Gündem
  • 13.11.2007 13:21

"KEŞKE İSTİKLAL MARŞIYLA GURUR DUYABİLSELER"

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terörle mücadeleyi diplomatik, siyasi, askeri, ekonomik araçlarla kesin sonucu alıncaya kadar sürdüreceklerini, bundan kimsenin şüphesi olmaması gerektiğini belirterek, "Fakat, meselenin esas çözümünün, milletin özgürlük ve refahını daha da ileri taşımaktan, hukuku, adaleti tam manasıyla işletmekten geçtiğini unutmamalı ve terörün dayattığı mantığa teslim olmamalıyız" dedi.
      Partisinin TBMM grup toplantısında konuşan Erdoğan, "anlamlı bir grup toplantısı" yaptıklarını belirterek, zor ve sıkıntılı günlerin ardından mutlaka aydınlık yarınların olduğunu kaydetti. "Son birkaç ayda verdiğimiz şehitler, milletimizi derinden üzdüğü kadar yüreklerimizi birleştirmiş, 70 milyon vatandaşı hamdolsun tek yürek kılmıştır" diyen Erdoğan, terör karşısında 70 milyon insanın tek yürek olmasının yankısının tüm dünyada güçlü biçimde hissedildiğini söyledi.
      Erdoğan, "Hükümetimiz, güvenlik güçlerimiz, devletin tüm imkanlarını kullanarak, hatta bu imkanları çoğaltarak terörle mücadele için var gücüyle çalışmaktadır. Türkiye, büyük bir ülke... Bu büyüklüğüne yaraşır şekilde davranmak, terörün arzu ettiği gündemin dışına çıkarak akılcı düşünmek, aklı selimle hareket etmek, dirayet ve kararlılıkla ortaya bir tavır sergilemek durumundadır" dedi.
      Terörün ilk hedefinin bir kaos ortamı oluşturmak, propagandasını en geniş manada yaptırabilmek ve yapabilmek, bu kaos ortamını zihinlere ve gündeme taşımak, akli davranma melekeleri, sağduyuyu sakatlamak olduğuna işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu:
      "Türkiye ve Hükümetimiz bu noktada azami dikkat sahibidir. Türkiye’nin tüm dünyadaki saygınlığını artırarak demokratik yürüyüşünü aksatmadan devletimizin saygınlığını koruyarak bu mücadelemizi sürdüreceğiz ve inşallah sonunda muvaffak olacağız. TBMM’den çıkan güçlü iradenin tüm dünyadaki yankısı da bunun açık ispatıdır. Tüm illerimizde ortaya konan duyarlılık, Hükümetimizin yürüttüğü aktif diplomasiyle, uluslararası toplum tarafından her geçen gün daha iyi anlaşılmaktadır. Terör karşısında en büyük gücümüz, meseleye tarih içinden ve mevcut tecrübeyle bakabilme yeteneğimizi kaybetmememiz, soğukkanlılığımızı da korumamızdır."
     
     "AYRILIKÇI TERÖR 30 YILDIR VAR"
      Erdoğan, ayrılıkçı terörün bugünün meselesi olmadığını, Türkiye’nin yaklaşık 30 yıldır ayrılıkçı terörle mücadele ettiğini belirterek, terör örgütünün kanlı eli ve çirkin çehresinin şimdi bütün dünyada çok daha net olarak görüldüğünü kaydetti. "Bu örgüt, bu ülkedeki kardeşliği tahrip etmede hezimete uğramıştır" diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
      "22 Temmuz seçimleri, Türkiye’deki demokratik olgunluğun, eşsiz kardeşliğin en bariz göstergesi olarak önümüzde durmaktadır. Her zaman olduğu gibi 22 Temmuzda da 30 yıllık ayrılıkçı teröre rağmen bu büyük millet, demokratik sisteme güvenini, devlete bağlılığını, milli bütünlüğe verdiği önemi bir kez daha ortaya koymuştur. Bu ülkede yaşayan insanlar, sıradan bir topluluk değildir, büyük ve ebedi bir millet olmanın şuuru ile mücehhezdirler. Millet olmak kolay bir haslet değildir, müşterek bir tarih birikimine ve müşterek bir gelecek idealine sahip olmayan bir topluluk, millet mertebesine yükselemez. Bu ülkenin insanları, geçmişten geleceğe uzanan büyük ve ebedi bir yürüyüşü sürdürmedeki kararlılıklarıyla millet olma vasfına haizdirler. Onun için kökü mazide olan, ati olarak tanımlanmıştır bu millet. Tabii ki terör ve nifak karşısında da en güçlü dayanağımız bu millet ve onun hiç eksilmeyen, hiç zedelenmeyen kardeşlik duygusudur."
     
