Gündem
  • 23.1.2003 16:09

BAŞBAKAN GÜL:''MECLİS'TEKİ ARİTMETİK ÇOĞUNLUKLA HER ŞEYİN YÖNETİLECEĞİNE İNANMIYORUZ''

KAYNAK : Haber Kaynağı İSTANBUL - Başbakan Abdullah Gül, Meclis'teki aritmetik çoğunlukla her şeyin yönetileceğine inanmadıklarını ve her türlü tenkide ve eleştiriye açık olduklarını söyledi. Abdullah Gül, Ceylan Intercontinental Oteli'nde gerçekleştirilen Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği'nin (TÜSİAD) 33. Genel Kurulu'nda bir konuşma yaptı. TÜSİAD'ın tam bir sivil toplum örgütü olduğunu ifade eden Başbakan Gül, bütün Türkiye'nin, hatta dünya sorunları ile ilgili geniş bir perspektiften bakan bir kuruluş olduğunu belirtti. AB konusundaki çalışmalarını yakından takip ettiğini dile getiren Gül, bu bakımdan yapılan çalışmaları takdir ettiklerini ve desteklediklerini ve beraber yapılacak işleri müşterek yapmaktan büyük bir mutluluk duyacağını kaydetti. Başbakan Gül, partisinin TBMM'deki çoğunluğunu hatırlatarak, ''Meclis'teki aritmetik çoğunlukla her şeyin yönetileceğine inanmıyoruz. Bu açıdan Meclis içi ve dışı muhalefet ve sivil toplum örgütleriyle diyalogun şart olduğunu biliyoruz. Bu açıdan baktığımızda TÜSİAD, örgütü, çalışması ve kaynakları itibariyle Türkiye'nin en önemli sivil toplum örgütlerinden biridir'' dedi. İş başına gelir gelmez yapılması gereken çok iş bulduklarını kaydeden Gül, ''Aranızda çok tecrübeli kişi var. Birçok hükümet gördünüz ama herhalde bizim kadar masasında çok acil ve önemli konuları bulan bir hükümet görmediniz. Genel Başkanımız Türkiye'yi dolaşırken, biz de yapılması gerekenlere hız verdik. Buna hep beraber çalıştık, sizlerin de katkısı oldu'' diye konuştu. TÜRKİYE - AB İLİŞLERİ Türkiye'nin 12 Aralık'ı iyi değerlendirdiğini dile getiren Gül, ''Türkiye-AB ilişkilerinde önemli bir dönüm noktası oldu. 2004 yılında gecikmeden müzakerelerin başlaması mutabakat altına alındı. 'Bir fırtına gelip geçti, yeni işler peşinde koşturalım' düşüncesinde olmayacağız. AB için ne gerekiyorsa onu yapacağız. İlk paket Meclis'ten geçmişti. Biz burada konuşurken, ikinci pakette TBMM'de yasalaşmak üzere. 2003 yılı değerlendirme raporlarının istediğimiz şekilde çıkması için gayret içinde olacağız'' dedi. KIBRIS MESELESİ ''İnanıyorum ki 2004'ten önce de müzakereleri başlatabiliriz, bu tamamen bizim elimizde diye düşünüyorum'' diyen Başbakan Gül, Kıbrıs meselesine de değindi. Kıbrıs konusunda diğer hükümetlerden farklı bir tavır sergilediklerini kaydeden Gül, hükümetin bu konudaki tavrının 'çözümsüzlük çözüm değildir'' yönünde olduğunu, dolayısıyla her iki tarafı da tatmin edecek bir çözüme ulaşmak niyetinde olduklarını açıkladı. Önceki hükümetten farklı bir yan olarak ortada bir plan olduğunu belirten Başbakan Gül, ''Bu çerçevede görüşmeler devam etmektedir. Burada şöyle bir anlayış içinde de değiliz; kendi kendimizi aldatarak, her şeyden vazgeçerek bir çözüme gitmek taraftarı değiliz. Herkesin