ERDOĞAN'IN MASASINDA 15 BİN ÖZGEÇMİŞ ATAMA BEKLİYOR...
KAYNAK : Haber Kaynağı
AHBAP-ÇAVUŞ SİYASETİ
Olay, 27 Ocak Pazartesi günü oldu... TBMM, Adalet Komisyonu Başkanı Köksal Toptan toplantıdaydı... Önüne bir not konuldu
- Bartın'ın Kumluca beldesinde çok önemli olaylar olduğunu, bunları size anlatmak istediğini söyleyen bir ziyaretçiniz var... Konu çok acilmiş.
Toptan ''birkaç dakikalığına'' toplantıdan ayrıldı.
Odasına geçti.
''Kumluca'daki olayları anlatacak olan ziyaretçiyi hemen bekliyorum'' dedi.
****
Ziyaretçi odaya girdi.
Toptan sordu
- Nerede olay oldu?
- Efendim, Kumluca'daki Yatılı İlköğretim Bölge Okulu'nda.
- İdari bir olay mı?.. İdari olaysa, okul müdürüne git.
- Hayır efendim.
- Adli bir olay mı?.. Adli olaysa, savcılığa git.
- Hayır efendim.
- Siyasi bir olay mı?
- Hayır efendim.
- Öyleyse nedir?
- Efendim olay özel.
- Nasıl özel?.. Ve sen kimsin?
- Efendim, ben okulda hademeyim... Diğer hademeyle kavga ettim... Olaya el koymanızı istiyorum.
- Yani Meclis, Kumluca'daki iki hademenin kavgasıyla mı uğraşsın?
- Evet efendim.
****
''Kumlucalı hademeye'' kızamıyoruz.
Hademe yıllar yılı görmüş ki Türkiye'de işler ''ahbap, çavuş ilişkilerine göre'' yürüyor.
''Adamını bulan'' ne isterse yapıyor.
O da ''bir adamını bulurum... Kavga ettiğim hademeyi sürdürürüm'' diye Meclis'e kadar gelmiş.
****
''İşlerin çivisinin nasıl çıktığına dair'' bir başka ''örnek'' vereceğiz.
Şu anda Başbakan'ın, bakanların, Recep Tayyip Erdoğan'ın, AKP yöneticilerinin masalarında tam ''onbeşbin'' özgeçmiş var.
''Müsteşar Yardımcısı'' veya ''Genel Müdür'' olmak isteyenlerin özgeçmişleri.
Keşke ülkemizde ''böyle makamlara oturacak birikimde, ehliyette'' onbeşbin yetişmiş elemanımız olabilse.
Bu işin ''birinci cephesi.''
''İkinci cephesi'' ise...
Onbeşbin özgeçmiş içinde ''gerçek liyakat sahiplerinin'' hiçbiri yok.
****
Bir insan ''Genel Müdür Yardımcısıdır.''
Genel müdürlük beklemesi kadar doğal birşey olamaz.
Ama ''yüksek makamlara'' özgeçmiş veren onbeşbin kişi böyle mi?
Soruyu Köksal Toptan'a sorduk.
İşte aldığımız yanıt
- Adam şube müdürü... Diyor ki, beni genel müdür yapın... Müsteşar yardımcısı yapın... Böyle birşeyi nasıl isteyebiliyor, anlamak mümkün değil.
****
Aslında anlamayacak birşey yok.
Zira ''şube müdürlüğünden genel müdürlüğe sıçramak isteyenin'' kendisine göre gerekçesi var.
''Seçimden önce AKP'ye adaylık başvurusunda bulundum'' gibi.
''Tayyip Bey'i çok severim'' gibi.
Yılların bozukluğu ve ahbap çavuş ilişkisi, herkese cesaret verebiliyor.
****
Birgün, biri ''olmayacak bir iş için'' Maliye Bakanı'nın (Ahmet Kurtcebe Alptemuçin) odasına girmişti.
Bakan ''bu iş yasal değil'' diye adamı tersleyeceği sırada...
Adam çantasından bir resim çıkarmıştı.
Bir kalabalıkta, Başbakan'la (Özal) çekilmiş bir resmi.
''Yani efendim'' dedi
- Ben sizdenim.
Alptemuçin adamı kovdu
- Ben sizden değilim... Defol.
****
Bu konuları konuştuğumuz sırada Köksal Toptan'ın telefonu çaldı
- Abi... İçkili araç kullanıyordum... Polis çevirdi... Cezayı verdim... Ama ehliyetimi de aldı... Emir ver, ehliyeti iade etsinler.
- Polis haklı.
- İyi ama abi... Biz ne diye iktidar olduk?
''Memet Abi, beni tanıdın mı?''
Mehmet Elkatmış, Nevşehir Milletvekili. TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı.
Olay ''birkaç gün önce'' oldu. Gece saat 02.00 sularında, Elkatmış'ın ev telefonu çaldı.
Buyrun.
- Abi... Kimsin... Mehmet abi... Sen misin?
- Ben Mehmet Elkatmış... Buyrun.
- Abi... Beni tanıdın, değil mi?
- Sesin yabancı değil de... Kusura bakma, tanıyamadım.
