
BEHÇET NECATİGİLSİZ 25 YIL: "İYİ Kİ BİR GÜN VARMIŞ..."
Şiirimizde Behçet Necatigilsiz 25 yıl geçmiş. Oysa bu çeyrek asırlık zaman diliminde Necatigil şiiri hep tazelendi, anıldı, genç şairlerce yeniden üretilmeye çalışıldı.Özellikle 1960'tan sonra yazdıklarıyla Necatigil, Türk şiirinde benzerine az rastlanır bir iz bırakmıştı. İlk kitabı Kapalı Çarşı'dan, 1979'daki ölümünden hemen önce yazdıklarına kadar, daima yükselen, kendine yeni yollar açan; fakat ana yatağını asla terk etmeyen bir şiir çizgisi vardı. Hem sezgisel hem de teknik olarak kendini bu kadar başarıyla tamamlayan bir şiir örneğine yalnızca Türk şiirinde değil, bütün dünya edebiyatlarında kolayca rastlanamaz. Zaman, Necatigil'i haklı çıkartarak geçiyor: Kendi şiirinde yaptığı sessiz; ama kalıcı dönüşüm, bugün bile hayranlıkla izleniyor.
1980'li yıllarda dünyaya gelen bizim kuşak, Necatigil'e yetişemedi. Onun, şiirini hayatıyla nasıl örtüştürebildiğini ("kimi şiirler okunur arkasında kendi ateşiniz varsa"), ne kadar alçakgönüllü bir hayat yaşadığını, kırılganlığını, içtenliğini biz yalnızca ‘duyduk'. Bütün bunlar, zihnimizde o ünlü Necatigil imgesini oluşturdu. Fakat şuna kuşku yok ki, eğer o şiirler olmasaydı bu imge asla oluşmazdı. Cemal Süreya, en çok "Evler" kitabındaki Necatigil'i sevdiğini söylemişti örneğin. Oysa Necatigil, zaten bütün şiirleriyle kendine bir ‘ev' kurdu. Bugünden bakınca, Necatigil'in yapıtları arasında bir ayrım yapılacaksa, bu ayrım ancak teknik düzeyde yapılabilirmiş gibi görünüyor; zira, şiirlerinin hepsinde konuşan özne büyük ölçüde aynı ruh haline sahip. Bir de şu: Pek az şair, yaşamın bunca farklı yönüyle ilgili şiir üretebilmiştir. Necatigil'in şiirlerindeki, gündelik yaşamı tümüyle kuşatan yapı henüz ilk bakışta fark edilebilir. Onun, zihinlerdeki bu şairâne imgesinden belki de daha önemli yönü, Türk şiirine kuramsal açıdan kazandırdıklarıydı. Kendi yapıtıyla olduğu kadar, yol göstericiliğiyle de Necatigil, bir şiir birikiminden nasıl yararlanılabileceğini göstermiştir. Onun, kendinden sonraki iyi şairler üzerinde önemli bir hakkının olduğunu söylemek mübalağa olmasa gerek.
Şimdi, ölümünün 25 yıl uzağından seslenmenin, o neredeyse her şeyi söylemişken yeni bir şey söylemeye çalışmanın pek anlamı yok. İnsan içleniyor yalnızca. Necatigil'den miras kalan, her söylenenin eksik kaldığı duygusu, biraz daha büyüyor. O güzelim "Hüthüt" şiirinde, "Necatigil yok şimdi" demişti. Ama iyi ki bir gün varmış.
Bilkent'ten Necatigil Sempozyumu
Behçet Necatigil'in ölümünün 25. yılı dolayısıyla 27 Nisan 2005'te Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Merkezi bir etkinlik düzenleyecek. Etkinlikte, akademisyen, eleştirmen ve şairlerden oluşan katılımcıların bildiri sunacakları bir sempozyum ve şairin şiirlerinin okunacağı şiir akşamı gerçekleştirilecek. Ayrıca sempozyumun ardından, Behçet Necatigil Şiir Ödülü yeni sahibine verilecek.
“HER GEÇEN YIL BİRAZ DAHA ÖZLÜYORUZ”
Hilmi Yavuz (Öğrencisi-Şair): Behçet Necatigil, Türk şiir tarihinde bir 'sessiz devrim'i gerçekleştirdi; belki de, 'sessiz devrimler'i demek daha doğru. Çünkü, ilk kitabı 'Kapalı Çarşı'dan 'Yaz Dönemi'ne kadar olan şiiri ile, 'Yaz Dönemi'nden 'Kareler Aklar'a kadar olan şiiri, Türk şiir tarihinde, iki ayrı 'şiirsel kopma'yı işaret eder. Necatigil'in büyüklüğü, bize gelenek anakarasını açmış olmasındandır. Geleneği, Necatigil'in keşfiyle önümüzde açılmış bulduk.
Hasan Pulur (Öğrencisi-Yazar): Behçet Hoca, diğer öğretmenler gibi müfredata bağlı değildi. Derslerinde şiir tartışması yapılırdı, yeni şairleri tanıtırdı. Yenilikçiydi; fakat hiçbir zaman geçmişten kopuk değildi. Nankörlüğü sevmezdi, bize eski şiiri sevdirdi. Dönüm dergisini çıkarırdık onun teşvikiyle; oradan Hilmi Yavuz, Demir Özlü gibi önemli yazarlar yetişti.
Ayşe Sarısayın (Kızı-Yazar):
Gün geçtikçe Necatigil daha çok şairim oluyor, babam çok eskilerde kalmış, sisli puslu anıların arasında artık. Gözlerimin önünde hep aynı resim. Akşamları okuldan döndüğümde, onu, uzun koridorun sonundaki aralık kapıdan, masa başında çalışırken görürdüm. Gözlüğünün üzerinden bakmasıyla, kedimiz Mıcır'la birlikte içeri süzülür, ayaküstü sohbet ederdik. Bu sohbetler, onun artık yalnız kalmak istediğini sezdiğimde ya da yeni gelen kitapları, dergileri elime tutuşturmasıyla sona ererdi. Kısacık zaman dilimleriydi, şimdi çok özlediğim.
Selim İleri (Dostu-Yazar): Behçet Necatigil, yazarlık yaşamım boyunca her zaman en sevdiğim şair oldu. Onu tanımak benim için mutluluk ve kazançtı. Ondan ayrılmak ise çok büyük bir acı.
Zaman