ANKARA - Türk fotoğrafının ''duayen'' ismi Ara Güler, geçtiğimiz günlerde, Çankaya Köşkü''nde düzenlenen ve devlet protokolünün hazır bulunduğu bir törenle Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Ödülü''nü Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer''in elinden aldı.
Güler, AA muhabirinin, aldığı ödülden arşivine, siyah beyaz fotoğraflarından dijital teknolojiye kadar çeşitli konulardaki sorularını kendine özgü ''''sıcak'''' üslubu ile yanıtladı.
''''Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Ödülleri''nden birine de siz layık görüldünüz. Aldığınız bu ödülü nasıl değerlendiriyorsunuz?'''' şeklindeki soruyu Güler, ''''Bu ödül devlet sanatçılığının üzerindedir bence. Zaten Devlet Sanatçılığı kavramına da karşıyım. Geçtiğimiz sefer 80 kişiye verildi. Şarkıcılar falan sanatçı ilan edildi. 80 kişiye verilen ödülü düşünün 5 kişiye verileni düşünün bir de. Devlet sanatçılığı gibi kavramlar ancak komünist ülkelerde olur. Oralarda göğüsleri madalyadan geçilmeyen bir sürü adam görürsünüz, ama pazarda 5 kuruşa satılıyordur o madalyalar''''diye yanıtladı.
Güler,''''Fotoğraf sanat falan değildir deyip duruyorum millete. O zaman denmez mi ''''Eee... Madem öyle diyorsun da ne demeye bu Cumhurbaşkanlığı Sanat Ödülü''nü aldın!'''' diye. Neyse ki ödül kültür hayatına katkı yapanları da kapsıyor! Bizler görsel tarihçiyiz. Tarih, sanattan daha önemlidir bana soracak olursan''''dedi.
''''Çektiklerim içinde en çok beğendiğim budur'''' dediği fotoğrafın Sirkeci''de bir tramvayın önünde at arabasını çeken arabacının fotoğrafı olduğunu kaydeden Güler, ''''Öyle severim. Tam anında çekilmiş bir fotoğraftır, denk gelmiş ve ben de uyanık davranmışımdır orada. Saniyelik bir olaydır. Bir saniye sonra o buluşma anı yoktur! Saniyenin 1/250''sinde fotoğraf üretiyoruz. Bir saniyenin içinde 250 fotoğraf ''an''ı var. Yani ve siz doğru anda üreteceksiniz. Bir dakika, öylesine çok uzun bir süredirki fotoğraf çeken için...''''diye konuştu.
Gün ışığına çokmayan önemli fotoğraflarının da olduğunu söyleyen Güler, hala fotoğraf çektiğini, ancak İstanbul''un eski görselliğinin kalmadığını, modern şeyleri çekmekten hoşlanmadığını dile getirdi.
''''Çektiğim bir fotoğrafın ''iyi'' olduğunu, deklanşöre bastığım anda çektiğim fotoğrafı kağıdın üzerinde hissediyorum. ''Bu iyi fotoğraf olur'' diyorum karta basılmışını kafamda canlandırıp...'''' diyen Ara Güler, esas fotoğrafın negatif filme çekilen fotoğraf olduğunu belirtti.
Ara Güler, fotoğrafla ilgili incelikleri şöyle anlattı: ''''Fotoğrafı çektikten sonraki en ciddi sorunlardan biri, çekilen fotoğrafın seyredene nasıl sunulacağıdır çünkü. Bu hala belli değildir. Diyelim kitaba basacaksınız, bir türlü çerçeve oturtulamamaktadır. Dik fotoğrafı iki tam sayfaya nasıl basacaksınız! Millet evirip çevirecek mi kitabı her seferinde! Yan fotoğrafı da iki tam sayfa bastığınızda aynı sorun var, fotoğraf ortadan bölünüyor, cilt çizgisi araya girip bence fotoğrafı öldürüyor. Fotoğrafta sunum olayı daha çözülememiştir. Bir de saklama derdi var çekilenleri.''''
Fotoğraf arşiviyle ilgili hiçbir çalışma yapmadığını kaydeden Güler, konuşmasına şöyle devam etti: ''''Ölmeden bir gün önce hepsini yakmak lazım, kiloyla satarlar yoksa! Türkiye''nin arşividir, ama dünyadan da çok önemli fotoğraflar var. Doğru, daha fazlası da var. Magnum''a bakarsan benim yaptığım işi yapan bir dolu adam görürsün. Şimdi arşivler üzerinde çalışmalar arttı ve bunları da internet üzerinden insanlara sunuyorlar ama ne kadarını? Philip Jones Griffith mesela... Çok iyi bir foto muhabiridir. ''İnternette arayın da bakalım ne kadar fotoğrafı var?'' dedim yanımdakilere, baktık o kadar az fotoğrafı var ki. Benim bildiğim birçok fotoğrafını koymamışlar mesela oraya. Sitelere koymazsan insanlar bilmiyor fotoğraflarını şimdi bir de bu halt çıktı! Kompüterde ne kadar varsa o kadar çekmişsin zannediyorlar. Binlerce fotoğrafı var fotoğrafçıların yahu.''''
