Medya
  • 20.10.2005 12:24

TÜRKİYE GAZETECİLER CEMİYETİ ATATÜRK'E VE MİLLİ MÜCADELE KAHRAMANLARINA SÖVEN BİR İSMİ "GAZETECİ ŞEHİTLER" LİSTESİNE EKLEMİŞ!

EMİN ÇÖLAŞAN'IN YAZISI
 
ŞEHİT GAZETECİ!

Şimdi size üzüntüyle karşıladığım çok çarpıcı bir olayı, belgesiyle aktaracağım. Benim de üyesi olduğum Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin internet sitesine girin (www.tgc.org.tr). Sağ üst köşede basın şehitleri bölümünü tıklayın. Hemen üst sıralarda bir ‘basın şehidinin(!)’ ismini göreceksiniz:

Ali Kemal. Gazetesi:
Peyam-ı Sabah

Bu adam gazetecidir. Kurtuluş Savaşı boyunca Mustafa Kemal Paşa’ya, asker ve sivil kahramanlardan oluşan kadrolara ana avrat sövmüş, onları ‘eşkıya çetesi, katil, din düşmanı’ olarak tanımlamıştır.

Yazılarını düşman işgali altındaki İstanbul’da yazıp düşmanlara destek vermiştir. Tipik bir hain ve işbirlikçidir. ‘Mütareke basını’ sözü oradan gelir. Ali Kemal yandaşı gazeteleri, gazetecileri tanımlar.

1922 yılında vatanın kurtuluşundan sonra İzmit’te halk tarafından linç edilerek öldürülmüştür.

Güvendiğimiz dağlara bile kar mı yağıyor? Böyle bir adamın Abdi İpekçi, Uğur Mumcu, Çetin Emeç, Ahmet Taner Kışlalı gibi saygın isimlerin yanında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından ‘basın şehidi’ olarak tanımlanması yanlıştır, ayıptır, yakışıksızdır. Bir gözden kaçma olmasını diliyorum. Bu kara leke oradan derhal kaldırılmalıdır.


İŞTE O LİSTE
 
 

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
PEKİ ALİ KEMAL KİMDİR ?
 
1889 yılında İstanbul'da doğdu. İstanbul'da Mülkiye Mektebi'ne girdi. Dört yıllık dönemin son yılında buradan ayrılarak, Fransızca'sını ilerletmek amacıyla 1886'da Paris'e gitti. Ertesi yıl, Fransa'dan Cenevre'ye geçti ve İstanbul'a döndü. Yeniden Mülkiye Mektebi'ne başladı ve okulun son sınıfına geldiği sırada, tahrikçiliği yüzünden Halep'e sürgün edildi (1889). Orada kaldığı yıllarda Halep İdadisi'nde Türk Dili ve Osmanlı edebiyatı hocalığı yaptı. Halep'teki durgun hayata daha fazla dayanamadı ve Jön Türklerin bir çeşit karargâhı haline gelen Paris'e gitti (1894).
 
II. Meşrutiyetin getirdiği özgürlüklerden yararlanarak saldıracağı çok sayıda düşman vardı. Hürriyet ve İtilâf Fırkası'na giren Ali Kemal, bu amaçla Peyam gazetesini çıkarmaya başladı. Mülkiyedeki hocalığa da geri verilmişti. Siyasi mücadelesini İkdam gazetesinde de sürdürüyordu. Ali Kemal I. Dünya Savaşı'nın başladığı sıralarda gazetesini kapatmak zorunda kaldı. Babıâli baskısından sonra tutuklandı. Serbest bırakılınca Viyana'ya gitti. Savaş bitmeden Türkiye'ye döndü, fakat herhangi bir siyasi faaliyette bulunmadı. Bu tutumu İttihat ve Terakki liderlerinin Türkiye'den kaçışına kadar sürdü (1918). Bu arada Damat Ferit Hükümeti'nde Maarif vekilliğine getirildi. Daha sonra Kabinede yer değiştirerek Dahiliye Nezareti'ne geçti.
 
Büyük savaş bitmişti ve Türkiye yeni bir savaşa hazırlanıyordu. Bu yeni bir liderin kılavuzluğunda halkı yürüteceği bir kurtuluş savaşı olacaktı. Ali Kemal bu dönemde, daha başından Atatürk'e ve onun amaçlarına karşı çıktı.
 
O tarihte İçişleri bakanı olduğu için sadece düşünce açısından Atatürk'e karşı çıkmakla kalmadı, onu tutuklatmak için birçok tertip hazırladı ve ilgililere emir üstüne emir verdi.
 
Erzurum Kongresi'nin başından Sivas Kongresi'nin sonuna kadar Atatürk'ü tutuklatmak için uğraştı. Sonuç alamayınca da bakanlıktan çekildi. Fakat Milli Mücadeleye karşı tutumunu değiştirmedi.
 
Ali Kemal'in Milli Mücadeleye karşı amansız düşmanlığı ister istemez kendisine birtakım amansız düşmanlar kazandırdı. 10 Kasım 1922 günü, MM Grubu'na bağlı birkaç kişi İstiklal Mahkemesi'ne çıkarılmak üzere kendisini Ankara'ya götüreceklerini bildirdiler.
 
Gerçekte ise Ali Kemal, İzmit'te bölge kumandanı Nurettin Paşaya teslim edildi. Ali Kemal, Nurettin Paşayla görüştükten sonra dışarı çıkarken kumandanlık karargahı önünde bekleyenler tarafından linç edildi. Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 10:51

İLGİLİ HABERLER