''''A MİLLİ TAKIMDAKİ HOCA DEĞİŞİKLİĞİ, TEZGAHI ÇOK ÖNCEDEN KURULDUĞU GÖRÜLEN BİR İŞTİ''''
İSMAİL KAMİT
İSTANBUL (İHA) - Devlet eski Bakanı Mehmet Ali Yılmaz, son 14 aydır Futbol Federasyonu''nun tartışılmayan yönünün kalmadığını belirterek, ''''Bir federasyonu yönetmek, fikstür çekip maç akreditasyonu yapmak hakem atamak değildir. Levent Bıçakcı fedarasyonu, eski federasyon yönetimini aratmıştır'''' dedi.
Mehmet Ali Yılmaz, Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Yönetim Kurulu hakkında yaşanan tartışmaların ardından İHA''ya özel açıklamalarda bulundu. Levent Bıçakcı fedarasyonunun son 14 aydır tartışılmayan yönünün kalmadığını ifade eden Yılmaz, ''''Şimdi herkes benim ne demek istediğimi anlamıştır. O gün ben federasyonun güçlü bir şemsiye olmasını, Türk futbolunun tümünü ve dış ilişkilerini kapsayacak, milli gururunu taşıyacak şekilde oluşması geretiğini söylemiştim. Bunun deneyim, otorite, karizma ve disiplin gerektiren bir iş olduğunu söylemiştim. O gün mevcut federasyonla ilgili gelen yoğun şikayetlerden kendimi mesul hissedip, ''Gelin hep birlikte bu işi çözelim. Şu aşamada bana ihtiyacınız var'' demiştim. Ama çeşitli spekülasyonlar oluşturuldu. ''Hükümet onu istemiyor, hükümet bunu istemiyor'' derken, özerk yapısı olan federasyon bile o gün delegasyonu temsil eden arkadaşlarımızın tutumu hükümetten yana meyil etti. Ama gerçek böyle değildi. Bu sadece siyasi bir yönlenme oluşturma istemiydi. Hükümet samimiydi ama delegasyon samimi değildi. Hükümet sadece net bir şekilde elini çekmiş olabilirdi. Ama hükümet de artniyetle böyle bir federasyon oluşsun istememiştir. Çünkü siyaset rodeoya benzer. Yani atın üzerinde çok kalma sanatıdır. Dolayısıyla hangi siyasi grup iktidarda az kalıp gitmek ister ki? O yüzden kongre sonrasında yöneltilen soruya verdiğim cevap, heyetin bu yükü taşıyamayacağı yolundaki endişemdi. Çünkü federasyon çok ucuz davranışlar gerektiren bir kuruluş değildir. Federasyonun kanunu yazan, Bakanlar Kurulu''ndan geçiren, Meclis''e sevkeden, Meclis''ten çıkartan bir devlet bakanı olarak, kulüp başkanı olarak, daha önce kulüpler vasıtasıyla seçilmiş biri olarak o gün bunu söylemiştim. Yani bu alandaki deneyimimin çok olduğunu, elim taşın altında yıllarca emek verdiğimi anlatmak istemiştim. Spor ve Türkiye kamuoyunda bıraktığım intibamın gereği ''Böyle bir şeyi ben bu aşamada yapar, düzlüğe çıkar ve sonra yine isteyen arkadaşlarımız yapar'' demiştim. Keşke çok güzel olsaydı. Keşke arkadaşlarımız ülkemizi futbol açısından çok yukarıya taşısaydı. Bundan en büyük mutluluğu yine ben duyardım. Görüldü ki son 14 aydır federasyonun tartışılmayan yönü kalmadı. Fikstür çekmenin dışında yapabildiği de bir şey olmadı'''' dedi.
