Gündem
  • 17.7.2004 12:31

YENİ ŞAFAK YAZARI BUMİN'DEN AK PARTİ'YE ELEŞTİRİ

Çok mu gerekliydi yani? Bilmem siz de benim gibi mi düşünüyorsunuz? Bana sorarsanız, CHP'den ayrılan iki milletvekilinin soluk almadan AKP'ye katılımı ortaya sevimli bir manzara çıkartmamıştır. Hem unutmayalım ki, bu milletvekillerinden birisi daha geçen gün (Deniz Baykal'ın sözleriyle) ''CHP'yi iktidara taşıma hareketinin ilk dokuz yiğidinden birisiydi.'' Baykal, transfere ilişkin şu sözlerinde de haklıdır: ''İktidara getireceğiz' derken herkes zannediyordu ki CHP'yi iktidara getirecekler, kestirme yoldan kendilerini iktidara taşıdılar.'' Güzel söz doğrusu... ''Güzel söz'' diyorum ama sanmayın ki Baykal'ın bu transfer işindeki rolünü (hem de belirleyici) atlıyorum... Tabii ki ben de birçoğunuz gibi, Baykal'ın bu ''güzel sözleri''nin arkasının da gelmesini ve milletvekili adaylarının tespitinde birinci dereceden sorumlu kişi olarak şimdi artık AKP Grubu içinde yer alan bu iki milletvekilini nasıl, hangi kriterlere göre sağlam aday olarak belirlendiğinin açıklanmasını da beklerdim. Amma da sağlam listeler hazırlamışlar ha!.. Atilla Aşoğlu daha iki gün önce AKP'ye geçip geçmeyeceğine ilişkin bir soruya ''Ben Atatürk'ün yolunda olanlarla olurum'' karşılığını vererek malûm blok içinde yer alırken, iki gün sonra AKP'ye geçince ''Burası da Atatürk'ün yolunda'' diyerek hemen fikir değiştirebiliyor! Hatta Baykal'a kulak verecek olursanız, ''Bu arkadaşlarımızın bir tanesi'' yine iki gün önce CHP'yi ''yeterince Kemalist bulmayan'' bir arkadaşımızdır... Bu ülke çok ''transfer'' gördü ama bu kadarına gerçekten pes doğrusu... Gelin de bu ülkede ''siyasetin çürümüşlüğünü'' ısrarla vurgulayanlara hak vermeyin... İsterseniz şimdi de gelelim dünün CHP'li milletvekillerine ''Gel, kim olursan gel!'' diyerek kucak açan AKP'ye: Bildiğiniz gibi AKP'nin Meclis'teki sandalye sayısı ''parti itibariyle'' 367. Ama yine biliyorsunuz ki bu sayı aslında ''teorik'' düzeyde bir sayı; çünkü TBMM Başkanı Arınç Anayasa uyarınca oy kullanamadığından bu sayı ''pratik''te (yani oylama işleminde) 366 olarak tezahür ediyor. Oysa Anayasa'nın referandum zorunluluğu olmadan değiştirilebilmesi için de 367 ve fazlası oy gerekiyor. Yani özetle diyebiliriz ki, dünün iki CHP'li milletvekilinin AKP saflarına katılması AKP'yi bu çerçevede rahatlatmıştır... Ne güzel, demek ki AKP artık ''muhalefet desteği'' filan aramadan Anayasa değişikliklerini yağdan kıl çeker gibi gerçekleştirebilecek bir duruma gelmiştir... Aranızdan bazıları belki ''Ne yapalım, madem ki iş buraya geldi dayandı, artık CHP'yi yeterince Kemalist bulmayan bir iki milletvekilini bile kazanarak bu işi bitirmeye çalışmak etik açıdan hoşgörülebilir'' diyor mu bilemem... Bilmiyorum, ama diyenler varsa muhakkak ki yanlış yapıyordur... Bir kere herşeyden önce demokrasinin ''parmak hesabı'' olmadığını hatırlamaları gerekir. Ayrıca, bu ''transfer'' işinin bundan çok daha az inandırıcı gelen yanları da var: Bir kere ''yoldaşlık'' meselesi... Seçimden sonra oluşan AKP Meclis Grubu'nu kendi içinde tutarlı bir ''antite'' olarak değerlendirecek olursak (ki böyle olması gerekir), bu ''Grup''un ''CHP'yi iktidara çalışan iki yigit'' ile bundan sonra ''kardeş kardeş'' çalısabileceğinin problem oluşturmayacağını AKP'li hangi yiğit açıklayabilir? Yapmayın lütfen, ''siyaset dünyası''nı inandırıcılıktan bu derece uzaklaştırmanın kime yararı olabilir ki? Ayrıca, AKP acaba bu iki milletvekiline de ''kucak açarak'' acaba hangi Anayasa değişikliklerini yapmaya soyunacak? Tabii ki bu bahis açıldığında akla hemen ''kamusal alan'' tartışması geliyor. Ama bu meseleye ilişkin olarak ortada ''sayısal'' bir problem yok ki zaten... DYP, hem de genel başkanının ağzından (Bu konuda tereddütlü değilim, çünkü Meclis'te 4 milletvekili ile temsil edilen DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, bir televizyon programında benim de aralarında bulunduğum bir heyetin huzurunda açıkca ''Türban sorununun çözümüne hazırız'' demiştir.) ''Ya şu 'Orman yasası mesela?'' demeyin lütfen! Çünkü bazı AKP milletvekillerinin de haklı olarak gündeme getirdiği gibi, bu yasanın Köşk'ten yediği ''veto''nun hiçbir yasal gerekçesi zaten yoktur... Toparlayacak olursak: AKP bu iki CHP milletvekiline ''kucak açarak'' büyük bir yanlış yapmıştır. Vatandaşlar herhalde, hiç değilse AKP'nin bugüne kadar ülke siyasetinin yüzünü karartmış olan ''transferler'' konusunda ''Yok arkadaş, herkes yerli yerine!'' demesini bekliyordu... İnsaf yani, bir partiye her türden oylamaya katılabilen 366 milletvekili de yetmiyorsa daha ne olsun?! Kürşat Bumin Yenişafak Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:35

İLGİLİ HABERLER