Mel Gibson'ın, senaryosunu Benedict Fitzgerald ile birlikte yazdığı filmin başrollerini James Caviezel, Monica Bellucci, Claudia Gerini, Maia Morgenstern, Sergio Rubini paylaşıyor.
NOTLAR... NOTLAR... NOTLAR... NOTLAR...
* Mel Gibson ve Benedict Fitzgerald filmin senaryosunu İncil'in bölündüğü dört kitabın yazarları olan Matta, Luka,Yohanna ve Markos 'un yazdıklarından yola çıkarak kaleme aldı.
* Filmdeki tüm karakterler yaşadıkları dönemde kullanılan dille konuşuyorlar. Bu yüzden filmde Latince ve Aramca konuşuluyor. O dönemde Yunanca sadece entelektüeller arasnıda konuşulan bir dil olduğu için filmde yer verilmiyor.
* Filmde konuşulan Aramca, Sami dillerinin bir lehçesi. İbranice'ye yakın olan Aramice lher ne kadar ''ölü diller'' kategorisinde edğerlendirilse de Orta Doğunun bazı bölgelerinde bazı söyleyiş farklılıklarıyla kullanılıyor.
* Filmde İsa'nın çarmıha gerilme sahneleri, ünlü İtalyan yönetmen Pier Paolo Pasolini'nin 1965'te The Gospel According to St. Matthew filmini çektiği Güney İtalya'daki Basilicata bölgesinde güzel Matera şehrinde çekili.
* Jerusalem (Kudüs) şehri ise Roma'nın hemen dışında Cinecitta Stüdyolarında yapım tasarımcısı Francesco Frigeri ve set dekoratörü Carlo Gervasi tarafından kurulmuştur.
* Görüntü yönetmeni Caleb Deschanel, İtalyan barok ressam Caravaggio'nun tablolarındaki ışık kullanımından esinlendi. Caravaggio, eserlerinde karanlık ve aydınlığın keskin kontrastlarla ayırmasıyla ünlüydü.
* Filmin, tümü elle dokunan kumaşlardan dikilen kostümleri ödüllü tasarımcı Maurizio Millenotti'nin imzasını taşıyor. Tüm görsel tasarımın bir bütünlük sergilemesi amacıyla bu kostümlerde de Caravaggio'nun eserlerinde ağırlılı olarak yeralan kahverengi, siyah ve bej gibi renkler kullanıldı.
* Filmde Hz. İsa'yı canlandıran aktör James Caviezel'e, çekimler boyunca her gün yedi saat süren bir makyaj yapıldı.
* Kökeni Latince olan “Passion” kelimesi, ızdırap çekmek anlamının yanı sıra derin ve yüce sevgi anlamına da geliyor. Filme bu ismin verilmesinin bir başka sebebi ise kelime olarak Hz. İsa'nın son 12 saati boyunca onu ve insanları kurtarmak için çektiği acı veren olaylar anlamına gelmesi. Dört ayrı İncil'de de bu kelime aynı anlamda kullanılıyor.
* Mel Gibson, İncil ve onun etrafında olan olaylarla ilgili araştırmalarına 12 yıl önce başladı. O günlerde manevi bir krizde olan ve bu kriz sonrası kendi inançlarını sorgulamaya başlayan oyuncu ve yönetmen insanoğlunun acı çekerek, affederek bir bedel ödediğini ve bununla ruhunu iyileştirdiğini algıladı.
* Gibson filminde başrolü oynayacak oyuncunun olabilecek en yüksek düzeyde dini bilgiye sahip ve İsa'nın ruhunu anlamaya yönelik biri olması gerektiğine inanıyordu. Araştırmalarını Gibson'ı en son The Count of Monte Cristo filminde izlediği James Caviezel'e yönelendirdi. Özellikle oyuncunun insanı delip geçen bakışları, saydam ifadesi Gibson'ı İsa için anlatmaya çalıştığı ruh halindeki sevginin ve halis sessizliği sergileyebilecek bir yüz olduğuna inandırmıştı. Caviezel yapılan tekliften öncekorkttu ama sonra kabul etti.