''''İSVİÇRE MAÇINDA YAŞANANLARDAN DOLAYI VERİLECEK CEZAYI BEKLEMEK BİR ACİZLİKTİR''''
Levent Bıçakcı federasyonunu ağır bir dille eleştiren Mehmet Ali Yılmaz, ''''Bir federasyonu yönetmek fikstür çekip maç akreditasyonu yapmak, hakem atamak değildir. Geldikleri günden beri yaptıkları ortada, Almanya hevesi, bir hocanın değişikliği. Bu da zaten tezgahı çok önceden kurulduğu görülen bir işti. Böyle hassas işlerde yapılan oyunlar sonradan açığa çıkıyor. Şimdi de suçu İsviçre''ye, hakemlere atmaya çalışan bir ekip haline dönüştüler. Türkiye''nin yıllardır barbarlıktan kurtulmaya çalıştığı dünya kamuoyu karşısında, yeniden bu görüntüyü vermiş olmaları, ülkeyi ve bizi katletmiştir. Bunun süratle telafi edilmesi gerekmektedir. Şimdi verilecek olan cezayı beklemek bir acizliktir. Şenes''in de, Levent''in de orada olmasında bizim devlet olarak başkanlık dönemindeki tutumumuz etkindir. Kendilerine verdiğimiz destek, onların bulundukları yerde olmasını sağlamıştır belki. Ama orada olmanın getireceği demokratik anlayış, sportmence tavır ve tutum müsabakalara da yansımalıydı. Türk kamuoyu, dünya kamuoyu nezdinde soru işareti halini almıştır'''' diye konuştu.
Federasyonun bir bütün olduğunu, yaşanan olaylarda da içlerinden birinin değil, baştan aşağıya hepsinin mesul olduğunu söyleyen Yılmaz, ''''Kazanan takımın sevinme hakkı vardır. Bizim İsviçreliler''e bu hakkı vermediğimiz görüldü. Ülkemize gelişlerinde yumurta yağmuruna tutulmaları ve o yumurtaları atanların birileri tarafından organize edilmesi çok çirkindir. Maç saatinde ise bazı arkdaşların sahaya girdiklerini gördük. Orada yapılan tutum ve davranışlar, maç sonunda da bütün suçu hakemlere yüklemek oldukça sportmenlik dışı. Fatih''e de yakışmadı. Bence kendi kariyerini zedeledi. Çünkü onun kariyeri bu maçla ölçülmeyecekti'''' dedi.
İsviçre maçında yaşananları silemeyeceklerini belirten Yılmaz, ''''Dünya kamuoyunun gözünün önünde olan olaylarda gidip savunma yapmak çok üzücüdür. Neyi savunacağız ki? O zaman FIFA ve UEFA''nın tutumu da tartışılır. Gerçekler ışığında hakedilen neyse verilir. Kimsenin keyfine göre ceza verilmez. Ama ''Bize ceza vermeyin. Biz bunu bir daha yapmayacağız'' demek vardır tabi. Ama ''Yapmadık'' demek yoktur. Çünkü yaptıklarımızı silemeyiz. Onun için bu noktada lobinin de bir anlamı yoktur'''' diye konuştu.
''''KÜÇÜK DÜŞÜNEN, YETERLİ BOYUTA GELMEYEN İNSANLARIN, AĞIRLIKLARI TAŞIMALARI ÇOK ZORDUR''''
Türkiye''yi kucaklayacak, Türk futboluna ciddi bir şekilde dünya kamuoyu nezdinde itibar kazandıracak bir fedarasyonun işbaşına gelmesi gerektiğini kaydeden Yılmaz, ''''Küçükler, büyükleri temsil edemiyorlar. Küçük düşünen, yeterli boyuta gelmeyen insanların ağırlıkları taşımaları çok zordur. Herhalde gereken yapılır. Çünkü özerk federasyonda bu seçilmiş heyet ve seçenleri tekrar düşünür ve kongre yaparlar. Yeniden Türkiye''yi kucaklayacak, Türk futboluna ciddi bir şekilde dünya kamuoyu nezdinde itibar kazandıracak bir heyet işbaşına gelir. Eski günlerimize döneriz, hatta daha ileri vizyonlara yelken açarız. İşte o yüzden biz bu göreve aday olduğumuzu tekrar açıklıyoruz. O günden beri sözümden dönmedim. Çünkü ben kendimde bu kanunun çıkarılmasını gerçekleştiren kişi olarak bunun vebalini hissediyorum'''' dedi.
