğüne inandığını söyledi.
"Güya geçtiğimiz cuma günü gizlice görüşme yapmışız" ifadelerini kullanan Arınç, "Hayır, cuma değil cumartesi günüydü, bir tatil günüydü. Haberal, değer verdiğim bir insandır. Buna gizli, sanki yasal olmayan bir şeyler yapılıyor gözüyle bakılmasın. İsteyerek gittim, geçmiş olsun dileklerimi ilettim ve milletvekili olması dileğiyle kutladım. 'Hayırlı olsun, genel kurulumuz sizinle güçlendi' dedim" diye konuştu.

Basın özgürlüğü

Türkiye'de basın üzerindeki baskı ve basın özgürlüğü konusundaki soru üzerine Arınç, gazetecilik mesleği sebebiyle yazdıkları, çizdikleri ve söylediklerinden hiç kimsenin ne ceza hukuku bakımından bir suçlama altında kalması, ne de siyasi anlamda bir baskıya maruz kalmasının düşünülemeyeceğini, bunu kesinlikle reddedeceğini söyledi.

Arınç, böyle bir şeyi kim söylüyorsa, kim iddia ediyorsa veya kim gerçekleştiriyorsa çok yanlış olduğunu vurgulayarak, beğenilse de beğenilmese de bunun basının görevi olduğunu vurguladı.
Bülent Arınç, "Son yıllarda hemen hemen hiçbir gazeteciye karşı dava açmıyorum. Onlarla dürüst ilişkiler kurmak gerektiğine inanıyorum" dedi.

Güncellenme Tarihi : 19.3.2016 11:19

İLGİLİ HABERLER