Gündem
  • 22.1.2008 16:52

BAYKAL, ERDOĞAN'IN İŞ BANKASI AÇIKLAMALARINA BÖYLE CEVAP VERDİ

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Başbakan Erdoğan'ın bugünkü grup toplantısında 'türban konusu'nu es geçtiğini, Merkez Bankası'nın taşınmasını da İş Bankası'nın İstanbul'a taşınmasına indirgediğini söyledi.

Baykal, Merkez Bankası'nın İstanbul'a taşınmasını hiç kimsenin makul bir gerekçe ile açıklayamadığını öne sürerek, "Maliye Bakanı en son çıktı havalara işi bağladı. O zaman Erzurum'u ne yapacağız. Tek gerekçe 'İstanbul'u mali merkez yapacağız'. Dünyanın bir çok yerinrdeki mali merkezlerde merkez bankası yok. Hollanda'da, İsviçre'de böyle. Merkez Bankası para basmakla yetkilidir. İstanbul'a gitmek için bankanın içinden gelen bir ihtiyaç yok. Başbakan'dan kaynaklanan bir ihtiyaç var" diye konuştu. 

"İş Bankası'nın Merkez Bankası gibi kanunla kurulmuş değil" diyen Baykal şöyle devam etti:

"İş Bankası'nın para basma yetkisi yok, Faiz oranlarını belirleyemez, İMF ile anlaşma yetkisi yoktur. Bu görevler Merkez Bankası'nındır. İş Bankası devletin kasası değildir. İş Bankası'nın hükümete danışmanlık yapma görevi yoktur.

Koç Holding Ankara'dan, Sabancı Grubu da Adana'dan İstanbul'a merkezlerini taşıyabilir. Onun şartları ile devletin şartları ayrı şeyler. Merkez Bankası kar peşinde koşan bir kurum değil. Taşınmanın maliyeti 100 milyon dolar civarında. 78 yıl biz Merkez Bankası'nı Ankara'da bulundurmuşuz. Başkenti taşımayacağımız halde Merkez Bankası'nı niye taşıyoruz? Avusturalya taşımıştır, orası federal bir ülke. Türkiye üniter bir devlet. En azından Tayyip Bey'e teslim edilene kadar öyle idi. Devletin kasasını Ankara'dan alıp İstanbul'a taşımak için ne gerek var?"

Baykal, Erdoğan'ın Atatürk muhabbetini ölçecek bir aletin kendisinde olmadığını söyledi.

CHP lideri Baykal, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmaya, Ocak ayında vefat edenleri anarak başladı. Baykal, bugünün Aydın Güven Gürkan'ın ölümünün 2. yıldönümü olduğunu, 24 Ocak'ın da Uğur Mumcu ve İsmail Cem'in ölüm yıldönümleri olduğunu belirterek, bu isimleri saygıyla andığını ifade etti. Baykal, ayrıca Muharrem ayı içinde bulunulduğuna işaret ederek, bu ayın insanlık tarihi açısından büyük önemi olduğunu söyledi. Muharrem ayının insanlık ve kültür tarihinin en acı günü olduğunu
belirten Baykal, Kerbela faciasının da 1368. yıldönümü olduğunu kaydetti. Bu olayın acılarının hala taze olduğunu belirten Baykal, 14 yüzyıl geçmesine rağmen hala insanların bu acıyı yaşamlarında derinden hissetmelerinin anlamını herkesin iyi kavraması gerektiğini söyledi.
Muharrem'in tek bir mezhebe özgün anlaşılmaması gerektiğini ifade eden Baykal, hangi mezhepten olursa olsun herkesin, özellikle İslam dünyasının bütün mezheplerinin derin bir vicdan muhasebesiyle yorumlaması ve bu olaydan gerekli dersi çıkarması gerektiğini söyledi. Baykal, "Hazreti Peygamberin torunlarının katledilmesini, o minicik çocukların katledilmesini mazur gösterecek hangi siyasi haklılık olabilir. Bu soruyu sormalıyız. Bence Kerbela'nın yıldönümü sadece bu büyük acıyı anımsamamız ve böyle
acılarla bir daha karşı karşıya kalmamak için birbirimize de sevecenlikle, sıcaklıkla saygı göstermeyi öğrenmemiz gereken bir gündür. Buradan çıkarılması gereken ders vardır. Kerbela faciası, inanç uğruna, din uğruna işlenmiş bir faciadır. Yani dinin nasıl istismar edilebileceğini, dini duyguların nasıl kullanılabileceğini, samimi içtenlikli din duygularından yola çıkılarak nasıl cinayet işlenebileceğini gösteren, ibret alınması gereken bir muazzam olaydır. Demek ki din iman adına yola çıkmanın bazen böyle
1368 yıl sonra bile insanları utandıracak sonuçları olabiliyor. Bir din istismarının ne kadar acı sonuçlar doğuracağını böylece bir kez daha görmeliyiz" dedi.
Baykal, herkesin inancı Allah'la kul arasındaki bağlantının bir temel noktası olarak anlaması gerektiğini ve kendi inancını kimseye dayatmamaya, kimseyi inancı ile mahkum etmemeye, kimsenin inancına yönelik bir ayrımcılık yapmamaya özen gösterilmesi gerektiğini kaydetti. Yarın partisinin genel merkezinde aşure töreni yapacaklarını belirten Baykal, ayrıca Karacaahmet Cem Evi'ndeki aşure törenine katılacağını ve CHP'li milletvekillerinin de aşure törenlerine katılacaklarını bildirdi.

