KAYNAK : Haber Vitrini
ÖMER ERTUĞRUL
YOZGAT- Yozgat'ta düzenlenen açık hava toplantısında konuşan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Deniz Baykal, iktidara geldikleri takdirde milletvekilliği dokunulmazlığını kaldıracaklarını belirterek, milletvekili adaylarının dörtte birinin sanık olduğunu söyledi.
Cumhuriyet Meydanı'nda halka hitap eden CHP Lideri Deniz Baykal, Türkiye'nin 15 yılda batırıldığını ifade ederek, Anavatan Partisi'nin (ANAP) 15 yılda Türkiye'yi batırdığını iddia etti. Baykal, "Ülkenin bugünkü durumundan ANAP'ın yanısıra DYP, RP, MHP ve DSP de sorumludur. 15 yıldır ülke borç para ile idare edilmeye çalışılıyor. Borç almak vebal almak demektir. Ülke 90 milyar dolara, 11 yılda 197 milyar dolar faiz ödedi. Halen ödüyor. Bu doğru bir politika mıdır? Sen istediğin kadar bilgisayar çıkart karşıma, bunun hesabını verebilir misin. Türkiye'yi yanlış politika ve yolsuzluklar batırdı. 80'li yıllarda Yunanistan ile başabaş iken, bugün Yunanistan bizi 6 kat geçmiştir. Türkiye'de 15 yıldır yolsuzluk yapılıyor ve liderler birbirlerini aklıyor. 15 yılda yapılan yolsuzluk; 120 milyar dolar ve bu bizim dış borcumuzu karşılıyor" dedi.
"ÇİĞ YEMEDİK KARNIMIZ AĞRIMIYOR"
3 Kasım'da CHP'nin tek başına iktidara geleceğini ileri süren Baykal, "ilk işimiz milletvekilliği dokunulmazlığını kaldırmak olacak. Dünyanın hiçbir yerinde Türkiye'deki gibi milletvekili dokunulmazlığı yok. Artık milletvekiline, ne polis ne öğretmen ne de doktor tokatlatmayacağız. Bugün seçime aday olmak için başvuranların dörte biri sanık. Polis ve savcılar arıyor. Eğer bunlar seçilirse sanıklar parlamentosu olacak. Onlar kanun yapacak, bu memleketin masum dürüst insanlarına, o kanunu uygulayacaklar. Adam, kırmızı bültenle aranıyor. Adam, cep telefonuyla miting yapıyor. Gümrükten girse tutuklanacak ama haftaya hasbel kader seçilirse, elini kolunu sallayarak gelecek milletvekili olacak. Milli egemenliğin kabesine, milletin en saygın yerine, Mustafa Kemal'in karargahına bu insan gelecek. Milletvekili dokunulmazlığının kaldırılması konusuna diğer partiler niye değinmiyorlar da sadece CHP kalkmasını istiyor. Çünkü; çiğ yemedik karnımız ağrımıyor. Karnı ağrıyanları iktidara değil hastaneye kaldırın. Kısa bir süre önce diğer partilerden birinin genel başkanı doktordan karın ağrısı ve mide bozukluğuyla ilgili rapor almış. Ben 65 milyondan oy istiyorum çünkü; 65 milyon insanın başbakanı olmak istiyorum" diye konuştu.
"BAŞBAKANINIZI SÖYLEYİN"
Baykal, konuşmasına şöyle devam etti:
"Seçimin iki tane iddialı partisi, iktidar adayı olarak gözüküyor. Bizim dışımızda ki iktidar adayı partinin başbakan adayı kim? Yok. Vatandaş, pazar günü sandığa oy vermeye gittiğinde, kimin başbakan olacağını bilmeyi hak etmiyor mu? O parti, o seçmene, 'sen oyu ver. Kimin başbakan olacağı önemli değil' diyor. Bu olay, demokrasi ve şeffaflıkla bağdaşmaz. İki dereceli seçim sistemine mi gidiyoruz? Vatandaş parti seçecek, parti başbakan adayını belirlemeyecek, böyle birşey olamaz. Israr ediyoruz; söyleyin başbakanınızı. Halka saygı duyuyorsan, söyle! Sana oy verecek seçmene saygı duyuyorsan, söyle! Söylemiyorsan; halka gerekli saygıyı göstermiyorsun demektir."
"HERKESE SİYASET YAPMA HAKKI VERECEĞİZ"
Seçimlerde iki tane iddialı partinin olduğunu söyleyen Baykal, "Bizim ne yapacağımız, başbakan adayımız ve programımız belli. Öbür parti de ise, başbakan adayı belli değil. Ama ortada talihsiz bir tablo var. İddialı bir partinin genel başkanı seçimlere, ne genel başkan ne de milletvekili adayı olarak giremiyor. Bundan ben büyük üzüntü duyuyorum. Demokratik rejimde böyle bir şey olamaz. Hepimiz böyle olayları yaşadık. Daha önce 5 general bizi, 7 yıl siyasetin kenarına itti. Şimdi böyle şeyler olmamalı. Benim anlayışıma göre hiçbir siyasi suç nedeniyle, hiçbir vatandaşımızın siyaset yapma hakkı ömür boyu ortadan kaldırılamaz. Siyaset yoruma göre değişir. Bugün TKP seçime giriyor. Devir değişince anlayış değişiyor. Siyasi nedenlerle, siyasi haklarından mahrum bırakılmasını kabul etmiyorum. Böyle bir durumun, AKP'nin başkanı için söz konusu olduğunu üzüntüyle görüyorum ve buradan milletin önünde söylüyorum. Yarın inşallah iktidara gelirsek, siyasi suçlardan dolayı siyasi hak mahrumiyetini düzenleyen yasayı değiştireceğiz. Herkese siyaset yapma hakkı vereceğiz. Fakat; o arkadaşımızın arkasında 15 tane yolsuzluk davası var. Sakın ha, o davalardan birisiyle mahkum olmasın. Eğer onlardan birisiyle mahkum olur, hak mahrumiyetine girerse; işte o zaman onu ben de kurtaramam. Çünkü, herkes hesabını verecek. Türkiye'de yaşanan kriz felaketinin sorumluları, yıllardır Türkiye'yi idare eden Ankara'nın çürümüş siyasetçileridir" diye konuştu.
"ŞU ŞOFÖRÜ DEĞİŞTİRİN"
Yolsuzlukları aklamaya CHP'nin karşı olduğunu vurgulayan Baykal, "CHP 18 Nisan seçimlerinde meclis dışında kaldı. 1999 seçimleri öncesi bu yolsuzluklar ortaya çıkınca biz tepki gösterdik. Durum sanki şu; hepimiz sanki bir otobüsün içerisindeyiz, otobüs bir sağa bir sola yalpalayarak tam gaz gidiyor, viraja ters giriyor. Başlıyorum ben konuşmaya, 'şu şoförü değiştirin' diyorum onlar ise; 'sen karışma çok heyecanlı oluyor' diyolar. Daha sonra da, 'bu çok konuşuyor' diyerek beni aşağı indirdiler. Yıl 18 Nisan 1999 arabadan indik, yola yayan devam ettik. 2000 yılının 20 Nisan'ında bir baktım ki; otobüs devrilmiş. Baktım ki; yolcuların bazıları yaralı, bazıları ağır yaralı, bazıları da ölmüş, kim ölmüş kim kalmış pazar günü göreceğiz" dedi.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 18:30