* Çarmıha gerilme sahnesinin gerçekçiliğini yitirmemesi için Caviezel, gerçek ağırlığında yani 70 kilo bir haçı yaralı sırtında taşımak zorundaydı. Bu arada İtalya'da zorlu bir kış yaşanmaktaydı ve oyuncunun tüm diğer oyuncular gibi üzerinde incecik el dokuması kumaşlardan yapılma kostümü vardı. Oyuncu soğuk yüzünden çekimler boyunca bir kaç kez yüksek ateş nöbeti geçirdi. Bazen soğuktan konuşamaz hale geldi ve dudaklarına konuşabilemsini sağlamak için sıcak su torbaları ile masaj yapılmak zorunda kaldı.
* Çekimlerin en ilginç olaylarından biri de çıkan bir fırtınada yardımcı yönetmen Jan Michelini ile James Caviezel'ın üzerlerine yıldırım düşmesi oldu. Michelini’nin şemsiyesine çarpan yıldırım oradan atlayarak Caviezel'i buldu. Şans eseri her ikisi de ciddi yaralar almadan kurtuldu.
HZ,.İSA'NIN SON 12 SAATİ
Tutku Hz. İsa'nın Çilesi, Nasıra'lı İsa'nın hayatının son on iki saatini anlatır. Film Son Akşam yemeğinden sonra İsa'nın dua etmek için gittiği Zeytin Bahçeleri'nde açılır...İsa Şeytan'nın baştan çıkarışlarına karşı koyar.Fakat Judas Iscariot'un ihanetine uğrar... İsa tutuklanır ve Pharisee'lere teslim edilmek üzere tekrar Jerusalem şehri duvarları içine getirilir. Pharisee'ler onu tanrılarına küfretmekle suçlar ve kendi aralarında yaptıkları mahkemede ölüme mahkum ederler. İsa önce Roma'nın Filistin'e atadığı vali Pilate'ın önüne çıkarılır. Vali Pharisee'leri dinler fakat politik bir ikilemin içine düştüğünden İsa'yı bağlı olduğu bölgenin kralı olan Herod'a yargılanmak üzere gönderir. Herod ise İsa'yı Pilate'a teslim eder ve sadece bir deli olduğuna karar verir. Gözü dönmüş kalabalık İsa'yı tekarar Pilate'a getirir. Pilate İsa'nın ölümünü görmek için uğraşan bu kalabalığa iki seçim hakkı verir. Her yıl bir suçluyu affetme hakkı olan vali ya İsa'yı ya da çok tehlikeli bir katil olan Barrabas'ı serbest bırakacaktır. Kalabalık Barrabas'ın serbest bırakılmasını ve İsa'nın mahkum edilmesini seçer. Barrabas serbest kalır...
İsa Roma'lı askerler tarafından cezalandırılacaktır. inanılmayacak eziyetlere maruz kalan İsa tanınmayacak hale gelmiştir. Pilate İsa'yı tekrar kalabalığın huzuruna çıkarır ve cezalandırılmasının yeterli olup olmadığını sorar ... Fakat kalabalık İsa'nın hayatını istemektedir. Pilate kalabalığın önünde ellerini yıkar ve tüm bu ikilemden kendisini uzaklaştırarak adamlarına kalabalık ne istiyorsa onu yapmalarını emreder. İsa Jerusalem sokaklarında sırtına yüklenen çarmıhla tüm şehri geçerek büyük acılar içinde Golgotha'ya varır. Golgotha'da çarmıha gerilen İsa Babası tarafından unutulduğunu zannetmekte ve korkmaktadır fakat şeytanın bu son baştan çıkarışının da üstesinden gelir. Korkularını yener ve Mary'e kutsal annesine bakar. Ve yalnızca onun anlayacağı sözlerle ölür: ''Başarıldı, ruhumu onun ellerine teslim ediyorum.” Öldüğü an yeryüzünde doğa alt üst olur.
(Hürriyetim)
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:58