Gündem
  • 2.3.2002 15:05

YILMAZ: DEMOKRATİKLEŞMEYİ İSTEMEYENLER AB ÜYELİĞİNE KARŞI ÇIKIYOR

KAYNAK : Haber Vitrini İSTANBUL - Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, ''Türkiye'nin AB üyeliği yolunda engel olanlar, aslında Türkiye'nin ve Türk insanının daha demokratikleşmesini, daha zenginleşmesini istemeyenlerdir'' dedi. Yılmaz, AB ile bütünleşme ülküsü doğrultusunda ilerlerken, siyasi otoriteye ve bürokrasiye olduğu kadar sivil toplum örgütlerine de büyük görevler düştüğüne inandıklarını dile getirerek şöyle devam etti: ''Sivil toplumun da, giderek daha aktif bir şekilde Türkiye'nin AB ile bütünleşme süreci konusunda yerli ve yabancı kamuoyunun da bilgilendirilmesine aktif katkıda bulunduğunu, toplumun ihtiyaçlarını da siyasi otoritenin daha etkin bir şekilde dikkatine getirdiğini memnuniyetle gözlüyoruz.'' Avrupa'daki başka birtakım çevreler gibi ''sivil toplum kuruluşlarından bazılarının da Türkiye'nin AB üyeliğine sıcak bakmadıkları'' iddiasının, hiçbir zaman Türkiye'yi AB yolundan alıkoyacak bir yaklaşıma temel olamayacağını vurgulayan Yılmaz, eğer gerçekten böyle bir durum varsa Türkiye'deki karşıt kuruluşlara düşengörevin, ''Avrupa'daki bu olumsuz havayı Türkiye'nin lehine çevirmek için kolları sıvamak olduğunu'' söyledi. Yılmaz, ''Türkiye'nin AB üyeliği yolunda engel olanlar, aslında Türkiye'nin ve Türk insanının daha demokratikleşmesini, daha zenginleşmesini istemeyenlerdir. Ama içeride ve dışarıda karşılaştığımız tüm engellere rağmen, halkımızın sağduyusuyla bu sürecin mutlaka hedefine ulaşacağına inanıyorum'' dedi. TÜRKİYE KENDİSİNİ AVRUPALI GÖRÜYOR Mesut Yılmaz, Türkiye'nin, tarihi, coğrafyası ve değerler sistemiyle kendisini Avrupalı bir ülke olarak gördüğünü belirterek, ''Türkiye'nin AB'ye tam üye olmasıyla halkımızın yaşam standartları yükselecek, ülkemizin iç ve dış güvenliği, siyasi, ekonomik ve sosyal istikrarı gelişmiş olacaktır'' dedi. Avrupa'nın 50-60 yıl önce ulusal çıkar, bağnaz milliyetçilik, din, dil, mezhep ve etnik farklılıklar nedeniyle savaş, hatta soykırımlara sahne olmuş bir kıta olduğunu vurgulayan Yılmaz, böyle bir coğrafyada giderek yükselen barış, istikrar ve hukukun üstünlüğü kavramlarının dünyanın en yüksek refah bölgesinin gerçekleşmesinde önemli rolü olduğunu söyledi. Yılmaz, Avrupa'nın son 50 yılda gerçekleştirdiği bütünleşme sürecinin devletlerarası çatışmanın bir kader değil, bir seçim olduğunu gösterdiğini anlatarak, savaş yerine barış, husumet yerine dayanışma kültürünün, AB ülkelerinde yaşayan insanların refah düzeyini nasıl yükselttiğini de gösterdiğini kaydetti. Başbakan Yardımcısı Yılmaz, sistemin bu denli başarılı olmasının temelinde, AB'nin demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, kurumları ve kuralları ile işleyen bir serbest piyasa ekonomisi ilkesine dayanmasının yattığını belirtti. Bu değerlerin aynı zamanda çağdaş uygarlığın ulaştığı en ileri düzeyi de simgelediğini ifade eden Yılmaz, AB'nin kurumsal kültürünün akılcılığa dayandığını, farklılıkların toplumlararası bütünleşmede ortak değerler olarak ele alındığını dile getirdi. Demokrasi, insan hakları ve piyasa ekonomisi kavramlarının temelinde her zaman insanın var olduğunu kaydeden Yılmaz, bireyin, özgürlüğü ve hakları ile daha mutlu ve daha yaratıcı bir düzen içinde kurumsal gelişmeye katkıda bulunmada da öncü rol oynadığını söyledi. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 15:35

İLGİLİ HABERLER