
DENİZ BAYKAL MAL VARLIĞINI AÇIKLADI
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''Başbakan'ın şaşırtıcı telaşının, tepkisinin, heyecanının altında Deniz Feneri ile ilgili bu bağlantıların resmi ve hukuki olarak ortaya çıkması ihtimal yatmaktadır, bu çok açık biçimde görülmüştür'' dedi.
Baykal, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, tüm Türkiye'nin bir kavga ile çalkalandığını, ''bu kavganın arkasında ne var?'' diye merak edenlerin Deniz Feneri ile ilgili gelişmeleri dikkate alması gerektiğini ifade etti.
''Başbakan'ın şaşırtıcı telaşının, tepkisinin, heyecanının altında Deniz Feneri ile ilgili bu bağlantıların resmi ve hukuki olarak ortaya çıkması ihtimal yatmaktadır, bu çok açık biçimde görülmüştür'' diyen Baykal, şunları kaydetti:
''Başbakan'ın yakın çalışma arkadaşları, Türkiye'deki Kanal 7'nin başında fiilen bulunan, Türkiye'deki Deniz Fenerinin arkasındaki temel kişi olarak görülen ve Almanya'da bu olayın Türkiye sorumlusu olarak mahkemede değerlendirilen kişi Başbakan'ın çok yakını. AKP'nin milletvekili adayı. Başbakan'ın çocuğunun akrabası. Yani böyle içli dışlı bir ilişki var. Bunlar tesadüf mü? Asrın en büyük yolsuzluğunu gerçekleştiren insanlar AKP yönetiminin eşi, dostu, yakınları, çalışma arkadaşları, iç kadrosu. Harim-i ismetinde bulunan insanlar.
Eğer AKP iktidarda olmasaydı Deniz Feneri olur muydu? Olabilir miydi? AKP iktidarı, Deniz Feneri olayının gelişmesine, serpilmesine destek vermiştir ve bu niteliğinin ortaya çıkmasından rahatsız olmuşlardır. (Biz buna iyi niyetle destek oluyorduk, anlaşıldı bu adamların niyeti başkaymış, görsünler cezalarını) diyen bir kişi yoktur, üzülmüşlerdir, örtbas etmeye çalışmışlardır. AKP iktidarda olmasaydı, bu olay ortaya çıkmış olsaydı bugün Türkiye ayağı bu kadar başı boş olur muydu? Türkiye ayağı da incelenmiş Almanya'daki gibi sorgulama yapılmış olmaz mıydı?
Ben, hukuk değil siyaset konuşuyorum. AKP yöneticilerinin bu olayla ilgisinin hukuki bir değer taşıyıp taşmadığı yarın AKP iktidardan uzaklaştığında yapılacak soruşturmayla ortaya çıkar. Hukuki bir bağlantı vardır, yoktur onu bilmem ama siyasi bir bağlantı olduğundan kimsenin kuşku duymaya hakkı yoktur. Siyaseten AKP Deniz Fenerinin birinci derecede sorumlusudur. Kadrolar, ilişkiler, himaye belli, hükümetin içine girdiği telaş belli.''
Başbakan Erdoğan'ın, başka bir konuyu görüşmek üzere gelen Alman Büyükelçisi'ne ''derhal bu konuyu açtığını ve bu konuyla ilgili anlayışını, tedirginliğini, rahatsızlığını'' ifade etiğini savunan Baykal, ''Arkasından Adalet Bakanı Alman Büyükelçisi'ni ziyaret ediyor ve bu konuda ayrıntılı, kapsamlı müzakereler yapıyorlar. Deniz Feneriyle ilgili olarak destek verelim bir an önce aydınlığa kavuşsun diye mi? Hayır. Alman Büyükelçisi 'beklediğimiz normal yardım düzeyinde desteği de alamadık' diyor. Durum çok açıktır, nettir. Bu tablo bugünkü iktidarın siyasi finansmanının niteliğini de ciddi ölçüde ortaya koymuştur'' diye konuştu.
Ortada bir televizyon olduğunu bu televizyonun ''AK Parti'ye destek olmak üzere kurulduğunu'' ileri süren Baykal, ''Bu değirmenin suyu buradan geliyor. Bunu yapsın diye destek görüyor, himaye ediliyor. Bunun bir anlamı, bir siyasi sorumluluğu yok mu?'' diye sordu.