- Mehmet abi... İyi düşün... Sana beş dakika müsaade.
- Kusura bakma ama... Çıkaramadım.
- Abi, ben Nevşehir'in Kaymaklı'sından.
- Ya, öyle mi?
- Hani kahveye gelmiştin... Milletin halini, hatırını sormuştun... Hatırladın mı abi.
- Evet.
- İşte ben o kahveciyim Memet abi... Bildin mi beni?.. Hani, çayımı içmiştin.
- Bildim, bildim... Hayırdır... Bu saatte.
- Memet abi... Uykum kaçtı... Sen aklıma düştün... Dedim ki Memet abimizi bir arayım... İyi etmişim ama değil mi abi?
Nevşehir-Ankara hattı
Siyasetçiler, ''Boğazköy'e fabrika yapma sözünü'' vermişler.
Aradan bir süre geçmiş.
Fabrikadan haber yok.
Birgün Nevşehir'de, kahvede bu yüzden bir tartışma çıkmış.
''Fabrika yapılacak mı, yapılmayacak mı'' diye.
Birkaç kişi demiş ki
- Siyasetçilere inanılmaz... Fabrika falan yapılmayacak.
Birkaç kişi ''yapılacak'' diye konuşmuş.
Sonra bahse tutuşmuşlar.
Ve içlerinden biri (Şevket Çavuş) traktöre binmiş.
Ankara'ya doğru yola çıkmış.
Gerisini Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış anlatsın
- Yavuz Bey gece saat 02.00 mi desem, 03.00 mü desem... Kapı zır, zır ötüyor... Hayırdır inşallah dedim... Kapıya gittim...
Baktım bizim Şevket Çavuş... Allah rahmet eylesin, geçenlerde vefat etti... Dedim ki... Hayırdır Şevket Çavuş... Dedi ki... Abi, kahvede tartışma çıktı... Bahse girdik... Ben, bu işi bilse, bilse Mehmet Elkatmış büyüğümüz bilir dedim... Traktöre atladım, geldim... Söyle abi... Boğazköy'e fabrika yapılacak mı, yapılmayacak mı?
Mehmet Elkatmış anlatıyor
Gecenin saat 03.00'üydü. Telefonum çaldı.
Hani hikayelerde, romanlarda, telefon acı, acı çaldı diye yazarlar ya.
Aynen öyle.
Kalktım, telefonu açtım. Karşımda, bizim oradan (Nevşehir'den) biri.
Sesinden anlaşılıyor ki, kafası iyi.
- Abi... Mehmet abi, ben şimdi ne yapıyom, biliyon mu?
- Ne yapıyon hemşehrim?
- Sucuklu yumurta yiyom.
- Afiyet olsun.
- Mehmet abi... Sucuklu yumurta yerken, sen aklıma geldin... Dedim ki, Elkatmış abimi bir arayım... İyi etmiş miyim abi?
- Sağol... Beni düşündüğün için teşekkür ederim.
- Mehmet abi... Lafı mı olur be... Haydi eyvallah... Kendine iyi bak benim aslan Elkatmış abim... Canım abim benim.
Özel görüşme
Tarih 28 Ocak, Salı. Olay Adalet Bakanlığı'na bir ''kamu görevlisi'' geldi
- Sayın Bakan'la görüşeceğim... Konu, özel.
Görevliler ''bekleyin'' dediler.
Bekledi. Akşam saatlerinde Adalet Bakanı Cemil Çiçek, ziyaretçiyi kabul etti
- Buyrun... Özel bir konuda benimle görüşmek istemişsiniz.
- Sayın Bakanım... Ben memurum.
- Evet.
- Allah devletimden razı olsun, lojmanda oturuyorum.
- Benden talebin nedir?
- Efendim, oturduğum lojman yola bakıyor... Yoldan çok gürültü geliyor... Arkadaki daire hem daha manzaralı ve hem de gürültüsüz.. Bir emir verseniz de... Arkadaki daireye taşınsam.
''Önemli bir konu''
Tarih 29 Ocak, Çarşamba. Olay Ankaralı bir vatandaş, Adalet Bakanlığı'nın Özel Kalem Müdürlüğü'ne başvurdu
- Önemli bir konuda, Sayın Bakan'la, çok acele konuşmam gerekiyor.
- Bakan Bey şu anda Meclis'te.
- Olsun, beklerim.
- Ama gelince bir toplantıya katılacak.
- Olsun, beklerim.
Aradan ''dört, beş saat'' geçti.
Vatandaş, Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in odasına girdi
- Sayın Bakan'ım, bir sorunum var.
- Nedir?
- Eve elektrik bağlatacağım.
- Benden ne istiyorsun?
- Elektrik idaresine gittim... Benden, evin tapusunu istediler... Tapu yanımda değildi... Size geldim... Bir telefon ediverin, tapuyu istemesinler, elektriği bağlasınlar.
- Tapu nerede?
- Evde.
- Ev nerede?
- Ankara'da.
- Kaç saattir beni bekliyorsun?
- Dört, beş saat oldu.
- Yahu kardeşim, bu kadar saat beni bekleyeceğine, eve gidip, tapuyu almayı akıl edemedin mi?(Yavuz Donat/ Sabah)
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:16