Medya
  • 10.1.2004 12:12

DENİZ GÖKÇE'DEN CÜNEYT KORYÜREK, KENAN ONUK VE HINCAL ULUÇ'A ŞOK SUÇLAMA!...

Ülkemiz spor medyasında HBB bir adet vardı. Şimdi üç adet oldular. Hıncal Uluç, Cüneyt Koryürek ve Kenan Onuk! Bu üçlünün ortak özelliği ne? TRT veya gazeteleri kullanarak her yıl Olimpiyat, Dünya Şampiyonası gibi etkinliklere başkasının kesesinden seyahat edip, atletizmi 'sağmak', atletizm uzmanı süsünde ortada dolanmak! Son zamanlarda bu dümen yürümüyor. Çünkü Türkiye'de Süreyya-Yücel ikilisinin başarısı sistemi silkeledi, bu üçlünün sultasına isyan edildi, rekorlar onları bilgi elde edemez duruma getirdi. Üstelik Atletizm Federasyonu da mert bir Anadolu delikanlısının eline geçti, 'emekçi' Mehmet Yurdadön işi ile uğraşıyor ve 'Bizans entrikalarına' boyun eğmiyor. Bu durumda dışlanan HBB ekibi saldırıya geçti. Şimdi Elvan'ın antrenörü Ertan Bey'i kullanıp, haksızlığa karşı koruma süsü vererek, bir taş ile üç kuş birden vuracaklar. Süreyya ve antrenörü taşlanacak. Genel Müdür ve Federasyon Başkanı da sindirilmeye çalışılacak. Ama yemezler! Atletizm Federasyonu uzun zamandır en büyük başarıyı kovalıyor, altyapısını da hazırlamış durumda. Bu yıl Türk atletizmi olimpiyata 9 atletle katılacak. Bu sayı, kalan sürede atletler baraj aşılabilirse, 14 de olabilir. Bu bir rekordur. Eskiden sadece maraton gibi yarışlarda baraj olmadığı için katılabilirdik. Bu yıl katılacakların hepsi baraj aşarak geliyor. Üç de madalya şansımız var. Süreyya, Elvan koşuda ve Eşref atmada! Federasyon ve spor teşkilatının müştereken kurduğu altyapıda yetişen genç atlet sayısı da 20 binli rakamlara yükseliyor. Bu olayları gerçekleştirecek olan, başarıların mimar ve destekçileri, Mehmet Atalay ve Mehmet Yurdadön ise atletizm 'HBB' ekibi tarafından eleştirilen kişiler. Geçtiğimiz günlerde HBB korosu televizyona çıktı. Yurdadön de karşılarında. Elvan'ın antrenörü Elvan'ın yarışından bir gün önce kızı izinsiz kamp dışına götürmüş. Bir gazete ile röportaj yapılmış. Halbuki Kafile Başkanı (ve Federasyon Başkanı) tüm gazetecilere eşit şans vermek için yarışlar süresince kamp içinde izinli röportaj ve yarışma bitince de müştereken Paris sokaklarında resim ve röportaj kuralını koymuş, sadece buna izin var. Ertan Bey bu kurala uymuyor. Atleti de yarıştan önceki gün sokaklarda dolaştırıyor, dinlendirmek yerine! Çünkü Hürriyet Gazetesi atlatma röportaj yapacak ve bir para görüşmesi yapılacak! Kafile ve Federasyon Başkanı tüm medyanın töhmeti altında kalıyor. Bu arada Ertan Bey toplu basın görüşmesine de atleti götürmüyor, Kafile Başkanı'na da hakaret edip kapıyı suratına vuruyor, makyaj malzemesi unutuldu bahanesi ile atletle beraber otobüse gelmiyor, uçağa binmiyor ve uçak kaçırılıyor. Durum raporlanıyor ve ceza alıyor! Hürriyet Gazetesi (çok ilkeli ya!) bu durumda 'Uçak kaçırıldı, bu nedenle ceza veriliyor!' uydurma yaygarası ile Yurdadön'e saldırıyor. Saldıranlar M.A. ve C.D. adlı aynı medya mensupları, Paris'te atleti