bilmesi gerekir ki burada karşılıklı bir noktaya gelmek gerek. Ümit ediyorum ki Şubat'ta bu sorun tatmin edici bir noktada çözülür. Aynı gayreti sadece biz değil, diğer tarafında göstermesi gerekir'' diye konuştu. IRAK KRİZİ Irak konusundan da bahseden Gül, ekonominin başlı başına bir sorun olduğunu, bu konuda başarılı olunamadığı için Türkiye'nin krizler içine girdiğini kaydetti. Irak'ta durumun giderek tırmandığını vurgulayan Gül, ''Biz bu bölgenin asli unsuru olarak olup bitenlere uzaktan bakamayız, bizi ilgilendirmez diyemeyiz veya aktif bir tarafsızız diyemeyiz bazı ülkelerin yaptığı gibi. Son 10 yıl içinde bu bölgede çok kan dökülmüştür. Kaynakların hepsi de boşa gitmiştir. Bu bölgede barışın, istikrarın oluşması hepimizin yararınadır. En çok da Türkiye'nin yararınadır. Bu açıdan savaşsız bir şekilde bu sorunun çözülmesi için hükümetimiz gayret içindedir'' diye konuştu. ABD ile görüşmelerin devam ettiğini açıklayan Başbakan Gül, konuşmasına şöyle devam etti: ''Savaş kimsenin tercihi olmamalıdır. O bakımdan savaşsız çözüm yollarını tüketmek zorundayız. Bu bakımdan bölge ülkelerine ziyaretlerde bulundum. Bunun neticesinde bugün Dışişleri Bakanları İstanbul'da toplanacak. Bu bir süreçtir. Savaş nasıl bir anda olmuyorsa, barışında bir süreçte sağlanması mümkündür. Biz bu yolun sonuna kadar imkanları tüketmeye devam edeceğiz.'' En büyük sorumluluğun da Irak'ın üzerinde olduğunu kaydeden Başbakan Gül, son 10-15 yılda Irak'ın hataları olduğunu hatırlattı. HÜKÜMETİN EKONOMİ ÖNCELİĞİ Hükümetin birinci ilgi sahasının ekonomi olduğunu vurgulayan Gül, ''Ne yazık ki hepimiz bu mevzuu konuşurken, büyük bir üzüntü içindeyiz. Türk halkı ve Türkiye hak etmediği noktalardadır. Bunların nasıl iyileştirileceği, Türkiye'nin bu bataklıktan düzlüğe çıkması için neler yapılması gerektiği biliniyor. Bunlarla ilgili çok şeyler yazıldı. Bunlar devlet, sivil toplum örgütleri ve üniversiteler bazında yapıldı. Yapılacak işleri yapmakta bu dönemin bir şans olduğunu düşünüyorum. Çünkü partimiz tek başına iktidara gelmiştir. Dolayısıyla artık yeter'' dedi. Başbakan Gül, Türkiye'nin köklü reformları yapma girişimi başlattığını belirterek, bunun Türkiye için bir şans olduğunu söyledi. Bu açıdan bir taraftan kanun tasarıları TBMM'ye sevk edilirken, diğer taraftan da yönetimin etkinliğini belirleyeceklerini açıklayan Başbakan Gül, reformda devleti kesinlikle küçülteceklerini vurguladı. YEREL YÖNETİMLER KANUN TASARISI Bunun uygulamalarını küçük bazda da olsa geçen bir buçuk ay içinde yapmaya başladıklarını işaret eden Gül, Yerel Yönetimler Kanunu tasarısının önümüzdeki günlerde Bakanlar Kurulu'nda görüşüldükten sonra TBMM'ye sunacağını kaydetti. Devleti küçülten, israfı azaltmak konularında önemli adımlar atıldığını hatırlatan Başbakan Gül, ''2003 yılı bütçesinde enflasyonu düşürme kararlılığımız kesinlikle devam edecektir. Bunu yapmadan büyümeler zaman zaman gerçekleşiyor ama bir sene büyüyor, öbür sene onu kaybediyor. Böyle bir istikrarsızlıktan kurtulması lazım'' şeklinde konuştu. İkinci önemli nokta olarak kamunun borç yükünden kurtulmasını gösteren Gül, ''Bütçenin önemli bir kısmının faiz ödemelerine gittiğini görüyoruz. Türkiye bu yükten kurtulmadığı süre içinde sağlıklı bir büyüme olamaz. Faiz dışı fazlanın yüzde 6,5 olarak hesaplanması bir tesadüf değildir. 