Medya
  • 30.3.2003 11:45

ABD'NİN IRAK'A SALDIRISI GAZETECİLİKTE YENİ BİR KAVRAM ORTAYA ÇIKARDI

'Bitişik' gazetecilik... ABD'nin Irak'a saldırısı ortaya yeni bir kavram çıkardı: 'Embedded' (bitişik) gazeteci.. Sözcüğün gömülmüş, içine sokulmuş' gibi anlamları da var ama olayımızda en anlamlısı bitişik.. Bitişik gazeteci bir askeri birliğin içinde yer alıyor ve oradan yayın yapıyor. Birlik nereye, bitişik oraya.. Haberlerin bir askeri aracın içinden verilmesi olaya ayrı bir heyecan katıyor elbette. ..Ama beraberinde bir tartışmayı da körüklüyor: Tarafsız olması gereken gazeteci birlikte hareket ettiği gruba karşı tarafsız kalabilir mi? -Kalır, diyenler de var.. Fakat ağırlık 'kalamaz' diyenlerde.. Bana öyle geliyor. Örneklerine de sık sık rastlıyoruz. Örneğin videofondan konuşan 'bitişik' gazeteci anlatıyor: -Çok iyi gidiyoruz, değil mi Jorj? Bu gidişle yarın Bağdat'a varabilir miyiz dersin?.. -Tanrı Amerika'yı korusun ama mutlaka varırız Maykıl.. -İşte gördüğünüz gibi sayın izleyiciler, bitişik olduğum birliğin komutanı Jorj da benim gibi düşünüyor. Öyleyse istikamet yarın Bağdat.. Ben CNN'den Maykıl..Umr el Kasr, Irak.. Ne var ki, bitişik arkadaşın 3 gün sonra yine Umr el Kasr'dan canlı yayın yaptığına tanık oluyoruz. * * * Kendi bilecekleri iş, bizi ilgilendirmez. Benim itirazım durumun bir Amerikan icadı gibi sunulmasına.. Bitişik gazeteciliği icat eden aslında biziz. Yıllarca kullandık, hala kullanıyoruz. Bizim hatamız bunlara doğru dürüst bir ad verememekti..'Köşk yazarı', 'havuz yazarı' gibi adlar kullanılıyordu ama 'bitişik gazeteci' lafı aklımıza gelmemişti. O sırada akla gelen 'gazeteciliğin bitmişliği' idi. * * * Nasıl mı çalışırlardı? Çok basit: Gazeteci arkadaş kendisini yakın gördüğü bir politikacıya adeta bitiştirirdi. Yanından, yöresinden ayrılmaz, Köşk'ten çıkmaz.. Politikacının vatan ve millet uğruna ne kadar fedakarca çalıştığını gözler önüne sermeye çalışırdı. Arşivlerde güzel örnekleri vardır.. Birkaçı hatırımda.. Örneğin politikacının karnı gece yarısından sonra acıkmışsa ve mutfakta yiyecek aramaya çıkmışsa, hala evine gitmemiş olan yazar okurlarına ertesi günü şunları duyururdu: 'Ben bugüne kadar.. Falanca politikacı kadar vatanını, milletini düşünen birini görmedim sayın okuyucular. İnanmazsanız, patronun karton fabrikası üzerine yemin edeyim. Bakın dün gece ne oldu: Sayın Falanca.. televizyon karşısında gece yarısına kadar çalışmış ve yorgunluktan adeta tükenmişti. Bizlerden özür dileyerek yatmaya gitti. Ancak vatan-millet kaygısı yüzünden bir türlü uyku tutmamıştı. Gece saat 03.30 civarında yatağından kalktı. Ben acaba yine hangi memleket meselesine el atacak diye düşünürken, akşam yemeğinden kalan yarım tepsi su böreğine el atmasın mı? Ülkenin sorunlarından duyduğu kaygılar yüzünden yemek yediğini bile unutmuştu. Pes dedim doğrusu..' (Yalçın Pekşen/ Akşam) Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:41

İLGİLİ HABERLER