İNANILMAZ OLAY!.. TÜRKAN ŞORAY'IN, "BURUK ACI"SI DA UZAN TEZGAHI ÇIKTI!..
'Nayır, nolamaz sen de mi Türkân?' sözü Türkân Şoray'ın da Uzanlar'ın ilk 'mağdurlarından' biri olduğunu ifade ediyor. Olay, 26 yıl öncesine gidiyor. Gazeteci Erol Dallı'nın anlattığına göre, Uzanlar, Yeni İstanbul gazetesinde, 'adıyla roman yayımlamak' karşılığında 10 bin lira ödemeleri gereken Türkân Şoray'ın parasının üstüne yatmış. Anlaşmada aracılık ettiği için olaydan büyük mahcubiyet duyan, gazetenin yazı işleri müdürü Erol Dallı, parayı cebinden ödemiş. Ama bunu öğrenen Rüçhan Adlı, 'Kemal Uzan'la çalışmak senin için yeterli bir cezadır' diyerek parayı Dallı'ya geri yollamış. Böylece ünlü sinema yıldızımız, parasını alamamış.
Olay, Uzanlar'ın, Habib Edip Törehan'dan Yeni İstanbul gazetesini alması ile başlar. Kemal Uzan, okul arkadaşı Süleyman Demirel'in de desteği ile belli bir yere gelmiş, Ali Sami Yen Stadı ve İzmir Halkapınar Olimpiyat Stadı'nı yapmış, ismi duyulmuş biridir. Yeni İstanbul Gazetesi'ni alarak medyaya da girerler. O döneme göre astronomik transfer ücretleri ödeyerek, bütün gazetelerden adam alınır. Gazetenin yazı işleri müdürü Erol Dallı'dır. Gazeteye büyük yatırım yapılır ve Dallı'nın anlattığına göre, bir buçuk ay içinde Yeni İstanbul'un tirajı 100 bine çıkar.
Tam bu noktada 'yeni bir hamle' için 'ünlü birisinden roman alınması' için arayış başlar. Cihat Baban, Dallı'ya, 'Git Türkân Şoray'a teklif et' diye önerir. Dallı, Türkân Şoray'ın roman yazmadığını, yazamayacağını belirtince de, 'Ben roman yazdım yayınlansa diyen o kadar çok adam var ki, alırsın birinden, üstüne de Türkân Şoray'ın adını koyar yayımlarsın' der. Dallı'nın aklına Cumhuriyet'te tashih servisinde çalışan ve romanını yayımlatamayan Adnan Özyalçıner gelir. Özyalçıner, romanın Türkân Şoray adıyla yayımını kabul eder. Erol Dallı, konuyu Türkân Şoray'la birlikte olan ve Galatasaray'dan arkadaşı Rüçhan Adlı'ya açar. 10 bin lira ödenmesi karşılığında anlaşma olur. Kemal Uzan, fikri 'çok harika' bulur. Romana 'Buruk Acı' adı konulur ve tefrikası gazeteye tam 60 bin tiraj aldırır.
Gerisini Erol Dallı anlatıyor: 'Gittim Kemal Uzan'a 'Yazara 5 bin, Türkân Şoray'a da 10 bin lira vereceğiz' dedim. 'Valla ben ne yazara ne de Türkân Şoray'a para vermek taraftarı değilim. Yat üstüne gitsin, bunlar sanatkâr geçinmiyorlar mı? Bunlar hayat boyu bize mecburlar. Ne parası vereceksin, yat üstüne gitsin' dedi. Bunu Rüçhan abiye nasıl söylerdim. Adamın belki 10 bin liraya ihtiyacı yoktu ama prensip vardı. Ben de Rüçhan abinin parayı istemesini bekledim. İstedi, ben de 'hemen abi' dedim. Ama Kemal Uzan vermiyor. O sırada Halit Kıvanç'ın Eskişehir'e maç izlemeye gitmesi için istediğimiz harcırahı da vermeyince, ben de 'Bunun gibi bir iki olay daha yaşanırsa ben olduğu gibi bütün kadromla birlikte istifa ederim' dedim. Ve ilk olay buradan çıktı. Türkân Şoray'ın parasını ay başında cebimden ödedim. Rüçhan abiye söyledim, önce inanmadı ama sonra parayı geri yolladı, 'Sen kötü bir adamın yanında çalışıyorsun, sana bu sıkıntı yeter' diyerek. Halit Kıvanç'ın Ankara'da yapılacak bir maç için istediği harcırah yine reddedilince istifa kararı aldım. Mukavelemizde, istifa ettiğimizde 'bir yıllık maaş peşin ödenir' diye hüküm vardı . Kemal Uzan'a mukaveledeki maddeyi hatırlattım ve dedim ki 'O maddeye rağmen bir yıllık peşin maaş size hediyem olsun.'
Nedim Şener'in kitabında, yalnızca Buruk Acı romanı değil, Buruk Acı şarkısının güftesinin de Türkân Şoray'a ait olmadığı belirtiliyor. Bu bilgiyi veren, romanın gerçek yazarı Adnan Özyalçıner...
Özyalçıner'in anlattığına göre romanın Yeni İstanbul'daki tefrikası büyük ilgi uyandırınca, aynı adla önce bir sinema filmi çekilmiş. Arkasından romanda geçen şiir Buruk Acı bestelenmiş. Şarkıyı besteleyenler, Türkân Şoray ismiyle yazılmış bir romandan alındığı için şiirinde Türkân Şoray'a ait olduğunu sanarak, şarkının tanıtımında 'güfte: Türkân Şoray' yazmış. Oysaki roman gibi şiir de Türkân Şoray'a ait değil. Dahası var, şiir, romanın gerçek sahibi Adnan Özyalçıner'e de ait değil.
Özyalçıner anlatıyor: 'Romanı yazıyordum ama şiir yazmadığım için arkadaşım Sennur Sezer'den rica ettim. O da sağolsun beni kırmadı ve bilinen meşhur Buruk Acı adlı şarkının sözlerini yazdı. Ben de romanın içine aldım. Yani yalnız roman değil, herkesin bildiği şarkı Buruk Acı da Türkân Şoray'ın değildir.'
O meşhur şarkı şöyledir:
Gurbet içimde bir ok, her şey bana yabancı,
Hayat öyle bir han ki, acı içinde hancı.
Sevmek korkulu rüya, yalnızlık büyük acı,
Hangi kapıyı çalsam, karşımda buruk acı.
Yıllar yılı gönlümde, bir gün sabah olmadı,
Bu ne bitmez çileymiş, neden hâlâ dolmadı.
Sevmek korkulu rüya, yalnızlık büyük acı,
Hangi kapıyı çalsam, karşımda buruk acı.
Ruhumda bir yara var, için için kanıyor,
Kalbimde buruk acı, alev alev yanıyor.
Sevmek korkulu rüya, yalnızlık büyük acı,
Hangi kapıyı çalsam, karşımda buruk acı.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:46