Medya
  • 18.2.2005 12:57

ÜNLÜ KADIN SPİKERİN KARDEŞİ, BİR KADIN GAZETECİYİ HERKESİN GÖZLERİ ÖNÜNDE TACİZ ETTİ?

16 Yıllık başarılı bayan gazeteci, bir bayan spikerinin kardeşi tarafından İstanbul''''un göbeğinde tacize uğradı... Hem öyle böyle değil, yüklü paralar ödediğiniz, kapılarındaki özel güvenlik elemanları tarafından korunan, yani kendinizi “sokaklardan” daha güvende hissetmeye hakkınız olan “güzide” mekânlarda! İstanbul’un “saygın” kişileri tarafından tacize uğrayabilirsiniz! Üstelik bedeninizi, onurunuzu korumaya kalktığınızda, bir anda o güzide mekânın nezih işletmecileri ve saygın müşterileri tarafından mağdurken suçlu durumuna düşürülebilirsiniz. O gözde mekân, Tepebaşı’ndaki Cahide adlı bar. O saygın müşteri, İ.G. Tacize uğrayan kişi, 16 yıldır televizyon muhabirliği yapan bir kadın gazeteci. Aşağıda, kendi ağzından hikâyeyi okurken, bunun bir hikâye olmadığını, iki gece önce yaşandığını ve her an ayniyle ya da fazlasıyla sizin ya da bir sevdiğinizin başına da gelebileceğini lütfen aklınızdan çıkarmayın. Şikâyetçiyim! 14 Şubat Pazartesi gecesi, bir grup arkadaşımla “Cahide” isimli bara gittim. Saat 12’yi yeni geçiyordu. Arkadaşlarımla ayakta duvar dibinde, sohbet edip eğlenirken, sendeleyerek yürüyen, alkolü fazlaca kaçırdığı belli bir kişi önümüzde belirdi. Biz de kendisine yol vermek için iyice duvara yanaştık. Fakat rahat rahat geçebileceği yerde bu kişi önümüzde durup bana bakmaya başladı. Ne olduğunu anlayamadan iri cüsseli sarhoş adam, üzerime abanarak yanağımdan öptü. Ben de adamı üzerimden uzaklaştırmak için var gücümle ittim. Arkasında, kim olduğunu henüz bilmediğim, onun koruması gibi davranan bir başka adam, beni duvara itip, “Sen kime vurduğuna dikkat et” diyerek üzerime yürüdü. Kolay hazmedilebilir bir tavır değildi bu benim için. Peşlerinden yürüdüm, işletmeden görevliler araya girdi. Ben şikayetçi olduğumu söyledim. Bana “Tamam şimdi çıkarıyoruz, bir daha mekânımıza giremeyecek” dediler. Ben de bunu çözüm olarak kabul etmediğimi polis çağırılmasını istediğimi söyledim. Bu tacizi yapan kişinin yakınları etrafıma üşüştü ve özür dilemek, “sarhoştur affedin” demek yerine, “Yavaş ol, olay çıkarma! Yanlış anlamışsın, adam sendeledi sadece,” diye beni daha da çileden çıkaran sözler sarfettiler. Böyle bir tacizi, “yanlış anlama” olarak geçiştirmek istemelerini hazmedemedim. İşletmeden bir kişi, ortalığı yatıştırmak yerine gelip bana “O saygın müşterimizdir ona saygısızlık edemezsin, olay çıkarıp terbiyesizlik etme” diyerek beni ite kaka konuşmaya başladı. Bu aşamadan sonra sakinleşebilmem olanaksızdı. O sırada şarhoş tacizci ile beni tartaklayan, mekâna dönüp eğlenmelerine devam ettiler. Ben de soluğu Taksim Polis Karakolunda aldım. Tacizciden, beni tartaklayan kişiden ve ardından gelip beni iten görevliden şikâyetçi olduğumu söyledim. Konuya hassasiyet gösteren ekiplerle beraber mekâna geldik. Ancak, sadece beni iten görevliyi bulabildik. Tacizci ile yanındaki gitmişti. İfadeler ve tutanaklar için polis merkezine gidecektik ki, işletme sahibi İ. Ç., kendi mekânının önünde, üç ekip polisin gözü önünde, bana iftiralar atmaya başladı. “Böyle reklam için benim mekânımı kullanıyorlar- bu bayan içti içti parasını ödemeden kaçtı- o saygın müşterimizle iki saattir konuşuyordu adam öpünce olay çıkardı- Bu da gazeteciymiş, orada ünlü haber spikeri var onu kıskandı belli ki- Magazincileri toplayıp bunu sana yutturucam…” gibi bir sürü ipe sapa gelmez şeyler söylemeye başladı. Polis merkezine gideceğimiz esnada, etraftaki magazin gazetecilerine ve elemanlarına, “Bizim magazincileri toplayın çabuk Taksim polis merkezine” diye emirler yağdırdı. Taksim polis merkezine gidene kadar yol boyunca gazetecileri arayıp olayı çarpıtarak, mekânı yıpratmak isteyen bir kadının (benim!) kendilerini zor duruma düşürdüğünü iddia etti. Polis merkezinde, belki devlet memuru bir gazeteci olduğum için meşhur meslektaşlarımı kıskandığımı, bu konuda hep devlet memurlarının kompleksli olduğunu iddia etti. Hatta şu saçma diyalog da polislerin önünde geçti: “Benim mekânımda benim saygın müşterime vurmaya, itmeye hakkın yok senin!” deyince, ben de “Yani o beni öpebilir, taciz edebilir ve benim kendimi müdafaa etmeye hakkım yok yani orada öylece durmam gerekiyordu, öyle mi?” deyince, “müdafaa diye bir şey yoktur o saygın bir müşteri” dedi… Gece, işletmede çalışan A.C.B.K isimli kişi o gece yakalandı ve ifadesi alındı. Sabah, biraz araştırmayla, bana tacizde bulunan kişinin İ. G. olduğunu öğrendim. O gece ATV Haber Spikeri H. G. S.’nin doğum günü kutlaması yapılıyordu “güzide mekân Cahide!”de… Bana tacizde bulunan kişi de H.G.’nin ağabeyi, İ.G. imiş. Bütün bunlar yaşanırken, en üzücü olaylardan biri de, bir hemcinsim tarafından mağdurken suçlu duruma düşürülmem oldu: Hem bir kadın, hem de bir meslektaş olarak çok daha hassas olmasını bekleyeceğim H. G., olaydan hemen sonra yanıma gelip, “adamcağızın” sendelediğini, benim olayı çarpıttığımı, yanlış anladığımı, abartmamam gerektiğini söyledi! Dilerim, bir kadın olarak beni anlayabilmesi için, benzer bir tecrübe yaşaması gerekmez. Zira bu zihniyet kadınlarımızda bile değişmediği sürece, bu tehdit de kolay kolay hayatımızdan silinmeyecek! C.Ş. TRT Muhabiri C.Ş. olayın ardından Taksim Polis Merkezi''''ne giderek olayla ilgili şikayette bulundu. kaynak: derinmedya.com Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 11:07

İLGİLİ HABERLER