Gündem
  • 18.6.2005 05:08

'BİZ MÜZİKAL ROBOTLARIZ...'

Ayhan ABAYHAN / BLUEJEAN Dergisi

EMI etiketiyle yayınlanan ve 2004 Dünya Turnesi sırasında kaydedilen 2 CD’lik ‘Minimum-Maximum’ adlı live albümlerinin turnesi kapsamında, pazartesi gecesi saat 21.30 itibariyle Rockİstanbul ana sahnede performans sergileyecek olan Kratwerk ile Türkiye konseri öncesinde konuşma fırsatı bulduk. Gruptan Ralf Hütter, röportaj vermekten pek hazzetmese de sorularımızı samimiyetle cevaplamaya çalıştı. ‘İstanbul’a gelirken 35 yılı da yanımızda getiriyoruz’ diyen Kraftwerk’in sahne performansını kaçırmamanızı öneririz!

Türkiye’de ilk kez sahne alacaksınız, bu sizi heyecanlandırıyor mu?

- Evet, hem de fazlasıyla. 2002’de başlayan geniş kapsamlı dünya turnesinde ilk kez uğradığımız yerler olmuştu, Meksika, Yunanistan ve Bulgaristan gibi. İlk kez sahne alacağımız bir yer olduğu için Türkiye de bizi fazlasıyla heyecanlandırıyor. Çok kalamayacak oluşumuz kötü, orayı gezip görmek isterdik.

Tüm zamanların en ilham verici topluluklarından birisiniz, bir süreliğine ortalarda gözükmemiştiniz ama şimdi tekrar bir aradasınız. Pek çok şeyi keşfeden ve başlatan bir grup olarak bundan sonra hálá yapabilecekleriniz olduğuna inanıyor musunuz?

- Biz hiçbir zaman ara vermedik ki...

Albüm yayınlamadığınız ve de ortalıkta görünmediğiniz dönemden bahsediyorum.

- Biz hep bir aradaydık ve pek çok şeyle uğraşmaya devam ediyorduk, halen de ediyoruz. Daha çok bağımsız işlerden bahsediyorum burada; bilgisayar müziği test ediyoruz, animasyonlar üzerinde çalışıyoruz, bunun gibi pek çok şey yapıyoruz.

Şu sıralar dünya müzik gündemini epey meşgul eden, uzun süredir merakla beklenen İngiliz topluluk Coldplay’in yeni albümü ‘X & Y’de sizin de adınız geçiyor. Coldplay zaten başından beri Kraftwerk’i de yeni albümlerine ilham veren isimler arasında sayıyordu. Chris Martin ise verdiği bir röportajda yaptıkları bir şarkının başlangıcı fazlasıyla Kraftwerk gibi tınlıyor diye izin almak için oturup size çok samimi bir mektup yazdığını anlatıyordu. Coldplay’den haberdar olmadığınız endişesiyle de mektuba ‘Ben Chris Martin, Coldplay adında bir grubum var’ diye başlamış, hatırlıyor musunuz bunu?

- Evet, aynen öyleydi! Oldukça samimi bir mektuptu. Bize yaptıkları şarkıyı yolladılar, fikrimizi sordular. Çok beğendik, tavırları da çok hoşumuza gitti. Bizim ‘Computer Love’ adlı şarkımızdan yola çıkmışlar, ortaya çıkan ise şu an Coldplay’in yeni albümünde yer alan ‘Talk’ adlı şarkı.

Bir de U2 var. Dünyanın en büyük grubu olarak tanımlanan U2 son single’larının b-side’ı için sizin ‘Neon Lights’ adlı kaydınızı yeniden yorumladı, onu beğendiniz mi?

- U2 ile Dublin’de bir Greenpeace konserinde birlikte sahne almıştık, oradan bir tanışıklığımız vardı. ‘Neon Lights’ yorumlarını oldukça ilginç bulduğumuzu söyleyebilirim.

Görünen o ki, Kraftwerk hálá müzik dünyasının en önemli isimlerini etkilemeye devam ediyor. Kraftwerk olmasaydı, bugün pek çok müzik türünden, janradan bahsetmek mümkün bile olmayabilirdi. Bu size nasıl hissettiriyor?

- Bunun böyle olduğunu pek düşünmüyoruz çünkü başta da söylediğim gibi, biz kendimizi her seferinde müziğe ilk kez başlıyor gibi hissediyoruz, hálá keşfediyoruz. Biz müzikal robotlarız, müziğimiz de elektronik tablolar gibi. Konsere 35 yılı getiriyoruz, robotlar da bizlerle birlikte seyahat ediyorlar. 25 yıldır da aynı ekiple çalışıyoruz.

Bu tür sorulara doğrudan cevap vermekten kaçınıyorsunuz anlaşılan?

- Evet, öyle. Röportajdan ziyade genel sohbetleri seviyoruz, mesela İstanbul’daki kulüplerden, müzik ortamından, kitleden bahsetseniz, gelince nerelere gitmemiz gerektiğini konuşsak, böyle sohbet etsek daha iyi ama... En başta söylediğim gibi, ilk kez uğradığımız yerlerle ilgili bizi en çok heyecanlandıran da bu, oralarda müzik adına neler olup bittiğini görmek, kulüpleri dolaşmak mesela, kim ne çalıyor, insanlar neler dinliyoru merak ediyoruz.

Peki electronica’yı dışarıda tutalım, dinlemekten zevk aldığınız başka bir müzik türü, takip ettiğiniz belli isimler var mı? Bir röportajınızda müzik dinlemediğinizi okumuştum, öyle mi cidden?

- Doğru, evet. Evde oturup müzik dinlemiyoruz hiç, ara sıra radyo dinliyorum otomobilde, o kadar. Dışarıdaki sesleri, çevreyi dinliyoruz. Sessizliği dinliyoruz.

Son olarak, popüler müzikte Alman ekolü diye bir şeyden bahsedersek, ki sadece elektronik müzikte değil, diğer birçok müzik türünde de Almanların farklı bir duruşu, tavrı var. Bunu İngiliz ve Amerikan ekollerinden ayıran, farklı kılan noktalar neler sizce?

- Sadece Kraftwerk adına konuşabilirim. Bizi farklı kılan, özel yapan şey ritim dilimiz, sound’umuz. Teknolojiyi müziğe taşıyor oluşumuz. Ve de minimallik. Daha büyük, daha komplike olan değil; minimum ve minimal olan asıldır.

:Hürriyet

Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 12:22

İLGİLİ HABERLER