yarıştan önce dışarı çıkartan aynı kişiler. HBB ekibi Koryürek, Uluç ve Onuk da bu vagona biniyorlar, hedef Federasyon, Genel Müdürlük ve Süreyya-Yücel ikilisini hırpalamak. Koryürek uzman güya, ama dokuz atletin olimpiyat barajını aştığını bile bilmiyor, televizyonda şaşırıyor, yakalanıyor. Koryürek ve Uluç cezanın neden verildiğini bilmiyor, laf güzaf ile Yurdadön'ü boğmaya çalışıyorlar, HBB tenezzül edip programa bile gelmemiş! Korumaya çalıştığı, düzeni bozan kişiler, gazetecilik yapıyor dedikleri de Elvan'ı yarış öncesi gün saatlerce sokakta dolaştıran Bulgar göçmenleri işbirliği! Onuk, zavallı durumda, o bu işe girmeye gönüllü değil, ama Ali Şen'in kuyruk sokumundan sonra, Hıncal Uluç dümen suyunda olduğu için kıpırdanamıyor. Aralarında Cüneyt Koryürek orada ilk tornistan eden oldu. Televizyonda baktı ki enformasyonu yanlış ve eksik, çark etti. Bir de bana hitap ediyor. 'Benden Süreyya'nın telefonunu buldun' diyor. Ne büyük hizmet vermişsin yahu, telefon numarasını vererek, ücret talep etse idin bari! Sorun tam burada, artık olayları takip edemiyor, hatırlayamıyorsun!. Ben, şerefli ve gerçek uzman bir atletizm insanı, Nejat Kök'ün telefonunu zatınızdan almış (Süreyya değil!), ve böylece aradığım kişilere ulaşmıştım. Ama sen, Cüneyt Koryürek, en az iki defa 'Sizin gazete beni uluslararası yarışmaya gönderir mi?' diye benden iskandil etmiştin. Ayrıca halkla ilişkiler ve iletişim için profesyonel hizmet verdiğin şirkete destek için de bana ricalarda bulundun. Ama ben bu tür işlere girmem. Bunları yazmaya beni mecbur bıraktığın için de sen utan! Senin ve HBB ekibinin esas yaptığı Süreyya'ya zarar vermek oldu. 2002 yılında bulduğu ilk sponsor, sizin kampanyalarınız, artı, Hürriyet Gazetesi ve Fatih Altaylı'nın yalanları (Ayşe Arman da bunlara karşı çıkmıştı) nedeni ile vazgeçti. 2003-2004 yıllarında da sizin televizyonda yaptığınız neşriyat Süreyya'ya şu anda destek verenleri rahatsız ediyor. Süreyya'ya büyük zarar veriyorsunuz. Hem moralini bozarak, hem uydurma neşriyat yaparak. Yani siz Türk atletizminin Cumhuriyet tarihinde bulduğu en büyük yetenek Süreyya'yı, dolayısı ile de Türk atletizmini, bir hiç uğruna, bir ego uğruna sabote ediyorsunuz. Bunu da 'bilimsel hizmet' gibi sunma çabası içindesiniz. Üstelik de güya iletişim uzmanısınız! Televizyonda sendeleyen uzman? Deniz Gökçe, Süreyya ve Yücel'e destek ve güven verdi, para değil. Sizin gibilerine karşı da korudu. Atletizm ile ilgili tek bir kelime de söylememiştir. Cüneyt Koryürek yukarıda yazılanlar ciddi ahlak sorunları! Hodri meydan Cüneyt Koryürek. Açıkla bakalım Türk kamuoyuna, kamudan 80 milyar kopartıp, iki sene teslim etmediğin, kamunun hakkında rapor tuttuğu, üniversite hocalarına incelettiği, Olimpiyat ve Atletizm kitabının gerçeklerini! Açıkla ki herkes anlasın Cüneyt Koryürek yaklaşımını! Hepsini açık seçik medyada tartışalım! Deniz Gökçe Akşam Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:25

İLGİLİ HABERLER