Gündem
  • 24.5.2006 18:32

YAZICIOĞLU: HESAP SORACAĞIZ

Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, “Hesap soracağız” dedi.

 

Türkiye üzerinde oynanan oyunların kodlarını çözmeye çalıştıklarını belirten Yazıcıoğlu, “Danıştay’a yönelik yapılan saldırının, içeride ayaklar, dışarıda merkezleri var” şeklinde konuştu ve “Lobileriyle, localarıyla, çeteleriyle Türkiye’yi istikrarsızlaştırmak, bölmek, parçalamak ve bu ülke insanına üçüncü sınıf muamele yapmak isteyenlerin bir gün yakasına yapışacağız. Bu mazlum milletin hesabını soracağız” diye ekledi.

 

Yazıcıoğlu, Memur Sendikaları Konfederasyonu (Memur-Sen) Genel Başkanı Dr. Ahmet Aksu ve beraberindeki heyeti BBP Genel Merkezi’nde kabul etti. Toplantıda konuşan Yazıcıoğlu, basın mensuplarının Danıştay saldırısı ile ilgili olarak sorduğu soruları şöyle yanıtladı: “Karlı bir yolda bir sürü izin birbirine karıştığı bir alanda Türkiye üzerinde oynanan oyunların kodlarını çözmeye çalışıyoruz. Bir sürü iz birbirine karışmış durumda. Adresler net olarak anlaşılamasa bile, izler çok karışmış olsa da biz biliyoruz ki, bu operasyonların içeride ayakları dışarıda merkezleri var. Lobileriyle, localarıyla, çeteleriyle Türkiye’yi istikrarsızlaştırmak, bölmek, parçalamak, bu ülke insanına üçüncü sınıf muamele yapmak isteyenlerin bir gün yakasına yapışacağız. Bu mazlum milletin hesabını soracağız.”

 

Hepsi Puzzleın Parçaları

Bir basın mensubunun sorusu üzerine, Danıştay’daki saldırıyı tek başına ele almamak gerektiğini ifade eden Yazıcıoğlu, “Kürt sorunu vardır” kavramında, Şemdinli olayının arkasında, Güneydoğu’da ve İstanbul’da yaşadığımız kalkışma hareketlerinden en son Danıştay olayına kadar bunların hepsini bir puzzleın parçaları olarak düşündüğünü söyledi.

 

19 Mayıs Bile Hesaba Katılmış

Danıştay saldırısını “Bir gün sonra kaldırılacak cenazenin 19 Mayıs’a denk gelmesi bile hesaba katılmış bir eylem” olarak niteleyen Yazıcıoğlu, “Neden Danıştay gibi bir kurumda bu kadar zayıf bir güvenlik tedbiri vardır?” diye sorguladığını söyledi ve “Hepimizin özlemi bu tür cinayetlerin perde arkasındaki figürleri, aktörleri, failleri bulmak. Doğru teşhisi ancak böyle koyabiliriz” dedi.

 

Gölgelerle Boğuşmaya Devam Ederiz

Türkiye’de gölgelerle dövüşüldüğünü kaydeden Yazıcıoğlu, iktidar olmanın yetmediğini söyleyerek, muktedir olmanın gerekliliği üzerinde durdu: “Sadece iktidar olmak yetmiyor, muktedir olmak gerekiyor. Çok oy almak gerekmiyor, milletin hukukuna sahip çıkacak kararlılık gerekiyor, sadece Meclis çoğunluğu yetmiyor feraset sahibi olmak gerekiyor. Yoksa biz daha çok gölgelerle boğuşmaya devam ederiz. Gölgelerle dövüştükçe gölgelerin asılları bize yeni Hacivat Karagöz oyunu sergilemeye devam ederler” diye devam etti.

 

Ağca’ya Benziyor

Bir basın mensubunun Yazıcıoğlu’nun Alparslan Aslan’ı Ağca’ya benzettiğini hatırlatması ve “Bu olay da kapanacak mı sizce?” şeklindeki sorusu üzerine, “İnşallah kapanmaz” diyerek, “Eylemcinin ele geçmesi büyük şans olmuştur. Asli fail bellidir. Onun bağlantısıyla, Türk istihbaratına ve güvenlik güçlerine görev düşüyor. Her defasında inşallah karanlık kalmaz dedik, ama hepsi karanlık kaldı. Bu defa aydınlansın temennisindeyiz” şeklinde yanıtladı.