Bu tablo karşısında vicdan sahibi pek çok AK Parti'ye destek veren insanın ''olmaz artık yeter'' demeye başladığını savunan Baykal, ''Bundan mutluluk duyuyorum. Bunun bir an önce yaygınlaşması lazım'' dedi.
''BEN TATMİN OLMADIM''
''Bu olayla ilgili olarak ortaya çıkmıştır ki Başbakan yanlış işlerin içindedir'' diyen Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Yanlış işler içinde olduğu ortaya çıktığı zaman da çok tepki göstermektedir. Bunun ortaya atılmasını cezalandırmaya yönelmektedir, engellemeye çalışmaktadır. Hatta gerçek dışı beyanlarda bulunmaktadır. Bir Türk başbakanının, kendi ifadesiyle koca bir Başbakanın köşeye sıkışınca 'tanımıyorum, bilmiyorum' diye kaytarmaya çalışması çok hüzün verici bir manzaradır. Anlaşılmıştır ki bu yolsuzluğun kahramanlarıyla çok yakın ilişkisi vardır, dayanışma içindedir, beraberdir, birlikte çalışmışlardır, nikah tanığıdır. Zekeriya Karaman'ın nikah tanıklarına bakın: Başbakan, İçişleri Bakanı... Şimdi bunlar Zekeriya Karaman'ı soruşturacaklar. Böyle şey olur mu?
Bazı çevreler Başbakan'ın ağzından 'suç varsa cezalarını çeksinler' lafını bir hafta sonra güçlükle almışlardır ve bundan tatmin olmuşlardır. Ben tatmin olmadım. Bu olay nasıl gelişti sayın Başbakan? Bu Deniz Feneri nasıl kuruldu? Kimlerin elinde bu yolsuzlukları yaptı? Bunlar yapılırken senin en yakınındaki insanlar kuryelik yaparken, o kuryelik yapanları sen RTÜK'ün başına getirirken bunları bilmiyor muydun? Bütün bunların bir sorumluluğu yok mudur? Farkında değil miydin orada bu kadar büyük yolsuzluk yapıldığının. 80 trilyonluk bir yolsuzluk. Başbakan 'çeksinler cezasını' diyerek sıyrılamaz. Başbakan, bu olayın oluşundaki sorumluluğunun hesabını vermelidir. Siyasi olarak vermelidir, eğer yarın ciddi bir hukuki inceleme çıkarsa belki hukuki olarak da vermek durumunda kalır, onu bilemiyorum.''
''SOMUT AÇIKLAMASINI BEKLİYORUZ''
Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Doğan'ın Başbakan ile görüşmesini ''kendisine gittim ve bize de ruhsat vermesini istedim ama bana 'hayır ruhsatı bizim Çalık grubuna vereceğiz. Bu işin içinde Putin ve Berlusconi var'' diye aktardığını belirten Baykal, şunları kaydetti:
''Başbakan bu noktaya bilinçli olarak değinmedi. Anlaşılıyor ki bu ifade doğrudur. Eğer doğruysa bu çok vahimdir. Başbakan'ın rafineriyi kime vereceğini şahsen kararlaştırdığını, 'bizim Çalık Grubu' diyerek kendi müktesebatı içine aldığı bir gruba bunu verme kararını fütursuzca rakip firmaya ifade ettiği, 'sen vazgeç bu işten, bu bizim, vermeyiz sana kardeşim, bizim damat o işin içinde, bizim Çalık Grubu söz konusu' dediği ve Putin'i ve Berlusconi'yi de bu işin içine kattığı anlaşılmıştır.
Gerçekten 'sana vermeyeceğiz bizim gruba vereceğiz' mi demiştir? Bunların bir an önce aydınlığa kavuşması lazım. Sükut, ikrardan gelir. Başbakan susarak geçiştiremez, somut açıklamasını bekliyoruz.
Türkiye bu yolsuzluğa seyirci kalamaz. Derhal Türkiye'deki ilgililer konusunda ciddi, güven veren bir soruşturma ve inceleme başlatılmalıdır. Alman Mahkemesi'nin Türkiye ile tespitleri ortada. Bütün bunların üzerine yatmak kesinlike kabul edilemez. RTÜK Başkanı Zahit Akman o görevden ayrılmalıdır, ayrılması sağlanmalıdır. Neredeyse Almanya'da bulunsa sanıklardan birisi haline dönüşebilecek bir kişiyi Türkiye RTÜK'ün başında tutamaz.''