Fotograflarını bilgisayar ortamına aktarmak için hiçbir şey yapmadığını ifade eden Güler, şunları söyledi: ''''Sıfır! Hiçbir şey yaptığım yok o konuda. Bazılarını taradık, onlarla web sitesi yapıyorlar benim için. Biraz Magnum Ajansı çalıştı üzerinde ama ne kadarını yapıyorlar ki! Topu topu 500 - 600 tane. Cartier Bresson''un adını yazıp arama yaptık taş çatlasa 500 tane fotoğrafı çıktı. Cartier Bresson saatte 500 kare fotoğraf çekiyor ulan! Gerçi işin bir de şu yönü var: Bir insan çektiği 15-20 resimle tarihe kalırsa büyük iş yapmış olur. Ben 100 resimle hatıraya kalmış durumdayım, ama 100 tane değil ki hepsi, 80 bin dia var evde kutularda. Çıkartmaya korkuyorsun yerlerinden tekrar yerine nasıl koyacaksın diye.''''
Bir asistanının olmadığını, o kadar büyük bir arşivde aradığı herşeyi kendi yöntemleriyle bulduğunu, bazen biraz uğraştığını kaydeden Güler, bundan hiç şikayetçi olmadığını da söyledi.
Filmlerini bir uyarı yazısı ile matbaalara verdiği iddiaları karşısında Güler, '''' Evet. Tam metni şöyledir o yazının: ''Dikkat!!! Grafiker, resim seçici, redaksiyon, matbaa işlemlerinde çalışanlara mühim nottur. Elinizdekiler birer Ara Güler fotoğrafıdır. Bu fotoğraflar işlemde iken çay, kahve, gazoz, fanta ve benzeri meşrubatlarla fotoğraflara yaklaşılmaz, fotoğrafların civarında yemek yenmez ve içki içilemez, fotoğraflar ıslak veya sıcak yere, örneğin vantilatör veya kalorifer üzerine konulamaz, üzerine öksürülemez, ıslak veya pis ellerle tutulamaz, yakınında sigara içilemez ve yüksek sesle konuşulamaz.
Matbaalarda adamlar fotoğrafı basarken yanında köfte yiyor çünkü, yağını filme damlatıyor. Filmlere, fotoğrafa hoyrat davranana tahammül edemem. Hayat mecmuasında çalışırken bir sürü adamı ''filme hürmetsizlik'' suçundan kovmuşumdur. Fotoğrafların boyutu kendi matbaalarındaki cihazların boyuna uymuyor diye kenarından kesmeye kalkıyor. Hakları yoktur buna. Kendi gazetesinden daha mühimdir çünkü benim fotoğrafım! Çünkü o fotoğraf tarihe kalacaktır o gazete kağıdının ise ertesi gün kıymeti yoktur artık, paket yaparken kullanırsın. Benim fotoğrafım öyle midir oysa, daha sonra defalarca kullanılacaktır''''dedi. ''''Eski foto muhabirleri arasında iyileri vardı ama benim şansım vardı. Uluslararası yayın organları ile iletişimimi iyi kurdum. Bende şeytan tüyü de vardır. Ayrıca fotoğraf çekmek sadece deklanşöre basmakla yapılacak iş değildir. Entelektüel birikiminizin olması gerekir. Resme de, tarihe de, müziğe de, edebiyata da meraklı olmanız gerekir. Orhan Kemal, Yaşar Kemal ile aramızda fark yoktur. Onlar yazıyla bakar dünyaya ben fotoğrafla...'''' diye sözlerini sürdüren Güler, ''''bir de çok fotoğrafçı girmek istese bile giremez bu ortama. Bu bir fotoğraf çetesidir. Başını da en büyük çete olan Magnum çeker. Adamlar almıyorlar içlerine''''dedi.
Günümüzdeki basın fotoğrafçılığını da eleştiren Güler, ''''Bırakın bizi, dünyada tadı kaçtı bu işin. Şimdi herkes sadece para peşinde. Paradan başka bir şey düşünmemeleri yönünde eğitim alıyorlar çünkü. Yani ''her haltı yap, köşeyi dön'' olmuş rehberleri. Ayıp kabul edilmiyor bu artık. Başarılı olan adam zengin olandır anlayışı hakimdi. Bu dönem Bethooven''i bile yerdi. O da bir halt olamazdı bu dönemde gibime geliyor'''' diye konuştu.
Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 10:38