 

Her Türlü Riski Göğüsleriz

Türkiye’nin rahat bırakılmadığına işaret eden Yazıcıoğlu, “Siyasetin açmazlarını siyasetle çözebileceğimiz halde araya kin, nefret, kavga sokuluyor. Kimin eli kimin cebinde belirsiz bir ülke haline getiriliyor. Mafya, kapkaç, gasp, terör, çete sanki tek merkezden idare ediliyormuş gibi gözüküyor ve Türkiye maalesef ikide bir karşılaştığı gerilimlerle güvensiz, içine kapanık ve kendi içinde sürekli cebelleşen bir ülke görüntüsü veriyor. Demokrasiye birçok kez ara vermiş bir ülkenin çocukları olarak, bunun bedelini en acı bir şekilde ödemiş bir kuşak olarak bundan en fazla tedirginliği biz duyuyoruz dedi. Gelecek kuşaklarımıza daha yaşanabilir bir Türkiye emanet edebilmek için sonuna kadar devletin birliğini koruyacak hem de demokrasiyi sonuna kadar yaşatacak kararlılığı göstereceğiz. Gerekirse her türlü riski göğüsleyerek hem Türkiye’nin hem de demokrasinin güvencesi olacağız” diye konuştu.

 

Karamsarlığa Gerek Yok

Karamsarlığa gerek olmadığını belirten Yazıcıoğlu, “Maskeleri düşürmek için, gölgelerin asıllarını yakalamak için, piyonlarla taşeronlarla değil gerçek müteahhitlerle hesaplaşmak için daha çok çalışmak gerekiyor” diye kaydetti.

“Bu gemide hep beraber yaşıyoruz” diyen Yazıcıoğlu, işçisi, memuru, emeklisi, köylüsü, esnafı, sanatkarı, siyasetçisi, gazetecisi hepimiz daha huzur içerisinde, daha güven içinde ekonomik olarak kalkınmış, başı dik, alnı açık, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşıyım” derken gurur duyan insanların yaşadığı bir Türkiye istediklerini dile getirdi.

Toplantıda BBP kongresi sonrası hayırlı olsun dileklerini ileten Memur-Sen Genel Başkanı Dr. Ahmet Aksu, “Ülkemizde görevimiz tehlike dizisinin yeniden oynandığını belirterek, oraya buraya çamur atma telaşına girildi” dedi. Milli değerlere sahip bir anlayışla çalıştıklarını belirterek, BBP ile paralel düşüncede olduklarını dile getirdi ve Yazıcıoğlu’na başarılar diledi.

Dr. Aksu, çalışmaları ile ilgili olarak Memur-Sen’in 15 Mayıs 2006 tarihi itibariyle üye sayısının 200 bini aştığını ve Türkiye’de ikinci büyük konfederasyon durumuna geldiklerini kaydetti.

Dr. Aksu, büyümelerinin her yıl yüzde 30-40 civarında arttığına dikkat çekerek, Türkiye’nin en büyük sivil toplum hareketi olmayı hedeflediklerini açıkladı.

Yazıcıoğlu, Dr. Aksu’ya dönerek, Memur-Sen’in Türk Milleti’nin devletiyle, vatanıyla, bölünmez bütünlüğüyle, taviz vermeden, ülkenin demokratik, laik bir ülke olarak kalması ve sorunları çözerek bölgesel güç olması açısından her zaman duyarlılık göstermiş bir sendika olduğunu belirtti.

 

Türkiye Küresel Güç Olacak

Yazıcıoğlu şöyle devam etti: “Bölgelerarası kalkınmışlık farklılığımız, ücretler arası dengesizliğimiz, gelir dağılımındaki adaletsizlik, dış ticaret açığımız, bütün bunların hepsi istikrarlı bir Türkiye ve muktedir bir iktidar olursa çözülür. Avrupalı, Asyalı Kafkaslı, Ortadoğulu diyebileceğimiz, Türkiye, Adriyatik’ten Çin Seddi’ne kendi özgün kültürünü rahatlıkla yaşayabileceği bir coğrafyanın tam stratejik noktasında bulunuyor. Enerji üreten ve tüketen ülkelerin tam ortasındayız. Türkiye, bakir Orta Asya coğrafyasında soydaşlarıyla kandaşlarıyla buluştuğunda bu coğrafyanın enerji kaynakları, madenleri ve çalışkan insan unsuru ile bir araya geldiğinde ne AB’ye ne de IMF’ye ihtiyaç duyacaktır ne de küresel bir gücün şemsiyesi altına girmeye ihtiyaç duyacaktır. Türkiye’nin kendisi küresel bir güç olarak, mazlumların sığınağı olacak ve bir medeniyet öncüsü bir ülke olacaktır.”

Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 05:13

İLGİLİ HABERLER