Levent Bıçakcı''nın fedarasyon başkanlığını yapacak otoriteye sahip olmadığını ifade eden Yılmaz, ''''Ben arkadaşlarımı tanıyorum ve federasyon olmanın gerektirdiği ağırlığı biliyorum. Ben futbolun her birimini bizzat yaşayan biri olmamın yanısıra arkadaşları da tanıdığım için, onlarla bu işin olmayacağını gördüğüm için söyledim. Çünkü hiçbirisinin yoğun bir deneyimi yoktu. Levent Bıçakcı iyi bir çocuktur belki ama haddini bilecek. İyi çocuk olması yetmez. Kendisi Kulüpler Birliği''nin sekretaryasını yürüttürdüğümüz bir arkadaştı. İnsanlar neyi yapabileceğini bilecek. Dolayısıyla kendisi bu konuda haşin bir otoriteye sahip değildi. Yönetim kurulu da tecrübeli yöneticilerden oluşmamıştı. O yüzden federasyon oyuncak gibi görülmüştü. Bu hiç de kolay bir oyuncak değil. Bu Türkiye''de milyonlarca insanın ilgisini çeken bir sektör haline dönüşen bir iştir. Burada çok güçlü, kararlı, tutarlı ve karizmatik olmak gerekir. Ben, ''Adayım, düzeltirim'' demiştim. Bunları kendi tecrübeme dayanarak söylemiştim. Keşke yanılsaydım ama yanılmadım. Bu yönetim hiç gelmeyecekti. Kendilerine bu görev tebliğ edilse bile, ''Bizim yeterli tecrübemiz yok. Yeterli tecrübeyi edinelim. İlerleyen zamanda bize bu görevi verin'' demeleri gerekirdi. Herkesin iyi yapabileceği bir iş vardır. Bu bir kompleks değil. Olmamalı da zaten'''' ifadelerini kullandı.
''''BELKİ ERSUN YANAL OLSAYDI, O ALMANYA''YA GİDECEKTİ''''
Levent Bıçakcı federasyonunun eski federasyon yönetimini çok arattığını belirten Yılmaz, ''''Tenkit ettiklerini kendileri fazlasıyla yapıyor. Fatih Terim''in maaşını ve federasyon çevresinde ''danışman'' adı altında kümelenen arkadaşları göz önüne alırsak eskiye oranla daha fazla harcama olduğu gözüküyor. Haluk Ulusoy yönetiminin tenkit edilen yanı, çok uzun süre görevde kalmışlardı. Başarılı da bir yönetim sergilemişlerdi. O başarıların yanında da sponsor kuruluşlardan gelen ''cipler, biletler'' gibi dedikodular ortaya çıktı. Medya bunu çok işlemişti. Kulüplerde olanlardan rahatsızdı. O zaman şimdiki gibi büyük bir başarısızlık yoktu. O zaman dünya 3.''lüğü vardı. Fatih Terim''in geleceği önceden biliniyormuş gibi Ersun Yanal''ın başarılı olmaması için bir zemin oluşturulmuş gibi geldi bana. Ersun Yanal ne yaptı ki değiştirildi? Belki o olsaydı, o gidecekti Almanya''ya, bilmiyoruz ki'''' dedi.
Tahkim Kurulu ile ilgili yaşananları da değerlendiren Yılmaz, ''''Şu aşamada kulüpler de güvensizlik içinde. Tahkim Kurulu yok zaten. İstifa etmiş ve ''seçime kadar kalın'' denilen bir tahkim kurulu var. Zaten Tahkim Kurulu seçimi tek başına yapılırsa o şaibelidir. Çünkü o atama demektir. Rakibi olmayan bir heyet teşkil olacaktır. Dolayısıyla yasadaki bazı boşlukların ki ben onları çok iyi biliyorum uygulanabilir olmasını sağlamak lazım'''' diye konuştu.
Futbol Federasyonu yönetiminin yasal olmadığını söylediğini, ancak seçimler sonrası bir kaosa neden olmamak için mahkemeye gitmediğini belirten Yılmaz, ''''Geçen kongrede gördük ki kongre devam ederken gündemin ilgili maddesinde başkan adayları dosyalarını divan başkanına veriyor. Divan başkanı kriterlere bakmadan o arada aday oluyor. O arada bir yığın belgenin incelenme işlemi var ki o bence 1-2 gün sürer. Ama bizim genel kurulda hiç incelenmedi. ''Bu sefer böyle olsun. Bir dahaki sefer bakarız'' denildi ve geçti. Sonra birisi mahkemeye gitti ve MHK bu kriterlere uymadığı gerekçesiyle iptal edildi. Yönetim için aday bendim ama mahkemeye gitmedim. Çünkü ben o kaosun sebebi olmak istemedim. O kriterlere uygun olmadığı için yasal olmadığını söyledim. Bunun baş sorumulusu da o günkü divan başkanıdır. Adı da Celal Doğan''dır. Fiziği müsaittir ama yapısı uygun değildir'''' dedi.
Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 10:36