Baykal, Başbakan Erdoğan'ın, Alman Büyükelçisi'ne 4 tutukludan bahsettiğini ifade ederek, Erdoğan'ın 4. tutuklunun kim olduğunu açıklamasını istedi.
Hükümetin, ''Deniz Feneri konusunda kamuoyundan özür dilemesi gerektiği'' görüşünü öne süren Baykal, ''Hükümet, destek, himaye konusunda toplumda özür dilemelidir. Türkiye'de siyasetin finansman kaynakları derhal şeffaflaştırılmalıdır'' dedi.
OLCAY BAYKAL'IN MAL BEYANI
Baykal, 'Başbakan Erdoğan'ın konuyu çarpıtmaya çalıştığını'' savunarak, ''Başbakan 'arsa konusunu yazmadınız' diyerek sanki orada bir karışık iş varmış gibi izlenim vermeye çalıştı. Ben eksik, noksan mal bildirimi yapmışım gibi açıklama yaptı'' diye konuştu.
Mal varlığıyla igili yetkili makamlara yaptığı açıklamaların Meclis Başkanı'nın elinin altında olduğunu belirten Baykal, şunları kaydetti:
''Hiç birisinde eksiklik, noksanlık yoktur. Kendimle ilgili mal beyanım yazıldı ama eşimin mal beyanı ile kamuoyunun bilgilendirilmediği doğrudur. Bu, benim eksik beyan yaptığım anlamına gelmez. Eksik beyan suçtur. Eşimin mal beyanı yetkili merciye yapılmıştır ama zorunluluğu olmadığı için kamuoyuna yansıtılmamıştır. Eşimin mal beyanını kamuoyuna açıklamak zorunda değilim ama bu tartışmalardan sonra açıklamalıyım:
Eşimin 2007 yılı 20 Eylül tarihinde verilmiş mal beyanı olarak; miras yoluyla intikal edenlerin dışında eşimin 1,5 dairesi vardır. Bir kıdem tazminatı ile aldığı bir de 1996 yılında kendi birikimiyle aldığı daire vardır. Bir tanesi kızımızla ortaktır. 1983 yılında alınmış olan 1412 metrekarelik bir arsası vardır. İki kooperatif hissesi vardır. Birisi tamamlanmadı, birisi tamamlandı ama işlemleri sürüyor. Hisselerden birisi Elitler Yapı Kooperatifi'ndedir diğeri de Muğla'da Maviköy Yapı Kooperatifi'ndeki hissedir. Bunların dışında 1997 model Marea marka arabamız vardır. 150 bin YTL civarında ceşitli bankalarda hesabı vardır.''
'GİZLİ KASAMIZ YOK''
Mal beyanı açıklanırken bazı noktalara dikkat edilmesi gerektiğini belirten Baykal, ''Bu mal beyanı doğru mudur, değil midir? Eksik midir, noksan mıdır? Mal beyanı yapan kişinin gizli kasası var mıdır, yok mudur? Onun mal varlığını üzerinde taşıyan birileri var mıdır, yok mudur? Miktarı nedir, kaynağı nedir, hangi parayla almıştır? Hangi parayla, ne kadar miktarda almıştır ve doğru mudur? Yoksa birilerinin üzerinde gizli kasa olarak bulunan bazı yakınlarının üzerinde mal varlığı var mıdır? Bizim mal varlığı beyanlarımızın tümü doğrudur. Bizim gizli kasamız yoktur. Bizim mal varlığımızın kaynaklarının her birisi ayrıntılı bir şekilde incelenip dosyaya konulacak şekildedir'' diye konuştu.
''Mütevazı, pek çok çevrede hayal kırıklığı yaratacak mal varlığımızın arkasında, eşimin 28 yıllık bir çalışması, hizmeti, emeği vardır'' diyen Baykal, mal varlığının arkasında eşinin çevirileri, makaleleri ve kitapları ile kendisinin 1973'e kadar üniversitede, ondan sonra da parlamentoda, askeri dönem kesintileri hariç çalıştığı yılların yer aldığını anlattı. Baykal, ''Tüm bunların arkasında mütevazı bir yaşamımız vardır. Anadolu'nun orta sınıf insanının yaşamı. Bizim bu yaşamımız yıllar boyunca hiç değişmemiştir. Zevklerimiz değişmemiştir. 30 yıl aynı evde kaldım. Şimdi yeni bir yere geçtim, 30 yılın sonucunda bunlar olmuştur'' dedi.