"EKONOMİ GERİLİYOR"
Uzun yıllardır üstünde ısrarla durdukları ekonomik tespitlerin yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladığını ifade eden Baykal, "Öyle anlaşılıyor ki; ekonomide global düzeyde yaşanmakta olan cicim ayları, balayı dönemi sona ermeye başlamıştır, güç günler kendini göstermeye başlamıştır. Bunun böyle olacağı belliydi. Bizim o güzel günleri, bolluk günlerini, o ekonomide genişleme günlerini, kalıcı temel sorunlarımızı çözmek için bir fırsat olarak değerlendirmemiz gerekirdi, yapılması gereken oydu. Çünkü hava
bozulunca, fırtına çıkınca, sağanak başlayınca sıkıntı artacak, bunun geleceği belli. Bu güzel günleri Ağustos böceği gibi şakıyarak değil, karınca gibi çalışarak değerlendirelim diye ısrarla söylüyorduk. Ama ne yazık ki hükümet o güzel günleri kendi siyasi lehine bir unsur haline dönüştürmeye çalışarak, bunu seyretmekle yetindi" diye konuştu.
Hükümetin bu konuda üzerine düşeni yapmadığını savunan Baykal, 60 milyar dolarlık dış ticaret açığı ve 36-37 milyar dolarlık cari açığın büyük risk unsurları olduğunu vurguladı. Büyümenin ithalata bağımlı hale geldiğini, üretimin düştüğünü ve kapanan tesisler dolayısıyla da işsizliğin arttığını belirten Baykal, bu kısır döngünün içinden bir türlü çıkılamadığını söyledi. Vatandaşın geçim sorunlarını en ağır biçimde yaşadığını belirten Baykal, özelikle seçimlerden sonra çiftçilerin sorunlar yaşadığını
söyledi. Baykal, enflasyonun yüzde 8.4 olarak açıklandığını ancak bunun gerçekçi olmadığını öne sürerek, geçen yıl ödenmesi gereken doğrudan destek ödemelerinin seçimden sonra ödenmemeye başladığını söyledi. 2 bin 500 sulama kooperatifinin 2 katrilyonluk elektrik borcu olduğunu kaydeden Baykal, seçimlerden sonra çiftçiler için çok ciddi fiyat artışları ortaya çıktığını ifade etti. Böcek ilaçlarında ve mantar ilaçlarında yüzde 15-20 zam olduğunu, gübreye bir yılda yüzde 58 zam geldiğini belirten Baykal,
mazotta da AK Parti döneminde yüzde 105 artmış olduğunu söyledi. Bu artışın nedeninin petrol fiyatları değil ÖTV artışı olduğunu belirten Baykal, "Hükümet çiftçilerin kullandığı elektrikten aldığı KDV'yi yüzde 1'e indirmelidir. Tarımı desteklemek için çiftçinin sırtından, KDV kazancını artırmak olmamalıdır" dedi.

ÖĞRETMEN MAAŞLARI
Tüm bu ekonomik sıkıntılar yaşanırken, öğretmenlerin maaşlarının gündeme geldiğini hatırlatan Baykal, İngiltere'de 2 bin 100 euro, Fransa'da bin 800 euro, Almanya'da 2 bin 700 euro, Hollanda'da 2 bin 100 euro, İtalya'da 2 bin 400 ve Japonya'da 4 bin 400 euro olan öğretmen maaşının Türkiye'de 600 euro olduğunu söyledi. Üstelik Türkiye'de mesleğe yeni başlayan öğretmenlerle alınabilecek en yüksek ücreti alan öğretmen arasında çok yakın bir ilişki olduğunu ifade eden Deniz Baykal, "Yelpaze daracık. Yıllar
bir umut vermiyor öğretmenlere. Mesleğe girmek olağanüstü güç. Türkiye'de muazzam öğretmen açıbisinin genel merkezinde aşure töreni yapacaklarını belğı var. 10 binlerce aday atama bekliyor. Ama Türkiye öğretmen atayamıyor. Atadıklarına da dünyanın dörtte biri düzeyinde ücret veriyor. Sonra biri çıkıp 'Öğretmen maaşını indirelim, buradan kaynak buluruz' diyor. Bu son derece anlamsız, gerçek dışı bir tablodur" şeklinde konuştu.

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 14:12

İLGİLİ HABERLER