     "GİRDİKLERİ ÇIKMAZ YOLDUR"
      Erdoğan, yüreğinde insanlık sevgisi olmayanların, bu güçlü kardeşlik duygusunu anlayamayacaklarını belirterek, şöyle konuştu:
      "İnsanlıktan yeterince nasiplenemeyenler bizim bu yürek zenginliğimizi bir zaaf zannedebilirler ama biliyoruz ki onlar her zaman her yerde sayılıdır, marjinaldır. Onların ’millet’ demesi mümkün değildir, ’vatan’ demesi mümkün değildir. Milleti bir bütün olarak kucaklaması mümkün değilidir. Keşke onlar da kucaklarını açabilseler, keşke onlar da bu ülkede ’Türkiye, vatan, millet’ diyebilseler, keşke onlar da vatanıyla, milletiyle, devletiyle, İstiklal Marşı ile gurur duyabilseler, keşke 70 milyonun huzuru ve mutluluğu için fikir üretebilseler. Ama belli ki böyle dertleri yok, buna muktedir değiller ve belli ki iradeleri ipotek altındadır. Ne yazık ki bu yüce millet, onlarla kendi arasında büyük uçurumun, kalın bir duvarın olduğunu hamdolsun görmüştür. Bunu aşabilmelerini, ben yanlıştan dönebilmelerini özellikle bu insanlar için temenni ediyorum. Girdikleri çıkmaz bir yoldur. Onlara tüm iyi niyetimizle bunu anlatmaya çalıştık hala da çalışıyoruz. Eğer bunu anlamazlarsa - ki anladıklarına dair henüz bir emare göremiyoruz -kendilerine yazık ederler. Zira bu millet vahdet ile yoğrulmuştur.
      Bütün farklılığını kesrette vahdet anlayışıyla böyle bir iklimde eritmiştir, yoğurmuştur. Horon tepenler de halay çekenler de aynı birlik beraberlik iklimini teneffüs eder bu Anadolu topraklarında. Açık söylüyorum; bunu bozmaya kalkışanlar, bu milleten sadece bozguncu muamelesi görür. Başka bir şey de elde edemezler."
     
     "MESELENİN ESAS ÇÖZÜMÜ..."
      Erdoğan, terörle mücadeleyi diplomatik, siyasi, askeri, ekonomik araçlarla kesin sonucu alıncaya kadar sürdüreceklerini belirterek, bundan kimsenin şüphesi olmaması gerektiğini ifade etti.
      "Fakat meselenin esas çözümünün, milletin özgürlük ve refahını daha da ileri taşımaktan, hukuku, adaleti tam manasıyla işletmekten geçtiğini unutmamalı ve terörün dayattığı mantığa teslim olmamalıyız" diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
      "Demokrasi ve hukuk, terörle mücadelede bizi zayıflatan değil, güçlendiren değerlerdir. Şiddete dayanmayan, şiddetten güç devşirmeye kalkışmayan, şiddeti övmeyen her düşünce, her talep bizim için kıymetlidir ve muhatap alınmayı hak eder. Siyaset de budur zaten.
      Şiddeti dışlayarak konuşabilmek, meselelerimizi diyalogla, hukuk içinde çözebilmek; biz siyaseten bunu anlıyoruz. Ama şiddet ile arasına mesafe koyamayanlar, hukukla, demokrasiyle, milletin değerleriyle barışık olamayanlar siyaset dışı eğilimlerden medet aramaya devam ederler.
      Siyaset bir gruba, bir örgüte değil 70 milyona hizmet için vardır.
      Siyaset bir yan kol faaliyeti de değil. Millete hizmetin asli güzergahıdır. Gücünü mili iradeden, hukuktan demokrasiden alan her hareket, biçim için muteberdir. Ancak, meşru olmayan alanlardan güç devşirmeye çalışanlar, ancak kendi altını oyarlar. Bu milletin her ferdinin meselesi bizim kendi meselemizdir. Bu milletin her ferdi, bu ülkenin asli sahibidir.
      Çok enteresan... Son yaptığımız seyahatlerde bir şey duyuyoruz.
      Gittiğimiz yerlerde ’ülkenizdeki azınlıklar’ diyorlar. ’Kimdir bu azınlıklar?’ diye sorduğumuzda benim Kürt kökenli vatandaşlarımı söylüyorlar. Çünkü bölücü terör örgütü, benim Kürt kökenli vatandaşımı yurtdışında ’azınlık’ diye tanımlıyor. Kendilerine şunu söyledim: ’Bunu benim ülkemdeki Kürt kökenli vatandaşlarım duymasın... Duydukları zaman sizin bu ifadelerine ilk isyan edenler onlar olurlar.’ Çünkü onlar, benim ülkemin asli unsurlarıdır. Siz asli unsurları azınlık diye tanımlamaya gayret ediyorsunuz. Kimi aldatıyorsunuz? Büyük bir oyunun içindesiniz."

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 15:41

İLGİLİ HABERLER