''ŞEFFAF BİR YAŞAMIMIZ VAR''
Harcamalarının ve yaşam düzenlerinin toplumun gözlemi ve bilgisi içinde olduğunu anlatan Baykal, şöyle devam etti:
''Şeffaf bir yaşamımız vardır. Benim ve ailemin kursağından bir tek haram lokma geçmemiştir. Mübarek Ramazan günü söylüyorum; Allah'tan bundan sonra da bir tek lokmayı bize nasip etmemesini istiyorum. Biz bu işleri önemseriz. Dürüstlük bizim için temel bir yaşam ilkesidir. Haram para, yetim hakkı, kul hakkı bize nasip olmamıştır, inşallah hiç olmaz. Gün olmuştur sıkıntıyı çekmişizdir, gün olmuştur o sıkıntıyı aşmanın yollarını ailecek bulabilmişizdir. Bizim mal varlığımızın içinde düğün, dernek, altın toplaması yoktur. Çocuklarımın sünnet düğünleri bizim aile zenginleşmemizin bir yolu olmamıştır. Çocuklarım devlet okullarında, üniversitelerinde okumuştur. Bana hiçbir zaman yük olmamışlardır. Çocuklarımı okutmak için kimseden borç almak ya da eşin, dostun desteğine iltica etmek durumunda kalmamışımdır.''
Mal varlıklarıyla ilgili hiç kimsenin söz söylemeye hakkı bulunmadığını ifade eden Baykal, ''Arsa bakımından söylüyorum; 1983 yılında almıştır. Ben bütün gayrı menkullerimi son zamanlara kadar milletvekili olmadığım, hiçbir kamu görevi, sorumluluğu üstlenmediğim şartlar içinde edinmişimdir'' dedi.
Bazı kooperatif üyelikleri olduğunu, bunların bir kısmının 20 yılı aştığını anlatan Baykal, kooperatiflerin bir kısmının aidatlarını ödemeye devam ettiklerini söyledi. Baykal, şunları kaydetti:
''12 Eylül'den sonraki ara dönemler, ondan önceki ara dönemler tümü bizim acaba mali bakımdan bir açığımız var mıdır, yok mudur araştırması ile değerlendirilmiştir benim açımdan. İktidarda değiliz, muhalefetteyiz, devletin tüm bilgileri herkesin elinde, herkes tüm bilgisiyle üzerimize gelmiştir, gerçek budur.
Başbakan, 'noksan bilgi' diyor. Noksan bilgiyi bende arama. Sen kendine bak. Noksan bilgi bende yok. Noksan sende var mı yok mu sen iktidardan düştükten sonra görürüz. Bak, mal beyanını ben şimdi yapıyorum. Ben muhalefetteyim ve tüm o dönemlerde aynı çizgide yürümüşüm. Sen iktidardan bir düş bakalım, senin mal varlığınla ilgili gerçekler asıl o zaman ortaya çıkar. Biz de eksik, noksan beyan yok. 'Eşinin mal bildirimini söylemedin' diyorsan işte onu da söyledik. 1,5 daire, bir arsa vesaire. Arkasında da 28-30 yıllık bir hizmet dönemi ve ciddi, mütevazı bir orta sınıf yaşamı var.
'1 milyar dolar serveti var' dediklerinde niye kıyameti koparmadın, niye çıkıp hesabını sormadın? '1 milyar dolar' lafı nereden çıktı. Başbakan'ın bizim mal varlığımızla ilgili tartışma açmaya hiçbir şekilde gücü, kudreti, yetkisi, takati yetmez. Gazeteleri suçlarken söylediği bir söze de değinmek isterim; 'Arsa meselesine niye girmedi Baykal?' Neymiş? Baykal'ın arsa meselesi? Baykal arsa almış, arsa imar görmüş işte burada karışık işler varmış. Siyasi nüfuzla arsa imar görmüş gibi değerlendirme yapmaya çalışıyor. Resmi bilgileri dikkatinize sunuyorum. Arsa, 1987 yılında alınmıştır, ben yasaklıyken. Tüm devletin projektörleri bizim üzerimizdeyken. Bu arsa ile ilgili olarak benim hiçbir kişiyle, hiç bir zaman doğrudan, dolaylı en küçük bir temasım, görüşmem, iletişimim olmamıştır.''