Medya
  • 7.6.2007 10:43

SAÇINI SÜPÜRGE ETTİN NAZLI HANIM AMA YİNE LİSTEYE ALINMADIN

“SAÇINI SÜPÜRGE ETTİN, AMA YİNE ALMADILAR...”  REHA MUHTAR!..

Listelerin açıklanacağı gün herkeste bir telaş vardı, ama bende telaş değil merak vardı...
Merak ediyordum çünkü Çapraz Ateş’te kıyasıya tartıştığım bu militan ruhlu kadının aslında içten içe iyi bir yerden aday gösterilmeyeceğini düşünüyordum...
Kendisine söylemedim bu düşündüklerimi ama seziyordum bir şeyler olacağını...
Ama doğrusunu söyleyeyim ben Nazlı Hanım’ı, “seçilmesi çok güç bir yerden aday yapacaklar sanıyordum...”
Öyle bir yerden ve öyle bir sıradan aday yapacaklardı ki, “beni seçtirtmediniz” diyemeyecekti çünkü ona, “İsmini mahsus biraz alta yazdık ki itici güç olsun... Senin popülariten yüksek...” diyeceklerdi...
Açıkçası ben öyle tahmin ediyordum...
Akşam saat 17’de listeler Yüksek Seçim Kurulu’na verilecek. Milletvekilli olmaya hiç niyet etmediğimden bilmiyorum milletvekili adayları nasıl öğreniyorlar kaçıncı sıradan aday olduklarını...
Saat 17’yi biraz geçe Mehmet Ali Ilıcak’ı aradım...
“Ses seda var mı?” dedim...
“Daha AKP’nin listesini parti açıklamadı... Biz de arayıp sormayacağız... Açıklanınca herkesle beraber öğreneceğiz...” dedi...
Saat 18 sularıydı Mehmet Ali Ilıcak telefon ettiğinde;
“AKP adayları arasında Nazlı Hanım yok...”
İnanılır gibi değil, ama Nazlı Ilıcak AKP’den aday bile gösterilmemişti...
Telefonu açtım, sesi buruk ama kararlıydı...
“Ne yapalım şekerim” diyordu, “Olur böyle şeyler...”

***

İşe bakın...
Esasen AKP’liden çok liberal olan bizim Nursuna Memecan 1. sıradan aday, her şeyiyle ezelden beri sosyal demokrat olan paşa çocuğu Haluk Özdalga kesin seçilecek şekilde aday, “Canını dişine takarak her tarafta AKP’yi, AKP’den fazla savunan Nazlı Ilıcak” hiçbir yerden aday değil...
Politika böyle bir şeydi işte...
“Gördün mü?” dedim şakayla karışık, “Saçını süpürge ettin onlar için ama aday bile yapmadılar...”
Oysa biliyordum ki, Tayyip Bey için şimdi önemli olan, “Kavga isteyen değil, kavga istemeyen insanlarla birlikte olduğu imajını topluma vermektir...”
O şimdi ne kadar merkezde olduğunu hem solu hem sağı nasıl kucakladığını anlatmaya çalışmaktadır...
Cumhurbaşkanlığı, Genelkurmay, Anayasa Mahkemesi, Üniversiteler, Bayrak mitinglerindeki milyonlarla çatışıyor görülen imajını bütünüyle sildirmeyi amaçlayacaktır...
Bu yeni imajda, kora kor savaşan, AKP’nin hiçbir duruşundan taviz vermeyen, gerginlikse gerginlik, hodri meydan diyen bir Nazlı Ilıcak’a fazlaca yer yoktur...
Nazlı Ilıcak bir avukatı andırır, durmak bilmeden karşı tarafı yıpratır...
Belli ki Dolmabahçeler’de özel görüşmeler yapan
Tayyip Erdoğan, devletin bütün gücüyle kavga eden bir imaj çizmeyi arzulamıyor...
Fazilet Partisi’nin başına gelenleri unutmuyor...
Kavga ede ede daha fazla bir şey sağlayacağını sanmıyor...
Rotayı, farklı kesimlerden liberal isimlere çeviriyor, güleryüzlü portreler çıkartıyor, hatta Milli görüşçü parti kurucularını bile teker teker tırpanlıyor...

***



Değil Nazlı Ilıcak, Meclis Başkanı Bülent Arınç’ın da artık parti grubunda bir etkisi yoktur...
AKP iktidara gelirse, Meclis Başkanlığı’na Bülent Arınç zor oturur...
Tayyip Bey alttan alta farkındadır ki, Bülent Bey’in “illa ki Cumhurbaşkanı üçümüzden birisi olsun” demese , Abdullah Gül ortaya çıkartılmasa bir miktar uzlaşı sağlansa, olaylar bu noktaya gelmezdi...
Bu noktaya kendisini “şahinlerin” getirdiğini düşünüyor ve onları tırpanlıyor...
Tom Wolfe’un “radikal şık” larından Nazlı Ilıcak da savunduğu her davada mutlaka bir şahindir kesinlikle bir güvercin değil...
AKP’de de, Demirel’in yanında iken de...
Politika bazen şahinleri vitrinden siler...
Şahinlere ihtiyaç savaş zamanlarında vardır...
Barış imzalanırken, şahinler rafa kaldırılır...
Bir zamanların en şiddetli şahin liderlerinin bile yüzlerine, yumuşak bir gülümseme yerleştirilir...
Lider Barış Anlaşmasını imzalarken bu gülümseyen çehreyle güvercinleştirilir...
Gorbaçov, Reagan, Arafat hep böyle gülümseyerek resim çektirmediler mi?..
Yarın bir daha savaş çıkarsa raflara kaldırılan eski şahinlerden yeniden görev istenebilir mi dersiniz?..
Sanmam, o zaman onlar orada olmayacaklar...
Ama şimdi kimse bunu düşünmüyor...
Şimdi barış imzalanıyor...
Bando çalıyor...
Naftalinler çıkartıldı, bayramlıklar giyildi, etraf balonlarla süslendi...
Şimdi el sıkışma ve öpüşme zamanı...
Herkes biliyor ki politika esasen bir değişme, daha doğrusu bir değişebilme sanatı...

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 18:20

İLGİLİ HABERLER