BAYKAL: DEMOKRASİDE AMBARGO VAR MI?
İSTANBUL - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''Demokraside ambargo var mı? Başbakan sıfatıyla bir insanın 'falanı almayın' diye bir siyasi kampanya açmaya hakkı var mıdır? Böyle bir şey olabilir mi? Bu yaklaşım toplumu çatıştıracak, kamplara ayıracak bir yaklaşımdır'' dedi.
Baykal, partisinin İstanbul İl Başkanlığı'nca Akatlar'daki Mustafa Kemal Merkezi'nde düzenlenen ''İstanbul Depremini Beklerken: Sorunlar ve Çözümler'' konulu sempozyumdan ayrılırken basın mensuplarının gündemdeki konulara ilişkin sorularını yanıtladı.
RTÜK'de dün yapılan toplantıda, Başkan Zahid Akman'ın istifası istemiyle ilgili önerinin reddedilmesine ilişkin bir soru üzerine Baykal, şunları söyledi:
''Çok üzüntü verici bir durum. Maalesef, RTÜK Başkanı istifa etme gereği duymadı. RTÜK Yönetim Kurulu da başkanı istifaya çağırma ihtiyacı hissetmedi. Üzüntü verici bir tablo. Akman'ın o görevden derhal ayrılması kaçınılmaz zorunluluktur.
Kendisini ayrılmaya yetkililerin çağırması gerekiyor. Meclis Başkanı bu doğrultuda bir girişim yaptı. Ama anlaşılıyor ki Başbakan kendisine 'Sakın ayrılma, sonuna kadar dur orada' demiş. Herhalde o nedenle ayrılma gereğini duymuyor. Şimdi gözler sayın Cumhurbaşkanının üzerindedir. Cumhurbaşkanı da bir an önce Devlet Denetleme Kurulu'nu harekete geçirmelidir. Sayın Akman'ın ayrılması için gereken uyarıyı yapmalıdır''
Baykal, bir gazetede, yer alan ''Friedrich Ebert Vakfı'ndan CHP'ye 2005 yılında 85 bin Avro yardım yapıldığı'' haberiyle ilgili soruya, ''Bizim CHP olarak hiçbir şekilde yabancı kuruluşlarla bir mali ilişki içine girmemiz söz konusu değildir. Bu konularda bizim açık, net tavrımız vardır. Bir tereddüt yoktur'' karşılığını verdi.
Gazetede bir belgenin yer aldığına dikkat çekilmesi üzerine de Baykal, ''Görmedim. Bizim hesaplarımız Anayasa Mahkemesi'nin denetiminden geçiyor. Anayasa Mahkemesi bütün harcamalarımızı, gelir kaynaklarımızı izliyor. Bir siyasi partinin dışarıdan mali destek alması mümkün değil'' diye konuştu.
Baykal, ''Parlamento açıldığı zaman Deniz Feneri davası ve Türkiye'deki ayağı ile ilgili bir girişim başlatmayı düşünüyor musunuz?'' sorusuna yönelik de şunları kaydetti:
''Tabii hiç şüphe yok. Parlamento zeminlerinin tümünü kullanacağız. Meclis iç tüzüğü çerçevesi içinde genel görüşme önergeleri verilecektir. Sorular sorulacaktır. Parlamento tartışmaları açılacaktır ve bu konu gündemde tutulacaktır, ta ki bu doğrultuda etkili bir yargı sürecinin başlatılması sağlanıncaya kadar.''
Bir gazetecinin ''Hükümetle Doğan Medya Grubu arasında bir tartışma söz konusu. Bunda sizi de taraf olarak gösteriyor hükümet. Sizin bu konudaki tavrınız nedir?'' sorusu üzerine de Baykal, şunları söyledi:
''Ben hiçbir kişinin, kurumun özel çıkarlarının temsilcisi olamam. Böyle bir şey söz konusu olmaz. Ama Türkiye'de demokrasinin, hukuk devletinin savunulması ihtiyacı ortaya çıktığı zaman ya da halkın, mağdur insanların, mazlum insanların haksızlığa maruz kaldığını gördüğüm zaman hiç kuşku yok benim temel görevimdir. Bu doğrultuda harekete geçerim. Bunu daima da yaptım.''
Siyasetçilerle belirli medya gruplarının karşı karşıya gelebileceğine dikkati çeken Baykal, ''Çatışırlar, çekişirler, mücadele ederler. Kayıtlarda ortadadır. Bana bütün siyasi hayatım boyunca bütün medya grupları, özellikle de o söz konusu grup ciddi muhalefet etmiştir. Ama bu ayrı bir iştir. Ben onların bana muhalefet etme hakkına saygı gösteririm. Siyasi mücadelemi yaparım. Ama şimdi onlara bir yanlışlık yapıldığı zaman ya da bir haksız iddia ortaya atıldığı zaman gerçekleri söylemek benim görevimdir'' dedi.