2003 yılı bütçesinde kesinkes yüzde 6,5 faiz dışı fazlayı tutturacağız. Bunu, reel faizleri düşürmek için Türkiye'nin risk birimlerini indirmek için yapacağız'' dedi. Bu yılın bütçesinde bunları gerçekleştirmek için bir yapısal karar aldıklarını hatırlatan Başbakan Gül, şunları söyledi: ''Otomatik ödenek artırımına kesinlikle gitmeyeceğiz. Herhangi bir zaruret söz konusu olursa, şeffaflığa verdiğimiz önemin gereği TBMM'ye gideceğiz. O bakımdan şeffaflık bizim birinci prensibimizdir. Çünkü siz saklasanız da bunlar piyasalar tarafından bilinmektedir. O açıdan bu konularda dikkatli hareket edeceğiz ve mali disipline çok önem vereceğiz . Bunlar önem verirken harcamalarda göstereceğimiz hassasiyet her şeyin üstündedir.'' İŞ YASASI Bu günlerde iş alemini en çok tedirgin eden konulardan birinin de İş Yasası olduğunu söyleyen Gül, ''Bizim görüşümüze göre devlet yatırımları yapmayacağına göre, yatırımları kim yapacaktır? Özel sektör yapacaktır. 'Özel sektörün önündeki mayınları temizleyeceğiz' derken aslında Türkiye'nin önündeki mayınları temizleyeceğiz. Burada memnuniyetle ifade etmek isterim ki hükümetimiz bunun bilincindedir. Milyonlarca işsizin olduğu yerde onlara iş vermenin önemli olduğunu biliyoruz'' dedi. Türkiye'nin perişanlığını ve işsizler ordusunu gördüklerinde kendilerinden utandıklarını belirten Gül, ''10 kişinin çalıştığı bir devlet kurumuna 'hadi seni de koyuyorum' diyemezsiniz. O zaman ortada bir problem vardır. Hepimizin sorununu çözecek olan özel sektördür. Bununla ilgili kanunları komisyonlara sevk ettik. Çalışma bakanlığımızın başkanlığında kurduğumuz bir komisyon iyi bir şekilde çalışmaktadır. Mart ayından önce yeni İş Yasası'nı çıkartacağımıza inanıyorum. Bir tarafta işi olan insanlar, bir tarafta işi olmayan insanlar olduğu süre içinde o ülkede ne huzur olur ne de tadı olur. Hükümetimiz bunun bilincindedir. Bunları uzlaşma ve işbirliği içinde yapacağız'' diye konuştu. ELEŞTİRİLERE AÇIK DAVET Her türlü tenkide ve eleştiriye de açık olduklarıntimı ifade eden Başbakan Gül, konuşmasına ''Bu olmadığı süre içinde başarılı bir yönetim ortaya koyamazsınız. Her türlunü teklife açığız. Hepimizin sorumluluğu vardır. Hepimizin yaptığı ikazlar, neticede olumlu şekilde yansımalı. Hepimiz aynı geminin içindeyiz. O bakımdan hepimizin gayretleri madem ki Türkiye'yi bataklıktan çıkartıp düzlüğe ulaştırmak, herkesin düşüncelerinden faydalanmaya açığız'' sözleriyle son verdi. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:12

İLGİLİ HABERLER